Bir ayçiçeği yağı iki yevmiye parası

Bir süredir alışverişlerini zorunlu ihtiyaçlarla sınırladıklarını belirten emekçiler, artık zorunlu ihtiyaçlardan da kısıyor.

15 Mart 2022 00:23
Son Güncellenme Tarihi: 15 Mart 2022 13:06
Paylaş

Eren ERGİNE
Murat UYSAL
İstanbul

TÜİK tarafından açıklanan yıllık enflasyon 54.44’e yükselirken, Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) ise enflasyonu yüzde 123.80 olarak açıkladı. Bu ortamda kaygılı olan emekçiler bugün aldıkları ürünü yarın aynı fiyata alamamaktan dert yanıyor. Bir süredir alışverişlerini zorunlu ihtiyaçlarla sınırladıklarını belirten emekçiler, artık zorunlu ihtiyaçlardan da kısıyor. Emekçiler bu zamlar karşısında aldıkları ücretlerin ise yetmediğini söylüyor.

Asgari ücretle çalışan Tekstil İşçisi Semra “Bir yağ alabilmek için eşimle birlikte iki pazar yevmiyeye gitmek zorunda kalıyoruz” diyor. Market alışverişi esnasında konuştuğumuz Semra şunları söylüyor: “Yağ alabilmek için 3 market gezdik, bulamadık. Yukarıda bir market var dediler en son oraya koştuk iki litre alabildik. Ek işe gidiyoruz. Tekstilde çalışıyorum hafta sonları da yevmiyeli gidiyorum, eşim şoför o da benimle beraber geliyor. Çocuğumuz yok ona rağmen geçinemiyoruz. Çocuk yapamazsın ki bu durumda, nasıl yapacaksın? Hem ev borcu hem fatura hem gıda bir de çocuğun masraflarına nasıl yetişelim?” Yaşayabilmek için sürekli çalışmak zorunda olduklarını söyleyen Semra, “Dinlenmek diye bir şey yok, geçinelim yeter bize” diyor.

"GELEN MÜŞRETİ KALİTEYE DEĞİL UCUZLUĞA BAKIYOR"

1996’dan beri toptancılık yapan Turan Yılmaz 2001 krizini de gördüğünü söyleyerek, “Bu son dönemdeki zulüm kadar bir şey görmedim. İnsanlar mutsuz, huzur yok, keyif yok. İki gün önce yağ sıkıntısı yaşadık, şimdi benzin kavgası var. Gelen müşteri artık kaliteye bakamıyor, ucuz ne varsa onu alıyor. Eskiden belli bir kaliteyi sorgulardı şimdi yok, soramıyor. Ben toptan satıyorum, en ucuzun burada olduğunu bilse de her gün gelip tekrar soruyor insanlar. Bugün iki tane yumurta alırsam yarın zam gelir mi kaygısı var” diyor. Yurttaşların alışverişi zorunlu ihtiyaçlarla sınırlandırdığını belirten Yılmaz, “Yumurta, çay, un ve toz şeker... Yağı biz de bulamıyoruz. Aldığım firma 175 lira diyor, nasıl alayım? Bebek bezi sıkıntılı. Eskiden insanlar çocuğu alerji olmasın diye aldığı bezi değiştirmezdi, şimdi hangisi ucuzsa onu alıyor” diyor.

BEBEK BEZİNDE BİR AYDA DÖRT FİYAT

Yıllardır mahalle esnafından alışveriş yaptığını söyleyen İşçi Uğur son dönemde artan fiyatlarla market market gezmek zorunda kaldığından söz ediyor. Uğur şunları söylüyor: “Bugün aldığımız şeyi yarın aynı fiyata bulamıyoruz. Enflasyon insanları ciddi anlamda vurdu. Bebek bezini son bir ayda 3-4 faklı fiyatla aldım. 27 liraya olan bez şu anda 54 lira. Yüzde 100 zamlanmış. Geçinmek şu an çok zor. Bir yere yemek yemeye gitmiyoruz, gezmiyoruz, herhangi bir sosyal aktivite yok. Yine de 4 bin 5 bin lira para harcıyoruz. Bizim için şu an öncelik çocuğumuzun ihtiyaçları. Onun dışında bir şey yapamıyoruz. İhtiyaç dışındaki en ufak harcama 150 liradan başlıyor, ayda 3-4 defa yapsan 700 lira para yapıyor. Neredeyse kazancımızın yüzde 25’ine tekabül ediyor. Ozan demiş ya, yiğit muhtaç olmuş kuru soğana diye, kuru soğan da alamıyor şu an yiğit.”

