22 Temmuz 2019 05:00

SES üyesi sağlık emekçileri: Örgütlü mücadeleyi büyütmekten başka çaremiz yok

Tüm bu adaletsizliklerin düzeltileceği bir TİS için Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikasına çok iş düşüyor. Çalışma alanlarımızda emekçileri mücadeleye davet etmekten başka çaremiz yok!

ARŞİV | Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Türkan AYDOĞMUŞ
SES Aksaray Şube İÜ Haseki Kardiyoloji Enstitüsü İşyeri Temsilcisi

Bir işyeri düşünün; 24 saat hizmet veren üniversite hastanesi, çalışanlar farklı sosyal güvencelerde çalışıyor (2547, 657, 4/B, sözleşmeli, taşeron, hizmet alımı...). 24 saat hizmet üretilen, vardiyalı çalışılan bir alan hastaneler. Servis olmadığı için çalışanlar çoğunlukla ulaşımı kendi imkanlarıyla sağlıyor. Doktorlar nöbet sonrası izin kullanamadan mesailerine devam etmeleri nedeniyle sürekli yorgun çalışmak durumunda kalıyor. Üstelik nöbet ücretleri çok az ve zamanında ödenmiyor. Bu hastanede eleman eksiliği nedeniyle eskiden beş kişinin yaptığı işi şimdi iki kişi yapıyor. Bu sebepten sağlık hizmetinde kalite düşüyor. Angarya işler artıyor, çalışana kaldıramayacağı iş yükü biniyor.

Doğum yapan kadın çalışanlar 16 hafta sonrası işe başlamak zorunda kalıyor ama 24 saat aralıksız çalıştığı halde işyerinde yirmi dört saatlik kreş hizmeti yok. Ücretsiz izne ayrılsa ekonomik zorluk yaşıyor. Hastanede uzun zamandır uygulanan performansa dayalı ek ödemeler yapılıyor. Yasaya göre özel birim farkı olması gerekiyor fakat performans denen ticari bakışla akademik kadroya ödeme yapılıyor diğer çalışanlara türlü bahanelerle ek ödeme verilmiyor.

Emeklilik yaşı gelen arkadaşlar emekli olamıyor çünkü emekli maaşıyla geçinilmiyor. Emekçiler en azından 3600 ek gösterge hakkının yasallaşmasını istiyor ki maaşlarda biraz iyileştirme olsun. Şu an ödenen maaşlar yoksulluk sınırının altında, emeklilikte ise açlık sınırında ücretler alınıyor.

Bu yoğun çalışma karşılığında emeğimizin karşılığını  almak için mücadeleye giriştiğimizde ise yandaş sendikaları çıkarıyorlar karşımıza. Emekçilere yetkili sendikaya üye olması için dayatmada bulunuluyor. Tüm bu adaletsizliklerin düzeltileceği bir toplu iş sözleşmesi için Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası’na (SES) çok iş düşüyor. Çalışma alanlarımızda örgütlü mücadeleyi büyütmekten, emekçileri bu mücadeleye davet etmekten başka çaremiz yok!


KENDİMİZE SORMAMIZ GEREKEN SORU

Birsen SEYHAN
SES Aksaray İşyeri Temsilcisi

İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde çalışanların çok fazla sorunu var. Sendikalara üye olan ve olmayan bütün sağlık emekçileri taleplerde ortaklaşıyor. Fakat mücadelede neden ortaklaşılamıyor? Sormamız gereken soru bu olmalı!

TİS taleplerini toplarken iş yoğunluğundan dolayı taleplerini kağıda dökmeye, söylemeye, tartışmaya ve çözüm sunmaya vakit bulamadığını söyleyenler oluyor. Bir diğer mesele ise bugüne kadar sağlık çalışanlarının TİS süreçlerine dahil edilmediği gerçekliği. Bir sendika tarafından TİS’e giderken taleplerin toplanması şaşırtıyor sağlık emekçilerini. Yetkili sendikanın ne yaptığı bilinmiyor, nasıl bir çalışması olduğundan haberi yok kimsenin. Sadece sonuç üzerinden tartışılıyor toplu iş sözleşmesi. “Ne kadar zam almışız, ücretlerimiz ne kadar artacak?​” En çok sorulan sorular bunlar.

