Menderes’in ‘örtülü aydınları’
Menderes’in yargılandığı ‘Yassıada Duruşmaları’nda ‘örtülü ödenek’ dosyası da yer almıştı. Habertürk gazetesinde Abdullah Kılıç imzasıyla önceki gün yayımlanan haberde, örtülü ödenek gönderilenler arasında Necip Fazıl Kısakürek, Peyami Safa, Yahya Kemal, Hamdullah Suphi Tanrıöver, Cemal Kutay, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Mesut Cemil Bey, Yusuf Ziya Ortaç ve İbrahim Çallı gibi isimlerin olduğu ifade edildi.
Menderes’e gönderilen mektuplarda yazarlar kimi çocukları için, kimi dergi kurmak için, kimi ise borçları için destek istemiş. Fakat mektuplarda en dikkat çeken nokta para isterken ağlamaklı bir halle kalemlerini koşulsuz iktidarın hizmetinde oynatacaklarına dair sözleri.
‘10 BİN LİRA LÜTFEDİLİRSE...’
Necip Fazıl Kısakürek: Reklam ve sair ihtiyaçlarım için 10 bin lira lütfedilirse... Ayda 6 bin lira tahsis olunursa... Akis, Kim, Form gibi mecmuacıklarla bütün muhalefet matbuatını saf fikirle çürütücü, muazzam bir içtimai ve edebi, ideolojik, bina edici kafalara ve yüreklere nüfuz edici bir mecmua kuracağıma emin olunabilir. Bu da olmazsa tam altı aydır bir tek yardım görmeyen beni vazife günüme kadar her ay muayyen ve mukarrer bir mikyas altında kurmaktan ve gözyaşları içinde yalnız ibadet ve mücerret eserler kaleme almaya terk etmekten başka iş kalmaz....”
“Benim yaptığımı yapanlara hükümetler ve rejimler servetlerini ve nimetlerini yağdırır. Bütün bunlara karşı 15 bin lira zarar çarpıtılmış ve daha nice kasıt ve sabotaja karşı yalnız bırakılmış olarak sürünmekteyim...”
‘KALEMİMİZİ HİZMETTE KULLANMAYA HAZIRIZ’
Orhan Seyfi Orhon: Yusuf Ziya Ortaç ile Akbaba’yı 1954 seçimleri sonuna kadar muhalefetin hiciv, istihza ve tarizlerini aynı silahla hem çok daha incelik ve zerâfet le karşılayan bir mizah dergisi olarak çıkarmayı kabul ediyoruz. Akbaba, iktidarı destekleyerek muhalefete hücum edeceği için kazançlı bir iş olmaz. Bu gazeteye konması kararlaştırılan parayı Akbaba’yı 1954 seçimlerinin sonuna kadar çıkarmak için kullanacağız. Şayet Akbaba, partice çıkarılırsa matbaa, kâğıt ve diğer masraflar temin edilirse biz kalemimizi bu hizmette kullanmaya hazırız.
SANATÇI KALEMİNİ ÇIKAR İÇİN SATMAZ
Mustafa Köz (Türkiye Yazarlar Sendikası): 90 yıllık cumhuriyet tarihinin, ekonomiden spora, spordan siyasete, siyasetten sanata, edebiyata foyası, şikesi, örtülü örtüsüz özrü, kirli çamaşırı o kadar çok ki yıka yıka bitmiyor. İnsanın kirlendiği her yerde alçalma diz boyu. Oysa ne diyordu Cenap Şahabettin menfaat sandalyeye benzer, başında taşırsan seni küçültür, ayağının altına alırsan yükseltir’ kim olursa olsun gerçek sanatçı iktidarın değirmenine veya kendi bahçesine su taşımak için, kalemini, fırçasını, murcunu, dividini, okkasını çıkar için satmaz. 50’li yıllarda Yatsı adaya taşınan örtülü ödenek meselesi bugün için de tartışılmalı.
İKTİDAR-YAZAR İLİŞKİLERİNİN KARANLIK BOYUTU
Prof. Dr.Taner Timur /Tarihçi-Yazar): Menderes döneminde bazı yazarların örtülü ödenekten para sızdırmak için nasıl alçaldıklarını Menderes’e yazdıkları mektuplar hazin bir şekilde gözler önüne seriyor. Bunlardan en ilginci bugünkü iktidarın da bir mürşid düzeyine çıkardığı Necip Fazıl’ın mektuplarıdır. Geçen Kasım ayında Evrensel Kültür’de Necip Fazıl’la ilgili yazımda şair-düşünür’ün kişiliğinin bu yönünü de anlatmıştım. Menderes’i her fırsatta CHP’yi kapatmaya ve ülkeyi Führer’in Türkçesi izlenimi veren bir “Başyüce” ve “Başyüce Hükümeti” ile idare etmeye teşvik eden bu şahıs günümüzde Başbakan Erdoğan’ın her vesile ile andığı bir “mürşid” statüsüne yüceltilmiştir. Partisinin son Kızılcahamam toplantısını da Erdoğan, Necip Fazıl’ın “Yarın elbet bizim, elbet bizimdir! Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir!” dizeleriyle biten bir şiiri ile açmıştı. Menderes dönemi her şeye rağmen N. F. Kısakürek’in en çok mahkum olduğu yıllar olmuştu. Bugünkü durum siyasal iktidar-yazar ilişkilerinin İslamcı perspektifte ne kadar karanlık ve ürkütücü boyutlar kazandığının ifadesidir.
TEK YANLI TEŞHİR
Sennur Sezer(Şair-Yazar): Örtülü ödenekten para isteyen yazar ressam mektupları açıklandı ama burada bir haksızlık var. Bu yazarlara, dergi sahiplerine önceden böyle bir olanaktan kim söz etti, nasıl bir işaret çaktı bilmiyoruz. Durup dururken neden para istesin bir dergi sahibi. Neden “kardeşlik” falan sözleri etsin. Tek yanlı bir teşhir bu.
Zor durumda olan öteki sakıncalı yazarlar böyle bir istekte bulunmamış, zaten böyle bir olanağı da bilmiyor, bilseler de onursuzluk sayıyorlar. Işık Öğütçü’nün Zamana Karşı Orhan Kemal kitabını okursanız, Ankara ile ilişkileri düzeltmek üstüne gelen teklifi de görürsünüz, her kafanın satılık olmadığı açıklamasını da.
Örtülü ödenek bugün de var. Sanırım valiliklerin yetkisinde. Nasıl kullanılıyor bilmiyoruz. Bir yazarın muhalefetten caymak için para istemesi ne kadar onursuz bir davranışsa, bir iktidarın ülkesinin yazarlarını kafasını satma pazarlığı yapmak zorunda bırakması da o kadar onursuz bir tutum bence. (İstanbul/EVRENSEL)
Evrensel'i Takip Et