18 Mart 2019 04:53
Son Güncellenme Tarihi: 18 Mart 2019 14:11

Zülküf Gezen'in 'tecridi protesto için' yaşamına son verdiği açıklandı

Cezaevinde bulunan Zülküf Gezen'in Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması için yaşamına son verdiği açıklandı.

Fotoğraf: MA

Paylaş

Tekirdağ 2 No'lu F Tipi Cezaevi'nde hükümlü olarak bulunan 30 yaşındaki Zülküf Gezen'in Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması için yaşamına son verdiği açıklandı. Gezen’in 1 Mart’ta açlık grevine girdiği ancak rahatsızlığı nedeniyle 10 gün sonra bıraktığı öğrenildi. Gezen'in cenazesi, ailesinden habersiz şekilde Diyarbakır'a getirildi ve polis eşliğinde defnedildi. Gezen'in mezarını ziyaret etmek isteyenler polis tarafından engellendi.

Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığı ise Gezen'in "fedai eylemi gerçekleştirdiği" yönündeki haberlerin doğru olmadığını söyledi. 

Tekirdağ 2 No’lu F Tipi Cezaevindeki Zülküf Gezen’in dün PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridi protesto etmek için kendisini astığı açıklandı. 

AMCA AHMET GEZEN: TECRİDİ KIRMAK İÇİN BU EYLEMİ YAPTI

Zülküf Gezen’in amcası Ahmet Gezen, Medya Haber TV’deki programa katılarak, yeğeninin ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası aldığını ve 12 yıldır tutuklu bulunduğunu anlattı. Amca Gezen, “Kürt halkının başı sağ olsun. Zülküf Abdullah Öcalan üzerindeki tecridi kırmak için bu eylemi yapmıştır. Tüm Kürt halkının başı sağ olsun” dedi. 

10 GÜN AÇLIK GREVİNDE KALDI 

BBC Türkçe’nin haberine göre de Amca  Ahmet Gezen, yeğeni Zülküf'ün de 1 Mart'tan itibaren açlık grevine girdiğini ama Hepatit B hastası olduğu için onuncu günün sonunda arkadaşlarının ona eylemden vazgeçirdiğini söyledi.

Gezen, yeğeninin herhangi bir psikolojik sorunu olmadığını ifade etti.

BAŞSAVCILIK REDDETTİ

Sabah gazetesinin internet sitesinde yer alan habere göre Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan açıklamada, "Sözde 'tecride karşı fedai eylemi' söz konusu olmayıp, ilk bulgulara göre bahsi geçen hükümlünün ölümü kendisini asarak intihar etmek suretiyle meydana gelmiştir" diye iddia edildi.  

CENAZE POLİS EŞLİĞİNDE DEFNEDİLDİ

Mezopotamya Haber Ajansı’nın aktardığına göre; dün yaşamını yitiren Zülküf Gezen’in cenazesinin bu sabah 09.50 uçağı ile Diyarbakır’a getirilerek, Bağlar ilçesinde bulunan Yeniköy Mezarlığı’na defnedilmesi bekleniyordu.  Ancak Gezen’in cenazesi, Türk Hava Yolları’nın TK2600 sayılı seferi ile 00.20’de ailesinden habersiz Diyarbakır’a getirildi. Haberi alan Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekilleri Pero Dündar, Musa Farisoğuları, Remziye Tosun, Nuran İmir, Feleknas Uca, Saliha Aydeniz ve Ayşe Acar Başaran, cenazeyi almak üzere Diyarbakır Havalimanı’na geldi. Havalimanı yüzlerce polis ve zırhlı araçlarla abluka altına alınarak, HDP’li vekillerin geçişi engellendi. Burada vekilleri kalkanlarla çembere alan polis müdürü, milletvekillerinin cenazeye katılmalarına izin vermeyeceğini belirterek, “Ben devletim, devlet kararı var. Aileye taziyede bulunabilirsiniz ama cenazeye katılamazsınız” dedi.

