06 Ekim 2019 20:45

Iraklılar yoksulluğa ve yolsuzluğa karşı ayakta

Başkent Bağdat’ta başlayan gösteriler ülke geneline yayıldı. Göstericilerin temel talepleri ülkede yolsuzlukların son bulması ve başta eğitim ve sağlık olmak üzere kamu hizmetlerinin sağlanması.

Fotoğraf: AA

Paylaş

Ali KARATAŞ
Yusuf ERTAŞ

Geçen hafta gösterilerle sarsılan ülke bu kez Irak oldu. Başkent Bağdat’ta başlayan gösteriler kısa süre içerisinde ülke içine yayıldı. Göstericilerin temel talepleri ülkede yolsuzlukların son bulması ve başta eğitim ve sağlık olmak üzere genel hizmetlerin iyileştirilmesi.

Irak halk kitleleri, onlarca kişinin ölümü ve binlerce kişinin yaralanmasına rağmen geçtiğimiz cuma günü de protestolarına devam ettiler. Tutuklananlar ve kaçırılanlarla ilgili kesin rakamlar yok. Ancak bazı kaynaklar sayının yüzlerce kişi olduğunu tahmin etmekte.

Londra’da yayınlanan el Arap gazetesi “Irak güvenlik güçleri gençlik devrimine kurşunla karşılık veriyor” başlığıyla duyurdu. Haberde Bağdat ve Necef kadınların aktif rol aldığı bilgisine yer verildi.

HALK NİYE İSYAN ETMESİN?

Konuyu başyazısında işleyen Rai al Youm gazetesi, Irak’taki gösterilerin nedeninin milyarlarca dolarlık petrol gelirine rağmen asgari yaşam koşullarının dahi olmamasına bağladı. Makalede “Eğitim, sağlık, ulaşım, su ve elektrik gibi kamu hizmetleri dünyanın en fakir ülkelerinden bile daha kötü. Açlık ve ölümün eşiğinde olan bu insanlar niye isyan etmesin!” denildi. Yazıda gösterileri dış güçlere bağlayanlara da “gerçek nedenleri saptırmak isteyenler” olarak nitelendirildi.

Bölgede gerçekleşen bütün halk hareketlerinde olduğu gibi iktidarın ve ona yakın grupların attıkları ilk adım protestolar “dış güçlerin komplosu” olarak nitelemek. Aynısı Irak’ta da oldu. Bazı Şii din adamları ve İran’a yakın medya protestolardan ABD ve İsrail’i sorumlu tuttu. Buna karşılık son seçimden güçlenerek çıkan Şii din adamı Mukteda el Sadr, hükümetin istifasını ve Birleşmiş Milletler’in denetiminde erken seçimlerin yapılmasını istedi.

SİYASİ BİR KRİZE DOĞRU

Lübnan’da yayınlanan el Ahbar gazetesi bütün sakinleştirme çabalarına rağmen protestoların durdurulamadığını yazdı. Gazetede yer alan haberde sürecin “siyasi bir krize” doğru evirildiğine dikkat çekti. Al Kuds al Arabi gazetesi, 329 sandalyeli mecliste 48 sandalyeye sahip Fetih ittifakının göstericilerin taleplerini yerine getirmek için 10 gün süre verdiğini yazdı. Gazetede yer alan diğer bir makalede göstericilerin sosyal medyada süreci ezilen halklarla ile “milislerin partileri” arasında bir karşılaşma olarak gördükleri değerlendirmesine yer verdi.

IRAK’TA “MAHRUMLARIN” DEVRİMİ

Rai al Youm
Başyazı

BARUT fıçısına dönen Irak vatandaşı, ülkesinin petrolden elde ettiği gelir ayda altı milyar doları aşmasına rağmen asgari yaşam koşullarının olmadığının farkında. Bütün devlet kurumlarının tamamen yıkıldığını görüyor. Eğitim, sağlık, ulaşım, su ve elektrik gibi kamu hizmetleri dünyanın en fakir ülkelerinden bile daha kötü. Açlık ve ölümün eşiğinde olan bu insanlar niye isyan etmesin!

ASIL NEDEN YOLSUZLUK

Kimse bize yaşananların Suriye’ye açılan el Bukemal sınır kapısının tekrar faaliyete geçmesine yanıt olarak Amerikan komplosu olduğunu söylemesin. Veya yaşananları İran etkisine bağlamasın. Bu yaklaşımlar, kutsal halk ayaklanmasının ana nedenlerini saptırma girişimleridir. Ayaklanmanın fitilini ateşleyen hükümet, din adamları, parti başkanları ve ülkenin bütün yönetici seçkinleri düzeyindeki yolsuzluktur. Bunlar, özellikle Amerikan tanklarının arkasına gelendir.  Irak’ı yok eden, bilim adamlarına suikast düzenleyen ve servetini yağmalama görevlerini kolaylaştıranlardır.

