08 Mart 2019 07:34

Akademide 'kariyer basamakları' yalnızca kadınlara engel

ODTÜ Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aslı Bugay Sökmez: Akademik kariyer yukarı doğru ilerledikçe kadınların oranı düşüyor.


Fotoğraf: DHA

Paylaş

ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampüsü Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aslı Bugay Sökmez, akademik dünyanın başlangıç noktası olarak sayılabilecek araştırma görevlilerinin yüzde 50,4'ünün kadın olduğunu, ancak yukarı doğru akademik kariyer ilerledikçe bir anda farkın açıldığını belirterek, “Yani akademide üst yöneticilikte kadınlar cam tavanları kıramıyor” dedi.

Sökmez, 8 Mart dolayısıyla akademideki kadın oranlarını değerlendirdi. “Cam tavan” sendromunun, “kadınların bulundukları kademeden daha yüksekteki pozisyonlara yükselmek için gerekli niteliklere sahip olmalarına rağmen psikolojik engellemeler nedeniyle yükselememeleri” durumunu temsil ettiğini anlatan Doç. Dr. Sökmez, “üzerlerine kapatılan cam tavan açılsa bile en fazla cam kavanozun boyu olan 30 santimetreye kadar zıplayan pireler” deneyini anımsattı.

Deneyin günümüzde kadınların sosyal yaşantılarından iş hayatına kadar karşılaştıkları görünmez psikolojik engellerini, engellenmelerini anlattığına işaret eden Sökmez, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Geleneksel cinsiyet rolleri gereği küçük bir kız çocuğu iken genellikle kız çocuklarına kariyer planı olarak sadece evlenme ve anne olma hedefi oluşturuluyor. Daha sonra okuma şansı olanların mesleklerine de eğer çok lazım olursa kullanabilmeleri için 'bileklerinde altın bilezik' olarak düşünülüyor. Toplumsal öğrenmelere uygun olarak, meslek sahibi kadınların birçoğu da medyada görünen ünlü ve model alınan kadınların çoğu gibi eğer statü sahibi, sosyo-ekonomik düzeyi yüksek bir eş bulurlarsa işi bırakmaya özendiriliyor. Mesleğine devam edenlerin ise ya evlendikten sonra ya da eğer çocuk sahibi olursa anne olduktan sonra kariyer hedefleri ellerinden alınıyor ya da yavaşlıyor.”

‘AKADEMİK KARİYER DE SOKAKTAN ÇOK FARKLI DEĞİL’

Aslı Bugay Sökmez, “Akademik kariyer yolculuğunda kadınların karşılaştığı eşitsizlik, toplumdan çok farklı değil. Aynı eğitime ve aynı unvanlara sahip kadın ve erkek arasından yönetici seçilecek olsa, öncelik kadınlar tarafından da yine erkeklere veriliyor. Alanın daha başarılı olanının erkekler olduğu düşüncesi parlatılıyor” diye konuştu.

Dünyanın birçok ülkesinde de akademide kadın istihdamının yüzde 50'lere yaklaşmasına rağmen üst düzey yöneticilik ve profesörlük sayılarının erkek akademisyenlerin oldukça gerisinde olduğuna dikkati çeken Sökmez, şunları kaydetti:
“YÖK verilerine göre, 162 bin 350 öğretim üyesinin yüzde 44'ü kadın. Akademik dünyanın başlangıç noktası olarak sayılabilecek araştırma görevlilerinin yüzde 50,4'ü, yani yarısı kadın, bu noktada erkeklerle eşit orana sahip oldukları görülüyor. Doktor öğretim üyelerinin de yüzde 43'ü kadın. Ancak akademik kariyer yukarı doğru ilerledikçe bir anda fark açılıyor. Doçentlerin yüzde 39'u, profesörlerin ise yüzde 31'i kadın. Yani akademik dünyanın tepesinde erkeklerin sayısı kadınların yaklaşık olarak 2 katı. Yani akademide üst yöneticilikte kadınlar cam tavanları kıramıyor.”

Akademide üst düzey idarecilik pozisyonlarında kadınların sayısının erkeklere oranlara çok daha az olduğuna dikkati çeken Doç. Dr. Sökmez, "Türkiye'de 206 üniversite rektörünün sadece 18'i, yani yüzde 9'u kadın. Kadın dekan sayısı ise toplam 322, yani yüzde 18'i kadın. Görüldüğü gibi vakıf üniversitelerinde devlet üniversitelerine göre kadın üst düzey yönetici sayısı daha yüksek. Oysa kadın rektör oranı için Avrupa ortalaması yüzde 14,3, ABD'de aynı oran yüzde 26, İsveç'te yüzde 43. Yani kadınları akademide de erkekler yönetmektedir” şeklinde konuştu. (AA)

ÖNCEKİ HABER

Çin: Huawei davası kasıtlı siyasi baskıdır

SONRAKİ HABER

Akar: İdlib'de Rusya ile ortak devriye başladı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...