05 Şubat 2021 22:58

Gıda enflasyonundaki artış hem üreticiyi hem de dar gelirli kesimleri etkiliyor

TMMOB Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı İbrahim Uğur Toprak: Çiftçinin işi her geçen gün zorlaşıyor. Geçen yılki müşteri bu yıl yok. Pandemi etkiledi ama en çok pahalılık etkiledi.

İbrahim Uğur Toprak | Fotoğraf: Ramis Sağlam/Evrensel

Reklam

Ramis SAĞLAM
İzmir

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2021 Ocak ayı enflasyon rakamlarını açıkladı. Enflasyon rakamlarının açıklandığı gün biz de Alsancak semt pazarında gıda enflasyonunu TMMOB Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı İbrahim Uğur Toprak ile konuştuk.TÜİK, Ocak 2021 ayı enflasyonunu yüzde 1,68, yıllık enflasyon oranını yüzde 14,97, gıda enflasyon oranını ise yüzde 18,11 olarak açıkladı. TMMOB Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı İbrahim Uğur Toprak gıda enflasyonundaki artışın ekonomik, sosyal, coğrafi ve politik birçok nedeni olduğunu belirtti. Toprak, “Tarımsal üretim yapısındaki gelişmeler, her yıl etkilerini çok daha fazla görmekte olduğumuz küresel iklim değişikliğine bağlı olarak yaşanan olumsuzluklar, mazot, gübre, yem ve elektrik gibi girdi fiyatlarındaki artışlar, tarım alanlarının tarım dışı kullanılması, köyden kente göç, üretimin planlı ve verimli olmamasını gıdada fiyat artışlarına neden olan etmenler” dedi.

“ÇİFTÇİNİN İŞİ HER GEÇEN GÜN ZORLAŞIYOR”

Gıda enflasyonunun yüksekliği, halkın gıda harcamalarının toplam harcamasının büyük bir bölümünü oluşturması dar gelirli kesimleri fazla etkilediğini anlatan Toprak, asgari ücretin açlık sınırının altında kaldığı ülkemizde gıda harcamalarının, çok büyük bir kesiminin hane bütçesinde de önemli bir paya sahip olduğunu vurguladı.Bu arada yeşillik satılan üretici köylü tezgahının önünde duruyoruz. Tezgahın sahibi Özgür Kocaağa’ya geçen yılla bu yıl fiyatları arasındaki farkı sorduğumuzda “Aslında fiyat farkı fazla yok. Fakat her şeye zam geldi. Özellikle maliyet artışı çok fazla; mazot, gübre, işçinin yevmiyesine yetişemiyoruz. Çiftçinin işi her geçen gün zorlaşıyor. Geçen yılki müşteri bu yıl yok. Pandemi etkiledi ama en çok pahalılık etkiledi.” diye cevap verdi.

5 KURUŞUN HESABI YAPILIYOR

Toprak, yükselen döviz fiyatları ve artan işsizlikle birlikte gıda enflasyonundaki artışın, vatandaşın alım gücünü büyük ölçüde azalttığını belirterek, “Yurttaşlar indirim günlerini takip edip hangi ürün nerede daha uygun fiyatlı diye araştırıyor. Halk ekmeklerin önünde uzun kuyruklarda dakikalarca bekliyor. Çünkü 5 kuruşun dahi önemi, hane bütçesi için oldukça büyük. Pazarın kapanma saatlerine yakın alışverişe giden hatta ne yazık ki pazar toplandıktan sonra geride kalanları toplamak zorunda kalan yurttaşlarımızı da görüyoruz. Sonuç olarak enflasyon sabit geliri olan ve emek gücüne dayanan kesimler için yıkıcı” dedi. Fiyat dalgalanmalarının olumsuz etkilerini azaltmak için neler yapılmalı? sorusuna ise Toprak, Hükümetin acil olarak yapması gerekenleri sıralayarak, “Ürünleri belirlemeli, arz talep dengesizliğini ortadan kaldırarak alım garantili üretim yaptırmalı çiftçileri desteklemeli” yanıtını verdi.Pazaryeri en canlı olması gereken saatte gerek pandemi gerekse fiyatların yüksekliği nedeniyle tenha. Biz de bir başka tezgahın önünde duruyoruz. Tezgahın sahibi üretici köylü Sevim Can. Manisa’dan buraya gelen Sevim Can, ürettikleri malı değerinde satamamaktan şikayet ederek, “Hakkımızı alamıyoruz. Mazot ve gübre fiyatları çok yüksek. Devlet sahip çıkmıyor bize” dedi.

“GIDA ENFLASYONUNA DUR DEMELİYİZ”

Toprak, çözümün, meraları ve tarım arazilerini korumaktan, çiftçilerin emeklerinin karşılıklarını alabilecekleri şekilde destekleyip yeniden üretime yöneltmekten geçtiğini söyleyerek, “Su yönetimi ve gübre kullanımı konusunda daha iyi düzenlemeleri hayata geçirmeden, biyoçeşitliliğe ve yerel tohumlarımıza sahip çıkmadan, üretici, tüketici ve dağıtıcı kooperatiflerin yaygınlaştırılmasını sağlamadan, ülkemizi ithalat sarmalından kurtarmadan, gıda egemenliği ilkelerine dayalı bir tarım politikasını derhal hayata geçirmeden ne yazık ki gıda enflasyonuna dur diyemeyiz” diye belirtti.Tohum dahil birçok üründe dışa bağımlı olmanın girdi fiyatlarında yükselmeye, çıktı fiyatlarında da kontrolsüzlüğe neden olduğunu ifade eden Toprak, “‘Paramız var ki ithal ediyoruz’ mantığıyla fiyatı yükselen her gıda maddesi için çözüm olarak görülen ithalat da vatandaşın ucuz, yeterli ve güvenli gıdaya ulaşmasını sağlayamamakla birlikte, yerli üreticiyi de mağdur ediyor. Bu durum da ülkemizde gıda egemenliğini tehlikeye atıyor. Yaşamak nasıl bir insan hakkı ise sağlıklı, güvenli ve yeterli gıdaya uygun fiyatlarla sürdürülebilir bir biçimde ulaşabilmek de bir insan hakkıdır. Bunu sağlamak da kamunun en önemli görevlerinden biridir. Esnafı suçlamakla, global stoklamayı bahane etmekle sorumluluklardan kaçılmaz” diye konuştu.

Reklam