Biz SES olarak bu dönem emekçilerin sesi olmaya devam ediyoruz. Çalıştığımız işyerlerimizde talepleri dinlemeye, toplamaya devam ediyoruz.


KESK MASAYI KESİNLİKLE TERK ETMEMELİDİR

Eylem Eroğlu
SES Ankara Şube Yöneticisi

Sendikamızın 2019-2020 sözleşme taleplerini belirlemek amacıyla başlattığı kampanya çalışmaları vesilesiyle işyerlerimizde TİS sandıkları kurduk. Stantlar açarak arkadaşlarımızın taleplerini anket yöntemiyle belirlemeye çalıştık.

TİS sandığı, 3600 ek gösterge, fiili hizmet zammı gibi imza kampanyalarımız kadar pek ilgi görmedi. Her stant çalışmasında olduğu gibi konuyla en ilgili kesim, 696 sayılı KHK ile kadroya geçen işçiler ve kadro dışı kalan sözleşmeli çalışanlardı. Ama özellikle doktorlar verdiğimiz broşürleri bile almaktan imtina ettiler. Stantlarımıza az ilgi gösteren başka bir çalışan profili ise mesleklerinin baharındaki gençlerdi. Özellikle genç hemşirelere broşür vermekte, göz teması kurmakta bile zorlandık. Bu durum oldukça korkutucu ve üzerinde ciddi düşünülmesi gerekir. Anketleri dolduran arkadaşlarımızın çoğu orta yaşın üzerinde, emeklilikte yaşa takılanlar ya da emekliliği dolmak üzere olan kıdemli çalışanlardı. Yani üyemiz olsun olmasın sendikamızı başından bu yana bilenlerdi.

SEYİRCİ OLMAMALIYIZ

Hastanelerde çalışanlar tarafından doldurulan anketlerde temel ücretin 6500- 9000 TL arasında olması, nöbet ücretlerine yüzde 250 zam yapılması, performans uygulamasının kaldırılması ve döner sermayenin emekliliğe yansıtılması, vergi dilimlerinin yeniden düzenlenmesi, 3600 ek gösterge hakkının tüm sağlık çalışanlarına verilmesi, çalışanların yönetimde söz sahibi olabilmeleri, mobbingin engellenmesi, yemek sorunun çözülmesi, çalışma alanlarının güneş alması ve havalandırmasının bulunması, poliklinikte muayene edilen hasta sayısının 25 olarak belirlenmesi, 7/24 saat ücretsiz kreş sağlanması, risk tazminatı verilmesi, hemşire başına düşen hasta sayısının azaltılması, yeterli çalışan istihdam edilmesi, liyakat ve kariyer ilkesinin hakim kılınması, çalışanlara yönelik sosyal ve dinlenme tesislerinin kurulması, ücretsiz servis, engelli çalışanlara kolaylık sağlanması gibi talepler sıklıkla yer aldı.

İşyerlerimizde “TİS sandıkları” kurmak bir görevdir. Zira pazarlık etmek için güç ve dengeleri eşit olan, iki farklı tarafın olması gerekir. Tarafı ve çıkarı aynı olanların yaptığı işin adı pazarlık değil iş birliğidir. Bu iş birliği sonucunda oynanan “orta oyununu” er ya da geç bozacak olan elbette gerçek sendikalar ve örgütlü mücadele olacaktır. Bu nedenle KESK orta oyununu dışardan izleyen tarafsız bir seyirci olmamalıdır. Hükümete yönelik tutum belirlerken sendika içi demokrasinin sesine kulak vermeli ve masayı terk etmemelidir.

ÖNCEKİ HABER

Gümüşhane'de kentin üst yamacına dökülen tonlarca hafriyat halkı korkutuyor

SONRAKİ HABER

DİSK Kurucu Başkanı Kemal Türkler kimdir?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...