Irak’ı kurtardığını demokrasi ve özgürlük getirdiğini ve diktatörlüğün kötülüklerinden kurtardığını iddia edenler tarafından bir trilyon doların üzerinde Irak’ın parası çalındı. Irak dünyada en çok yolsuzluk yapılan üçüncü ülke haline geldi. Irak’ı 2003’ten bu yana yönetmekten sorumlu olanlar hatta şimdi yönetenler (Başbakan Sayın Adil Abdül Mehdi dahil), istisnasız siyah beyaz bütün mezhepçi politikalarla ülkeyi bu korkunç duruma getirmişlerdir.

Irak, kimliksiz hüviyetsiz bir ülke haline geldi. Birbirine rakip olan mezhepler mozaiği oldu. Mezhepler; mutlak sadakatin olduğu bütün egemenlik ve ulusal saygınlık kavramlarını ortadan kaldıran ve dış nüfuza özellikle Amerikalılar ve İranlılara kapıyı açan vatanın olmadığı yapılar.

TEK UMURSADIKLARI YAĞMA

Irak bütçesine binlerce milyar dolar girdi. Ancak, bu yozlaşmış hükümetler iyi bir hastane, okul, üniversite, fabrikalar ve güçlü bir ordu kurmadı. Çünkü tek umursadıkları şey yağma, hırsızlık. Yağmanın kendi çocuklarına ve akrabalara dağıtılması ve ikiyüzlülük. Irak halkı ve özellikle de Şii çoğunluk su kıtlığı, elektrik eksikliği, işsizlik ağır ilaç kıtlığı ve kötüleşen hastane koşullarından kaynaklanan ölümler yaşıyor.

İktidardaki seçkinlerin ve çoğu din adamlarının üyeleri, ebeveynleri gibi Irak’taki hastanelerin durumunu bilmiyorlar. Ezilmiş fakirlerin acısını hissetmiyorlar. Çünkü onlar sadece yurtdışında tedavi ediliyorlar. Londra ve Paris okullarında ve üniversitelerinde okuyorlar. Toplu taşıma araçlarını kullanmıyorlar. Özel jeneratörleri var. Onlar çoğu zaman kesik olan devletin elektriğinden uzaklar.

Bu meşru gösterilere katılanlar ne Baasçı ne de eski rejimin destekçileri. Ancak Irak’taki mezhepler tarafından aldatılmışlar.  Amerikan demokrasisinin tüccarları, Yurtdışındaki hesaplarında milyarlarca dolar topladılar.

Amerikan-İsrail komplolarıyla yüzleşmek isteyen herkes önce vatansever olmalı. Yolsuzlukla mücadele etmeli ve yağmalanan serveti geri almalıdır.  Yolsuzluk yapanları ve yozlaşmış olanların hak ettikleri cezayı almak için adil ve tarafsız mahkemelere getirilmelidir.

GECİKMİŞ BİR DEVRİM!

Irak halkının devrimi meşrudur. Gecikmiş olduğunu söylersek abartmayız. Kapıyı, ABD-İsrail komplolarına kapatmak ve kullanma girişimleri karşısında durmak; ancak insanca bir yaşam, iyi hizmetler ve gençlere iş taleplerine cevap vermekle olur. Sonuç olarak, yolsuzluk ve yurtseverliğin bir araya gelmeyeceğini söylüyoruz. Her ne kadar ikiyüzlüler bu iki kavramı birbirine karıştırmaya çalışsa da.

Allah Irak’ı ve halkını, temsilcileri olduğunu iddia edenlerden ve elitlerinden korusun. Gerçek düşmanları ve bu gün çektikleri sıkıntının sebebi onlardır.

KENDİNİZİ KONTROL EDİN!

Al Kuds al Arabi
Başyazı

IRAKLILARIN Bağdat’taki Tahrir Meydanı’ndaki gösterileri;  Diyala Köprüsü, Halani Meydanı, Nairyah, Zaafaraniya ve Tayran mahallelerine de  taşınarak birçok bölgede büyük protestolara yol açtı. Protestoların alevi Nasiriyah, Necef, Samawa, Diyala, Wasit ve Hilla gibi diğer illere de taşındı.

Parlamento, başkan yardımcısı Hasan El Kaabi, “barışçıl protesto etme hakkını desteklediğini” dile getirdi. Silahlı kuvvetlerin başkomutanı olan Başbakan Adil el-Mehdi, protestoların nedenlerini incelemek için acil bir soruşturma başlatılmasını ve «protestocuların meşru taleplerini dinlenmesini» istedi. Başkan Barham Saleh’i göstericilerden “kedilerini kontrol etmelerini” istedi. Çünkü hükümet protestoculara canlı mermiler ve gaz bombalarıyla karşı durmalarını emretti. Bunun sonucu üç protestocu öldü, yüzlercesi de yaralandı. Bütün otoriter Arap rejimleri gibi sorumluluğu protestocuların üzerlerine attı. Başbakan, güvenlik güçlerini savunan bir bildiri bile yayınladı. Göstericileri suçlayarak “barışçıl olmayan saldırganlar” olarak nitelendirdi.