Daha sonra polis, cenazeyi alarak ranger ve sivil araçlar eşliğinde Yeniköy Mezarlığı’na götürdü. Yeniköy Mezarlığı’nı da zırhlı araçlar ve çevik kuvvet ekipleri ile abluka altına alan polis, HDP’li vekiller Saliha Aydeniz, Semra Güzel ve Nuran İmir’i sürükleyerek mezarlığa girişlerini engelledi. Cenaze, polis eşliğinde bazı aile bireylerinin de katılımıyla defnedildi. 

"CENAZE NAMAZINI DÖRT KİŞİ KILDIK"

Amca Gezen cenazenin defnedilmesini şöyle anlattı: “Gece 23.00’te devlet güçleri Diyarbakır’daki evimize geldi. Cenazeyi getirdiklerini söylediler. Aysun adında birinin refakatçi olduğunu söylediler. Ancak ailede Aysun adında kimse yok. Bize, ‘Eğer gelip cenazenizi havalimanından alacaksanız alın, almayacaksanız yarınki olaylara tedbiren cenazeyi kaldıracağız’ dediler. Mezarı hazırladıklarını, hocayı getirdiklerini, aile katılmazsa cenazeyi kaldıracaklarını söylediler.

Ailenin cenazeyi almak için Diyarbakır Havalimanı’na gittiğini ifade eden Gezen, “Havalimanından Yeniköy Mezarlığı’na kadar polis ablukasında gittik. Milletvekillerini de içeri almadılar. Cenazemizi kendimiz yıkadık. Cenaze namazında da dört kişi katıldık” diye konuştu. 
 
 Cenaze namazının ardından duaların okunmasına müsaade edilmeyerek, cenazenin derhal defnedilmesi yönünde baskıya maruz kaldıklarını dile getiren Gezen, “Camiden mezarlığa kadar ambulans verilmedi. Ambulansın mesaisinin bittiğini söylediler” diyerek tepki gösterdi. 

MEZARI ZİYARET ETMEK İSTEYENLERE POLİS SALDIRISI

Öğle saatlerinde Zülküf Gezen'in kabrini ziyaret etmek üzere Yeniköy Mezarlığı'na gitmek isteyen kitleye polis saldırdı. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Mehmet Arslan ve partinin bölge vekillerinin de aralarında bulunduğu kitlenin önü mezarlık girişinde kesildi. Buraya kalkan ve zırhlı araçlarla barikat kuran polis, kitleye tazyikli suyla saldırdı.

Polis ile vekiller arasında uzun süren mücadelenin ardından vekiller barikatı aştı. Mezarlık içinde bir kez daha polisler tarafından çembere alınan vekillerin kabrin başına gitmesine izin verilmedi. Vekiller Gezen ailesine taziye ziyaretinde bulunmak üzere Şaklat Yasevi'ne doğru geçti.

Taziye evine gelen HDP'lileri, Gezen'in ailesi karşıladı. Temelli, Koçyiğit, Arslan ve milletvekilleri aileye başsağlığı dileklerini iletti.

TEMELLİ: TALEPLERİ KARŞILAYIN

HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli yaptığı konuşmada, "Eğer, Adalet Bakanlığı üzerine düşen görevi yerine getirseydi, bugün yaşamını yitiren arkadaşımız yaşamaya devam ederdi. Bir an önce Adalet Bakanlığı üzerine düşeni yapmak zorundadır. 800'e yakın kez avukatlar İmralı'ya gitmek için başvuru yapıyor ama her defasında bir bahane uydurularak talep reddediliyor. Artık bahane üretilmesin, artık bir başka insanı daha cezaevinde yitirmek istemiyoruz. Leyla Güven'i kaybetmek istemiyoruz" diye belirtti. 

"YETMEDİ MEZARLIKLARI TECRİT EDİYORSUNUZ"

Ailenin acısını paylaştıklarını belirten Temelli, şöyle devam etti: "İnsanlar birini yitirdiği zaman dini ve inançlarına göre defin etmek isterler. Bugün, bu hak, burada herkesin gözü önünde gasbedilmiştir. Biz buradayız, bunu teşhir ediyoruz. Sürekli dini istismar edenler bir kez daha dini istismar etmiştir. İnsanların dini duyguları ile oynamışlardır. Gidin şu mezarlığın haline bakın, fotoğrafını çekin. Nerde görülmüştür bir mezarlığın TOMA'larla, polislerle kuşatıldığı, tecritleştirildiğidir. İnsanları tecrit ettiniz, yetmedi şimdi mezarlıkları tecrit ediyorsunuz. Orada insanlar ne yetirdiklerinin dini vecibelerini yerine getirebiliyor ne de sonrasında gidip duasını yapabiliyor. Bu reva mıdır, bu nasıl bir nefret suçudur.” 

