18 Mart 2020 11:06

Kendi yolumuzu çizelim!

İşte aynı virüs bize apaçık bir durumu da yeniden hatırlattı: Kendi yolumuzu kendimiz çizmek zorundayız.

Kaynak: Max Pixel

Paylaş

Wuhan’da başlayıp bütün dünyaya hızla yayılan Covid-19 isimli virüs bir anda toplumsal yaşamın gidişatını değiştirdi. Solunum yollu hastalıklara ve 7 binden fazla ölüme sebep olan bu Koronavirüs’ün Türkiye’de de ilk vakasının tespit edilmesinden itibaren Türkiye gündemi de bir anda değişti.

Üniversiteler dahil yurt genelinde tüm okulların tatil edilmesi, çeşitli kamu kuruluşlarının kısmi idari izinleri, toplu taşımalardaki temizlik önlemleri vb. sayacağımız birkaç önlemin dışında Tükiye’nin virüsle çok iyi mücadele ettiğini ve yeterli önlemleri aldığını ne yazık ki söyleyemiyoruz. Türk Tabipler Birliği’nin, virüsün fazla hızla yayılma riskine dair uyarılarına rağmen, yurtdışındaki yüzlerce Türkiye vatandaşına, Umre ziyaretinden dönen binlerce yurttaşın bilgisine en üst düzeyde sahip olan Sağlık Bakanlığı ve hükümetin aldığı önlemleri, birkaç saat içerisinde çeşitli KYK yurtlarını apar topar boşalttırarak, yurtlarda kalan öğrencilere ne yapacaklarına dair açıklama bile yapmadan öğrenci yurtlarını karantina bölgesi ilan etmesinden anlayabiliriz. Özel olanları dahil bütün hastanelerde sağlık hakkına erişimin ücretsiz ilan edildiği olağanüstü bir kararı açıklamadan milyonlarca insanın sağlığını nasıl garanti altına alabiliriz?

VİRÜS DEĞİL ANCAK TEDAVİ SINIFSAL

Ayrıca Evrensel Gazetesi’nden bugün bile çeşitli işyerlerinden, fabrikalardan, yüzlerce emekçinin çalıştığı alanlardan, sağlık önlemlerinin yetersizliğine dair çeşitli mektupları okuyabiliyoruz. Dünya halklarının karşı karşıya olduğu her “doğal” yıkımda olduğu gibi, bugün de yıkıma yol açan Covid-19’u biyoloji, tıp, epidemiyoloji vb. gibi “sınıf” ayrımı yapmayan pozitif bilimlerle açıklayabilirsek de bu yıkımın sonuçlarını ve kurtulmanın olanaklarını sınıf ayrımıyla açıklıyoruz.

Ne Sağlık Bakanlığı’ndan, ne dünyanın en “güçlü” ülkelerinden, ne de Dünya Sağlık Örgütü, Birleşmiş Milletler gibi kuruluşlardan dünya halklarının sağlığını garanti altına alacak, ikna edici, içimizi rahatlatacak önlemlerden bahsedemiyoruz. Covid-19 isimli mikroskobik bir virüs, dünya kapitalizminin gerçeğinin, onun piyasacı sağlık sisteminin, dönmek zorunda olan çarklarının, işleyiş mantığının ne kadar toplum sağlığına zararlı olduğunu, kapitalizmin bu gerçekliğiyle ne kadar zayıf ve güçsüz bir toplumsal düzen olduğunu bir kez daha gösterdi.

İşte aynı virüs bize apaçık bir durumu da yeniden hatırlattı: Kendi yolumuzu kendimiz çizmek zorundayız. İtalya işçi sınıfı, alınmayan sağlık önlemlerine, binlerce ölüme, koca bir ülkenin neredeyse karantinada olmasına rağmen çalışmak zorunda kalmasına karşı üretimi durdurarak, grev yaparak sağlık hakkına erişiyor, kendi yolunu kendi çiziyor!

Virüsün yaygınlaşmasının önüne geçilmesi için sosyal izolasyon çağrısı yapılan önümüzdeki üç haftada her gün çıkan hastalık haberleri umutsuz hissetmemize sebep olabilir ancak bizleri bu ruh halinden çıkartacak yegane şey ise dayanışmanın kendisidir.

Covid-19, acı ve sancılı bir deneyimle de olsa bize bir yol çizmemizi işaret ediyor! İran halkı ölümle boğuşurken ambargoda ve ülkenin sağlık sistemini felç etmekte ısrar eden ABD sermayesinin, Alman firmanın bulduğu bir ilaca el koymak için çeşitli dolaplar çeviren Trump’ın, en hızlı ölüm oranıyla bile fabrikalarda işçileri çalıştırmaya devam eden İtalyan patronlarının değil; merkezi, hızlı ve erişilebilir bir sağlık sisteminin, insan ve toplum sağlığını, bütün ihtiyaçların önüne koyan bir toplumsal düzenin yolunu çizelim!

ÖNCEKİ HABER

Ford ve Toyota'dan işçi mektupları: Virüsün sebebi biz değiliz, bedel ödemeyeceğiz

SONRAKİ HABER

Meclisten mülteci raporu: Koronavirüse rağmen her kapıda sadece bir hekim var

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa