25 Mart 2020 01:45
Son Güncellenme Tarihi: 25 Mart 2020 12:07

Koronavirüsle yayılan ayrımcılık: Yaşçılık

Prof. Dr. Kenan Çayır: Korona nedeniyle 65 yaş üstü kişilere belirli sosyal düzenlemeler yapmadan, sosyal politikalar geliştirmeden sokağa çıkma yasağı getirilmesi yaşlılar için ayrımcılık doğurur.

Fotoğraf: AA

Paylaş

Nazife YAŞAR
İstanbul

Koronavirüs salgını nedeniyle en riskli grup olarak yaşlılar gösteriliyor. Yapılan olasılık hesaplamalarında, onlara büyük oranda ölüm düşüyor. Televizyonda, gazetelerde, sosyal medyada ‘Yaşlıları öldürüyormuş’ cümlesi sanki onlar duymuyormuş gibi çok rahat kullanılıyor. Bulaşma riski psikolojiyi bozarken, ‘kaparsam ölme riskim çok yüksek’ duygusunu yaşayan ‘yaşlılar’ bunun üstesinden nasıl geliyor? Bunlar yetmezmiş gibi önceki gün sosyal medyaya düşen videolardaki görüntüler büyük tepki çekti. Yaşlı bir amca, sokağa çıkma yasağı hatırlatılarak ‘Yaşın kaç sokakta ne arıyorsun’ sorusuna ağlamaklı “Hastaneye gidecektim, otobüse almadılar” diyor. Başka bir videoda bu defa yaşlı bir kadın alınmadığı otobüsü durdurmak için otobüsün önüne atıyor kendini.  Bunları, yaşa dayalı ayrımcılık üzerine çalışmaları olan İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Kenan Çayır’a sorduk.

Yaşlı kimdir? Yaş kategorileri kültürlere göre değişiyor mu?

Aslında 'yaşlılık' subjektif, kültürden kültüre, zamandan zamana değişen bir kategoridir. Bir yanda birçok devletin 65 yaş üstünü yaşlı kabul etmesi gibi bir durum var. Sosyal yardımlar vs. için devletlerin sınır koyması anlaşılır. Ancak öte yanda bir insanın hangi yaştan sonra yaşlı kabul edildiği toplumsal algılarla ilgilidir. Örneğin Türkiye'deki araştırmalarda bir insan 57 sonrası yaşlıdır derken, Yunanistan'da bu 70 yaşın üzerine çıkmaktadır. Yüzyıl önce ise 40 yaşındaki insan da yaşlı kategorisine dahil ediliyordu.

"IRKÇILIK GİBİ AYRIMCILIĞI MEŞRULAŞTIRAN İDEOLOJİ"

Cinsiyetçiliğe, ırkçılığa karşı bir bilinç oluşmaya başlamışken, nur topu gibi bir ayrımcılığımız daha mı oldu? Nedir yaşçılık? Yaşçılık kendini nasıl gösterir?

Yaşçılık, aynen ırkçılık gibi gruplar arasında ayrımcılığı meşrulaştıran bir ideolojidir. Irkçılıkta nasıl belirli 'ırk'lar daha aşağı, daha az medeni görülürse, yaşçılıkta da yaş gruplarına yönelen damgalar, kalıp yargılar vardır. Bunun illa yaşlı olması gerekmez. Bugün erişkin, ekonomik özgürlüğü olan orta yaş grubu dışındaki çocuklar ve gençler de çeşitli kalıp yargılara maruz kalabilmektedir. Ama son günlerdeki salgın sebebiyle yaşçılığın yaşlı kabul edilen insanlara yöneldiğini görüyoruz.

"KISITLAMALAR DEZAVANTAJLI DURUMA DÜŞÜRÜYOR"

Koronavirüs tedbirleri kapsamında yaşlılara ayrımcılık yapıldığı yönünde eleştiriler var. Ne dersiniz bu konuda?

Bu biraz da ayrımcılığı nasıl tanımladığımıza bağlı. Örneğin sokağa çıkma yasağını düşünelim... Belirli sosyal düzenlemeler yapmadan, sosyal politikalar geliştirmeden yapılan kısıtlamalar yaşlılar için ayrımcılık doğurur. Zira bu kısıtlamalar onları dezavantajlı duruma düşürür. Bu insanların bir kısmı aktif çalışıyor. Bir kısmı yalnız yaşıyor. Acilen düzenlemelerin yapılması gerekiyor. Bunun yanında son günlerde sosyal medyada yaşlılara nefret söylemine varan bir dilin yaygınlaştığını görüyoruz maalesef. "Yaşlılar söz dinlemez, çocuk gibi davranır, sağlık sistemi üzerine bir yüktür, zaten 65 yaş sonrası çalışmazlar" türü kalıp yargıları duyuyoruz. Sonunda yaşadıkları ayrımcılığın sebebi olarak da yine kendileri görülüyor.

"YAŞLILAR, TOPLUMSAL HAYATA EŞİT ŞEKİLDE KATILMIYOR"

Türkiye’de yaşlılık bir itibardır. Şimdi sokakta yaşlı kovalıyoruz. Tedbirler itibarı zedeliyor mu?

Evet Türkiye'de yaşlılık bir yandan itibardır. Ama öte yandan ne çevre ne toplumsal düzenlemeler ne kamusal hayat yaşlıları da dikkate alarak düzenlenmiş durumda. Yaşlıların eşit bir şekilde toplumsal yaşama katılamadığına, ücretsiz kullandıkları için otobüslerin durmadığına, yakınlarından şiddet gördüklerine dair birçok çalışma var. İşin bir de cinsiyet boyutu var. Kadın ve yaşlı iseniz bu ayrımcılıkları daha sert yaşıyorsunuz. Bunun da ayrıca altının çizilmesi lazım.

"BU VİRÜS GENÇLERİ, ÇOCUKLARI ETKİLESEYDİ AYNI DİLİ KULLANIR MIYDIK?"

"Yaşlıları öldürüyormuş" söylemi çok acımasız değil mi? Hani ‘rahat olun virüs ölüme yakın olanları alıyor’ der gibi…

Sanki söylemlerde böyle bir tını var. Şöyle düşünelim: Bu virüs gençleri, çocukları etkileseydi aynı dili kullanır mıydık? Geleceğimiz derdik belki. Ama yaşlılara biraz "yaş yetmiş iş bitmiş" gözüyle bakılıyor. Yaşlı olduğunuzda biraz da eşit yurttaşlıktan çıkarılıyorsunuz, statünüzü, haklarınızı kaybediyorsunuz. Ayrımcı dile maruz kalıyorsunuz.

"YAŞLILIKLA İLGİLİ SOSYAL POLİTİKALAR ACİL GELİŞTİRİLMELİ"

Emekli maaşının ev kirasını karşılamaktan bile uzak olduğu ülkemizde birçok emekli çalışmak zorunda. Sokağa çıkma yasağı nedeniyle çalışamıyorlar. Ama alternatif bir geçim imkanı da sunulmuyor. Bu da ayrımcılğın başka bir boyutu mu?

Tabii, yukarıda söylediğim gibi yaşlılıkla ilgili sosyal politikaların acil geliştirilmesi lazım. Nitekim Türkiye hızla yaşlanan bir ülke. Şu anda 65 artı nüfus yüzde 7 gibi ama 2050-60 civarı yüzde 25 olacak. Devlet de bunu fark etti, bir süredir raporlar hazırlanıyor. Ancak sosyal politikalar konusunda iyi değiliz.

Yaşçılıkla nasıl mücadele edilir?

Yaşçılıkla diğer ayrımcı ideolojilerde kullanılan stratejileri kullanabiliriz. Yaşlıları dezavantajlı kılan uygulamaları, engelleri kaldırmak. Toplumsal yaşamı yaşlıların ihtiyaçlarını görecek şekilde düzenlemek. Nesiller arası ilişkiyi artırmak vs gibi birçok yol mümkün. Ama temelde güçlü bir sosyal politika ve ayrımcı dille mücadele gerekiyor.

 

ÖNCEKİ HABER

Kadın örgütleri: İstismarın ve şiddetin önünü açacak bir tasarıyı kabul etmiyoruz

SONRAKİ HABER

CHP'li vekil Veli Ağbaba: Koronavirüs nedeniyle gıdaların KDV oranları kaldırılsın

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...