06 Aralık 2018 21:57

Gençlik örgütü pamukta mı yetişir?

Güçlü bir komünist gençlik örgütü gücünü partisinden alır. Aksi halde ilk esen rüzgarda ya kırılır ya da pamuğa bağlı köklerinden kopar.

Paylaş

Suna KARAYEL

İstanbul

 

“Gelecek, ülke ve dünyanın gidişatı nasıl günler getirecek? İş bulabilecek miyim?...”

Ve daha pek çok benzer soru... Genç kuşakların yaşadıkları çelişkilere dair bu liste uzayıp gidebilir. Bu soruların cevapları ise genç kuşakların toplum tarihinde durduğu yer ve oynayacağı rolün hem altını çizer hem de bir takım “zorunluluklara” işaret eder.

Nedir peki bu zorunlulukların temeli?

İŞÇİ SINIFI VE GENÇLİK

İşçi sınıfı geleceği kuracak olan sınıftır; gelecek ise toplumun genç kuşağı olarak gençliğindir. İşçi sınıfı, geleceği gençliğe verecek, gençliği bugün içinde bulunduğu aşırı sömürü, geleceksizlik, gerici emperyalist savaşların kurbanı olma vb. durumundan kurtaracaktır. Gençlik de kurtuluşunu ve geleceğini, proletaryada, sosyalizmde bulmak zorunda olan bir toplumsal kesimdir. Yani işçi sınıfı ve gençlik arasındaki ilişki, bugünün ve geleceğin sorunu olarak, birbirine kenetlenmiş ve şekillenmiş, bugünü ve geleceği olan bir ilişkidir. Bu ilişki komünist partilerin gençliğin örgütlenmesine dair olan programlarını belirler, gençliğin örgütlenmesinin formüllerini ortaya koyar. Durumun ciddiyetini bir kez böyle ortaya koyduktan sonra bu sorunda kafa karışıklığı ve ortalığı bilinçli olarak bulandırma faaliyetlerinin kaçınılmaz olduğu da kendiliğinden anlaşılabilir.*

Burjuva ideolojik saldırısının örgüt ve örgütlenme üzerinde yarattığı tahribat yalnızca örgütsüzlük propagandası ile sınırlı değil. Gençliğin enerjisini boşaltmak, mücadele eğilimlerini törpülemek, burjuva ideolojileri gençlik yığınları içerisinde çeşitli kollardan örgütlemek... Sınıflar mücadelesinde en önemli yedek gücü olan gençliğin, işçi sınıfı ile arasındaki ilişkiyi bulanıklaştırmak...

Bu gerici çabalar, doğrudan burjuvazinin ideolojik saldırılarından gelebileceği gibi sol, sosyalist, komünist gibi sıfatları kendine yakıştıranlardan da gelebilir.

Bu yazımızda amacımız kısır tartışmalara girmek değil; gerici faşist bir politik rejimin adım adım örgütlendiği kritik bir süreçten geçerken gençliğin mücadelesinin ihtiyaçlarını gözetmeyen tutum ve yaklaşımların işçi sınıfı mücadelesine, bu bağlamda gençliğin örgütlenmesine hizmet etmeyeceğini bir kez daha hatırlatmak.

Hatırlamaya biraz gerilere giderek başlayalım.

2013’TEN BUGÜNE

Yıl 2013. “ODTÜ Ayakta” eylemleri yaşanmış. Bu sürecin ardından yükselen, üniversitelerde öğrenci örgütleri etrafında birleşen bu hareketlenmenin bir ileri adımı açısından ODTÜ’de bir üniversite konferansı örgütleniyor. AKP iktidarının neoliberal saldırıları, demokratik üniversite kazanımlarını hedef alan bir dalga ile büyüyerek gelirken, bu dönem üniversite öğrencilerinin, onların örgütlerinin birlikte hareket edebilmesi, ortak talepleri etrafında birleşebilmesinin bir ihtiyacı olarak bir tartışma açılmıştı. Akademisyenler, öğrenciler bu tartışmanın esas örgütleyicisi ve bileşeni olarak ciddi bir emek ile bir konferans örgütlediler.

16 Mart’ta gerçekleşen bu konferanstan hemen iki hafta sonra yine ODTÜ’de gerçekleştirilen başka bir konferanstan ise bir örgüt çıkmıştı: gençlik hareketinin devasa sorunlarını aşmaktaki zorluklar, kimi gençlik çevrelerini geniş gençlik yığınlarını birleştirecek bir platform açarak, gençlik mücadelesini birleştirerek sorunlarını aşma yerine, kendi fraksiyonlarının sorunlarını “çözmek” için yol yöntem arayışına, günü kurtaran çözümlere sarılmaya indirgeme çizgisinin en belirgin örneği olarak kurulan FKF. İlk FKF, Dolmabahçe’ye inmek isteyen gençlerin önüne barikat oluşturmaya kalkarak trajik bir sahneyle bitmişti; “FKF’yi yeniden kuruyoruz” iddiasıyla kurulan bu son FKF ise tarih sahnesine baştan “komedi” olarak çıktı.**

Nitekim, FKF’nin kendi politik gençlik örgütünü kulüpler birliği ismi ile kurma girişimi (ki aynı zamanda Denizlerin gençliğin hafızasındaki yerini de istismar ederek), bu girişimi de üniversite öğrencilerinin bağımsız birliği olarak maskeleme çabası gençliği kazanamadı.

YÖK’ün kuruluş yıldönümlerinde her üniversiteyi birer kürsü haline getirme, gençliğin parasız, bilimsel, demokratik üniversite talebini örgütleme yerine politik gençlik örgütlerinin “geniş ve merkezi” katılımı ile örgütleme ufku, siyasal atmosferin giderek sertleşmesi ile yerini basının bile olmadığı basın açıklamalarına bıraktı.

Demokratik Üniversite Girişimi’nin seçilen rektör adayının atanmamasına karşı, demokratik bir üniversite yönetimi talebini tüm üniversite bileşenleri ile örgütleme tutumunun karşısına yalnızca “solcu” öğrencilerin katılabileceği üniversite işgali oyununu koyan bir yaklaşım zaten en başta öğrencilerin birliği olarak kurulmamış örgütün öğrenciler adına hareket etmeyi kendine rol biçmiş bir örgüt olma özelliğini bir kez daha kanıtlamıştı.

KEMALİZM REFERANSI NEREYE KADAR?

Türkiye’de 2013’ten bugüne gelen beş yıllık sürede hâkim sınıflar, tek parti-tek adam yönetimi temelinde gerici faşist bir politik rejim inşası için daha saldırgan adımlar attı. Bu adımlar aynı zamanda gençliğin mücadelesini ezmek, örgütlerini dağıtmak, kazanımlarını ortadan kaldırmak üzere şekillendi. Burjuvazi ve onun temsilcisi olan hükümet bu adımları daha kolay ve sancısız atabilmek için yüzyıllık bir ilaca sarılmayı da ihmal etmedi; savaşın, katliamların gölgesinden güç aldı, milliyetçiliği ve şoven duyguları kışkırttı. Böylesi bir tabloda halklara ve gençliğe sopa sallanan bir dönemde, gençliğin geriye çekilme eğilimini hesaba katmayan bir yerden çalışma sürdüremeyeceğimiz ortak kabulüyle, gençliğin örgütlenmesi için ne yapmalıyız sorusuna verilen yanıt bir turnusol kâğıdı rolü oynar.

Bu turnusol kağıdının hammaddesi Marksist/Leninist bir teori ve buna uygun pratiktir. Peki “29 Ekim’de 29 Madde” diyen ve “Sosyalist bir ülke kuracağız.” iddiasında olan arkadaşların 29 maddesi aynı iddia ile bu turnusol kağıdından geçebilmiş midir?

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu milli burjuvazi, o zamanki toprak ağaları ve yerel eşrafın bir kesiminin kurduğu ittifaka dayanır. Kurtuluş Savaşını birlikte yürüten bu sınıfların siyasi olarak bağımsız bir ulus devlet anlayışıyla beslenen, milliyetçilikle harmanlanmış cılız antiemperyalizmi ile inkılaplar aracılığıyla “muasır medeniyete ulaşma” hamlesi arasında kurduğu ilişki Kemalizm’in ilk zeminini oluşturur. Bu zeminden sonra da bir ideoloji olarak kalıcılaşan Kemalizm, dizayn edilmiş toplumsal güçlerin de etrafında toplandığı, ittifaka sonradan dahil olan güçlere de giriş kartı sağlayan ve bu kurucu birliğin içindeki çatışma ve çelişkileri çözmek için kullanılan bir ilke, herkesin her badireden yıpratmadan çıkarmakla yükümlü olduğu bir referanstı aynı zamanda.***

BURADAN SOSYALİST ÖRGÜT ÇIKMAZ

Milyonlarca gencin bilincini bulanıklaştırmak için Marksist olduğunu iddia edip küçük burjuva ideolojilere sarılarak yürümekten daha kolay bir reçete olamazdı. Biz hatırlatalım: Küçük burjuva ideolojilerle birliktelikten sosyalist bir örgüt çıkmaz. Ortaya her fırtınalı dönemde yalpalayan, küçük burjuva sınıflar ne kadar tutarlı olabilirse o kadar tutarlı olabilen, güç kazanamayınca da kendi örgüt sorununu “toplumsal muhalefetin” sorunu olarak ortaya koyan ve yeni projelerle aşmaya çalışan bir kısır döngü çıkar ki bu döngü nice gencin mücadele azmini yutarak harekete de zarar verir.

