18 Ekim 2012 10:49

Hayyam dizeleri yargılandı

“Irmaklardan şaraplar akacak” diyorsunCennet-i ala meyhane midir?“Her Mümin’e iki huri” diyorsunCennet-i ala kerhane midir?”Dünyaca ünlü şair Ömer Hayyam’ın bu dizeleri, “Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama” suçlamasıyla bugün hakim karşısına &ccedi

Hayyam dizeleri yargılandı
Paylaş
Eda Yıldırım

Cennet-i ala meyhane midir?
“Her Mümin’e iki huri” diyorsun
Cennet-i ala kerhane midir?​”

Dünyaca ünlü şair Ömer Hayyam’ın bu dizeleri, “Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama” suçlamasıyla bugün hakim karşısına çıktı.

Ünlü Piyanist Fazıl Say’ın, bu dizeleri sosyal medya üzerinden paylaşması üzerine hakkında 1.5 yıl kadar hapis istemiyle açılan davanın ilk duruşması İstanbul 19. Sulh Ceza Mahkemesi’nde görüldü. İlk duruşmaya, salonun darlığı ve  müştekiyle avukatlarının sataşmaları damgasını vurdu.

Salon küçük olunca sınırlı sayıda gazeteci ve izleyici salona alındı ancak bu bile salondaki yer sıkıntısını çözmedi. Say, avukatlarının arasında sıkışık vaziyette oturmak zorunda kaldı. Yine avukatların dosyalarını veya  notebooklarını koyacağı herhangi bir masa da yoktu. Salonun darlığı içeride ve dışarıda büyük tepkilere neden oldu.

Duruşmayı izleyen İstanbul Barosu Avukat Hakları Merkezi Başkan Yardımcısı Av. Ömer Kavili, duruşma salonunun küçüklüğünü rezalet olarak değerlendirdi.

Duruşmayla ilgili açıklama yapan Kavili, “Bu konu T.C.nin Adalet Bakanlığının İstanbul’daki temsilcisi olan Cumhuriyet Başsavcılığının idari bir kusurudur. Devlet bu yargılamaya kamuoyunun etkisini ve ilgisini bilmesine rağmen bu dar salonda yapmıştır” dedi. Duruşmaya sınırlı sayıda gazetecilerin alınmasıyla mahkemenin halkın haber alma özgürlüğünü engellediğini belirten Kavili, “Duruşma salonuna kadar üç barikat kurulmuş. Eğer bu yargılama Türk milleti adına yapılıyorsa, onun temsilcileri ve haber kaynağı olan basın mensupları duruşma salonuna alınmayarak neden koridorda bekletildi?​” diye sordu. Şikayetçilerin, Tanrıya hakaret iddiasını da, “Burada Ateistler olması durumunda onların manevi duygularının nasıl tatmin edileceği paradoks olarak kaldı. Bunun da tartışılması gerekir” yorumunu yaptı.

MÜŞTEKİLERDEN SAY’A SÖZLÜ SALDIRI

Duruşmaya Say ve avukatları; şikayetçiler Ali Emre Bukağılı, Turan Gümüş, Orkun Şimşek ve avukatları hazır bulundu. Kimlik tespitiyle başlayan duruşma, iddianamenin okunmasıyla devam etti. Daha sonra mahkeme heyetine iki sayfalık yazılı savunmasını veren Say, hakkındaki bütün suçlamaları reddettiğini beyan etti.

‘İSTERSE İKNA DA EDERİZ’

Daha sonra davacı Ali Emre Bukağılı söz alarak, Say’ın Twitter üzerinden dini değerlere hakaretlerde bulunduğunu söyledi. Bukağılı’nın, “Allahın varlığı apaçık ortada, konuşuruz bunu, isterse ikna da ederiz” sözleri salonda tepkilere neden oldu. Avukatların da tepkileri üzerine Bukağılı’nın avukatı kapalı oturum talebinde bulundu. Bukağılı da hakim Pur’a, “Muhatabım sizsiniz. Bu dava Türk milleti adına açıldı” deyince Pur, “Muhatabın ben değilim mahkeme” dedi.

