08 Nisan 2020 12:00

Dokuz Eylül tıp öğrencileri koronavirüs salgınıyla ilgili şeffaflık istiyor

Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencileri, koronavirüs salgını sonrası eğitim ve gelecekte meslekleri ilgili kaygılarını anlattı, net ve şeffaf bilgilerin paylaşılmasını talep etti.

Fotoğraf: Koray Yetiş/EVRENSEL

Reklam

Dilek OMAKLILAR
İzmir

Ülkemizde ilk vakası 11 Mart'ta duyurulan koronavirüs (Kovid-19) salgınının yarattığı etkileri, Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencileri ile konuştuk. Hükümetin salgınla mücadele programındaki eksiklerinden, eğitim ve gelecekte meslekleriyle ilgili kaygılarından bahseden tıp öğrencileri, hem salgın hem de eğitimin devamı konularında net ve şeffaf bilgilerin paylaşılmasını talep etti.

Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi 3. sınıf öğrencisi, toplum sağlığını önceleyen politikaların acilen yürütülmesinin gerekliliğine dikkat çekerek, "Çok geç olmadan TTB ve HASUDER salgın ile mücadele sürecinedahil edilmelidir. TTB’nin açık mektubu yanıtlanmalı ve sağlık emekçilerinin talepleri acilen karşılanmalıdır" dedi.

Salgının toplumsal sorunları su yüzüne çıkardığını belirten başka bir 3.sınıf öğrencisi ise, "Pandeminin toplumun ruh sağlığına olumsuz etkileri gün geçtikçe katlanarak artıyor. Çeşitli meslek gruplarının hâlâ işlerini sürdürmesi ya da emekçilerin ücretsiz izne zorlanması kabul edilebilir bir durum değildir." Bir tıp öğrencisi olarak da eğitim hakkımın gasbedildiğini hisseden öğrenci, nedenini ise şöyle açıkladı:

"Bilindiği üzere tıp fakültelerinin ilk üç yılının çoğunu temel tıp bilimleri ve teorik dersler oluşturuyor. Pratikleri için de gelişmiş uygulamalar mevcut. Bazı özel üniversiteler uzaktan eğitime geçileceğini öğrencilerine günler evvel duyurdu. Dokuz Eylül Tıp Fakültesi ise 2 hafta boyunca açıklama yapma gereğinde bile bulunmadı."

“SÜRECİN EĞİTİME NASIL YANSIYACAĞI KONUSUNDA NET BİR FİKİR EDİNEMİYORUZ”

Devlet üniversitelerin hazırlıklarını gerçekleştirmekte geri kaldığını belirten 1. sınıf öğrencisi ise, “Bazı üniversiteler eğitim öğretime online devam edebiliyorken biz ve bizim gibi imkan kısıtlılığı yaşayan devlet üniversiteleri aynı altyapıyı sağlayamıyor. Ders notlarımızın bir şekilde,  internet ortamından bize ulaştırılacağı söyleniyor ancak bundan sonraki sürecin işleyişi ve bunun tıp eğitimine nasıl yansıyacağı konusunda kesin bir fikir edinemiyoruz” diye konuştu.

Hekimlik mesleğinin önemli bir sorumluluk taşıdığını belirten başka bir öğrenci, “Şuan hocalarım salgınla mücadele ederken bizeonline ders anlatmalarını bekleyemem. Ancak normal zamanda da bizlere şeffaf olmak konusunda çok zorlanan okulumun benim durumumu umursadığını pek sanmıyorum. 3 haftalık tatil oldu bütün dönem ama en başından beri bizlere söylenen tek şey beklememiz gerektiği. ‘Dönem salgın biterse yazın başlayacak bitmezse Eylülde başlayacak’ gibi üstten bir cevaplar veriliyor. Bizim fikirlerimizi önemsememelerine alıştık zaten ama bu süreçte tıp eğitimi hocalarımıza bile danıştıklarını sanmıyorum daha önce de olduğu gibi” dedi.

“SIKIŞTIRILMIŞ PROGRAMI MAĞDURİYET SAYMAYIN YÖNETİME GÜVENMEK ZOR”

Açıklanan eğitim programının öğrenciler için çok sıkıntılı bir sürece işaret ettiğini dikkat çeken başka bir öğrenci de, “Üniversitenin şu ana kadar yaptığı açıklamalarsa şunlarla sınırlı: Bu bahar dönemi yaklaşık 6 haftalık bir sürede telafi edilecek ve öğrenciler evde kalma sürecinde yüklenen sunumları gözden geçirirse iyi olur. Blok sonu sınavlarının ne olacağı, muaflık sistemi, uygulamalar, diğer pratik dersler, yaz stajlar hakkında hiçbir bilgilendirme yok. Hiçbir şekilde mağdur edilmeyeceğimizi söylüyorlar. Ama sıkıştırılmış bir programı- özellikle tıp fakültesinde- mağduriyet saymayan bir yönetimin bu sözüne güvenmek çok zor.

Eğitim ile ilgili kaygılarını paylaşan 2. sınıf öğrencisi okulun teknik alt yapısının eğitime uygun olmadığı için eğitimlerinin durduğunu ifade ederek, "En iyi ihtimalle virüsün Haziran gibi kontrol altına alınabileceği düşünülüp bir plan yapıldı. Buna göre şu an kendi evlerimizde ders çalışıp hazırlık yapacak ve yazında sıkıştırılmış bir eğitimle sınavlarımızı verip seneyi bitirebileceğiz, yani umarız. Şu an bu sıkıştırılmış eğitimle, bu zorlu meslekte bu zor konulara ne kadar hakim olabileceğiz ne kadar eksik ne kadar tam bir eğitim alacağız bilmiyoruz. Eğer bu kötü süreç daha da devam ederse dönem kaybımızın olabileceği de söyleniyor. Böyle bir durumda ne olacağını öğrenebileceğimiz bir yerde yok maalesef çünkü başvuracağımız kurumlarda bilgi sahibi değil" dedi.

“BUGÜNÜ KURTARABİLİRLER ANCAK YARIN BİZİZ, UNUTMAMALILAR”

Salgının ülkede büyümesinin eğitimi ikinci plana atabileceğini düşünen 4. sınıf öğrencisi, acele ve yanlış kararların büyük sorunlara yol açabileceğini ifade ederek, “Sağlık politikasıyla, siyaseti birbirine karıştıran yönetimin, hekimlerden bağımsız alacağı kararlar bizi uçurumun kıyısına kadar getirebilir. Eğitimimiz devam ederken verilen ara elzemdi ancak var olan karmaşayı düzeltebilecek otorite sahiplerinin görmezden gelmesi tarihi bir hata olur. Sıkışacak bir takvim, yorgun eğitim kadrosu ve geleceğe şüpheyle ve umutsuzca bakan öğrenciler var. Çözümü biz dillendirmeye devam edeceğiz ancak uygulayıcı olanlar onlar. Bugünü elbette kurtarabilirler ancak yarın biziz. Bizi unutmamaları gerek” dedi.  Bir yandan stajların aksaması diğer yandan verilmesi gereken sınavlar ve okuldan sonraki geçim kaygısı tıp öğrencilerinde psikolojik sorunlara yol açabileceğini belirten öğrenci, “Üstelik şuanda ön cephe diye tabir ettiğimiz pandemi hastanelerinde çalışan hocalarımız, başlayacak olan yeni takvime sağlıklı ve savaşın yorgunluğunu atabilmiş olarak girebilecek mi, konuşulmadı bile. Okulumuz, Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi, salgında İzmir açısından neredeyse merkez haline gelmek üzere nitekim eğitimine böyle bir ortamda devam etmek istemeyenler de olacaktır. Çözümün şeffaf bir biçimde paylaşılmaması zaten ülkede huy haline gelmiş umursamazlıkla beraber salgın ortasında eğitimi daha başka felaketlere yol açabilir hale getirir” diye konuştu.

Reklam