GENÇLİĞİN ÖRGÜTLENMESİ DEYİNCE

Gençliğin örgütlenmesi, temelde gençliğin kitle örgütlerinin kurulması ve güçlendirilmesini gerektirir. Burada kitle örgütünden kasıt herhangi bir politik gençlik örgütünün “Biz kitle örgütüyüz.” diye ifade ettiği, hareketin dışında inşa etmeye çalıştığı temelsiz bir bina iskeleti değildir. Gençliğin kitle örgütlerinin kurulmasından kasıt öğrenci kulüp ve toplulukları, gençlik evleri, genç işçi dernekleri, öğrenci konseyleri, öğrenci kongreleri, taleplerden yola çıkan inisiyatifler gibi geniş bir yelpazede gençliğin ekonomik, akademik, kültürel, sportif örgütlerinin güçlendirilmesidir.

Kitle örgütlerinin giderek merkezileşmesi -mücadelenin merkezileşmesine paralel olarak- gençliğin eyleminin merkezileşmesi ve genel gençlik kitlelerinin işçi sınıfının mücadelesini desteklemesi, gençliğin emperyalizme karşı birleştirilmesi, gençlik mücadelesinin acil taleplerden yola çıkarak antikapitalist bir temelde geliştirilmesi, sosyalist propagandanın gençlik içinde bir alternatif yaratacak düzeye gelmesi, giderek daha geniş kesimlerinin sosyalist bir mücadele okulu olan gençlik örgütüne katılmaları, inisiyatif ve yönetme becerisi kazanarak militanlaşmaları ve komünist partinin saflarını güçlendirmeleri de gençliğin örgütlenmesinin temelidir aynı zamanda.

Ve yine de komünist parti açısından gençliğin örgütlenmesi, partinin enerjisinin önemli bir bölümünü, gençliğin kitle örgütlerini kurma görevini üstlenmek üzere, gençliğin örgütlerini kitlesel bir sosyalist gençlik örgütünü kurmak, her yerde ayakları üstüne dikmek için kullanılmasıdır. Partinin, tüm işçi hareketi içindeki geleceği, kadro birikimi, müdahale gücü, sosyalizmin gençlik içindeki itibarı ve gençliğin, işçi sınıfının mücadelesiyle birleşmesi bu yalın gerçeğin doğru temellere oturtulmasına bağlıdır. Bu temel, gençliğin Marksist Leninist bir çizgide örgütlenmesidir.

Güçlü bir komünist gençlik örgütü, gücünü partisinden alır. Aksi takdirde pamukta yetişen fasulye misali ne fasulye fasulyeye benzer ne de kopan fırtınalara karşı kök salarak gençliğin mücadelesini örgütleyebilir. İlk esen rüzgârda ya kırılır ya da pamuğa bağlı köklerinden kopar ve çürümeye mahkûm olur.

TUTARSIZLIK DİZBOYU

Bugün AKP hükümetinden rahatsız olan, ülkenin değişmesi gerektiğini düşünen gençlik yığınlarına “sosyalistlerin” verdiği cevap, “Cumhuriyeti kurtaracağız.” olmuştur. Biz bu tutarsızlığı bir yerden hatırlıyoruz: Denizlerin mahkûm ettiği FKF çizgisini, Denizlerin örgütünü kuruyoruz diyerek “yeniden” kurma tutarsızlığından. Sanırız ki Denizlerin gençliğin hafızasındaki rolünün üzerinde tepinmek artık sonuç vermiyor; şimdi sırada eşitlik, laiklik, özgürlük talepleri üzerinde tepinmek var, üstelik bu kez daha açıktan Kemalizm’e sarılarak!

*https://ozgurlukdunyasi.org/arsiv/307-sayi-139/1046-genclik-ve-tkp

**https://www.evrensel.net/haber/56909/trajik-sondan-komik-bir-baslangica-fkf-girisimi

***http://teoriveeylem.net/2017/12/nevzuhur-ataturkculuk/

ÖNCEKİ HABER

Kim bu Elon Musk?

SONRAKİ HABER

Dünya yalan söylüyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...