TTB İliç raporu: Siyanürlü altın cana kast ediyor
Türk Tabipleri Birliği altın madenciliği üzerine bir rapor yayınladı, siyanürle çıkarılan altın madenciliğinin a’dan z’ye adım adım zehir saçtığına dikkat çekildi.

Fotoğraf: AFAD
İLGİLİ HABERLER

Altın madenciliği gerçeği: Doğa talan edilirken şirketlerin kasası doluyor

Siyanürcü şirkete 16 milyon lira ceza: Siyanür zehri parayla temizlenemez!

İliç katliamı bilirkişi raporunda: Tüm doğa zehirlendi, tüm canlılar tehdit altında

İliç faciasından 1 saat önce tehlike olduğuna ilişin e-posta gönderilmiş
Altın rezervlerinin yüksek olduğu ülkelerde rezervlerin tükenmeye başlaması ve altın tekellerinin gözünü Türkiye’deki altın rezervlerine dikmesi sonucu altın madenciliği daha da ülkemizde daha da tartışılmaya başlandı. En son İliç’teki Çöpler Altın Madeninde yaşanan liç kayması sonucu 9 işçinin siyanürlü toprak altında kalarak can vermesi ardından Türk Tabipleri Birliği altın madenciliği üzerine bir rapor yayınladı. Altın madenciliğinin incelendiği raporda siyanürle çıkarılan altın madenciliğinin a’dan z’ye adım adım zehir saçtığına dikkat çekildi.
Raporda siyanürlü madencilik için dört adımdan bahsediliyor. Arama, sıyırma ve patlatma, öğütme ve siyanürleme, atıkların depolanması. Tüm bu adımların, doğa ve insan sağlığı için tehlikelerle dolu olduğu da vurgulanıyor.
AĞAÇLAR KESİLİYOR, MERA VE TARIM ALANLARI ZARAR GÖRÜYOR
Altın arama sürecinde sondajlarla arama yapıldığına değinilen raporda, arama yapılacak alanlara ulaşım olmadığında yüzlerce ağacın kesildiğine, mera ve tarım alanlarının zarar görebildiğine değinildi. Kirazlı projesinin örnek verildiği raporda, “Kirazlı Projesi’ndeki 1 ton cevherdeki altın yaklaşık 0,75 gr gelmektedir” bilgisine yer verildi.
Madencilik faaliyetlerinin oluşturduğu zararın pandemi boyunca da devam ettiğine değinilen raporda "İçinde ormanlar, nehirler, göller ve sit alanlarının da bulunduğu onlarca farklı yerde doğanın talanı gerçekleştirilmiştir. Arazilerin altın madenciliği faaliyetlerinde kullanılması, aynı zamanda doğadaki yaşamı ve biyolojik çeşitliliği olumsuz etkileyebilir. Altının bulunduğu bölgeler, çoğunlukla bitki ve hayvan çeşitliliğinin mevcut olduğu yerlerdir" vurgusu yapıldı. Ayrıca Türkiye’de Maden Yasasının 1985 yılından bu yana 29 kez değiştirildiği ve bunun 21 tanesinin AKP iktidarı döneminde olduğuna değinildi.
"TOPRAK SIYIRILIR VE PATLATILIR"
Aramaların sonucunda bir maden tespit edildiğinde gerçekleşen işlemlerden bahsedilen raporda, "İlgili maden bölgesinde öncelikle sıyırma işlemi uygulanır. Ağaç ve çalılar gibi bitki örtüsünün bileşenleri kesilir ve içinde canlıların da yaşadığı üst toprak katmanı sıyrılır. Sıyırma işleminin sonrasında patlatma işlemine geçilir. Patlatma işlemi, cevherin bulunduğu katmana kadar yapılır. Patlatma çalışmaları toprak kaymalarına, yer altı sularının beslenmesinin bozulmasına ve bölgedeki binalarda hasar meydana gelmesine neden olabilir. Eski zamanların zengin altın damarları ve dev külçeleri çoktan çıkarılmıştır. Artık altın madenciliği, küçük parçacıklı altının olduğu bölgelerde binlerce tonluk toprağın yerinden edildiği ve kimyasal işlemlerin ön planda olduğu bir etkinlik haline gelmiştir" ifadelerine yer verildi.
AKCİĞER HASTALIKLARINA NEDEN OLUYOR
Altın madenciliğinin büyük miktardaki bitki örtüsünün yok edilmesinden sorumlu olduğunun belirtildiği raporda, “Altın madenciliğindeki ağır araç ve ekipmanlar, yoğun toz bulutları ve atık havuzları hava kalitesi açısından önemli bir tehdit oluşturmaktadır. Atık alanlarındaki toz bulutlarının 50 kilometreden bile fark edildiği belirtilmiştir. Maden atıkları homojen özellikleri nedeniyle çok uzun yıllar boyunca tükenmeyecek olan bir toz kaynağıdır; çevresindeki alanın 50 metre üzerine dahi yükselebilmektedir” uyarısında bulunuldu.
Madencilikte hava emisyonlarının mesleki akciğer hastalıklarına yol açtığına vurgu yapılan raporda, “Birçok zararlı madde içeren tozların akciğerlere yerleşmesiyle madende çalışanlar ve madenin yakınında yaşayanlar amfizem, verem, akciğer kanseri ve silikozis hastalıklarına yakalanabilirler Madenin çevresindeki bitkiler kurur, toz kaplı çiçeklerde döllenme gerçekleşemediğinden arıcılık yapılamaz. Şili'deki çalışmalar, büyük altın veya bakır açık ocak madenciliğine yerleşim yerinin yakınlığının, çocuklarda solunum yolu hastalıklarının daha yaygın olmasıyla ilişkili olduğunu bildirmiştir” örneği verildi.
KANSER ORANLARINI ARTIRIYOR
Madenlerde akan yer altı ve yer üstü sularında radyoaktif maddelerin bulunabileceği uyarısının yapıldığı raporda, asitin, çöken ve çözünen maddelerin doğaya önemli zararlar vereceği ifade edildi. Madenlerden akan yer altı ve yer üstü sularının yol açtığı sorunlar arasında kirli içme suyu, suda yaşayan bitki ve hayvanların büyüme ve üremesindeki aksamalar ve asidin köprü gibi altyapı bölümleri üzerindeki aşındırıcı etkileri olarak tarif edildi. Asit maden drenajı ile kirlenmiş içme suyuna uzun süre maruz kalmanın, kanser oranlarının artmasına, bilişsel işlevlerin azalmasına ve cilt lezyonlarının ortaya çıkmasına neden olabileceği belirtildi. Aynı zamanda etkilerinin madencilik sona erdikten sonra da devam ederek ekolojik sistemlere ciddi tehditler oluşturduğu vurgulandı. Raporda ayrıca, “Asit maden drenajı Toprak kalitesini düşürür, tarımsal üretimi aksatır ve su ve topraktaki birçok canlının ölümüne neden olur” uyarısında bulunuldu.
SİYANÜRÜN ETKİLERİ
Altın cevherinin topraktan ayrıştırılması için kullanılan siyanürün insanlar, balıklar, yaban hayatı, omurgasızlar ve daha az ölçüde de olsa bazı su bitkileri ve algler gibi canlılar için son derece zehirli olduğunun vurgulandığı raporda, "Altın madenciliğinden çevreye kazara siyanür salınımı zaman zaman insanlara zarar vermiş ve balıkların ve diğer yabani hayvanların kitlesel ölümleriyle sonuçlanmıştır" bilgisi verildi. Siyanüre kısa süre maruz kalınması sonucunda etkiler olarak; baş ağrısı, anksiyete, konfüzör, vertigo, bilinç kaybı ve nöbetler, kusma, karın ağrısı, ciltte kızarma,böbrek yetmezliği gösterilirken, uzun süre maruz kalınmasında oluşabileek kronik etkiler ise; baş ağrısı, anormal tat alma, kusma, karın ağrısı, göğüs ağrısı, anksiyete, tütün ambliyopisi, laber hastalığı olarak tarif edildi.
Raporda, “Dünyanın birçok bölgesinde, altın madenlerinden siyanür atıklarının yanlış yönetiminin içme suyu ve gıda zinciri kirliliği nedeniyle insan sağlığı risklerine yol açtığı vakaları rapor edilmiştir” şeklinde ifade edildi.
BEYİN HASARINDAN DEMANSA BİRÇOK ETKİSİ VAR
Altın madenciliğinden siyanür haricinde halk sağlığına ve doğaya zararlı birçok kimyasalın kullanıldığının belirtildiği raporda, Erzincan İliç Çöpler altın madeninde ÇED raporuna göre 19 sene boyunca yaklaşık 1,72 milyon ton boğucu, yakıcı, dağlayıcı özellikte kimyasallar kullanılacaktır” bilgisine yer verildi.
İnsan sağlığı açısından yapılan incelemelerin değerlendirildiği raporda, “Bu atıklardaki birçok maddenin kanserorejen etkisi ispatlanmıştır, ayrıca atıklar kanser dışında da akciğer, karaciğer, bağırsak, böbrek, beyin gibi birçok organı etkileyebilecek özelliktedir. Beyin hasarı, dikkat kaybı, körlük, hafıza kaybı, sersemlik, demans için risk faktörü gibi pek çok etkiye sahiptir” uyarılarında bulunuldu.
İŞÇİLERİN YAŞAM BEKLENTİSİ AZALIYOR
Madende çalışan işçilerin genellikle aileleri ile birlikte madenin yakınlarında olumsuz koşullar altında yaşadıklarının altının çizildiği raporda, yer altında çalışan altın madencilerinin sağlık sorunları, “yaşam beklentisinin azalması; trakea, bronş, akciğer, mide ve karaciğer kanseri sıklığında artış; pulmoner tüberküloz (PTB), silikoz ve plevral hastalıkların sıklığında artış; sıtma ve dang humması gibi böcek kaynaklı hastalıkların görülme sıklığının artması; gürültüye bağlı işitme kaybı; bazı bakteriyel ve viral hastalıkların görülme sıklığının artması; ve kan, deri ve kas-iskelet sistemi hastalıkları” olarak sıralandı.
16 MİLYON CEZA KESİLDİ MİLYARLARCA TEŞVİK VERİLDİ’
TTB tarafından hazırlanan raporda İliç’teki maden faciasına giden yol ve facianın sonuçları da geniş yer aldı. 2022 Haziran’daki kazadan sonra maden çıkarma faaliyetinin yalnızca altı gün durdurulduğuna ve yalnızca 16 milyon para cezası kesildiğine dikkat çekilen raporda, “İşletmeci şirket 15 Haziran 2012 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile 01.01 2012 tarihinden bu yana; Büyük Ölçekli Yatırımların Teşviki, Bölgesel Teşvik Uygulamaları, Genel Teşvik Uygulamaları ve Stratejik Yatırım Teşvik Uygulamaları adında dört teşvik alıyor. Buna göre 118829 numaralı teşvik belgesi kapsamında, yatırımı teşvik amaçlı indirimli kurumlar vergisi oranları uyarınca son iki yılda yüzde 50 ve yüzde 70 vergi indirimi ile şirket 2021 ve 2022 yıllarında toplam 1 milyar 2 milyon TL’yi geri almıştır. Maden işletmesinin 3213 Sayılı Maden Kanunu ile Devlet Maden Hakkı karşılığı olarak elde ettiği gelir 2021 ve 2022 yılında 472 milyon TL olmuştur” vurgusu yapıldı.
YARGI KORUDU
TTB'nin, 2022'de gerçekleşen siyanür sızıntısı ile ilgili İliç’te siyanür liçi yöntemi ile üretim yapan madencilik şirketi ve ilgili kamu görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunduğunun hatırlatıldığı raporda, Cumhuriyet Başsavcılığının, suç duyurusu hakkında verdiği kararda madende sızıntı olduğunu doğruladı ancak kovuşturmaya yer olmadığına hükmettiğine de değinildi. Yaşanan felaketlere rağmen 2023 yılında şirketin bir kez daha kapasite artırma talebine “ÇED gerekli değildir” denerek onay verildiğine dikkat çekilen raporda, dava dilekçelerinde ve keşiflerde meslek örgütleri tarafından sahada kayma riskinin yüksek olduğunun belirtildiği ancak uyarıların dinlenmediği vurgulandı
‘BÜTÜN BÖLGE CİDDİ TEHDİT ALTINDA’
Raporda “Madenciliğin bu denli sınır tanımazlığı ve ülkemizdeki kamusal denetim sistemlerini de kontrol edilişi sonucunda özellikle İliç’te Fırat nehriyle birlikte bütün bölge ciddi tehdit altındadır. Aynı zamanda bölge fay hatlarına çok yakındır. Bu nedenle olası bir deprem durumunda yaşayacağımız felaketin boyutu büyük olacaktır" denilerek gelecek felaketler için de uyarılarda bulunuldu.
‘2002 YILINDAN SONRA ŞİRKETLER DESTEKLENMEYE BAŞLANDI’
Altın madenciliğinin, dünyada 15 büyük maden tekelinin kontrolü altında olduğunun ve bu 15 tekelin, dünyadaki altın madenlerini çıkarıp işleyen yaklaşık 600 kadar şirkete sahip olduğunun bilgisinin verildiği raporda, “Türkiye’de de 1985’te, uzun süredir değişmeyen maden yasasında değişiklik yapılmasıyla uluslararası şirketlere belirli haklar tanınmıştır" hatırlatmasında bulunuldu. Raporda altını topraktan ayrıştırmakta kullanılan siyanürün zararlarına vurgu yapıldı. Daha önce yaşanan sızıntının yetkililer tarafından görmezden gelindiğini vurgulayan TTB, şirketlere vergi kolaylığı sağladığına ve denetim mekanizmalarının zayıflatılarak şirketlerin önünün açıldığına dikkat çekti. (İstanbul/EVRENSEL)
Evrensel'i Takip Et