31 Ağustos 2019 05:09
Son Güncellenme Tarihi: 31 Ağustos 2019 10:23

İmamoğlu Diyarbakır’da: Demokrasi dışı kesimlere karşı birlikte mücadele edeceğiz

Seçilmiş belediye başkanlarının yerine kayyum atanmasını ‘gaflet ve delalet’ olarak nitelendiren İmamoğlu, "Demokrasi dışı kesimlere karşı birlikte mücadele edeceğiz” diye konuştu.

Fotoğraflar: MA

Paylaş

Fırat TOPAL
Diyarbakır

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Diyarbakır'da görevden alınan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Selçuk Mızraklı ve Mardin Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Ahmet Türk ile görüştü. 

İMAMOĞLU: "SİZE YAPILAN HAKSIZLIK, HALKIN DEMOKRASİSİNE YAPILMIŞTIR"

Kayapınar Belediyesinde yapılan görüşmede konuşan İmamoğlu, "31 Mart'ta bize, Türkiye'ye, demokrasiye yaşatılan darbe, birleşme, buluşma, birbirini hissetme fırsatı verdi. Her zorluğun bir fırsatı önümüze koyacağını düşünüyorum. Bunun bir siyasi kaynaşmaya değil, hak hukuk adalet noktasında bir buluşmaya yol açtığını düşünüyorum. Bu kardeşliği pekiştirmek adına yoğun bir mücadele vermeliyiz. Bu sesimiz, Diyarbakırlılara duyurduğumuz ses değil. Biz bu sesi İstanbul'a, Ege'ye, Karadeniz'e, 82 milyona duyuruyoruz. Burada olmamızın sebebi size güç olmak. Bir an önce bu yanlıştan dönsünler. Size yapılan haksızlık halkın demokrasisine yapılmıştır." dedi.

İmamoğlu'nun ardından söz alan Selçuk Mızraklı, "Toplumun kutuplaşmayı değil buluşmayı güçlendirdiği yarınlar için beraber yürüyeceğiz. Buraya gelişiniz bizim için bir değerlidir" ifadesini kullandı.

AHMET TÜRK: "ORTAK DEMOKRASİ İÇİN MÜCADELE ETMELİYİZ"

Ahmet Türk de, "Demokratik değerler altında buluşmalıyız. Yıllardan beri demokrasi mücadelesi veriyoruz. Toplumu bölerek kendi iktidarlarını sürdürmeye çalışıyorlar. Geçmişte bunun örneği var. Türkiye'de de gördüğümüz tablo bu. Siyasi olarak farklı yerlerde olabiliriz ama halklarımızın geleceği için, ortak demokrasi için mücadele etmeliyiz. Artık tahammül edemeyecek noktaya geldik. Dayanışmanın, ortaklaşmanın önemli olduğunu söylüyoruz." diye konuştu.

Konuşmaların ardından Kayapınar Belediyesi Eş Başkanı Kezban Yılmaz, 4 Ayaklı Minare tablosunu Ekrem İmamoğlu'na hediye etti. İmamoğlu da Yılmaz'a, "Köylüyü dinleyen Atatürk" tablosunu hediye etti. 

Mızraklı ve Türk ziyaretinin ardından HDP milletvekillleri ve HDP il yönetimi ve yerine kayyum atanan Eş Başkan Selçuk Mızraklı  ile birlikte Gazı Caddesinden Dört Ayaklı Minareye yürüyüş gerçekleştirdiler. Yürüyüş boyunca  Diyarbakırlı yurttaşlar tarafından sıcak karşılanan İmamoğlu, yer yer yurttaşların ilgisi izdihama da  yol açtı.

İMAMOĞLU PARTİSİNİN İL BAŞKANLIĞINDA DA AÇIKLAMA YAPTI: KAYYUM ATANMASI GAFLET VE DELALET

İmamoğlu Diyarbakır'da ilk olarak partisinin İl Başkanlığı’nı ziyaret etti. Batman’da bir düğüne katılmak üzere Diyarbakır’a geldiğini söyleyen İmamoğlu, üç belediye başkanının görevden alınmasını eleştirdi.

Diyarbakır Havaalanı'nda yoğunluk nedeniyle aracına binmekte güçlük çeken İmamoğlu'nu karşılayanlar arasında Amedspor taraftarları da vardı. Daha sonra partisinin Diyarbakır İl Başkanlığı'na geçen İmamoğlu, burada İçişleri Bakanlığı tarafından görevden alınan ve yerlerine kayyum atanan belediye eş başkanlarına ilişkin açıklama yaptı.

CHP Diyarbakır İl Başkanı Mehmet Sayın'la birlikte basın toplantısı düzenleyen İmamoğlu, “Diyarbakır’ın sıcak karşılaması, havalimanında bütün sıcaklığını hissettirdi. Onure oldum. Seçim öncesi bir gencimiz sosyal medyada, 'Gelip kampanyanda çalışacağım, bunun için düğünümü erteliyorum. Seçimden sonra düğün sizinle birlikte yapmak istiyorum' demişti. Akabinde, ben kendisine söz verdim. Mutlaka düğününe katılacağım demiştim. Böyle bir seyahat planlandı. Diyarbakır üzerinden geçerek, selamlamayı arzu ettik. Bu seyahat bir düğünün yanı sıra farklı anlamlar da kazandı” dedi. 