SAY: ‘SATAŞMA VAR’

Söz alan Say, Bukağılı’ya dönerek, “Benimle ilgili başka bir şey görüyor musun?​” dedi. Bukağılı da, “Sanatçının mesleği öne çıkarılıyor, ben de yüksek inşaat mühendisiyim” deyince Say, “Bu sataşma ve iftiradır” dedi. Şikayetçilerden Turan Gümüş, Say’ın yazdığı ifadeleri okuduğunda incindiğini belirtirken diğer müşteki Orkun Şimşek de, söz konusu ifadelerin, ifade özgürlüğü ile açıklanamayacağını söyledi.

DAVACI AVUKATINDAN SÖZLÜ SALDIRI

Davacıların konuşmalarının ardından Ali Emre Bukağılı’nın avukatı Ayfer Bayer söz aldı. Bayer, “Sanığın tavırlarından da anlaşılacağı üzere bire bir görüyoruz. Sevgi yok, saygı yok, tahammül yok” deyince müdafii avukatlar Say’a hakaret edildiği gerekçesiyle Bayer’in sözlerinin tutanağa geçmesini istedi.

MÜŞTEKİLER SAY’IN TAKİPÇİSİ Mİ?

Fazıl Say’ın avukatı Meltem Akyol da söz alarak “Müştekiler müvekkilimin Twitter’da takipçileri mi, değiller mi öncelikle tespitini talep ediyoruz” dedi. Twitter’ın sohbet ortamı olduğunu ifade eden Akyol, “Hiçbir hakaret, aşağılama, istismar yoktur. İfade özgürlüğü kapsamındadır, kamu düzenini bozucu unsuru yok. Beraat talep ediyorum” dedi.

DURUŞMA 18 ŞUBATA ERTELENDİ

Beyanların alınmasının ardından mahkeme  ara kararını açıkladı. Karara göre  avukatların Fazıl Say’ın turneleri gerekçesiyle duruşmaya katılım zorunluluğunun kaldırılması yönündeki talebi kabul edildi. Duruşma gerekli delillerin toplanması için 18 Şubat tarihine ertelendi.

Duruşma sonrası Sanatçı Girişimi bir açıklama yaparak davaya tepki gösterdi. Girişim adına konuşan Orhan Aydın, davayı Türkiye tarihinin kara bir lekesi olarak nitelediklerini belirtti.


Fazıl Say’ın davasını Avrupa Parlamentosu adına izlemek üzere Türkiye’ye gelen Milletvekili Sevim Dağdelen, duruşmanın ardından 102 Almanya Federal Parlamentosu Milletvekilinin imzasını taşıyan mektubu okudu.

Başbakan Tayyip Erdoğan’a gönderilen mektubun tam metni şöyle:
“Fazıl Say’a karşı mahkeme
Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,
Biz, Federal Meclis Milletvekilleri olarak, dünyaca ünlü Piyanist ve Besteci Fazıl Say’a karşı devam eden mahkeme davasından kaygı duymaktayız.
18 Ekim 2012’de İstanbul Sulh Ceza Mahkemesi’nde, sosyal paylaşım sitesi Twitter’e yazdığı bir iletiden ötürü, ‘Halkın benimsediği dini değerleri alenen aşağıladığı’ iddiasıyla 9 aydan 1 buçuk yıla kadar hapisle cezası istemiyle yargılanacak. Mahkemede ceza alması, sanatçının gelecekte piyanist olarak mesleğini icra etmesini imkansız kılacaktır.
Twitter’e yazılan bir ileti nedeniyle dava açılmasını ve yüksek ceza talebiyle yargılanmasını orantısız bir yaklaşım olarak değerlendiriyoruz. Özellikle de, Türkiye Cumhuriyeti’nin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini imzaladığı göz önüne aldığımız; Bu sözleşmenin 10. Maddesi kapsamında ‘ifade özgürlüğü’ güvenceye alınmıştır. Aynı şekilde Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda da ifade özgürlüğüne büyük değer biçilmiştir.
Demokratik ve laik hukuk devletinde, salt bir görüşün ifade edilmesi ağır suçlamalara ve uzun hapis cezalarına neden olmamalıdır. Böyle bir dava sanatsal özgürlüğe bir darbe olduğu gibi Fazıl Say şahsında ise aynı zamanda insanlık kültürüne bir darbeyi teşkil etmektedir.”


MUHALİF İNSANLAR YOK EDİLMEK İSTENİYOR

Sanatçı dostları ve siyasetçiler Say’ı yalnız bırakmadı. Oyuncu Tarık Akan, Rutkay Aziz, Bülent Kayabaş, Orhan Aydın, Ressam Bedri Baykam, Heykeltıraş Mehmet Aksoy, Selçuk Yöntem, Televizyoncu Nebil Özgentürk, Sanatçı Edip Akbayram, İstanbul Bağımsız Milletvekili Abdullah Levent Tüzel, Almanya Parlamentosu Milletvekili Sevim Dağdelen, Emek Partisi Genel Başkanı Selma Gürkan ile Evrensel Sanat başta olmak üzere pek çok sanatçı ve demokratik kitle örgütü duruşmayı izlemek üzere Çağlayan’a geldi. Siyasetçilerden, gazetecilere, sanatçılara kadar bir çok kesim Fazıl Say’ın yargılanmasını kınadı.

FAZIL SAY’IN BERAAT ETMESİNİ İSTİYORUZ

Almanya Parlamentosu Milletvekili Sevim Dağdelen: Gerçekten ben şok oldum. Böylesi gereksiz davalarla mahkemeleri meşgul etmek, böylesi bir sanatçıyı meşgul etmek ve bu kadar insanı meşgul etmek akıl almayan bir durum. Fazıl Say’ın beraat etmesini istiyoruz. Avrupa Parlamentosu olarak burada AKP rejiminin de sorumluluğunun olduğunu düşünüyoruz. Yüzyıllar sonra da Avrupa’da dahi çok değerli bulunan büyük Matematikçi Hayyam’ın eserlerinin karalanması kabul edilemez. Bunu büyük bir insanlık suçu olarak değerlendiriyoruz.

CEZA YASASI DEĞİŞMELİ

İstanbul Bağımsız Milletvekili Levent Tüzel: İfade özgürlüğünün ne kadar tehdit altında olduğunu gösteren çok önemli bir yargılama. Bu yargılama şunu gösteriyor ki, ceza kanununda örgütlenme hakkı ve özgürlüğü gibi, düşünce ve inanç özgürlüğü yönünde sayısız engel olan madde var. Yeni bir anayasanın yapılması sürecinde hep dile getirdiğimiz düşünce, örgütlenme ve inanç özgürlüğü yönündeki engellerin temizlenmesi. Eğer gerçekten laik demokratik bir ülke olacaksak ceza yasasında bu türden maddelerin olmaması gerekiyor. Ama yine benim gözlediğim bir şey; bugüne kadar inançlarını, inançsızlığını, farklı düşüncelerini ifade ederken özellikle Fazıl Say’a dönük böylesi bir yargılamanın oluşturulmuş olması çok bilinçli ve siyasi bir tutum olduğunu gösteriyor. Biz bu yargılamayı kınıyoruz.

Ertuğrul Mavioğlu (Gazeteci): Faşizm bir konuşma yasağı değildir. Faşizmin istediğini söyleme zorunluluğudur. Onların söylemek istediklerini söyleme zorunluluğu. Yapmazsak mahkemelerde süründürürüm, cezaevlerinde çürütürüm ya da bir yerde kafasına sıkar öldürürüm diyorlar. Fazıl Say onların söylediklerini söylemediği için bugün burada yargılanıyor.

Nebil Özgentürk (Televizyoncu): Bir korku imparatorluğu yaratılmak isteniyor. Muhalif insanlar bir gerekçe bulunarak yok edilmek isteniyor. Bu durum ancak darbe dönemlerinde olur. Fazıl Say’ın yıllardan beri süregelen muhalif kimliğinden dolayı böyle bir atmosferin yaratıldığını düşünüyorum.

Engin Güdük (Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı): Bilindiği üzere iktidar ve siyaset kendisine muhalif gördüğü bütün kanatları susturmak için bütün olanaklarını kullanıyor. Fazıl Say inançsal kimliğinin dışında bu ülkede bütün topluma mal olmuş, bu ülkeyi  dünyaya tanıtmış bir sanatçı. Bugün onun yanında olmak insani de bir görevdir. (İstanbul/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Kışanak'ın okuyamadığı mektup...

SONRAKİ HABER

Gül: Herkesin katkı için uğraşması gerekir

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...