Erdoğan Filistin'i hayal kırıklığına uğrattı
Tunus ve Mısır’daki halk ayaklanmalarında, Filistin halkına sıkça selamlar gönderildi. Bunun Filistin halkı nezdinde karşılığı nasıl oldu?
Mısır’daki intifada, gösteriler, mitingler, halk isyanı çok iyi bir gelişmeydi. Filistin halkında oldukça olumlu bir etki bıraktı. Önceleri Hüsnü Mübarek başkanlığındaki Mısır yönetiminin sürdürdüğü bu Camp David Anlaşması özel olarak Filistin halkına, genel olaraksa Mısır ve tüm Arap halklarına karşı bir anlaşmaydı. Bu hareket, buna karşı duruş sergilediği için Filistin’de çok olumlu bir etki bıraktı. Mısır’daki hareket her şeyden önce Filistin halkına yararlı olmaktan ziyade Mısır halkına çok yararlı bir hareket. Çünkü Camp David Anlaşması’nı olumsuz etkiledi. Biliyorsunuz Hüsnü Mübarek yönetimini deviren Mısır halkı hem Filistin halkına hem de tüm Arap halklarının zararına olan bu süreci boşa çıkarmış oldu.
Arap Ayaklanmalarında halk demokratik taleplerle meydanlara çıktı. Fakat gelinen noktada siyasal İslami hareketlerin bu süreçten oldukça güçlenerek çıktığını görüyoruz. Bunların İsraille olan dış ilişkilerinin geleceğini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Henüz Hüsnü Mübarek yıkılmadan kendisi İsraille barış anlaşmalarını ve barışçıl anlaşmalarını Mısır halkına dayatmak istedi. Ancak Mısır halkı bunu reddetti ve bu konuda hiç başarılı olamadı. Mısır halkının büyük çoğunluğu İsrail Siyonizmine ve Amerikan emperyalizmine karşı bir duruş sergilemektedir. Fakat devrimden sonra iktidara gelen Müslüman Kardeşler’in Lideri Muhammed Mursi halkın talepleri doğrultusunda değil, tam tersine İsrail’le geçmişten gelen bu ilişkileri devam ettirmek istiyor. Ama Mısır halkı kesinlikle buna sıcak bakmıyor. Biz, Mısır yönetiminden Camp David Anlaşmasını tümden iptal etmesini, Filistin halkını ve Filistin Devleti’nin kurulmasını desteklemesini, dışarıdaki bütün Filistin göçmenlerinin kendi evlerine, ana yurtlarına dönmesi için çaba harcamasını ve bu yönde bir tavır sergilemesini istiyoruz. Arap devletlerinde başa gelecek her iktidardan demokratik bir duruş içerisinde İsrail siyonizmine ve Amerikan emperyalizmine karşı bir tutum bekliyoruz. İktidara gelenleri de bu çerçevede değerlendirmek istiyoruz. Tunus için de aynı değerlendirmede bulunuyoruz.
Tunus ve Mısır’a kıyasla Suriye’de değişken ve dengesiz bir durum söz konusu. Bununla paralel olarak Türkiye’nin askeri müdahalesi de dahil olmak üzere bir çok olası senaryodan bahsediliyor. Bunun Filistin üzerinde etkileri hakkında ne söylemek istersiniz?
Her şeyden önce biz Suriye halkının kendi kaderini kendisinin tayin etme hakkını destekliyoruz. Buna Suriye halkı ve Suriye hükümeti karar vermelidir. Biz halkın barışçıl hareketini ve her türlü barışçıl yoldan iktidara gelmesini destekliyoruz. Rejimlerin şiddetle değil, barışçıl mücadelelerle değişebileceğine inanıyoruz. Silahlı mücadeleye sıcak bakmıyoruz. Hangi taraftan olursa olsun, kaynağı kim olursa olsun dış müdahaleye karşıyız. Aynı zamanda Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan’ın başkalarının iç işlerine karışmasını kınıyoruz. Türkiye bu noktada pervasızca müdahale ediyor. Kesinlikle bu müdahaleye karşıyız. Dünyanın her yerinde halk kendi yönetim tarzını belirleme hakkına sahip olmalıdır. Bütün muhalif güçlerin bir araya gelip hükümetle oturarak diyalog yoluyla barışçıl bir çözüm üretmelerinden yanayız. Suriye’nin bu şekilde tahrip olmasına gönlümüz kesinlikle razı değil. Suriye’nin ulusal ve toprak bütünlüğünü savunuyor ve Suriye’nin bölünmesinin sadece İsrail Siyonizmi ve Amerikan emperyalizmine yarayacağını düşünüyoruz. Bunu kabul etmiyoruz.
‘One minute’ çıkışı, ‘Yeni Osmanlıcılık’ ve ‘model ülke’ söylemleri ve Erdoğan şahsında yaratılan “karizma lider” görünümü özellikle Suriye’ye müdahalenin gündeme gelmesiyle yıprandı diyebilir miyiz?
Filistin halkı olarak her şeyden önce biz Türkiye’deki halklarla dayanışma içinde olabilir, onlara yakınlık duyabiliriz. Rejimler değişebilir ama Türkiye’deki rejimlerin hepsi Amerikan emperyalizminin etkisi altında. Her şeyden önce Türkiye bir NATO üyesi ve bütün NATO üyeleri Filistin halk kurtuluş hareketine ve Filistin halkının davasına karşıdır. Bu bağlamda biz Türkiye hükümetlerine değil, halklarına güvenmek isteriz. Çünkü Türkiye hükümeti hiçbir kararını Amerikan emperyalizminden ve NATO’dan bağımsız alamaz. Ancak Davos’ta Başbakan Erdoğan’ın çıkışı, Filistin halkı içerisindeki aydınlanmamış insanları bir süre için aldattı diyebilirim. Bu gemi meselesinde Erdoğan’ın amacı Filistin halkının sempatisini kazanmaktı, oysa ölen 9 kişi Türktü ve saldırı Türk halkına karşı işlenmiş bir suçtu. Çok geçmeden Türkiye-İsrail dostluk ilişkileri iyileşti ve yeniden eski haline döndü. Amerikan emperyalizmi hemen onları bir araya getirebildi. Ama çok geçmeden her şey anlaşıldı. Bildiğiniz gibi, İsrail Gazze’ye yardım taşıyan Mavi Marmara Gemisi’ndeki 9 Türk vatandaşını öldürdü. Başbakan bunların hesabını soracağını söyledi ve Filistin halkının lehine birçok vaatte bulundu. Ama çok geçmeden bu vaatlerde samimi olmadığı anlaşıldı. Bu noktada Filistin halkı ciddi bir hayal kırıklığı yaşadı ve artık Filistin halkının Erdoğan’a güvendiğini söyleyemem. Ancak Türkiye’de yaşayan halkların büyük çoğunluğu Filistin halkına sempati duyuyor, onların haklı mücadelesini şu ya da bu şekilde desteklediğini, dayanışma içerisinde olduğunu belirtiyor. Eninde sonunda Türkiye halklarının İsrail Siyonizmine ve Amerikan şovenizmine karşı bir tavır sergilemesi için Türkiye hükümetine baskı yapacağına inanıyoruz.
‘KURTULUŞ HAREKETLERİNİ BİRLEŞTİRMEK İSTİYORUZ’
Filistin’de yaklaşan bir seçim süreci var. Seçim öncesinde Filistin’deki siyasi atmosferden kısaca bahseder misiniz?
İlk aşamada Filistin’de yerel seçimler yapılacak. Bu seçimler genel seçimler kadar önem arz etmiyor. Hiç kuşkusuz El Fetih ile Hamas arasındaki bölünmeler Filistin davasını ve kurtuluş hareketini olumsuz yönde etkiledi. Önümüzdeki seçim sürecinde öncü güçler sol cenahta Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC) diğer tarafta da El Fetih örgütüdür. Bugünkü durum itibariyle Hamas katılmıyor. Biz FHKC olarak Filistinliler arasındaki bölünmeye son verip, barıştırmak ve Filistin kurtuluş hareketini tekleştirip birleştirmek ve bu minvalde seçimlere gitmek istiyorduk. Aslında hedefimiz hem batı hem doğu yakasında Filistin’in tümünde tek seçim yapılmasıydı. Ama maalesef bunu başaramadık. Seçimler sadece Batı Şeria’da olacak. Yerel seçimlerden ziyade genel seçimler oldukça önemli. Genel seçimlerde Filistin halkının parlamentosu seçilecek ve Filistin halkının geleceği bu parlamento ile tayin edilecek. Ne yazık ki bu konuda henüz başarılı olamadık. Bu üzücü bir durum. (İstanbul/EVRENSEL)
Evrensel'i Takip Et