15 Ocak 2013 11:04
Arif Koşar

Bireysel emeklilik sisteminin yeni sloganları... Başka bir deyişle ‘büyüklere masallar’... Bir süredir televizyon ekranlarında “bireysel emeklilik sistemine devlet katkısı” reklamı eksik olmuyor. Babanın evladına yapmayacağı bir ‘iyiliğin’ duyurusu yapılıyor. Bütçe açığıyla kapattığımız bir yılın ertesinde. Hem de aynı bütçenin açığını yamamak için hükümetin bin türlü vergi ve zammı üst üste emekçinin ümüğünü sıkarcasına açıkladığı bir yılın hemen sonrasında.

Peki, hükümet, her türlü sosyal politikadan elini eteğini çekerken vatandaşın ‘bireysel emekliliği’ reklam verilecek denli nasıl gündem oldu? Okullarda bile “Milli Eğitim Müdürlüğünden yeterli bütçe gelmiyor”, “Kendi masraflarını kendisi karşılamalı” denilirken devlet katkısı giderek ‘yok’ düzeyine indirilirken, bu bonkörlüğü nasıl açıklamak gerek? Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, daha dün “Emekliler çok maaş alıyor”, “hâlâ yüksek maaş alan emekliler var” derken, bu ‘bireysel emekli’ sevgisi nerden geliyor?

ŞİRKETLERE PRİM

Konuyla ilgili görüştüğümüz Sosyal Güvenlik Uzmanı Ali Tezel, lafa girer girmez uyarıyor: “Bireysel emeklilik sisteminin adı emekliliktir kendisi değil... Asıl adı bireysel yatırım danışmanlığı sistemidir.” Peki, niye emeklilik denildiğini sorunca, “Halka cazip gelsin diye ‘emeklilik’ adı ilave edilmiştir” cevabını veriyor. Sosyal güvenlik sistemini ve sorunlarını yakından takip eden Tezel, bireysel emeklilik sistemin tam bir aldatmaca olduğunu altını çize çize vurguluyor: “10 yıl ya da 20 yıl boyunca prim öde. 56 yaşına gelince ödediğin primlere faizi ekle. Kendi verdiğin parayı belli bir süre içinde toplu ya da bin lira bin lira al. Bu emeklilik sistemi falan değil. Halkın emeklilik hakkı da değildir. Tam bir aldatmacıdır.”

Tezel’e, hükümetin bireysel emeklilik sistemindeki ısrarını, reklamlardaki devlet katkısının ne anlama geldiğini de soruyoruz. Tezel, uygulamayı ‘emekçiden al patrona ver’ sistemi olarak tanımlayarak “Türkiye’de kapitalist sermaye birikimine ihtiyaç duyuluyor. Halkın cebindeki paraları toplamak için bu reklamlar yapılıyor. Bu paralar bireysel emeklilik şirketlerini, birkaç zengine aktarılmak isteniyor. Bu sosyal bir düzenleme değildir, kapitalistçe bir uygulamadır” diyor.

BİREYSEL EMEKLİLİK EMEKLİLİK DEĞİLDİR

ŞEVKET Tezel (Sosyal Güvenlik Uzmanı): Bireysel emeklilik sistemi adına bakılarak SGK’nın sağladığı emeklilik hakkı ile karıştırmamak gerekiyor. Zira burada en az 10 yıl sistemde kalıp 56 yaşını doldurmuş olarak emeklilik hakkını kazanmakla Devlet katkısı ve kendi katkı paylarının nemalanmış birikimlerini bir defada veya azami 10 yıla yayarak alma hakkı arasında bir tercih kullanabiliyor sadece bu 10 yılın sonunda tabiri caizse “deniz bitiyor”. Bireysel emeklilik sistemi katılımcılarına ödedikleri katkı paylarını gelir vergisinden muaf tutma hakkı 01.01.2013’ten itibaren artık kaldırılmış bulunuyor.

