31 Ağustos 2019 19:46

Kadınlara karşı kocalar, eski kocalar, devlet!

Avukat İlke Işık yazdı: "Kadınları daha çok nasıl koruruz" mantığı yerine ellerindeki küçücük hakları da nasıl alırız noktasına geliyor. Sonuç; kadınlar ölüyor, kadınlar öldürülüyor.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

İlke IŞIK

Kadın cinayetlerine ilişkin haberlerle güne başlayıp, günü öyle tamamlıyoruz. Ülkenin dört bir yanından geliyor haberler. Konya, Adana, Kırıkkale, İstanbul, Denizli... Sadece geçtiğimiz haftanın haberleri bunlar. Duymadıklarımız, basına yansımayanlar, öldüğünden haberimiz bile olmayan kadınları bilemiyoruz bile.

Bu cinayetlerin ortak özelliği ise katillerin eski koca ya da boşanmak üzere olunan koca olması. Neredeyse tamamı böyle. AKP iktidarı on sekizinci yılının başında kadına yönelik şiddette yeni bir aşamaya ulaşmış durumda. Bu ülkede kadınlar boşandığı ya da boşanmak istediği için alenen öldürülüyor.

Şiddete dair konuşmaya gerek bile yok aslında. Ülkenin neresinde olursak olalım, oturup kadınlarla konuşalım, “Bu ülkede kadına yönelik şiddet var mı?​” diye soralım, tartışmasız tek bir yanıt alırız: “Evet şiddet var, giderek artıyor ve hiçbirimiz güvende değiliz.” Bu mutlak gerçeği hayatlarımızın bir parçası yapan iktidarın uygulamaları çıtayı bir tık daha artışrmış durumda.

Boşanmak artık çok açık ölüm nedeni bu ülkede. Boşanmayı istemek bir kadın için hayatına dair risk almak demek. Bir haftadır konuştuğumuz kadın cinayetlerinin tamamı buna işaret ediyor. Erkekler boşanmak istemedikleri sürece kadınların buna hakları yok, öldürmeye kadar gidiyor süreç.

Şimdi nasıl konuşmalı bu durumu. Ülkede aynı dönemde, aynı süreçte, sinirli erkek sayısı mı arttı? Erkekler boşanmak isteyen eşlerine birdenbire daha tahammülsüz mü davranmaya başladı? Neden yaşanıyor bunlar, neden boşanmak kadın cinayetlerinin başlıca nedenlerinden biri oluverdi?

TEK HEDEF: KADINLARIN BOŞANMALARINI NASIL ENGELLERİZ?

Kadına ve çocuklara yönelik şiddetin AKP iktidarı döneminde arttığı artık tartışmasız bir gerçek. Son on yılımıza bakmak bile yeterli bunun için, sürekli bu konuyu konuşuyoruz. Yarattıkları şiddete dayalı yönetme biçimi, sürekli ötekileştirme ve ayrıştırma tutumu öncelikle kadınlara ve çocuklara şiddet olarak dönüyor.

Ama mesele bununla sınırlı değil. Kadınların boşanmaması özel olarak tartışılıyor memlekette bir süredir. Aileleri korumak, parçalanmasını engellemek siyasal iktidarın en önemli uğraşlarından biri epeydir. Düşünün 2015’te Mecliste komisyon kurdular bunun için. Sonra üşenmediler 2017 yılında uzun bir rapor hazırladılar. Rapor, boşanma davalarındaki ara buluculuktan, nafakanın sınırlandırılmasına, 6284 sayılı Yasa’dan, İstanbul Sözleşmesi’ne kadar pek çok yasal düzenlemeyi tartışmaya açtı. Çalışmanın tek bir amacı vardı, kadınların boşanmalarını nasıl engelleriz?

2015 yılından bu yana özellikle büyük bir ısrarla bu konuşuluyor. Hatta sözünü ettiğimiz komisyon raporunda konuşulanlar tek tek ülkenin gündemine getiriliyor. Son bir yıldır nafakanın kaldırılması ciddi bir konu haline geldi. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme tartışması ve 6284 sayılı Yasa’nın zararları da keza öyle.

Aile anlatılıyor sonra; kadınların esas görevinin annelik olduğu, aile yaşamının önemi, aile ile uyumlu iş yaşamı, parçalanmış ailelerinin kötülükleri... Cumhurbaşkanı tarafından bizzat boşanmış kadınlar sapkın hayatlar yaşayan marjinal insanlar ilan edildi hatta. Bütün bunun toplamının yarattığı tablo ise boşanmanın son derece olağanüstü bir durum olduğu oluyor elbette. Bizzat siyasal iktidar boşanmayı kadınlar için asla yapılmaması gereken bir işe dönüştürmüş durumda.

Şimdi bunun sonuçlarını yaşıyoruz hep birlikte. Aslında daha doğrusu yaşayamıyoruz, kadınlar öldürülüyor bu sebeple. Siyasal iktidar bu kadar tehlikeli bir iş yapıyor işte.

Kadınların canı pahasına sürdürülecek bu evlilikler ısrarı, boşanmayı istemeyen erkeklerin saldırganlığını artırıyor. O nedenle kocalar, eski kocalarla birlikte bir devletin kadınları katletmesidir esas olarak karşımızda olan.

Şimdi tam karşımızda istikrarla uyguladığı politikanın sonucu olan bir iktidar var. Kadınlar açısından eşitsizliği o kadar büktüler ki, durum bir kadının her ne sebeple olursa olsun bitirmek istediği evliliği hayat memat meselesi yaptılar. Evlenmek, boşanmak, evlenmemek, çocuk yapmak ya da yapmamak hayatın doğal akışında olan birçok şeyden biri. İnsanlar bir sebepten evlendikleri gibi bir sebepten boşanabiliyorlar da. Üstelik bir evlilik ya da ilişki daimi bir mutsuzluk sebebiyse, kadın şiddet görüyorsa, artık bu ilişkiyi yaşamak istemiyorsa elbette boşanmalı. Devletin de bunun aksini dememesi gerekli doğal ki.

Yukarıda sözünü ettiğim yasal düzenleme değişikliği tartışmaları ile eş zamanlı öldürülüyor kadınlar. Kadınları şiddetten biraz olsun korumaya yarayan yasalardan duyulan rahatsızlık hiç bu kadar öz güvenle dile getirilmemiş olabilir. Nafaka mağduru babalar, boşanma mağduru erkekler ve kendilerine bir dolu isim veren gruplar büyük bir hırsla kadınlara saldırıyor. Gerçek dışı, yalan yanlış öykülerle nafakanın tamamen kaldırılması gerektiğini söylüyorlar, birçok kadının yaşamını kurtarmış olan 6284 sayılı Yasa’nın kadınlar tarafından suistimal edildiğini ifade edebiliyorlar. Uluslararası bir sözleşme olan İstanbul Sözleşmesi’nden devlet çekilsin diye kampanya yapanlar var memlekette.

İşte her şey birbiriyle bağlantılı, bütün yollar, bütün kapılar siyasal iktidara çıkıyor. Kadınların eşitsizliği üzerinden çizilen politika, bununla birlikte gelen güçlenen erkeklik, “Kadınları daha çok nasıl koruruz” mantığı yerine ellerindeki küçücük hakları da nasıl alırız noktasına geliyor. Sonuç; kadınlar ölüyor, kadınlar öldürülüyor.

ÖNCEKİ HABER

NASA, kategori 4 seviyesine yükselen Dorian kasırgasının görüntülerini yayımladı

SONRAKİ HABER

Demokrasi beşiğinden atıldı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...