Gösterilerin talepleri ekonomik ve temel hizmetlerin verilmemesi gibi görünüyor. Buna karşılık iktidarın verdiği karşılık orantısız. İktidarın kendisi ülkede süren korkunç yolsuzluğun son bulması, hizmetlerin iyileştirilmesi ve çalışanların işlerinin korunması çağrısında bulunuyor.

 Protestolar başkentin kalbinden mahallelere ve daha sonra diğer illere ve şehirlere yayıldı. Ancak protestocuların medyaya söylediklerine bakmak, protesto seviyelerini ortaya koyuyor. Birisi “bir vatan istiyoruz. Ülkemizde kendimizi yabancı hissediyoruz” diyor. Arap rejimleri arasındaki bilinen benzerliklere rağmen, Irak protestoları açıkça farklılık gösteriyor. Göstericilerin ve eylemcilerin sosyal paylaşım sitelerindeki yorumlarında protestolar; ezilen halklar ile “milislerin partileri” arasında bir karşılaşma olarak görülüyor. Kendilerine ateş eden askerler ve iktidarın nimetlerini paylaşan milisler ayrışmıyor.

SADR’DAN HÜKÜMETE İSTİFA ÇAĞRISI

Al Kuds al Arabi

SADR, Irak hükümetini istifa etmeye ve Birleşmiş Milletlerin himayesinde erken seçim yapmaya çağırdı

Şii lideri Muktada el Sadr, salı gününden bu yana hükümet karşıtı gösterilerin artması ve 46 kişinin ölmesi üzerine Cuma akşamı, Adil Abdül Mehdi’nin başkanlık ettiği Irak hükümetinin istifasını ve Birleşmiş Milletlerin gözetiminde erken seçim yapılmasını istedi.

Yükselen Halk protestoları sürecinin gölgesinde, Irak Başbakanı Adil Abdül Mehdi, Cuma günü yaptığı açıklamada, “ülkede reform yapma” konusunda siyasi güçlerin kendisine yardım etmeleri çağrısında bulundu.

FETİH İTTİFAKI

Silahlı Şii milislerin çoğunluğunu içeren Fetih ittifakı, hükümete göstericilerin taleplerini yerine getirmesi için 10 gün süre verdi. Mecliste 329 sandalyeden 48’ine sahip olan koalisyon tarafından yapılan açıklamada, “Göstericilerin meşru taleplerinin yanındayız ve dini otoritenin rehberliğini ve tavsiyelerini kabul ediyoruz ve hükümeti kitlelerin gereksinimlerini karşılamak için zamanlaması belirli gerçekçi ve cesur bir reform paketi başlatmaya çağırıyoruz” denildi.

Irak Parlamentosu Başkanı Muhammed El Halbusi Cuma günü yaptığı açıklamada, ülkesinin yolsuzlukla mücadele etmek ve barışçıl göstericilerin taleplerini desteklemek için bir devrime ihtiyacı olduğunu söyledi. Halbusi, “gösterilerde meydana gelen silahlı çatışmayı reddediyoruz” dedi ve “kayıplarla ilgili derhal soruşturma” çağrısında bulundu. Ayrıca göstericilere terörist “IŞİD” örgütüyle savaşan ve sabotajcılara karşı devlet mallarını koruyan güvenlik güçlerini desteklemeye çağırdı.

AYAKLANMA

Irak, Salıdan bu yana, kamu hizmetlerinin iyileştirilmesi, iş olanakları sağlanması ve yolsuzlukla mücadele edilmesi talebi ile Bağdat’tan başlayan ve Şii çoğunluğun yaşadığı güney illerine uzanan şiddetli protestolara tanıklık ediyor.

46 kişinin ölümüne ve yüzlerce kişinin yaralanmasına yol açan, güvenlik güçlerinin protestolara yönelik şiddet kullanmasının ardından, göstericiler taleplerinin tavanını yükselttiler ve Başbakan’ın istifasını istediler. Bağdat’ta ve bazı güney eyaletlerinde Perşembe gününden bu yana uygulanan sokağa çıkma yasağı devam ediyor. Ancak protestocular karara karşı çıktılar ve buna uymayı reddettiler.

Cuma sabahı güvenlik güçleri Abdul Mehdi’nin halkı sükûnete çağırdığı ve reform sözü verdiği krizden bu yana yaptığı ilk konuşmasından birkaç saat sonra Bağdat’ta düzinelerce protestocuya ateş açtı.

Iraklılar, işsizlik ve yolsuzluğun yanı sıra elektrik, sağlık ve su gibi zayıf temel kamu hizmetlerini yıllardır protesto ediyorlar. Transparency International’ın son yıllarda gösterdiği endekse göre, Irak dünyanın en yozlaşmış ülkelerinden biri.

ÖNCEKİ HABER

MESS sözleşme görüşmelerinde ilk toplantı yapıldı

SONRAKİ HABER

Zeynel Odabaş: Biz değil, inancımız ve felsefemiz yargılanıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...