03 Mayıs 2020 00:44

Sınıflar, korona ve etkileri…

"Her şey, bilinç ve örgüt etkenleriyle sınıf mücadelesine gelişmesine bağlıdır. Gelecek buradan şekillenecektir."

Mersin'de 1 Mayıs'ta çalışmak zorunda kalan bir inşaat işçisi | Fotoğraf: Serkan Avcı/AA

Paylaş

Mustafa YALÇINER

Türkiye ve gidişat dendi mi, hiç de haksızlık olmayacak bir AKP suçlaması yapılmadan ama AKP suçlamasının da yetmediği ve yetmeyeceği sorun yoktur. Ancak korona salgını, çok şey gibi, yalnızca Türkiye’ye özgü değil.

Kapitalizmin krizi ve yüklerinin işçi ve emek yığınlarına yıkılma çabası Türkiye ve AKP’ye mi özgü örneğin? Tabii ki değil. Krizin ortasında hâlâ Kanal İstanbul veya salgın koşullarında hazır binalar var ve sadece dönüştürülüp döşenmesi gerekirken sıfırdan hastane inşaatına başlamak ya da sokağa çıkma yasağında kimse geçmezken bile “sevgili müteahhitlere” hâlâ köprü ve tünellerden hazine garantili müşteri ödemelerini yapmayı sürdürmek gibi AKP’ye özel yanları olmaz mı -şüphesiz var!

Ancak hem salgın hem de salgının, zaten son bir yıldır kapitalizmi dünya ölçeğinde durgunluğa sürüklemiş olan biriken kriz etkenlerini çoğaltıp örneğin Çin’i on yıllardır ilk kez negatif büyümeye, İngiltere ekonomisini ise şimdiden yüzde 35 küçülmeye götürmesi, Türkiye’de de AKP’nin suçlanmasıyla yetinilemeyeceğini anlatıyor. Bu, her sorunu AKP ile başlatıp parlamenter sistemin “güçlendirilmişi”ne dönülmesi ihtiyacıyla bitiren burjuva muhalefet ve liberal solculuğun işsiz kalması anlamına geliyor. Hemen tüm fraksiyonlarıyla örneğin Sağlık Bakanını sevimlileştirmeleri başka neden olabilir?! Güç kaybetmesini görüp Erdoğan yüklenmese, onunla da anlaşma yolu arayacaklar! Kılıçdaroğlu sürekli “Oturup konuşalım” demiyor mu?

*

Kimse Türkiye’de korona salgınının AKP ve demokrasi ihtiyacıyla ilişkisiz olduğunu ileri süremez. Ancak salgının ortaya çıkışı kadar, ona karşı alınan önlemler ve etkileri ne Türkiye ne AKP ve suçlanmasıyla ve ne de demokratikleşme ihtiyacıyla açıklanabilir türden. Virüs tabii ki sınıfsal değil ve sınıf ayrımı yapmıyor. Ama mali sermaye egemenliği ve koruyup kollayıcısı olan devletlerin yaptıkları ve yapmadıklarıyla virüsü sınıf ayrımı yapmaya yönelttikleri de tartışma götürmez.

Aşırı kâr hırsıyla ne termik santrallere filtre takan ne altın üretiminde dört bir yanı arsenikle zehirlemekten ya da Amazon Ormanlarının aylarca yanmasını seyretmekten kaçınarak doğayı dörtnala tahrip eden sermaye ve tekeller virüsün ortaya çıkmasının kolaylaştırıcısı ve suçlusudur. İnsanı sadece sömürü nesnesi olarak gören kapitalizmin karbon salınımı ve iklim değişikliğinin nedeni olduğunu kim inkar edebilir? Bilim insanları en az on yıldır salgın tehdidinden boşuna söz edip çağrılar yapmıyorlardı. Ancak tekeller tümünü kulak ardı etti. Göstermelik yaklaşımlar bir yana hiçbir burjuva hükümet tehditleri ciddiye almadı.

Bununla kalınmadı. Tehditler karşısında başlıca önlem olan birinci basamak koruyucu halk sağlığı önlem ve kurumları, örneğin Türkiye’de Hıfzıssıhha Kurumu işlevsizleştirildi. Sağlık paralı hale getirilip emekçilerin erişimi ABD’de tümden engellenmişken, geri kalan ülkelerde kamusal sosyal hizmet olmaktan çıkarılmaya hız verildi. Ne numune hastaneleri bırakıldı ne özel olmayan işe yarar üniversite hastanesi! Şimdi “dünya devi” ABD’de yüz binlerce olası ölümden söz açılıyor! Ölüm rakamlarını gizlemeyen devlet yok! Ama en büyük hasar alanlar; İtalya, İspanya ve Fransa bile virüse karşı önlemleri gevşetmeye başladılar! Nedeni belli: Çarkları çoğu sektörde durup paslanmakta olan kapitalizmi kurtarmaya çalışıyorlar!

Zaten bazıları bir yana işçileri aslanın ağzına atıp üretime hiç ara vermemiş Türkiye ve Almanya gibi ülkelerde işçiler insan yerine konmamış; “Evde kalın” çağrılarının onları da kapsar kılınması kapitalistler ve devletlerinin akıllarına hiç gelmemişti. Üstelik hiçbir ülkede zorunlu ihtiyaç maddeleriyle hizmetleri üreten sektörlerden olan sağlık, gıda, enerji, temizlik, lojistik, ulaştırma gibi alanlarda işçi ve emekçilerin çalışmasına ara verilmedi.

Tümünün tek bir anlamı var. Kapitalistler virüsün ortaya çıkışının olduğu kadar yayılması ve üstesinden gelinmesi zorluğunun da tek suçlusudur. Ve virüslü koşullar, kapitalistlerin, salgının üretmemelerinin yaşamın sonu demek olduğunu bir kez daha ortaya koyduğu üretken insanı; işçi ve emekçileri, yalnızca sömürmek üzere canlı emeklerine ihtiyaç duymaları nedeniyle gözettiklerini yeniden göstermiştir. Herkes biliyor ki, ölüm oranları, yaşlı ve risk gruplarında olanları başta olmak üzere, sağlıkçılar da içinde üretim ve hizmet işyerlerinde yayılması kolay ve hızlı olan işçi ve emekçiler arasında yüksektir.

Önlemler güldürüsü, bütün dünyada virüse sınıfsallık yükleyen kapitalistlerin suçluluğunun altını bir kez daha çiziyor. İşçilere, yalnızca neredeyse zırnık koklatılmayıp aileleriyle birlikte günlük 39.24 TL ile geçinmeleri dayatılan Türkiye’de değil, bütün ülkelerde sermayeye sunulan desteğin onda biri bile sağlanmamıştır.

*

Zizek mi haklı peki? Virüs sonrası “Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” ve “Her şey çok güzel mi olacak?” Kapitalistler imana gelip insancılaşacak ve sosyalizme mi yönelecekler? Mecburiyetten ve kurtarılmak üzere “kamusallaştırılan” işletmeleriyle tekeller ve burjuva devletler halkçılaşacaklar mı? Bu, ancak, Hitler’in yaptığı türden aşırı sağ bir popülizm ya da eski veya yeni biçimleriyle faşist diktatörlüklerin demagojilerinin süsü olabilir! İşin gerçeği, “Eskisi gibi olmamak” eğer şimdiden olduğu gibi her şeyin daha da kötüleşmesi anlamına gelmeyecekse, kapitalizmin sonu ilan edilmek üzere sermaye egemenliğinin alaşağı edilmesiyle olanaklı. Buysa, işçi sınıfının egemen sınıf olarak örgütlenmesi olmadan hayal!

Bu yönüyle ne durumdayız? Yakınlaşmıyor mu? Kapitalizmin yıkıcı ve vahim sonuçları herkes için daha kolay görünür oldu. Bu, birleşik ve örgütlü dönüştürücü bir sınıf gücü ve mücadelesinin gelişmesinin zemini ve olanaklarını çoğaltmaktadır. Virüslü ve geliştirmekte olduğu krizli koşullar, işçi sınıfını, siyasal gerçeklerin açıklanması kampanyalarına kulağı eskisinden daha açık ve örgütlenmeye daha yatkın hale getirmektedir. Her şey, bilinç ve örgüt etkenleriyle sınıf mücadelesine gelişmesine bağlıdır. Gelecek buradan şekillenecektir.

ÖNCEKİ HABER

23 ülkede Kovid-19’a yakalanan 55 gazeteci hayatını kaybetti

SONRAKİ HABER

Nisan ayında 20 kadın öldürüldü

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...