24 Aralık 2019 03:59
Son Güncellenme Tarihi: 24 Aralık 2019 14:15

Gezi davası | AİHM kararı yok sayıldı, Kavala'nın tutukluluğuna devam kararı verildi

AİHM kararı ve tanık beyanlarına rağmen mahkeme, Anadolu Kültür Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala’nın tutukluluk halinin devamına karar verdi.

Gezi davası | Çizim: Zeynep Özatalay

Paylaş

Meltem AKYOL
İstanbul

Anadolu Kültür Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala’nın tutuklu yargılandığı Gezi davasında mahkeme AİHM'in, Kavala'nın tutukluluğu için ihlal kararına ve tanık beyanlarına rağmen Kavala'nın tutukluluk halinin devamına karar verdi. Kavala karar sonrası gönderdiği mesajda "AİHM’nin derhal serbest bırakılmam yönündeki kararına ve dinlenen tanıkların, benimle Gezi eylemleri arasında herhangi bir ilişki kurmamış olmalarına rağmen, mahkeme heyetinin tutuklama kararını sürdürmesi benim için çok şaşırtıcı oldu. Yargının itibarını da zedeleyen bu kararın, bir an evvel düzeltilmesi gerektiğine inanıyorum" dedi. Davada dinlenen tanık polisler ise Kavala'yı ilk kez duruşmada gördüklerini ifade etti. Mahkemenin kararını değerlendiren İnsan hakları hukukçusu Yrd. Doç Dr. Kerem Altıparmak, "HSK'nin Kavala heyeti hakkında derhal soruşturma açması gerekiyor" dedi.

Anadolu Kültür Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala’nın tutuklu, 15 kişinin ise tutuksuz yargılandığı Gezi davasının dördüncü duruşması İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Cezaevi Kampüsünde görüldü. Duruşma yargılanan isimlerin ve izleyicilerin salona alınması ile başladı. Mahkeme başkanı duruşma başlamadan çizim yapmanın yasak olduğu anonsu yaptıktan sonra “Geçen duruşmada çizerler ‘Bizi çıkardılar’ dediler ama ben sadece çizim yapmalarını yasakladım” dedi.

İLK TANIK POLİS: KAVALA’YI İLK DEFA FİZİKEN BURADA GÖRDÜM

Duruşmada eylemler sırasında İstanbul Güvenlik Şube Müdürlüğünde Ekipler Amiri olarak çalışan Ercan Orhan Aydın tanık olarak dinlendi.

Mahkeme başkanı, “Bunların finansmanı nereden geliyor diye bir toplantı yaptınız mı, burada isim geçti mi?​” diye sordu. Aydın bu soruya, “Divan Otel’de kaldıklarını, onların bir şeyler verdiğini duyuyorduk. Görmedim, duydum” dedi. Mahkeme Başkanı ısrarla “Gaz maskesi, gıda yardımı yapan oldu mu sanıklarımız arasından?​” diye sordu. Aydın, “Divan Oteli biliyorum. Herkesin yüzünde gaz maskesi var, maske de denmez, beyaz bir şey vardı. Limon vardı. Bildiğim bir organizasyon yoktu” dedi.

Ardından Osman Kavala’nın avukatı İlkan Koyuncu soru sordu. Koyuncu, “Osman Kavala’yı orada gördünüz mü?​” diye sordu. Aydın, “Osman Kavala’yı fiziken ilk defa burada görüyorum, eylemlerde görmedim. Burada sanık olarak yargılananlardan hiçbirini orada görmedim, Can Atalay’ı avukat kimliği ile gördüm. Eylemlerde gördüm, taş atarken değil, molotof atarken değil, tabi gördüm” yanıtını verdi.

Ardından Avukat Bahri Belen, “Divan Otel'de maske veriliyordu dediniz, bunlara ilişkin nasıl bir çalışma yaptınız mı?​” diye sordu. Aydın, “Herhangi bir bilgim yok” diye yanıt verdi.

İKİNCİ TANIK POLİS: KAVALA’YI ŞİDDET OLAYLARINDA HİÇ GÖRMEDİM, EYLEMLERDE GÖRDÜM MÜ HATIRLAMIYORUM

Gezi eylemleri sırasında İstanbul Güvenlik Şube Müdürlüğünde görev yapan Hasan Gül dinlendi. Mahkeme başkanı sanıklar arasında şiddet eylemlerinde yer alan kişilerin olup olmadığını sordu. Gül, “Bizim bunları bilmemiz mümkün değil, biz sadece gözle görülür olan kısmı ile ilgileniriz. Eylemlerde müzakere görevi de bizimdir” dedi. Mahkeme başkanı, sanıkları müzakerede görüp görmediğini sordu. Gül, “Ben sanıkları sadece iddianame bağlamında biliyorum. Yani fotoğrafları görürsem bir şey söyleyebilirim” dedi. Mahkeme Başkanı bu kez Osman Kavala’yı eylemlerde görüp görmediğini sordu. Gül şu yanıtı verdi: “Osman Kavala ismini toplumsal olaylardan kamuoyundan bilirim. Gezi olayları ile ilgili nerede, hangi kitlesel kalabalık ortamda olduğunu görmedim, şiddet olaylarında hiç görmedim, eylemlerde gördüm mü onu da hatırlamıyorum.”

Hasan Gül, Can Atalay ile ilgili soruya ise, “Can Atalay’ı müzakere süreçlerinden biliyorum. Özellikle en kalabalık cenaze olan Berkin Elvan cenazesinde kendisi görevliydi, sorun çıkmaması için elinden geleni yaptı, bunu söylemem gerekir” diye yanıtladı.

Mahkeme Başkanı, "Dosyada bulunan sanıklardan eylemlerini bizzat gördüğünüz kim var, herhangi bir yerden yardım aldıklarını gördünüz mü, Divan Otel, Cezayir Restoran gibi?" diye sordu. Hasan Gül, “Kimseyi yönlendirici olarak görmedim. Kimseden yardım aldıklarını görmedim ama daha bireysel olduğunu düşünüyorum, bir gün bir sürü pizza gelmişti, bunlar nereden diye sorduk, yurt dışından biri dediler. Yani böyle kurumsal gibi bir şey yoktu” yanıtını verdi.

KAVALA: TANIKLAR GEZİ’DE YÖNLENDİRİCİ OLDUĞUM İDDİASININ DOĞRU OLMADIĞINI SÖYLEDİ

Ardından Osman Kavala, tanık beyanlarına karşı beyanda bulundu. Kavala, “Tanıklar benim herhangi bir şiddet eylemi katıldığıma dair ya da yönlendirdiğime dair bir bilgi vermediler. Benim Gezi eylemlerinde yönlendirici oluğuma dair de bir bilgi vermediler. Başka söyleyeceğim bir şey yok” dedi.

YAPICI: TANIKLAR DA İDDİANAMENİN ASILSIZ OLDUĞUNUN FARKINDA

Tanık beyanlarına karşı beyanda bulunan Mücella Yapıcı ise, “Tanıklar açıklamalarımızı söylediler, başka bir şey demediler. Onlar da iddianamenin asılsız olduğunun farkındalar” dedi.

KAVALA: TAHLİYEMİ TALEP EDİYORUM

Yargılanan tüm isimlerin tanık beyanlarına karşı beyanları alındı. Ardından Osman Kavala beyanda bulundu. Kavala şunları söyledi: “Önceki celselerde Gezi olaylarını planladığım ve organize ettiğim iddialarımın dayanaksız olduğunu ifade ettim. MASAK raporları bir kaynak aktarmadığımızı gösterdi. Manipülasyonlar yaparak adaleti yanıltma gayreti bu iddianamede görülmektedir. İddianamede anlatılan edimlerin suç unsuru taşımadığı ve benimle somut bir ilişki olmamasına rağmen benimle ilgili şüphelilerinin ağır basması özgürlüğümün değerinin verilmediğinin göstergesi. Ama özgürlüğümün değeri evrensel normalara dayanıyor. AİHM kararı da bunu gösteriyor. Bu hukuksuz ve ayrımcı uygulamaya son verilmesini istiyorum.”

BAYRAKTAR AİHM KARARINI SUNDU, TAHLİYE TALEP ETTİ

Kavala’nın avukatı Köksal Bayraktar, AİHM’nin Kavala hakkında verdiği kararı mahkemeye sundu. Bayraktar, “80 sayfadan oluşan AİHM kararı önümüzdeki yıllarda da etkili olacak bir karardır. Karar, tutukluluk süresi makul süreyi çoktan aştığını ısrarla vurgulamıştır. AİHM diyor ki, ‘derhal serbest bırakılmalıdır’. Bir çeşit icraai yönden yol göstermektedir. Bu diğer AİHM kararlarında görünmez. Açıkça bu tutuklama hukuka aykırı, yanlış bir karardır. Ama müvekkilimiz 3 buçuk yıldır tutukludur” diyerek Kavala’nun tutukluluk haline son verilmesini talep etti.

AİHM KARARININ KESİNLEŞMESİNİ BEKLEMEK BİR YIL DAHA TUTUKLULUK DEMEKTİR, O NEDENLE AİHM ‘DERHAL’ DİYOR 

Kavala’nın avukatı Deniz Tolga Aytöre, “AİHM kararının kesinleşmesi diye bir şey olmaz. Bu Osman Kavala’nın bir yıl daha tutuklu kalması demek. Zaten o nedenle AİHM kararında ‘derhal’ ifadesini kullanıyor. Biz başından beri bu iddianamenin ne kadar delilsiz ve tehlikeli bir iddianame olduğunu anlattık. Osman Kavala derhal tahliye edilmelidir” dedi.

Daha sonra söz alan Avukat Turgut Kazan “Şu anda yapılan tartışma bir tahliye tartışması değil, o yüzden AİHM kararının öncelikle yerine getirilmesi talep edilir. Ben öncelikle bu sorunun çözülmesi gerekir diyorum. Önce bu sorunun çözülmesini takdirlerinize sunuyorum” dedi. Mahkeme Başkanı talebi reddetti.

KAVALA'NIN TUTUKLULUK HALİNİN DEVAMINA KARAR VERİLDİ 

Verilen aranın ardından savcı mütaalasını verdi. Savcı Kavala'nın tutukluluk halinin devamını talep etti.

Ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, aralarında Ali İsmail Korkmaz'ın ölümüne neden olan Mevlüt Saldoğan'ın da bulunduğu polislerin ve Hazine Bakanlığı’nın katılma taleplerinin kabulüne karar verdi. Mahkeme heyeti adli kontrol taleplerinin kaldırılması yönündeki talepleri de tek tek reddetti. Adalet Bakanlığına AİHM kararının kesinleşmesine ilişkin yazılan yazının cevabının beklenmesine karar veren mahkeme AYM'nin kararını göz önünde bulundurarak Osman Kavala'nın tutukluluğunun devamına karar verdi.

Bir sonraki duruşma 28 Ocak 2020'de görülecek. Kararın ardından mahkeme salonunda bulunan izleyiciler alkışlarla karara tepki gösterdi.

KAVALA'DAN DURUŞMA SONRASI MESAJ

Osman Kavala, duruşma sonrası mesaj gönderdi. Kavala'nın mesajı şöyle:

"Bugün görülen duruşmada, AİHM’nin derhal serbest bırakılmam yönündeki kararına ve dinlenen tanıkların, benimle Gezi eylemleri arasında herhangi bir ilişki kurmamış olmalarına rağmen, mahkeme heyetinin tutuklama kararını sürdürmesi benim için çok şaşırtıcı oldu. Yargının itibarını da zedeleyen bu kararın, bir an evvel düzeltilmesi gerektiğine inanıyorum. Tutukluluk halimin sürmesinin, yargıdaki hukuksuzlukların ve bunların kaynaklarının daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunacağını ümit ediyorum. Duruşmaya katılanlara çok teşekkür ederim. Bu benim için büyük bir moral kaynağı oldu."

ALTIPARMAK: MAHKEME HAKKINDA HSK'NİN GECİKMEKSİZİN İŞLEM YAPMASI GEREKİR

İnsan hakları hukukçusu Yrd. Doç Dr. Kerem Altıparmak, Twitter hesabından mahkemenin kararını değerlendirdi. Altıparmak "Osman Kavala kararı vesileyisle AİHM kararlarının bağlayıcılığı ve kesinliği ve neden HSK'nin Kavala heyeti hakkında derhal soruşturma açması gerektiğine ilişkin bir tweetsel yazmak istiyorum" diyerek nedenleri sıraladı:

  1. "Bir kere AİHM kararının hukuki değerinin ne olacağına karar verecek merci Adalet Bakanlığı değildir, davaya bakan mahkemedir. Mahkeme bu kararın hukuki değerinin ne olduğunu kendisi inceleyip karara bağlamak zorundadır. Bu konuyu Bakanlığa soramaz.
  2. AİHM kararının itiraz olmazsa 3 ayında kesinleşmesi meselesi esasen uluslararası hukuk açısından önemlidir. 3 ay sonra itiraz edilmez ve karar kesinleşirse Türkiye bu kararın gereklerini yerine getirmek zorundadır. İç hukukta ise durum farklıdır.
  3. Kararın iç hukukta değer kazanması açısından ise bu 3 ayı beklemek gerekmez. AİHM dairesi oybirliği ile tutuklamanın kuvvetli suç şüphesine dayanmadığını ve Sözleşmeyi ihlal ettiğini tespit etmiştir. Bu hukuksal işlemlerin Sözleşmeyi ihlal ettiğine dair güçlü bir karinedir.
  4. Ağır Ceza Mahkemesi bunu görmezden gelemez, çünkü Anayasaya göre uluslararası insan hakları hukukuna uygun karar verme yükümlülüğü vardır. AİHM kararı Sözleşmenin ihlal edildiğine dair güç bir karinedir. Mahkemenin bu karineyi çürütmesi gerekir.
  5. Bunu çürütürken AİHM’in AİHS'i uygularken nerede yanlış yaptığını ortaya koymalı ve kendi kararının neden AİHS’e uygun olduğunu açıklamalıdır. Çünkü Ağır Ceza Mahkemesi tüm mahkemeler gibi AİHS’e uygun davranma yükümlülüğü altındadır. Bunun ne kadar güç bir ödev olduğu açık.
  6. Mahkeme bu ödevi savsaklayıp, karar kesin değil o nedenle beni bağlamıyor diyemez. Mahkeme AİHM'i kararını becerebilirse çürütebilir ama dikkate almıyorum diyemez. Böyle bir takdir yetkisi yoktur. Bunu yapan mahkeme hakkında HSK’nin gecikmeksizin işlem yapması gerekir."

Dava kapsamında yargılanan mimar, sivil toplum kuruluşu çalışanı, iş insanı, yönetmen, avukat, gazeteci, şehir plancısı ve tiyatro sanatçısı 16 kişi, 2013’te 80 ilde gerçekleştirilen Gezi Parkı eylemlerini organize etmek iddiasıyla “hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs” ile suçlanıyor ve haklarında ağırlaştırılmış müebbet hapis isteniyor.

Davanın tek tutuklusu olan Osman  Kavala’ya “eylemleri finanse etmek” suçlaması da yöneltiliyor.

BİR ÖNCEKİ DURUŞMADA NELER OLDU?

Gezi Parkı davasının üçüncü duruşması 8 Ekim’de yapıldı. Duruşmayı yeni başkan Galip Mehmet Perk yönetmişti. Duruşmada mahkeme, çizerler Tarık Tolunay ve Murat Başol’u çizim yapmalarına izin vermedi. Duruşmada mahkeme başkanı çeşitli görseller göstererek Gezi Parkı eylemlerini “vandallık” olarak niteledi. Mahkeme başkanının dosya kapsamında yargılanan isimlere suçlamalara ve telefon dinlemelerine ilişkin sorduğu sorular solanda tepkilere neden olmuştu.


GEZİ DAVASI NASIL BAŞLADI?

Gezi soruşturması, Gezi eylemlerinin ilk günlerinde başladı. Soruşturmayı yürüten isim Terörle Mücadele Kanunu'nun 10. maddesiyle yetkili savcı Muammer Akkaş'tı. Yüzlerce sayfalık telefon görüşmeleri, polis fezlekesi, polisin fiziki takip sırasında çektiği fotoğraflar ve elbette sosyal medya paylaşımları dosyanın delilleri arasına girdi. Akkaş soruşturmayı yürütürken 17-25 Aralık yolsuzluk soruşturmasını yürüttüğü için görevden alındı.

Gezi Parkı eylemleri nedeniyle aralarında Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Çevresel Etki Değerlendirme Danışma Kurulu Sekreteri Mücella Yapıcı ve İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Ali Çerkezoğlu’nun bulunduğu yirmiden fazla kişi evlerinden gözaltına alındı, ancak sorgulandıktan sonra serbest bırakıldılar. 26 kişi hakkında Mart 2014’te ‘örgüt kurmak ve yönetmek’ suçlamasıyla dava açıldı. İstanbul 33. Asliye Ceza Mahkemesi, 29 Nisan 2015’te tüm sanıkların beraatine karar verdi.

Bu davadan 4 yıl sonra, 6 Kasım 2018'de düzenlenen operasyonla akademisyenler Prof. Dr. Betül Tanbay ve Prof. Dr. Turgut Tarhanlı, Anadolu Kültür Yönetim Kurulu Başkanvekili Yiğit Ekmekçi, Yönetim Kurulu Üyesi Ali Hakan Altınay, Genel Koordinatörü Asena Günal ve film yapımcısı Çiğdem Mater ile Meltem Aslan, sivil toplum çalışanları Yiğit Aksakoğlu, Filiz Telek, Bora Sarı, Yusuf Cıvır, Ayşegül Güzel, Hande Özhabeş gözaltına alındı. Gözaltına alınan 14 kişiden 12'si ifadelerinin ardından serbest bırakılırken Yiğit Aksakoğlu tutuklandı. Osman Kavala zaten aynı soruşturma kapsamında 1 Kasım 2017'den beri tutuklu bulunuyordu.

657 SAYFALIK İDDİANAME

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının yürüttüğü soruşturmada Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi yöneticilerinden ve Taksim Dayanışması'ndan Mücella Yapıcı ve Avukat Can Atalay ile şehir plancısı Tayfun Kahraman ile Ahmet Saymadı ve Haluk Ağabeyoğlu İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde 28-30 Kasım 2018 tarihlerinde ifade verdi.

Soruşturma kapsamında 20 Şubat'ta, artık 'FETÖ' üyesi olmaktan aranan Akkaş'ın topladığı delillerin yer aldığı 657 sayfalık iddianame hazırlandı. 30. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilen iddianame kabul edildi.

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN DA DAHİL 746 MÜŞTEKİ VAR

İddianamede 746 müşteki yer alıyor. Müştekilerin başını Cumhurbaşkanı Erdoğan ve 61. hükümetin bakanları çekiyor. Davada 16 sanığın ayrı ayrı 606 yıldan 2 bin 970 yıla kadar hapisleri isteniyor.

16 KİŞİYE AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET İSTENİYOR

İddianamede Osman Kavala, Yiğit Aksakoğlu, Ali Hakan Altınay, Mücella Yapıcı, Ayşe Pınar Alabora, Can Dündar, Çiğdem Mater, Gökçe Yılmaz, Handan Meltem Arıkan, Hanzade Hikmet Germiyanoğlu, İnanç Ekmekçi, Mehmet Ali Alabora, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Yiğit Ali Ekmekçi'nin "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme (TCK 312/2)" suçlaması ile ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılması istendi.

Bu isimlere ayrıca "Mala zarar verme, nitelikli mala zarar verme, tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirilmesi, ibadethanelere ve mezarlıklara zarar verme, 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar Hakkında Kanuna muhalefet, nitelikli yağma (TCK 149), nitelikli yaralama (TCK 86), 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'na muhalefet" suçlamaları yöneltildi. 24 Haziran'da görülmeye başlanan davanın ilk duruşmasında Yiğit Aksaoğlu 221 günlük tutukluluğunun ardından tahliye edildi. Osman Kavala ise bugün itibariyle 783 gündür hapis.

AİHM HAK İHLALİ KARARI VERDİ

AİHM, Kavala’nın başvurusunu 10 Aralık’ta değerlendirdi ve hak ihlali kararı verdi. AİHM, Kavala’nın tutukluluğunun Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 5. ve 18. maddelerini ihlal ettiğine hükmetti. AİHS’in 5. maddesi başvurucunun tutukluluğunun “makul bir şüpheye dayanmadığı”, 18. maddesi ise “hukuki” değil “siyasi” sebeplere dayandığı anlamına geliyor. 

ÖNCEKİ HABER

Şili Devlet Başkanı anayasa değişikliği referandumu için yasal düzenlemeyi onayladı

SONRAKİ HABER

Kütahya’da 74 asker akşam yemeğinden zehirlendi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa