03 Nisan 2020 11:53

Koronavirüse karşı işyerinde hangi önlemler alınmalı, vaka çıkarsa ne yapılmalı?

İşyerlerinde ne tür önlemler alınmalı, önlemlerin alınmadığı veya Covid-19 vakasıyla karşılaşılan yerlerde, çalışanlar nasıl bir yol izlemeli? İş Güvenliği Uzmanı Mahir Yiğit yazdı.

Fotoğraf: IndustriALL Global Union/Flickr (CC BY-NC-ND 2.0)

Paylaş

Mahir YİĞİT
İş Güvenliği Uzmanı / İstanbul

Dünyayı etkisi altına alan yeni koronovirüs salgını işçi sınıfını da derinden etkilemektedir. Hergün basın yayın organlarında “Evde kal” çağrıları yapan ve “Kendi OHAL’inizi ilan edin” şeklinde beyanlar veren yetkililer, işçi sınıfının içerisinde bulunduğu durumu görmezden gelmektedir. Ülkemizde milyonlarca işçi ve emekçi evine ekmek götürebilmek, elektrik, su ve doğalgaz faturaları ile birlikte barınma ihtiyacından doğan ev kiralarını ödeyebilmek için, her sabah zorunlu olarak evlerinden çıkıp çalıştıkları fabrikalara, şantiyelere, madenlere, marketlere, hastanelere gitmeleri gerekmektedir. Çalışanlar için İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği riskleri işte tam da burada başlamaktadır.

Koronavirüse karşı işçi sağlığı ve iş güvenliği açısından ne tür önlemler alınmalıdır?

İşverenler yeni koronavirüsün doğurduğu riskleri göz önünde bulundurarak işyerinde veya dışında, iş faaliyetlerinin tümü için risk değerlendirmesi ve acil durum planlarının hazırlamasını sağlamalı, çalışan ve toplum sağlığı açısından gerekli tedbirleri almalıdır. Çalışma yöntem ve şekilleri en az işçi ile çalışmaların yürütülebilmesi amacıyla tekrar gözden geçirilmelidir. 

GÜNLÜK VE HAFTALIK ÇALIŞMA SÜRELERİ AŞILMAMALI

Gelişen teknolojik dönemde birçok iş artık işyerine gitmeden, gerekli ekipman ve koşullar sağlandığı ölçüde “home office” diye adlandırılan sistemle, evden yürütülebilmektedir. Özellikle operasyonel faaliyetler içerisinde bulunmayan beyaz yaka çalışanlar bu sistemle çalışmalara devam edip, kendisini risklerden koruyabilmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken husus, çalışanın mesai sürelerinin düzgün şekilde ayarlanmasıdır. Planlanmamış çalışmalar, çalışanlar için eziyete dönüşen uzun süreli çalışmaları yanında getirip, hak ihlallerine imkan tanımaktadır. Bununla birlikte iş stresi, yoğun olarak aile hayatına yansır hale gelmektedir. Bugünlerde evlerde virüs salgını stresinin yanı sıra, iş stresleri de yaşanmaya müsaittir. Çalışmalar günlük ve haftalık çalışma sürelerini aşmamalı, aştığı koşullarda ise çalışanın yan hakları göz ardı edilmemelidir.

Evinden çıkmak zorunda olan işçi ve emekçiler için servis araçlarının kullanımıyla birlikte riskler başlamaktadır. Araçlardaki yoğunluk azaltılarak sosyal mesafe kuralları uygulanmalı, araç içi temizliği ve hijyeni sık sık yapılmalı, araç içerisine dezenfektan konulmalı ve şoför dahil tüm yolcuların maske kullanımı sağlanmalıdır.

TEMASSIZ ATEŞ ÖLÇERLER KULLANILMALI

İşyerlerine ulaşıldıktan sonra giriş ve çıkışlar büyük önem arzetmektedir. Giriş ve çıkışların yapıldığı alana hijyen malzemeleri konulmalı, parmak okuma gibi temas ile bulaşma risklerinin bulunduğu sistemler iptal edilerek temassız sistemler kullanılmalı, geçişler esnasında aralıklar bırakılmalı, kalabalıklaşmaların önüne geçilmelidir. İşe girişlerde temassız ateş ölçerlerle çalışanların ateşleri ölçülmeli, yüksek ateş görülen veya şikayeti olan çalışanlar (ateş, öksürük, nefes darlığı vb.) işyeri sağlık birimine, sağlık personeli bulunmayan işyerlerinde ise doğrudan sağlık kuruluşuna yönlendirilmelidir.

Çalışma alanlarında sosyal mesafe kuralları göz önünde bulundurularak, çalışma yöntemleri ve organizasyonları tekrar gözden geçirilmelidir. Dar alanda kalabalık çalışmalardan kaçınılmalıdır. Bant sistemlerinde yapılan işlerde, işçiler arasında birer boşluk bırakılarak çalışmalar sürdürülmelidir. Ortam havalandırılmalı, çalışanların dokundukları yerler sık sık dezenfekte edilmeli, asansörlerin kullanımı en aza indirilmeli, kullanılması durumunda ise kişi sayıları azaltılmalı ve butonları düzenli temizlenmelidir. Çalışanlara verilen mola sıklıkları artırılmalı ve temiz hava almaları sağlanmalıdır. Topluca kullanılan su sebilleri ve çay ocakları bu süreçte kullanılmamalı, tek kullanımlık sular dağıtılmalıdır.

Soyunma odaları, lavabolar, duşlar ve tuvaletlerde yeterli miktarda hijyen malzemesi bulundurulmalı ve sık sık kez bu alanlar dezenfekte edilmelidir. İşçilerin barınmak için kullandıkları koğuşlarda kişi sayıları tekrar gözden geçirilerek dezenfeksiyonu sağlanmalıdır.

Yemekhanelerde kullanılan tabak, çatal, kaşık vb. malzemeler tek kullanımlık yapılmalı ve yemekhane personelinin kişisel hijyeni sağlanmalıdır. Masalar arası mesafeler ve oturma düzeni gözden geçirilmeli ve yığılmalar önlenmelidir.

Temizlik ve atık işlerinden sorumlu çalışanlar kişisel koruyucularını muhakkak kullanmalı ve kişisel hijyenine dikkat etmelidir.

Toplantılar, eğitimler ve sunumlar, salgın bitene kadar yüz yüze yapılmamalı, bilgilendirme yapılması gereken durumlarda ise sosyal mesafe kurallarına uyulmalıdır. Çalışanlara, işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı tarafından, virüsün yayılımının engellenmesi amacıyla bilgilendirmeler sıkça yapılmalıdır. Bu bilgilendirmeler mail, mesaj yoluyla veya duyuru panoları aracılığıyla yapılabilir.

Önlemlerin alınmadığı veya Covid-19 vakasıyla karşılaşılan işyerlerinde, çalışanlar nasıl bir yol izlemelidir?

Bu süreçte iş güvenliği uzmanları ve işyeri hekimlerine önemli görevler düşmektedir. Ülkemizde uzmanların ve işyeri hekimlerinin görevlerini yerine getirirken karşılaştıkları zorluklar artık herkes tarafından bilinmektedir. Uzmanlar ve hekimler görev, sorumluluk ve yetkileri dahilinde, işverenlere önerilerde bulunarak rehberlik etmeli ve alınması gereken önlemlerin takipçisi olmalıdır.

İşçiler karşılaştıkları sorunları, çalışan veya işçi temsilcileri aracılığıyla, İş Sağlığı ve Güvenliği Kuruluna iletmelidir. Çözüm konusunda adım atılmadığı gözlemleniyorsa, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler İletişim Merkezi  “Alo 170” hattı aranarak ilgili konularda şikayetler dile getirilmelidir.

Ciddi ve yakın tehlike ile karşı karşıya kalınan durumlar ise oldukça önemlidir. Çalışanlar kurulun acilen toplanması talebiyle, çalışmaktan kaçınma hakkını kullanabilir. Bu hak, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunun 13. Maddesi ile koruma altına alınmıştır. Çalışanlar kurulun bulunmadığı işyerlerinde ise işverene başvurarak durumun tespit edilmesini ve gerekli tedbirlerin alınmasına karar verilmesini talep edebilir. Kurul acilen toplanarak, işveren ise derhal kararını verir ve durumu tutanakla tespit eder. Karar, çalışana ve çalışan temsilcisine yazılı olarak bildirilir. Burada işçiler açısından dikkat edilmesi gereken husus, durumu tutanakla birlikte kurula veya işverene iletmeli, bu tutanak 2 nüsha olacak şekilde hazırlanıp imzalanmalıdır. Bir tutanak imzalı şekilde çalışanlarda, bir tutanak ise işveren veya kurula teslim edilmelidir. Sözlü iletilen taleplerin işverenler tarafından birçok kez inkar edildiği, iş mahkemelerinde gözlemlenmiştir. İşveren veya vekillerinin bu tutanakları imzalamaktan kaçındığı durumlarda ise, işçiler bu durumu da tutanağın altına ayrıca not olarak eklemelidir.

13. maddenin devamında ise “Kurul veya işverenin çalışanın talebi yönünde karar vermesi halinde çalışan, gerekli tedbirler alınıncaya kadar çalışmaktan kaçınabilir. Çalışanların çalışmaktan kaçındığı dönemdeki ücreti ile kanunlardan ve iş sözleşmesinden doğan diğer hakları saklıdır” ve “Çalışanlar ciddi ve yakın tehlikenin önlenemez olduğu durumlarda birinci fıkradaki usule uymak zorunda olmaksızın işyerini veya tehlikeli bölgeyi terk ederek belirlenen güvenli yere gider. Çalışanların bu hareketlerinden dolayı hakları kısıtlanamaz” şeklinde yasal hak belirlenmiştir.

Evrensel gazetesi ve diğer basın yayın organlarında çıkan haberler takip edildiğinde, Covid-19 vakalarının görüldüğü işyerlerinde bile, işverenler, işçileri işten atmakla tehdit ederek, çalışmanın devamını sağlamak istemektedir. Üretimin durdurulması, burjuva sınıfının hiçbir koşulda kabul etmeyeceği bir durumdur ve bu olgu onlar için toplum sağlığının dahi önünde gelir. Çalışanlara, kurul veya işverenin doğrudan kararı olarak olumsuz dönüş yapılırsa ve çalışanlar alınan karardan veya yapılan çalışmalardan sonra tehlikenin devam ettiğini tespit ederlerse, durumu tekrar tutanak haline getirip, iş bırakma hakkını kullanmalıdır. İşçi sınıfı her koşulda gerek kendi sağlığı, gerekse toplum sağlığı için bu mücadeleden vazgeçmemelidir.

VİRÜS KARŞISINDA EŞİT DEĞİLİZ

İşçi ve toplum sağlığı ilişkisi nedir?

İşçi sınıfı mücadelesinin gerilemesiyle birlikte artan iş cinayetleri ve meslek hastalıkları, neoliberal politikaların günümüz yansımaları olarak karşımıza çıkmaktadır. İşçilerin sağlığı ve güvenliği, toplum sağlığını ilgilendirmektedir. Sağlık Bakanlığı tarafından açıklanan verilerde, koronavirüs vakalarının en yüksek olduğu iller sıralamasında İstanbul 8852 vaka ile ilk sırayı alırken, 410 vaka ile Kocaeli’nin 5. sırayı alması tesadüf değildir. Vefat sayıları sıralamasında ise 117 kişi ile yine İstanbul ilk sırada iken, Kocaeli 8 kişi ile 3. sırada bulunmaktadır. Tüm bu veriler, Türkiye geneline göre İstanbul ve Kocaeli kentlerinin işçi ve emekçi yoğunluğu bakımından en büyük risk alanı olduğunu, işyerlerinde maruziyetlerin artmasıyla birlikte virüsün toplumun geniş kesimine yayılmasının kaçınılmaz olduğunu, acil önlemler alınmadığı takdirde vaka ve ölüm sayılarının artacağını bizlere gösteriyor. 

Alınması gereken kararların başında ücretli izin gelmektedir. Meslek odaları ve sendikaların talepleri dinlenmeli, bu büyük salgın bir an önce etkili ve şeffaf mücadeleyle bitirilmelidir. Sürekli dile getirilen “Virüs karşısında hepimiz eşitiz” güzellemeleri maalesef gerçeği yansıtmamaktadır. Boğazdaki yalısında, özel hemşireleri ile kendisini karantinaya alan sermaye güçleriyle, çalışmaya mecbur tutulan işçi sınıfı eşit değildir! Bölüm başına binlerce lira alıp, lüks villalarından videolar paylaşarak “Evde kal” çağrıları yapan ünlülerle, açlık sınırında aldıkları maaşla evine kapanan emekliler eşit değildir! Yıllık milyon dolarlar kazanan ve karantina için ailesine ada satın alan futbolcularla, hastanelerde kendi canlarını riske atmak pahasına gece gündüz emek veren sağlık çalışanları eşit değildir! 125 adet test kiti satın alıp sosyal medyada yaptığı testi yayınlayan holding sahipleriyle, devlet hastanelerinin kapısında, şikayetleri olmasına rağmen yan yana, saatlerce test için sıra bekleyen yoksul halk eşit değildir! İşçi sınıfı, kendisiyle birlikte bütün insanlığı kurtaracak sınıftır.

ÖNCEKİ HABER

İHD’den Meclis Adalet Komisyonuna rapor: Tutukluların tahliyesinin önü açılmalı

SONRAKİ HABER

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca: Cumhurbaşkanı Erdoğan'a daha sıkı tedbirler önerdik

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...