Seçilmiş belediye başkanlarının yerine kayyum atanmasını ‘gaflet ve delalet’ olarak nitelendiren İmamoğlu, 31 Mart İstanbul seçimlerini hatırlattı: “Farklı kurallar uygulamaya kalkmak kabul edilemez. Ne yazık ki Diyarbakır, Mardin ve Van belediye başkanlarına ve seçmenlerine yönelik ayrımcı tavır hepimizi üzmektedir. Demokrasi dışı kesimlere karşı birlikte mücadele edeceğiz” diye konuştu.

DEMOKRASİ VE HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ VURGUSU YAPTI

31 Mart ve 23 Haziran İstanbul seçim sürecini hatırlatan İmamoğlu, “Bir seçim süreci yaşadık. Türkiye’nin demokrasisi adına, çok önemli bir seçim yaşandı İstanbul’da. İki turlu olması farklı bir anlam yüklemiştir. Vatandaşımızın, toplumun tamamı demokrasiye sahip çıkma duygusu ispat oldu İstanbul’da. Oy versin vermesin, herkes demokrasi için mücadele etmiştir. Günün sonunda Türkiye’de demokrasi kazanmıştır. Devletimizin, milli birliğimizin, üzerine inşa ettiğimiz çok temel kavramlar var. Cumhuriyet, demokrasi, hukukun üstünlüğü ve milli irade. Bu kavramların içini boşaltmak, devletimize, milli birliğimize, demokrasimize yapılacak en büyük kötülüklerden biridir. Yüz yıl önce işgal altında Anadolu’da bir tarih var” dedi. 

"BAZI SEÇİLMİŞLERİ AYRI TUTMAK, TEHLİKELİ BİR AYRIMCILIKTIR"

Hükümetin kendisini millet iradesinden üstün gördüğünü ifade eden İmamoğlu, "Bir ailenin, grubun, kesimin değil, milli iradeye göre yönetilmesi için bedeller ödemiş bir ülkenin vatandaşlarıyız. Kendisini milletin iradesinden üstün görenler, bunun bedelini sandıkta en ağır şekilde öderler. Seçilmiş belediye başkanlarının, kamu vicdanının yerine kayyum atanması ne yazık ki gaflet ve delalettir. Seçimle gelenin seçimle gitmediği yerde ne demokrasi olur ne de hukukun üstünlüğü kalır. Vatandaşın sandıktan çıkan iradesi, geçersiz sayılacak bir irade değildir. Vatandaşın seçme ve seçilme hakkını özgürce kullanmasının önünde engeller çıkarmak, bu kesimlere karşı demokrasi dışı kesimlere karşı hep birlikte mücadele etmek gerekiyorsa, demokrasiye ve milli iradeye sahip çıkmak zorundayız. Bu ülkeyi yönetenler, bu ülkede 82 milyon vatandaşın yaşamasını kabul etmesi, bu anlayışla ülkeyi yönetmesi şarttır. Sandığa atılan bütün oylar, kime verilirse verilsin, eşit ölçüde geçerlidir” ifadelerini kullandı. 
 
Seçilmişler arasında ayrım yapılmaması gerektiğinin altını çizen İmamoğlu, “Sandıktan yetki almış bütün seçilmişler, eşit hak ve yetkilere sahiptir. Bazı seçilmişleri ayrı tutmak, farklı kurallar uygulamaya kalkmak kabul edilemez. Bu tehlikeli bir ayrımcılıktır. Diyarbakır, Mardin ve Van büyükşehir belediye başkanlarına ve seçmenlerine yönelik tavır, böyle bir ayrımcılık ortaya koymaktadır” diye konuştu.

23 HAZİRAN'I HATIRLATTI

İmamoğlu, HDP’li belediye eş başkanlarının görevden alınarak, yerine kayyum atanmasına ilişkin değerlendirmesini şöyle sürdürdü: “Siyasi partiler ve yöneticileri, milletvekilleri, belediye başkanları hukukun içindedirler ya da dışında. Buna dair nihai karar verecek makam yargıdır. Kimi partileri, bazen hukukun içinde kabul edip, bazen hukuk dışı yapılar olarak damgalama siyaseti adet haline getirdiler. Onlarda bunu iyi bilsinler, günü kurtarmak için yapılan siyasetten ne bir fayda gelir ne de ülkemize fayda gelir. Mili iradeye dayanarak, sandıktan çıkanların hukuku üstünde olmaları kabul edilemez. Seçilmişler birer vatandaştır. Hukuka tabi olmak mecburiyetindedirler. Milletvekillerin, başkanların hukuk dışında çıktıkları iddialarını yargı organlarına ve topluma kabul ettirmek zorundadırlar. Bu kararı yargı verecektir. Toplum vicdanı izin vermedikçe görevden almalar, karşısında ne cevap verildiğini, 23 Haziran günlerini bir kez daha hatırlatmak isterim. 31 Mart’a ortaya konulan yalanların, iftiraların sahipleri bugün sözlerinin utancı içindedirler. Kendileri utanmıyorsa, partilileri, eşleri onlar adına mahcup oluyorlar.” 

"KAYYUM UYGULAMASI, İSRAF DÜZENİNİN SÜRDÜRÜLMESİDİR"

Kayyum uygulamasının israf düzeninin sürdürülmesi olduğunu kaydeden İmamoğlu, şunları söyledi: “İstanbul veya Diyarbakır, bu ülkenin hangi yasal partisi olursa olsun, bu milletin görev verdiği hangi kişi olursa olsun tavrımızı hiç bir şekilde değiştiremeyiz. Haksızlığa, hukuksuzluğa karşı açıkça hep birlikte hayır demek mecburiyetindeyiz. Aksi taktirde adil bir toplum oluşturamayız. Bu adalet ve demokrasi mücadelesidir. Bu millet iradesini koruma mücadelesidir. İrade ortadan kalktığında, tolumun buna nasıl tepki gösterdiğini hep birlikte yaşadık. Bu cumhuriyete ve demokrasiye hep birlikte sahip çıkma mücadelesidir. Bu devletin yegane sahipleri Türkiye Cumhuriyeti’nin eşit ve özgür 82 milyon vatandaşıdır. Asıl olan, vatandaşın, onuru, saygınlığı ve mutluluğudur. Siyasi partiler bunu sağlamak için araçtırlar.”

Barış ve özgürlük mücadelesinden vazgeçmeyeceklerinin altını çizen İmamoğlu, “Hiçbir fanatizme kapılmadan, korkmadan, yılmadan, cumhuriyetin ve demokrasinin değerlerini her zeminde savunmaya devam edeceğiz. Cumhuriyetimizin olgunlaşma döneminde ülkemizin birlik ve beraberliğine sıkıntı gelmesine müsaade etmeyeceğiz. Barış ve özgürlüğü aramaktan hiç bir zaman vazgeçmeyeceğiz. Ülke insanlarının sağduyusu, birlikte ve huzur içerisinde yaşam arzusu, baskı ve ayrımcılığı yenecek güçtedir. Bunu en iyi ben yaşadım. Gönül zenginliği her zenginliğin üstündedir. Ayrı bir umutla dünyaya bakıyorum” diye belirtti. 

"HERKES MÜCADELE ETMELİ"

Kayyum atamalarına karşı tutumlarına ilişkin yöneltilen soruyu yanıtlayan İmamoğlu, “Hukuk çerçevesinde her türlü mücadeleyi herkesin vermesi gerekiyor. Bu vatandaşlık sorumluluğudur. Bu kişilerin, partilerin veya başkanların tek başına vereceği mücadele değildir. Karşı duruşu ve yapılan yanlışa karşı mücadele veriliyor. Buna dair tüm hukuki yolları devam ettirmeliyiz. Bunu her ortamda söylemeye devam etmeliyiz. Özgürlük, barış, demokrasi, cumhuriyet hepimiz için bir nefes gibi. Nefesimizin ne kadar daraldığını İstanbul'da hissettik. Sadece demokrasiyi bir şehirde var etmek, ülkede var etmek anlamına gelmiyor, bütünlüklü şekilde var olacaksa, Mardin’de, Van’da, Diyarbakır’da, İstanbul’da, İzmir’de var olmalı” dedi.

"DUYACAĞIM TEK ENDİŞE DEMOKRASİ ADINA"

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Kayyum” tehditlerine ilişkin soruya İmamoğlu, şöyle cevap verdi: “Duyacağım tek endişe demokrasi adına olur. Şahsım adına endişe duyan biri değilim. Bunun adı Diyarbakır veya başka yer önemli değil. Milletin iradesinin arkasında hissini elde etmiş biri olarak görevimizi en iyi şekilde, şehre huzur getirmek adına mücadelemize devam ediyoruz. Şahsım adına sıfır endişe var. Demokrasi adına endişe duyuyorum.”

TAHİR ELÇİ'NİN MEZARINI ZİYARET ETTİ

İmamoğlu, basın toplantısından sonra 28 Kasım 2015 yılında Diyarbakır’ın Sur ilçesi'nde bulunan tarihi Dört Ayaklı Minare'nin altında katledilen Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’yi mezarı başında andı. 

Mezar başında konuşan İmamoğlu, “Hukukun üstünlüğünü savunan bir demokrasi şehidini anmak ve mezarı başında ona duamızı göndermek istedik” dedi. Daha önce de Tahir Elçi için Diyarbakır’da yapılan bir anmaya katıldığını hatırlatan İmamoğlu, Tahir Elçi’nin hain bir saldırıyla kaybedildiğini söyledi. Elçi’nin çok değerli bir aktivist olduğunu vurgulayan İmamoğlu, Diyarbakır ve ülke için çok değerli bir insanın kaybedildiğine dikkat çekti. 

ÖNCEKİ HABER

Demokrasi beşiğinden atıldı

SONRAKİ HABER

1 Eylül Dünya Barış Günü: Halklar savaş, yıkım değil barış istiyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa