20 Ağustos 2018 23:33

Kürt sanatçı Serhat Ertuna: Alternatif üretimlere pek değer verilmiyor

Sanatını sürdürebilmek için Avrupa’ya gitmek zorunda kalan sanatçı Serhat Ertuna Evrensel’e konuştu.


Kaynak: Serhat Ertuna

Paylaş

İnanç YILDIZ
Diyarbakır

Kürt sanatçı Serhat Ertuna tiyatro, dans ve müzik çalışmalarına Türkiye’de devam ederken sanatını icra edebileceği olanakları kalmayınca Avrupa’ya gitmek zorunda kaldı. Avrupa’da daha çok müziğe yönelen Ertuna ilk olarak “Lamekan” albümüyle müzikseverlerin karşısına çıktı. Geçtiğimiz günlerde ise “AS” albümünü sevenleriyle buluşturan Ertuna, albümde Ciwan Haco gibi sanatçıların bestelerinin yanı sıra kendi çalışmalarıyla da dikkat çekiyor. Ertuna’yla son albümü ve sanat yaşamına dair bir sohbet gerçekleştirdik.

İlk olarak albümlerinizin isimleriyle başlayalım. İlk albümünüzün adı “Lamekan”dı. Yeni albümünüzün adı ise “AS”. Bu isimler ne mesaj veriyor okurlara...

İlk albüm içerik olarak özlem, vatana duyulan hasret, uzaklık ve yabancılaşmayı içeriyordu. Şarkılar kendi topraklarımdan uzakta yaşıyor olmanın bir dışa vurumuydu ve “Lamekan” ismi bu nedenle seçtim. “Lamekan” ismi Kürtçe de dahil olmak üzere Ortadoğu’da bir çok dilde aynı anlamı taşıyor; yersiz, yurtsuz, mekansız. Özelde beni; genelde ise Kürt toplumunu vurguluyor, 4 parçada vatansız olmaları, yersiz yurtsuz, sürgün olmaları nedeniyle. İkinci albüm ise, daha çok benim üretimlerimin sonucunda oluşan bir repertuar var, bu nedenle “AS” ismini verdim, as olan, vazgeçilmez olan, başta gelen, sanatta da bu kavram çokça kullanılır, as solist, as karakter gibi. Bu albüm benim “AS”ım diyebilirim, en azından şimdilik, bir sonraki albüme kadar. 

‘ÖZLEM VARSA KARŞISINA UMUDU KOYUYORUM’

Avrupa’da da olsanız şarkı sözlerinizde gitmek zorunda kaldığınız topraklardan esintiler var. Biraz özlem biraz umut dolu. Siz nasıl tarif ediyorsunuz seslendirdiğiniz şarkılarınızdaki arayışı?

Şarkılarım da her ne kadar kendimden yola çıkmış olsam da, ortaya çıkan hikâyeler hepimizin yaşanmışlıklarıdır. Yaptığım çalışmalar genellikle yaşadığımız sürece göre şekilleniyor, fakat özen göstermeye çalıştığım görünen köyün kılavuzu olma çabası değil, tam aksine, görünmeyene odaklanmak0. Yani sanatın yüzeysel tarafı değil, yüzeyin altındaki derinliğe inebilmektir. Müzik dışında ki diğer sanatsal işlerimde de aynı yöntemle çalışıyorum. Şarkılarım da ne abartılı trajediye,  nede slogana yer var ve en önemlisi umutsuzluk, çaresizlik ve mağduriyet temalarından uzak durmaya çalışıyorum. Sizin de belirttiğiniz gibi özlem varsa karşısına umudu da koyuyorum. Yaşanılan acılara az da olsa bir nefes, bir direnç olsun istedim.

Kürt müziği için yeni müzik formları denediğinizi görüyoruz. Bir noktada riskli bir durum. Siz ne düşünüyorsunuz?

30 yıllık sürece baktığımız da, geleneksel ve dengbejleri, ayırırsak kalıcı olan, aranan ve hafızalarda kalan daha çok farklı formlarda yapılan üretimlerdir. Ciwan Haco, Metin-Kemal Kahraman  veya 90`lar grup müziği (liste daha da uzatıla bilinir) örnekleri var, hala aranan ve dönüp  dinlenilen kalıcı eserler bırakmışlardır. Günümüzle o dönem arasındaki tek fark, alternatif üretimlere pek değer verilmemeye başlanması. Farklı formların kendilerini ifade edebileceği neredeyse hiç bir platform kalmadı ve bu nedenle çoğu yenilikçi işlerden toplum haberdar bile olamıyor.  Yüzeysel, gelişigüzel üretimler, basit tınılar, sıradan cümleler kuşkusuz hemen sevilir fakat hemen unutulmaya mahkûmdur.

