21 Kasım 2018 13:30

Bir kavram: Ataerki

Ataerki nedir?

Wikimedia Commons

Paylaş

25 Kasım Dünya Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele günü yaklaşırken kadına yönelik şiddet, cinsiyet eşitsizliği ve ataerki gündemimizde. Kadına yönelik şiddeti ve genç kadınlar olarak maruz kaldığımız şiddeti, mücadele yollarımızı dergimizin diğer sayfalarında sıkça tartıştık. Bu yazıda ise ataerkiyi mercek altına alacağız.

“Ataerki”, “ataerkil” kavramlarını günlük hayatımızda sıkça kullanıyor olsak da aslında bu kavramların ne anlama geldiği ve tarihsel olarak ortaya çıkışı hakkındaki farklı analizler, aynı zamanda ataerkiye karşı mücadelede de farklı yollar çizilmesine neden oluyor. Bugün birçok kadın hareketi ve feminist çevre için ataerki,(üretim ilişkilerinden azade olarak) kendi başına bir sistemi tanımlıyor  ya da “kadınların hemen bütün toplumlarda şu ya da bu biçimde ezilmekte oluşuna, erkeklere göre ikincil konumda oluşuna” gönderme yapıyor.

Gerçek şu ki, kadınlar üzerindeki eril tahakkümü sınıfsal baskı ve sömürüden ayrı düşünmek, yanıltıcıdır. Nitekim, “ataerki” kavramını 19. yüzyılda ifade eden Marksist yazarlar, bu kavramı emekçiler üzerindeki sınıfsal sömürü ve baskıyla kadınlar üzerindeki tahakkümün ortak kökenine dikkat çekiyorlardı.

 

SINIFLI TOPLUMLAR VE ATAERKİNİN ORTAYA ÇIKIŞI

Friedrich Engels, klasik Marksist yazının bu alandaki en önemli yapıtı sayılan Ailenin, Devletin Özel Mülkiyetin Kökeni başlıklı kitabında, toplumların sömürenler ve sömürülenler olarak bölünmesiyle erkeklerin kadınlar üzerindeki sistemli ve yapısal tahakkümünün ortak bir kökene dayandığına işaret eder. Engels’e göre büyükbaş hayvanların evcilleştirilmesi ve tarımsal üretimde koşum hayvanı olarak kullanılması, yani sabanın icadı tarımsal üretimi büyük ölçüde arttırmış; bu da tarımcı toplumların hemen tüketemediği bir ürün fazlasına (artı-ürün) yol açmıştı. Toplumları sınıflara bölen, toplumun küçük bir kesitinin bu artı-ürünü himayesi altına almasıydı. Böylelikle, toplum üretici sınıfa üretim araçlarını ve dolayısıyla da üretimi denetleyen egemen sınıf(lar) olarak bölünmüştü. Toplumun sınıflara bölünmesi, hem egemen sınıf(lar)ın çıkarlarının koruyucusu olarak devletin, hem de sınıfı toplumun dayanağı olarak özel mülkiyetin aktarım aracı olan ailenin ortaya çıkmasına yol açacaktı.

Aile kurumu, kadınların hem emek gücü (üreticiler) hem de cinsellik (gelecek kuşakların üretimi: yeniden üretim) açısından baskı ve kontrol altında tutulmasının aracıdır. Sınıflı toplum(lar) böylelikle hem siyasal hem de cinsel “iktidar”ın kaynağını oluşturmuştur.

 

KAPİTALİZM VE ATAERKİ

Kadınlar üzerindeki tahakküm, sınıflı toplumların üretim ilişkilerinden kaynaklanır ve esas olarak özel mülkiyet ve sınıfsal sömürünün gelişimiyle ortaya çıkar. Yani kadınlar kapitalist toplumda ne evde harcadıkları emek sermayeye değer ürettiği için, ne de erkekleri kadınlarla rekabete sokan tarih üstü bir ataerkil dürtü nedeniyle ezilir. Kadınların kapitalizm koşulları altında ezilmişliğinin toplumsal-maddi kökleri, hanenin sermayenin yeniden üretimi ile olan ilişkisiyle alakalıdır: sermaye ve devlet kadınların gelecekteki emekçi kuşaklarını dünyaya getirme biyolojik kapasitelerini düzenlemeye ihtiyaç duyar, sömürülmeye uygun emek gücü böyle elde edilir.

 

SOSYALİZM VE KADINLAR

Kadın olmaktan kaynaklanan sorunların günlük yaşam içinde ortaya çıkan tek tek unsurlarına yönelik tavırlardan, sorunun radikal çözümüne yönelik hareketlere değin kadın mücadelesi çeşitlilikler gösterir. Bu yelpaze içinde kuşkusuz en kapsayıcı olanı, sosyalist içerikli kadın mücadelesidir. Mücadelenin pratiği yaşanılan birçok deneyle, kadın haklarıyla ilgili talepleri sonuna değin götürmeye yetenekli kesimleri sosyalistler olarak tanımıştır.

Örneğin, yüzyılın başlarında kadınlara oy hakkı talebiyle ortaya çıkan burjuva süfrajetlerinin istemleri sadece burjuva kadınları temel almaktaydı. Konu üzerinde hâkimiyet kurup oy hakkını bütün kadınlar için sağlama mücadelesinin öncülüğünü sosyalistler yapmıştı.

Sosyalizmin en kapsamlı mücadele alanını oluşturması, kadının ezilmesinin sadece sonuçlan ile değil, esas olarak nedenleriyle uğraşır olmasıdır.

1917 Sovyet Devrimi, sosyalizmin kadınlara vaat ettiklerinin yaşama getirilmesinin kanıtını oluşturdu ve kadın mücadelesini zenginleştirdi. Çünkü dünyanın bu yöresindeki kadınlar, o zamana değin hiç olamadıkları kadar özgürleştiler. Hiçbir sınıflı toplumun ve de özellikle burjuva demokratik yönetimlerin onlara sağlayamadığı olanaklara sahip oldular: Kadınların, ev işlerinin bunaltıcı, verimsiz, barbar ortamından onları özgür ve kişilik sahibi kılacak toplumsal üretime çekilmelerinin zemini hazırlandı. Ev işlerinin toplumsallaştırılmasının ön adımları atıldı. Aş evleri yaygınlaştırıldı, çocukların bakım ve eğitimini topluma devretmenin yolu açıldı: kreşler ve bakımevleri yaygınlaştırıldı. Sınıflı toplumun ikiyüzlü tek eşli ailesinin çözülmesi, yerine dolaysız, çıkarsız, sevgiye dayalı, maddi belirlenimlerden kurtulmuş, kadın ve erkeğin özgür tercihine dayalı, çarpıtılmamış insan ilişkileri alternatifinin konulması için gerekli yasal önlemler alınmış, sağlıklı ve çalışabilir oldukları sürece eşlerin birbirinin geçiminden sorumlu olma durumuna son verilmiştir. Bekâr annelerin, kimsesiz veya evlilik dışı çocukların korunmasını devlet üzerine almış, boşanma ve kürtaj serbest bırakılmıştır.

Kadınların sosyalizmden kazandıkları, yasal anlamda bu ve benzeri şeylerdi. Sovyet proletaryasının önderi Lenin diyordu ki:

"Elbette yasalar yetmez ve yalnız kararnamelerle asla yetinmiyoruz. Ama yasama alanında kadınla erkeği eşitlemek için yapabileceğimiz her şeyi yaptık ve bundan haklı olarak övünç duyuyoruz."

 

Kaynaklar

Sevda Karaca. “Marksist kaynaklardan ‘cinsiyete’ bakmak: bir okuma denemesi”. Teori ve Eylem. Mayıs 2018, sayı:18.

Sevda Karaca. “Neoliberalizmle muhafazakarlığın mutlu evliliğinden kadınların payına düşen ne?​” Özgürlük Dünyası. sayı: 218.

Sibel Özbudun. “Ataerki üzerine: Cinsel tahakküm ile sınıfsal sömürünün ortak kökeni”. ekmekvegul.net

 

ÖNCEKİ HABER

Bir kavram: Flört şiddeti

SONRAKİ HABER

Yetersiz bakiye!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...