İHD: ZÜLKÜF GEZEN’İ HÜKÜMETİN DUYARSIZLIĞI ÖLDÜRDÜ

İnsan Hakları Derneği tarafından açlık grevindeki Zülküf Gezen’in hayatına son vermesiyle ilgili yapılan açıklamada Gezen’in ölümüne hükümetin duyarsızlığının neden olduğu ifade edildi.

Tecrite karşı başlatılan açlık grevleri sürecine ilişkilerin kaygıların arttığı belirtilen açıklamada, “Leyla Güven’in başlattığı ve 130. günlerine varmış bulunan açlık grevine duyarsız kalan hükümetin bu tutumu, kamuoyunun bu hukuk dışı uygulamaya karşı duyarsızlığı ve toplumun sessizliği, mahpusların farklı eylem biçimleri ile seslerini duyurma çabasına girmesine neden oldu. Ve daha şimdiden, Tekirdağ 2 No lu F Tipi Hapishanesinde tutulan 32 yaşında bir mahpus, Zülküf Gezen hayatına son verdi” denildi.

Leyla Güven'in yanında, açlık grevinin 100. günlerindeki yüzlerce tutukluda ciddi sağlık sorunları ortaya çıkmasına rağmen, hükümetin konuyu seçim sonrasına ertelediğine dair duyumlar olduğu belirtilen açıklamada şu ifadeler kullanıldı: “Zülküf Gezen’in ölümünde olduğu gibi, açlık grevi sürecinde yaşanacak ve mahpusların yaşam hakkını ortadan kaldıracak ya da sağlıklarında kalıcı hasar bırakacak her tür olaydan; İmralı hapishanesinde hukuku uygulamayan, hukuku uygularken ayrımcılık yapan, açlık grevlerine duyarsız kalan başta hükümet olmak üzere tüm yetkililer sorumlu olacaktır. Hükümeti ve devlet yetkililerini açlık grevinin son bulması için derhal göreve çağırıyoruz."

GEZEN NEDEN TUTUKLUYDU?

Diyarbakır'ın Balıkçılarbaşı Semti'nde 10 Ekim 2007 yılında bir polisin yaşamını yitirdiği ve 2'si polis 6 kişinin de yaralanması ile sonuçlanan saldırı ile ilişkisi bulunduğu gerekçesiyle Zülküf Gezen hakkında açılan dava 19 Şubat 2010’da Diyarbakır 6'ncı Ağır Ceza Mahkemesinde karara bağlandı. Mahkeme heyeti, Zülküf Gezen’in TCK'nin 82/1 maddesi gereğince ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verdi. Ayrıca patlama olayında 5 kişinin yaralanmasına ilişkin de TCK'nın 35’inci maddesi gereğince "Eyleminin teşebbüs aşamasında kalmış olması, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı göz önüne alınarak" her bir kişinin yaralanması nedeniyle 20'şer yıldan toplam 100 yıl hapis cezası verildi. Ayrıca eylemin "Suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmiş olması" iddiasıyla 5 yıl hapis cezası ve bin gün adli para cezası verildi. "Mala zarar vermek" iddiasıyla 1 yıl hapis cezası veren mahkeme heyeti, bu cezayı artırarak 4 yıl 6 aya çıkardı. Gezen’e ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ve toplam 109 yıl 6 ay hapis cezası verildi. (HABER MERKEZİ)

ÖNCEKİ HABER

Gazetelerde 'Ne Var Ne Yok?' - 18 Mart 2019 Pazartesi

SONRAKİ HABER

Cumhur İttifakı yasağa rağmen okullarda seçim çalışması yürütüyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa