16 Mart 2023 03:50

Ücretsiz izin, fazla mesai, tazminatsız işten atma: Deprem bölgelerinde hak gaspları arttı

Depremin etkilediği illerde işbaşı yapamayan işçilere ya işsizlik ya da ücretsiz izin dayatılıyor. Çalışmaya başlayan işçiler ise fabrikanın depolarında kurulan çadırlarda yatırılıyor.

Ücretsiz izin, fazla mesai, tazminatsız işten atma: Deprem bölgelerinde hak gaspları arttı

Fotoğraf:Evrensel

Hilal TOK
İstanbul

6 Şubat depreminden etkilenen iller arasında bulunan Antep, Malatya, Maraş, Urfa, Adana, Adıyaman tekstil işçilerinin, Hatay İskenderun ise metal ve liman işçilerinin yoğun olduğu bölgeler. Depremin ardından çadırlarda ya da fabrikalarda kalan işçiler, depremden kısa bir süre sonra işbaşı yapmaya çağrıldı. Evi yıkılan, hasar alan, köye ya da yayla evlerine giderek çadırda kalmaya başlayan işçiler işe gelmeyecekleri takdirde ücretsiz izin tehdidiyle karşılaştı. Kimi yerlerde ise işçiler fabrika içinde, depolarda, çadırlarda kalarak bir “çalışma kampı”na dönüştürülen fabrikalarda çalışmaya devam etti.

50 binden fazla tekstil işçisinin olduğu Maraş’ta pek çok fabrika hasar aldığı için üretime geçiş diğer illere göre daha az. 30 binden fazla tekstil işçinin çalıştığı Malatya’da ise işçiler depremden iki hafta sonra çoğu fabrikada üretime başlandı. Antep’te işçiler aileleri enkaz altındayken iş yerlerine çağrılırken, Hatay’da da depremden iki hafta sonra üretim tüm hızıyla devam etti.

"DEPODA YATIYORUZ"

Malatya’da bulunan Mil May Tekstil’de depremden önce 200’den fazla işçi çalışıyordu. Depremin ardından evleri yıkılan ya da hasar gören işçilerin kimi şehir dışına göç etmek zorunda kaldı, kimi yurtlara, çadırlara yerleşti. Yerleştirildiği yurt bölgesine servis tahsis edilmediği için bir işçi kadın işe bu sebeple işe gitmediği için ücretsiz izne çıkarıldığını söylüyor. İşe gidemeyen diğer işçiler için de durum aynı. 30’dan fazla işçi ise fabrikanın deposunda, yer yataklarında kalıyor. Kalan işçiler ya bekar ya da ailelerini bir yere yerleştirebilen işçiler. Çünkü fabrika kapılarını ailelere açmıyor.

Bir işçi şunları anlatıyor: “Evim hasarlı, duvarlarının yeniden örülmesi lazım. Binaya girişimiz yasak. Ailemi başka şehre yerleştirdim, ben fabrikada yatıp kalkıyorum. 20 Şubat’ta işe başladık. Evleri hasar alan, yakınlarını kaybeden, kalacak yerleri olmayan bazı arkadaşlar işe gelemedi. Patronu onlara ihtar çekti ‘Gelmeyecekseniz işten atılırsınız’ diye. Sonrasında da gelemeyenlerin hepsini ücretsiz izne çıkardı. Zaten biz de çalışabilme psikolojisinde değiliz. Ama çalışıyoruz ve burada kalıyoruz. Aile geçindiriyoruz, ücretsiz izinle yaşayamayız. Şu an ücretsiz izinde olanların sigortaları bile yatmıyor...”

Fabrikada kalan işçiler hijyen ve gıda koşullarını da zorluklar içerisinde karşılıyor. Yönetimin kullanılmayan bir bölümde alaturka tuvaletin üzerini bir paletle kapatıp, kova, maşrapa ve ısıtıcı koyarak sözde banyoya dönüştürdüğünü anlatan işçiler, hafta sonu aşçı olmadığı için yemekleri kendileri yapmak zorunda kaldıklarını söylüyor.

TAZMİNATSIZ İŞTEN ATILDILAR

Tekstil işçilerinin yoğun olarak yaşadığı Antep’te ise tazminatsız işten atma örnekleri karşımıza çıkıyor. Sırma Halı’da çalışan bir işçi evi hasar aldığı için köye gidip çadırda yaşamaya başlıyor. 6 aylık bebeği çadırda hastalanınca izin isteyen ve rapor alan işçi “işe gelmediği” gerekçesiyle tazminatsız işten atılıyor.

800’den fazla çalışanın olduğu ve depremden bir hafta sonra işçilerin zorla çağrıldığı Canan Tekstil’de işe gidemedikleri için işten atılan depremzedelerden Mehmet Ali, “Depremde evim hasar gördü, köy evine geldim 4 çocuğum ve eşimle. Burada çadırda kalıyoruz. Depremden dolayı eşim, çocuklarım korkuyordu, ‘Gitme’ dediler. Vasıtam da yoktu. 40 kilometre gidemedim. Vardiya amirini arayıp izin istedim, sonra fabrikaya gidince ‘İş akdin feshedildi gelmediğin için’ dediler. Bu halde işsiz kaldım. 6 senelik tazminatımı da vermediler. 90 bin kağıda yakın alacağım var. Tek kalemde emeklerimi sildiler. Depremde evi hasar gördüğü için şehir dışına çıkan bir arkadaşımız da işten atıldı” diyor.

YA ÜCRETSİZ İZİN YA İŞSİZLİK DAYATMASI

BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen, sendika olarak başta Antep olmak üzere deprem bölgelerinde yaşanan hak gasplarını takip ettiklerini ve bunlara karşı mücadele ettiklerini ifade ediyor. Depremin üzerinden 40 gün geçmesine rağmen işçilerin yarısından fazlasının çalışamaz halde olduğunu dile getiren Türkmen, “Malatya’da OSB’nin içine çadır kent ve konteynerler kurulmuş. Bazı işçiler, aileleri ile beraber orada kalıyorlar. Bazı fabrikalar ise aileleri kabul etmiyor. Buralar resmen çalışma kampına dönüştürülmüş durumda. Hâlâ barınma sorunu çözülmediği için işçilerin birçoğu çalışamaz durumda” diyor.

İşçilere ya ücretsiz izin ya da tazminatsız işten atmanın dayatıldığını belirten Türkmen şunları söylüyor: “Kısa çalışma ödeneği patronların insafına bırakıldığı ve ayrıca fabrikanın hasar görme koşulu olduğu için; fabrikalar sağlam ancak işçilerin evleri hasarlıyken, işçiler fabrikalara gidemiyor ve ödenekten de yararlanamıyor. Öyle olunca işçilere iki seçenek kalıyor ya beş kuruşsuz devam edecekler ya da patronun istifa baskısını kabul edip üç beş kuruşluk tazminatlarını da alamayarak işsiz kalacaklar. Antep’teki halı fabrikalarında aldıkları zamma itiraz ettikleri için bu süreçte 20’den fazla işçi işten atıldı. Adana’da 300 kişinin çalıştığı Marbit’te patron durumu fırsata çevirerek içeride yıllarca çalışan işçilerin tazminatlarını çökmek için fabrikayı kapatmak istiyor. 8 yıllık işçilere teklif ettikleri kıdem tazminatıysa 8 bin lira. Depremi fırsat bilerek işçilerin birikmiş tazminatlarına çöküp işçilerden kurtulup başka bir yerde üretime devam etmek hedefleri.”

GELMEDİKLERİ GÜNLER İÇİN İŞÇİLERE FAZLA MESAİ

Urfa’da da sadece bir hafta üretime ara verildiğini vurgulayan Türkmen, “İnsanlar sokakta kaldı, işçilerin işe gitmediği o bir hafta boyunca işçiler ücretsiz izinli sayıldı. Özak Tekstil’de işe başlayan işçilere gelmedikleri o bir haftanın karşılığında 7 hafta sonu fazla mesai dayatıldı. Depremden sonraki pazartesi işçilerin zamlı olarak ücretlerini alacağı bir gündü ama bazı fabrikalarda haftalarca, günlerce hiç ücret yatmadı, bazı fabrikalarda zamsız yattı” diyor.

TİS’LER OLDUBİTTİYE GETİRİLDİ

Bu hak gasplarının yaşandığı bazı fabrikaların sendikalı olduğunu ifade eden Türkmen şöyle devam ediyor: “Bazı fabrikalarda toplu sözleşme süreçlerinin oldubittiye getirildi. İşçilerden habersiz, ikramiye sözü bile vermeden sözleşme imzaladılar. Bizim güzümüz sınırlı olmasına rağmen, yetkili olmadığımız iş yerlerinde on binlerce insana ulaşan bir yardım ve dayanışma ağı kurduk. Bir taraftan da bu fabrikalardaki hak gasplarına karşı aktif mücadele yürüttük. Ama yüz binlerce işçinin aidatı ile büyüyen sendikalar sahaya bile inmedi. Aidat aldıkları işçilerin yaşadığı hak ihlallerine karşı kılını bile kıpırdatmadı. Hatta tam tersine bu fabrikalarda patronlarla birlikte davranarak işçilere yönelik hak gasplarına karşı patronlarla iş birliği yaptılar. İşçilerin telefonlarını bile açmadılar. Petrol-İş Sendikası çadır kurarak kendi üyesi olan petrol işçileri ile Adıyaman’da yardım yaptılar ama o da maalesef bununla sınırlıydı. Onun dışında deprem bölgesinde, sahada, büyük denilen sendikaların bir çalışmasını görmedik.”

"İKİ KONUYA YASAL GÜVENCE GEREKİYOR"

Depremden hemen sonra iki önemli talebi gündeme getirdiklerini aktaran Türkmen: “Deprem bölgesinde işten atmaların koşulsuz şartsız yasaklanması. Ama patronlara işçileri tazminatsız işten atma fırsatı veren 25/2 maddesi ile işten atmayı yasaklamadılar. İşçiler ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı davrandığı gerekçesiyle, hatta devamsızlıktan işten atılıyor. Biz her koşulda işten atmaların yasaklanmasını istiyoruz. İkincisi bu süreçte işe gidemeyen, depremden dolayı evi yıkılan işçilerin ücretli izinli sayılması, bunun da patronların keyfine bırakılmadan yasal güvence altına alınmasını istiyoruz.”

Arşiv | Fotoğraf: Pixabay

"EVİ YIKILAN, VEFAT EDEN GARİBAN KESİM OLDU"

Hatay yıkımın en ağır olduğu illerin başında geliyor. Depremden önce zaten güvencesiz çalışan taşeron işçiler için koşullar depremden sonra daha da ağırlaşıyor. AKP’li İskenderun Belediyesi başkanının patronu olduğu Tosyalı’da çalışan bir taşeron işçi, yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Biz depremden iki hafta sonra çalışmaya başladık. Normalde bizim 17.00’de paydos etmemiz gerekiyor, depremden sonra 18.00’de paydosa zorlamaya başladılar. Fazla çalıştırıyorlar. Dolmuşlar yok, benim ailem yayla evinde kalıyor, gidemiyorsun. Servisi beklemek zorunda kalıyoruz. İşçilerin yüzde 80’i çadırda kalıyor. Çok zor şartlarda yaşıyorlar, yorgun geliyorlar. Bir de bu işçilerden performans bekliyorlar. Buradaki ana firmanın sahibi İskenderun’un AKP’li belediye başkanı, kendi kadrosundaki işçilere yardımda bulundular ama taşeronu görmediler. Hiçbir yardımda bulunmadılar. Taşeronları kimse görmedi, zaten çoğunlukla taşerondan vefat eden oldu. Çünkü, taşeronda çalışanların çoğu gariban, kiracı zaten. En kötü, eski binalarda oturanlar. O yüzden de vefat eden gariban kesim oldu en çok...”

"SENDİKA 2 BİN LİRA VERDİ"

Özçelik-İş’in örgütlü olduğu MMK Metalurji’de çalışan 1600 işçinin çoğu çadırlarda kalıyor. Depremden 13 gün sonra üretime başlanan fabrikada işçiler başta hiçbir destekte bulunulmadığını anlatıyor. Daha sonra tepki göstermeleriyle kimi adımların atıldığını anlatan işçiler şunları söylüyor: “Her zamanki gibi sınıfta kaldı sendika. Hiçbir şekilde işçiye sahip çıkmadı. Burada yemekhanede boy göstermekle, iki kaşık yemek dağıtmakla kendilerini sendikacı zannettiler. Sendikadan istifalar başlayınca sendika 2 bin yatırdı işçilere, işverene de 3 bin lira yatırttılar. Çadır konusunda bir şey yapmadılar. 40 gündür konteyner kuracaklar. Sözleşmemiz zaten kötüydü, ek zam istedik. Deprem oldu, millet mağdur en azından sözleşmeyi öne çekin dedik. İşverenden bir şeyler talep edin dedik sendikaya. İşçi size bel bağlamış durumda. ‘İşverenle böyle kötü olunmaz’ dendi. Hep kandırmaca. İşçi sendikadan yana da işverenden yana da depremden yana da sıkıntı yaşıyor şu anda. Hâlâ çadır sıkıntımız var, bizden isim aldılar ama ortada daha bir çadır yok. Milletin gözünü boyamak için iki üç tane konteyner getirdiler, onlar da yağmur yağınca su alıyor...”

BARINMA SORUNU HÂLÂ ÇÖZÜLMEDİ

Parti çalışmaları kapsamında uzun bir süredir İskenderun’da faaliyet yürüttüklerini belirten Emek Partisi GYK Üyesi Halil İmrek, İsdemir’de tamamen üretime başlanmadığını, işçiler gelemediği için yıllık izinlerinden kullanıldığını, sonrasında da işçilere ücretsiz izinle devam edileceğine dair bilgi verildiğini söylüyor. İmrek, “Konteynerler tamamlanmadığı için işçiler barınma sorunu yaşıyor. Tepkiler sonrası fabrika yönetimi, işçilere 10 bin lira katkı sundu. Her işçiden 500 lira aidat alan Özçelik-İş ise 2 bin lira yatırdı” diyor.

Daha çok Özçelik-İş ve Türk Metal’in örgütlü olduğu bölgede atılan adımların sadece yardım düzeyinde kaldığını dile getiren İmrek, yıllık iznin kullandırılması, ücretsiz izin dayatması ve konteynerin hâlâ kurulmamış olmasına işçilerin tepkili olduğunu söylüyor.

Evrensel'i Takip Et