20 Nisan 2013 11:05

Venezuela’da dönülmez akşamın ufku

Elif GÖRGÜ

- Ütopya ‘ufuk’a benzer, demiş Latin yazar Eduardo Galeano:
- Sen iki adım atarsın, ufuk sanki on adım uzaklaşır.
- O zaman ne işe yarar ütopya, diye sormuşlar, cevap vermiş:
- İlerlemeye...

İşte on dört yıldır adım adım ilerliyordu Venezuela yoksulları kendi ufuklarına doğru. Ancak son seçimlerde görüldü ki, henüz ayaklarını yavaşlatan yüklerden kurtulmuş değiller...

Venezuela’da sonuçlar kesinleşti: Oyların yüzde 50.78’ini Venezuela Birleşik Sosyalist Partisi (PSUV) adayı Nicolas Maduro, yüzde 48.95’ini ise Demokratik Birlik Masası (MUD) adayı Henrique Capriles aldı. Otobüs şöförü, zengin avukatı kılpayı yendi. ‘Ufuk’ta iç savaş görünüyor diyenler var.

Sonuçlar beklenenden farklı belki, ancak sürpriz değil. Chavez gibi bir ‘efsane’ liderden mahrum kalan hükümet, sadece yüzde 3 oy kaybetti. ‘Bolivarcı Devrim’in sadece Chavez’in karizmasına bağlı bir ütopya olmadığını kanıtladı aslında.

Ancak Capriles etrafında birleşen burjuvazi ve sağ muhalefet de oylarını bir o kadar artırdı bu arada. 2002’deki başarısız denemenin ardından “darbe”den çok “seçim”e odaklanan burjuvazi, Chavez’in ölümünü iyi değerlendirdi. Politik olarak bölünmüşken bile elindeki ekonomik gücü büyük oranda koruyan Venezuela burjuvazisi yapması bekleneni yaptı; birleşti. Kapitalizm, sandığa kilitlenerek yok olmayacağını hatırlatmış oldu.

BURJUVAZİNİN ÖNLENEMEZ YÜKSELİŞİ!

Bolivarcı Devrim bugüne kadar 18 seçim ve referandumun 17’sini kazandı. Ancak seçim kazanmak yetmiyor. Burjuvazi sınıf olarak varlığını sürdürdükçe toplarlanması da mümkün oluyor.

2006-2012 arasında Chavez’in oyu yüzde 12 oranında arttı. Aynı yıllar arasında sağ muhalefet ise oylarını yüzde 54’e ulaştı. Sağ muhalefet dediğimizin içinde, burjuvazinin farklı eğilimlerini temsilen yaklaşık 20 siyasi parti bulunuyor. Chavez öncesi ülkeyi 40 yıl birlikte yöneten Demokratik Eylem (AD) ve Hıristiyan Demokratlar (COPEI) ile Henrique Capriles’in kendi partisi Önce Adalet’in (PJ) temelini oluşturduğu Demokratik Birlik Masası (MUD), tüm bu parti ve eğilimleri birleştiren bir koalisyon. Son seçimler, orta sınıfların ve hatta yoksulların bir bölümünün de Capriles’e oy verdiğini ortaya koyuyor. Bugün şiddet için sokağa çıkanlar da onlar.

EKONOMİ HALA ÖZEL SEKTÖRÜN ELİNDE

Ekonomiye gelince... Çok derin analizler yapılabilir belki ama temel veriler de ipucu veriyor.

Chavez, 1999 yılında ilk defa devlet başkanı seçildiğinde Venezuela’da özel sektörün ekonomideki yeri yüzde 65’ti. 14 yılda bu oran sadece yüzde 60’a düştü.

Chavez çok önemli bir şey yaptı; zenginlerin sömürdüğü petrolü devletleştirdi, geliriyle yoksulluğa savaş açtı. Çok büyük yatırımlarla sağlık ve eğitim hizmetinin niteleğini yükseltti, herkes için ulaşılabilir hale getirdi. Yoksulluktaki büyük düşüşün üzerini hiç bir medya manipulasyonu örtemiyor. Bir çok başka şirketi de devletleştirdi Chavez, halkını da iyi örgütledi aslında ama bir şeyi yapmadı, üretim ilişkilerini değiştirmedi. Zenginler zengin kalmaya, ekonomiyi ellerinde tutmaya devam etti. Ülkenin petrol dışında sanayisi verimli değil, üretim yetersiz, gıda ihtiyacının üçte ikisi ithalatla karşılanıyor. Son 13 yılda gıda ithalatı tam “yüzde 366” artmış. Tüm dünyada anti-emperyalizmin ve ABD emperyalizmine karşı mücadelenin simgesi olan Venezuela’nın, ABD’den yaptığı ithalat sadece 2012 yılında yüzde 71.6 yükselmiş.

Venezuela gıdada özel sektöre ve dışa bağımlı. Bunu ‘nedense’ en çok seçim kampanyası sırasında yaşanan ‘gıda sorunu’nda gördük. ‘Mısırı unu bulamayan’ fırınlar az ekmek yapınca oluşan uzun kuyruklar oluştu. Kimi fiyatlar iki katına fırladı. Bir çok temel tüketim maddesi ortadan kayboluverdi. Aylarca diş macunu bulamadı örneğin Venezuelalılar. Nicolas Maduro bu süreçte burjuvaziyi suçlamakta haklıydı belki, ama burjuvazinin elindeki bu gücü neden almadıklarını da açıklamadı.

Seçim sonuçlarını tanımama taktiğini gerilim yaratmak için kullansa da seçimden zaferle çıktığının farkında olan burjuvazinin, yarın yeni bir ekonomik savaş başlatması da hiç şaşırtıcı olmaz.

MADURO’NUN SEÇİMİ...

14 yılın en yüksek oyunu alan Venezuela’nın sağ muhalefeti sokakta şiddeti tırmandırsa da açık bir darbe ya da iç savaşı hemen göze alır mı bilmiyoruz. Hükümetin önemli isimlerinden Meclis Başkanı Diasdado Caballero ise, “özeleştiri yapmalıyız” açıklaması yaptı. Mevcut yüzlerce işyeri ve mahalle konseyinden başlayarak gelişirse, bu çağrı “ufka doğru” önemli bir adım olabilir. Venezuela emekçilerinin hergün büyüyen örgütlülüğü ve “devrimlerini” koruma kararlılığı ise zaten küçümsenemez. “İşçi Maduro” için dün “Komutan Chavez”in yapmadığını yapmaktan başka çare görünmüyor bugün. Sağ muhalefetin yedeği haline gelmiş ve mafya örgütlerine dönüşmüş geleneksel sendikacılığı dağıtmalı, içinden çıktığı sınıfın örgütlerini güçlendirmeli, seçildiği ilk gün kendisini tanımayan sınıf karşıtının ekonomik gücünü elinden almalı. Chavez’den çok daha fazla yaptığı “Venezuela işçi sınıfı” vurgusunun hakkını vermeli...

“Simon Bolivar her yüzyılda bir uyanır, uyanınca halklar” diye bitirir Pablo Neruda “Bolivar’a şarkılar” isimli şiirini... Umalım ki Maduro’nun şarkısı, tam da bu yüzyılın başında ayaklanmış Venezuela halkı için, yüzyıllık yeni bir uykunun ninnisi olmasın...

Evrensel'i Takip Et