KURUŞ KURUŞ EKMEK HESABI

Ekmek alırken bile kuruşu kuruşuna hesap yaptıklarını söyleyen Uğur, “Ekmek basit bir şey gibi görünüyor, temel ihtiyaç 3-4 lira. Günde 3 tane alsan ayda 300-400 lira para yapıyor. Et zaten lüks oldu, kilosu 100 lira falan, nasıl alsın insanlar? 4 kilo alsan 400 lira yapıyor. 4 kilo eti de yarımşar kilo kullansan 7-8 yemek yapar. Bunu bile her ay her insanın yemesi çok zor. Yeni market açılmış Beylikdüzü’de, Esenyurt’tan kalktım oraya gittim, üzüldüm. Bir tane yağ alabilmek için insanlar birbirinin üzerine çıkıyor. Piyasadan farkı 40 lira falandı, insanlar 40 lira daha az verebilmek için birbirlerinin üzerine çıktılar. Eşim sürekli indirimleri kovalıyor, birinden 30 kuruş, öbüründen 50 kuruş böylece ekmeğin parasını çıkarmayı hesaplıyorsun” diyor.

"TEZGAHTA KEMİK KALMIYOR"

Mahalle Kasabı Musa sürekli değişen fiyatlardan dolayı ürünlere etiket yapıştıramadıklarını söylüyor. Musa, “Tavuğa haftada iki üç kez zam geliyor. Eskiden insanlar bir tane bütün tavuk alabiliyordu, şimdi alamıyor, bir tane tavuk 60 lira. Bölerek satıyoruz. Et de öyle, yarım kilo alıyor 250 gram alıyor. Bakın kemik de kalmadı, millet artık kemik almaktan tezgahta kemik kalmıyor. Bize de sürekli zam geliyor, sattığımız eti aynı fiyattan alamıyoruz. Normal kıyma 95-100 lira arası, yağsızı 100 lirayı geçiyor. Fileto 120, iki ay önce 95 liraya satıyorduk. Kanat 22 liraydı şimdi 32 lira” diyor.

Kuru yemiş dükkanlarında da durum değişmiyor. 28 yıllık Kuru Yemişçi Selimhan Gezgen yurttaşın leblebi ve çekirdekten başka bir şey alamadığını söylüyor: “Tükendik. Bunca yıldır hiç görmediğim fiyatlar var. Leblebi bile 40 lira, nasıl yesin insanlar? Antep fıstığı, kaju 200 lira. Kuru yemiş temel gıdaydı geçti, artık kuru yemiş lüks. Et 100 lira, Antep fıstığı 200 lira. Kim yesin, nasıl yesin? En ucuz hangisiyse millet hep ona yöneliyor. 5-10 liralık çekirdek alabiliyorlar sadece. Bir de yanında fıstık vardı, ona da bu hafta zam gelecek. Yüksek fiyat bizim gibi küçük esnafın işine gelmiyor çünkü satamıyor. Satamayınca da zaten ne vergi ödeyebiliyoruz ne maaşları verebiliyoruz. Bu ayın maaşını daha veremedik.”

"YATIYORUZ KALKIYORUZ ZAM"

7 yıl önce emekli olmasına rağmen geçinmek için hâlâ çalışmak zorunda olduğunu söyleyen Sefer Güler, “Hâlâ bir ekmek için çalışıyoruz. Kira, elektrik, doğal gaz, su, hayat şartları böyle. Emekli parasıyla bir ekmek zor götürüyoruz eve. Tencere boş, su kaynayıp duruyor akşama kadar. Yatıyoruz kalkıyoruz bugün de zam olacak mı diye düşünüyoruz. Sırtımızdaki yükü indiremiyoruz ki nefes almakta bile zorlanıyoruz” diyor.

Çalıştığı kablo fabrikasından çıkarak akşam eve gitmeden market market dolaşan Gülay Kavukder, “İşten geldim, nerede indirim var, ona bakıyorum. Patlıcan olmuş 30 lira, biber olmuş 35-40 lira, bu vatandaş ne yiyecek? Biz 4 kişilik aileyiz, daha kalabalık olan aileler var, onlar ne yiyecek ne yapacak bilmiyorum. Mutsuz işe gidip geliyoruz. Hep zam hep zam, şu an mutsuzum. Bu şekilde gidemez, gitmemesi gerekiyor. En basiti, pırasa 10 lira olmuş ama bir tek bununla yemek yapamıyorsun, salça koyacaksın, yağ koyacaksın, biber tuz koyacaksın. Yağ alamadım, bir teneke yağımız var, bitene kadar onu kullanacağım, sonrasını bilmiyorum” diyor.

{{448124}}

Reklam
ÖNCEKİ HABER

Süleyman Soylu’dan tepki çeken Osman Kavala açıklaması

SONRAKİ HABER

Fahiş girdi maliyeti çiftçiyi bitiriyor, çiftçi kente göçe zorlanıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...