Alternatif ve farklı üretimlerin günümüzde görülmeyişi veya ambargoya tabi tutulmasının farklı bir çok sebebi var, bu gerilemenin sebep ve sonuçlarını iyi analiz etmek gerekir. Ortada çok ciddi bir adaletsizlik söz konusu öncelikle, sanata alan açanların ya da bu alana yön veren olanak sağlayan yetki sahiplerinin artık iyiyi kötüyü ayrıştırmayı, sadece sloganik yada sırf politik diye el üstünde tutmamaktan vazgeçmeleri gerekiyor. Bu adalet sağlandığında göreceksiniz gibi sanatsal olan eskiden olduğu gibi kendi rayına oturur, yolunu bulur. Ayrıca yapılan işin ciddiyetine göre herkesin kendini ifade edeceği olanaklar sağlanmalı.  Bu tarz riskli olsa da, ruhum, dünyam bu ve bu hissiyatımın peşinden gitmeye kararlıyım.

‘AVRUPA GİTME BİRAZ DA ZORUNLUYDU’

Avrupa’ya niye gitmeye karar verdiniz?

Avrupa’ya gitme kararım biraz da zorunluydu. Birçoğu gibi ne sanatımı icra edebileceğim olanaklar kalmıştı ne de arkana bakmadan özgürce dolaşabileceğim sokaklar. İçinde bulunduğum süreç bunu gerektirdi, fakat bu süreci bir trajediye dönüştürmekten ziyade, nasıl adapte olurum ve sanatıma, eğitimime nasıl devam ederimin uğraşı içine girdim ve ilk yaptığım şey hızlıca bulunduğum ülkenin dilini öğrenmek oldu, zaten her yol dilden geçiyor.

‘GEREKEN İLGİ GÖSTERİLMİYOR’

Biyografinize baktığımızda sanat hayatınızı müzikle başlayıp, daha çok tiyatro ve dans ile devam etmişsiniz. Sonra Avrupa’ya gidince daha profesyonel olarak yeniden müzikle sanat çalışmasına devam etmeniz dikkat çekiyor. Sizi bu duruma götüren süreç neydi? Tiyatro, dans çalışmalarınıza devam edebiliyor musunuz?

Müzik ve tiyatro hep vardı, sadece dönemsel olarak biri diğerinin önüne geçmiştir zaman zaman. Gerçi benim açımdan ikisi birbirini besledi. Yani tiyatro olmasaydı, müziği bu düzeye getiremeye bilirdim, aynı durum diğer şık için de geçerli. Dans ise oyunculukta bir gereklilik olarak gördüğüm için eğitimini aldım. Danslı projelerde yer almama rağmen, hiç bir zaman tiyatro ve müzik gibi sahiplendiğim bir disiplin olmadı dans. Avrupa’da, Kürtçe tiyatro yapma olanakları maalesef yok. Maalesef toplumumuz gereken ilgiyi göstermiyor. Diğer sanat disiplinlerine oranla daha çok zaman ve daha çok emek gerektiren bir alan. Kurumsal olarak da desteklemiyoruz bu alanı, bu nedenle var olan bir kaç örnekte, ya çok amatör düzeyde ya da skecin ötesine geçemiyor. Bu zorluklara rağmen bazı projelerde yer aldım yine de, hatta bir de oyun yönettim burada (Avrupa’da) fakat olanaklar ve sahiplenmeme sizi pek bir yere götüremiyor, hal böyle olunca yaptığım müzik daha çok ön planda görünüyor. Müziğin yanında, akademik eğitimini aldığım sanatsal alanda modern sanat sergilerim de oldu ama maalesef Kürt basının da yer edinmedi, Avrupa basınını saymazsak tabi.

ÖNCEKİ HABER

WSJ: Halkbank cezasına karşı Brunson teklifi reddedildi

SONRAKİ HABER

2M Kablo’da sendikalaşan işçiler işten atıldı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...