Ege Üniversitesi'nde mobbing iddiaları sınır tanımıyor
Ege Üniversitesinde, Prof. Dr. Oğuz Bayraktar ile araştırma görevlisi G.Ö. arasında geçmişte gündeme gelen suçlamalar bu kez farklı biçimlerde yeniden dava konusu oldu.

Fotoğraf: Ramis Sağlam/ Evrensel
Ramis Sağlam
[email protected]
İzmir — Ege Üniversitesi Mühendislik Fakültesi'nde yaşanan mobbing iddialarında hukuki süreç devam ediyor. Rektörlük, Prof. Dr. Oğuz Bayraktar ile araştırma görevlisi G.Ö. arasında geçmişte şikâyetlere konu olan ve tartışmalı yönleriyle dikkat çeken süreci benzer iddiaları farklı kurgularla yeniden gündeme taşındı.
Daha önce benzer içeriklerle gündeme gelen suçlamalar bu kez farklı biçimlerde yeniden dava konusu yapıldı. Sürecin hukuki olmaktan çok kişisel ve sistematik bir nitelik taşıdığını belirten Prof. Dr. Oğuz Bayraktar ile yeni gelişmeleri konuştuk.
"Şikayetlerim bilinçli bir şekilde işleme konmuyor"
Ege Üniversitesi'nde görev yapan araştırma görevlisi G.Ö, Prof. Dr. Oğuz Bayraktar'a yönelik 1,5 yıl önce "Hortumu cinsel organa benzettiği" iddiasıyla taciz suçlamasında bulundu. Bu iddiaya dayanan şikâyet süreci, Mühendislik Fakültesi tarafından yürütülen soruşturmayı taraflı olarak değerlendiren Prof. Dr. Bayraktar hem savcılığa hem de üniversite yönetimine başvuruda bulundu. Bayraktar, "Bana yönelik şikayetler hızla işleme alınıp, cezai süreçlere dönüştürülürken, mobbing uygulamaları da devam ettirildi. Kişiler hakkında yapılan şikâyetler ya hiç açılmadı ya da bilinçli şekilde geciktirilerek sonuçsuz bırakıldı" dedi.
G.Ö'nün bölüm otoparkında hareket halindeki aracı ile Bayraktar'ın koluna aracının yan aynasıyla çarpması olayını "canıma ve malıma kast" iddiasıyla savcılığa ve üniversite yönetimine taşındığını belirten Bayraktar, ancak yapılan çok yönlü incelemeler sonucunda olayın kendisi açısından herhangi bir disiplin cezası gerektirmediğine karar verildiğini söyledi.
Aynı olayın farklı bir kurgu ile yeniden yargıya taşınmasıyla tekrar gündeme geldiğini aktaran Bayraktar, "Bu kez iddialar, 'mala zarar verme' konusundan saparak, doğrudan cinsel içerikli bir suç isnadına dönüştürülmüş durumda. Söz konusu durum, farklı bir anlatımla yeniden gündeme getirildi. Bu kez 'cinsel organla hareket halindeki aracın aynasına vurdu' iddiasına dönüştürülerek yeni bir suç duyurusunun konusu haline geldi. Bu iddiaları asılsız ve iftira niteliğinde bulduğum için savcılığa suç duyurusunda bulundum. Savcılık ise söz konusu başvuruyu, görevli merci olarak Ege Üniversitesi Rektörlüğü'ne iletti" diye konuştu.
Savcılıktan görevsizlik, rektörlükten sessizlik
Savcılığın 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu kapsamında dosyayı üniversiteye devrettiğini ifade eden Bayraktar, "Rektörlük aylar boyunca herhangi bir işlem yapmazken, mobbing uygulayanların ileri sürdüğü dosyalar sümen altı edildi. Bu durum, üniversite yönetiminin tarafsızlığına dair ciddi soru işaretlerini beraberinde getiriyor. Önceki benzer suçlamaların yargı mercilerinde karşılık bulamaması, bazı çevrelerde bu sürecin kişisel bir hesaplaşma ya da itibar suikastı olarak yürütüldüğü düşüncesini güçlendiriyor. Sürekli benzer ithamlarla karşı karşıya bırakılmam, akademik huzurun hedef alındığını ve bu durumun bilimsel üretkenliği de zedeliyor" diye konuştu.
Kamu vicdanı süreci izliyor
Akademik kurumlarda yaşanan bu tür gerilimlerin yalnızca bireyleri değil, aynı zamanda kurumsal işleyişi ve akademik etik ilkeleri de olumsuz etkilediğini sözlerine ekleyen Bayraktar, "Başta Ege Üniversitesi Rektörlüğü olmak üzere ilgili tüm kurumların süreci objektif, hızlı ve şeffaf bir biçimde yönetmesi büyük önem taşımaktadır. Zira adaletin gecikmesi, çoğu zaman adaletin gerçekleşmemesi anlamına gelir" dedi.
Evrensel'i Takip Et