05 Eylül 2019 10:10

“Tehlike altındaki kadınlar karakola, adliyeye ya da barolara başvurabilir”

İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Avukat Şükran Eroğlu şiddet gören kadınların ne yapması gerektiğini anlattı.

ARŞİV | Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Gülseli KENARLI
Güven USTA

İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Avukat Şükran Eroğlu, şiddete uğrayan kadınların başvuracakları merkezleri ve yapılabilecekleri anlattı.

Şiddet gören kadınların ya da tehlike altındaki kadınların neler yapması gerektiği konusunda açıklamalarda bulunan İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Avukat Şükran Eroğlu, “Şiddet gördünüz veya şiddet görme ihtimaliniz var ya da birisi tarafından çok ısrarlı bir şekilde takip ediliyorsunuz, tehdit ediliyorsunuz; en yakın gidebileceğiniz nokta, kaymakam veya vali olabilir, karakol olabilir, adliye olabilir. Adliyelerde birimler var. Oraya müracaat ettiğinizde sizi yönlendiriyorlar. Türkiye'nin neresindeyseniz, baroya ulaşabilirsiniz. Baroların danışma hizmetleri var. Şiddet konusunda mali duruma da bakmıyoruz. Maddi gücünüz olmasa bile baroya müracaat ettiğinizde size hemen bir avukat veriliyor ve hemen bir koruma kararı alınabiliyor. Lütfen bu adımı atmaktan korkmasınlar. Ondan sonra da eğer isterse boşanma davası açabiliyor ya da ayrılık davası açabiliyorlar. Korkmasınlar, şiddete uğramaktan daha vahim hiçbir şey olamaz” şeklinde konuştu.

“SIĞINMAEVLERİNİN SAYISI ARTIRILMALI”

Şükran Eroğlu, “Aslında sığınmaevleri gizli ve gizli tutulması gerekiyor. Ama maalesef bizde her nasılsa oralar tespit ediliyor. Bunu bazen içeriden birileriyle yapabiliyorlar, bazen çevrede sığınmaevinin bulunduğu mahalledekilerle yapabiliyorlar. Ama bir şekilde bulabiliyorlar. Oraların gerçekten çok korunaklı olması lazım. Hiçbir koşulda oraya ulaşılamaması lazım Devamlı olarak da sığınmaevi açılmalı. Şu anda sığınmaevlerinin sayısı o kadar yetersiz ki; bütün Türkiye'de 138 tane sığınmaevi var. Belediyelerin sığınmaevi açması lazım. Kadınları yerleştirecek sığınmaevi bulamıyoruz. Kapasiteleri dolu, şartları uygun değil. Çok dolu olduğu için orada yaşamak da çok zor" diye konuştu.

“KİMLİK DEĞİŞTİRMEK MÜMKÜN”

Avukat Eroğlu, şiddet gören kadınların kimlik değiştirmelerinin mümkün olduğunu belirterek, “Kimlik değiştirebilir ama bu gerçekten uzun ve biraz ağır bir işlem. Çünkü kimliğinizi değiştirdiğinizde artık geçmişinizle olan her şeyi kapatmanız gerekiyor, çocuklarınız da dahil olmak üzere. Hiçbir şekilde ailenizle, çevrenizle hiçbir ilişki kurmamanız gerekiyor ki o kimlik gizli tutulabilsin. Bunu yapan kadınlar var. Ama genel olarak kadınlar bunu istemiyorlar. Çünkü ona destek olabilecek tek kurum kendi ailesi veya çevresi. Ondan da koptuğunda tamamen yalnız kalmaktan ve o yalnızlık dolayısıyla sıkıntı yaşamaktan korkuyorlar. Ama bu kadını daha özgür, rahat, iş imkanı sağlanarak, çocuklarına imkan sağlanarak yapılırsa eminim kadınlar bunu daha rahat tercih edecekler" dedi.

“BU SORUNLARI AŞMAKTA UZUN YILLAR ZORLANACAĞIZ"

Şükran Eroğlu, “Henüz sosyal devlet ilkesi oturmuş değil. Eğer sosyal devlet ilkesini bir an önce hayata geçirmezsek, özellikle kadını sosyal ve ekonomik olarak güçlendirmezsek bu sorunları aşmakta uzun yıllar zorlanacağız” dedi.

"ŞİDDETE KARŞI ELEKTRONİK KELEPÇE"

Eroğlu, şiddet gösteren erkeklerle ilgili olarak elektronik kelepçe uygulamasının bulunduğuna dikkat çekerek, “Önemli bir şey. Caydırıcı oluyor, elektronik kelepçe takılan kişi takip edildiği için, o dönemde şiddetten ve kadına yaklaşmaktan uzak duruyor. Bu mutlaka çok geniş ve fazla sayıda uygulanmalı. Mesela İstanbul'da bugüne kadar sadece 6 tane uygulandı ve hakimler bu kararı çok zor veriyor” diye konuştu.

“2018 YILINDA 440 KADIN ÖLDÜRÜLDÜ"

Eroğlu, kadına şiddetin rakamları ile ilgili olarak ise, “Sayılar gerçekten ürkütücü. Sadece 2018 yılında 440 kadın öldürüldü. 2019'unkiler henüz belli değil ama son bir ayda neredeyse 40 küsur kadın öldürüldü" ifadelerini kullandı.

“BİZ SESİMİZİ DUYURAMIYORUZ, İÇİMİZDE YAŞIYORUZ”

Yıllar önce eşinden şiddet gördüğünü söyleyen Hatun Ayaz “Kadının sığınacak bir yeri yok. Devletin buna el atması şart. Bu seneye kadar bekledik. Biz sesimizi duyuramıyoruz, içimizde yaşıyoruz. Psikiyatriye gidip tedavi görüyoruz. Geçim sıkıntısı bir taraftan, eşinden çekiyorsun, içkisinden alkolünden, şu anda özgürüm eşimden boşandım. Ekmek bulamadığım aç yattığım zamanlar oldu” dedi.

Zarife Yalçınkaya ise, “Son zamanlarda kadına şiddet çok arttı. Devlet büyüklerimizin bir an önce bunlara dur demesi gerekiyor. Çünkü kadınlarımız katlediliyor. Kadınlarımızın katledilmesini istemiyoruz. Kadınlar seslerini duyuramıyorlar. Ben kendim şiddet görmedim ama gören arkadaşlarımız var. Tabii ki üzülüyoruz. Ayrılmak isteyen arkadaşlarımız var. Ayrılanlar sürekli rahatsız ediliyorlar, tehdit ediliyorlar. Şiddet gören kadın, kadın koruma derneklerine başvurabilir. Savcılığa başvurabilir. Şikayette bulunabilir. Kendi hakkını koruması için, sesini yükseltmesi gerekiyor. En başta susmaması gerekiyor. Ülkemiz şikayet konusunda çok zayıf, kadınlarımız o kadar korkutulmuş ki, çevreden aile baskısından dolayı seslerini duyuramıyorlar” diye konuştu.

Sezen Yalçın ise “Yaşadığım gördüğüm bir şey, şiddet gören kadın karakola gitse de bir şey olmuyor. Yakınım şiddet gördü karakola gitti, polis eve geldi. Sonuç hiç değişmedi. Okumuyoruz, mesleğimiz yok, erkeğe bağımlıyız. Önce kadının güçlü olması lazım” dedi.

Revinay Güvenç de “Kadınların ekonomik bağımsızlığı olması gerekiyor, o olmadığı için erkeğe bağımlı, o yüzden susuyor. Şiddet gören kadın bence en yakın komşusuna, sonra ailesine ve polise söylemesi lazım. Ama bizim kadınlarımız korkuyor. Kadınlar hem bilinçlendirilmiyor hem de kanunlarımız kadınları korumuyor maalesef” diye konuştu. (İstanbul/DHA)

ÖNCEKİ HABER

Adana Altın Koza Film Festivali'nin finalistleri belirlendi

SONRAKİ HABER

SAİCA PAK direnişi 100. Gününde: Dayanışma yükseliyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...