Bireysel emeklilik katılımcılarına vergi indirimi hakkı yerine ileride ödenmek üzere devlet katkısı ‘imkânı’ sunuluyor. Yani “Muaccel (Hemen ödenmesi gereken)” nitelikte bir hak kaldırılırken “Müeccel (Ertelenmiş)” nitelikte başka bir hak veriliyor.

DÜNYA ÖRNEKLERİ BAŞARISIZ

MARMARA Üniversitesi Çalışma Ekonomisi Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Özgür Müftüoğlu da bireysel emeklilik sisteminin, emekçilerin geleceği açısından büyük bir tehlike olduğunu söylüyor. “Geleceğini buna bağlayan ve kamusal güvenlik sisteminden vazgeçenleri uyarmak istiyorum. Bu, tüm hakların ortadan kaldırılacağı bir sistemdir. Amaç budur. Emekçilerin hayalleri ve geleceklerini piyasanın sömürmesidir. 1980’lerdeki banker dolandırıcılıklarını herkes hatırlamalıdır.” Reklamların kamusal emeklilik sistemindeki tasfiyeyi gizlemeyi amaçladığını belirten Müftüoğlu, bireysel emeklilik sistemine devlet katkısını şöyle değerlendirdi: “Emeklilik sisteminin özelleştirilmesi anlamına geliyor. Daha önceki özelleştirme sürecinde olduğu gibi topluma ikna etmek için olanaklar sunacağı görüntüsü yaratılıyor. Uygulama emeklilik sisteminin piyasalaştırılması ve kâr alanı haline getirilmesini amaçlıyor.”

Bireysel emeklilik sisteminin dünyadaki uygulamalarının da başarısız olduğunu belirten Müftüoğlu, “Özellikle Şili’de böyle bir model var. Tamamen özel şirketler üzerinden yürütülen bir emeklilik sistemi. Bu sistem çöktü. Çökmesi demek insanların birikiminin yok olması demektir. ABD’de de sosyal güvenlik fonların toplayan bankaların batması sonucu emekliler birikimleri bir anda kaybetti. Özelleştirme emekçilerin gelecek güvencelerinin ve birikimlerinin yok edilmesidir” diye konuştu.

EMEKLİ MAAŞLARI ARTTIRILSIN

Müftüoğlu; emeklilik kavramının insanların yaşlılık dönemindeki sosyal risklere karşı güvence anlamına geldiğini kaydederek şunları ifade etti: “Emeklilik maaşı yaşlılık döneminde, yani insan çalışamayacak duruma geldiğinde yaşamını sürdüreceği bir gelirdir. Sosyal riski ortadan kaldırmanın aracıdır. Ancak özelleştirmeyle sosyal riskin karşısına piyasa riskli getiriliyor. Piyasaya bırakılamaz sosyal riskler. Burada büyük bir tehlike var. Devlet bireysel emeklilik şirketlerine para aktaracağına, yüzde 25 katkı vereceğine, bunu sosyal güvenlik sitemine aktarsın, eeklilerin maaşları artırılsın, sosyal olanakları arttırılsın. (İstanbul/EVRENSEL)

EVRENSEL'İNMANŞETİ

İşçiye, düşman hukuku

İşçiye, düşman hukuku

Patronların yüzde 30 zam dayatmasına karşı yayılan grevleri engellemek için adeta düşman hukuku uygulanıyor: Besleme basın devreye sokuldu, valilik eylemleri yasakladı, e-devletten sendika üyeliği engellendi, işçilerin önüne polis-jandarma barikatı çekildi, gözaltılarla gözdağı verildi… Hiçbirinden sonuç alınamayınca ‘suç icadı’yla BİRTEK-SEN Başkanı Mehmet Türkmen tutuklandı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Adalet bakanı, "Kimileri ‘Bize soruşturma açın’ dercesine ortalıkta dolaşıyor" demişti. BİRTEK-SEN genel başkanının tutuklanmasından sonra siyasetçiler, gazeteciler ve sanatçılar şafak operasyonu ile gözaltına alındı

Evrensel'i Takip Et