05 Haziran 2018 23:02

'Muhalefetin seçim çalışmasına saldırıları iktidarın dili kışkırtıyor'

24 Haziran'a giderken muhalefete yönelik baskı ve saldırılar arttı. CHP, HDP, İYİ Parti ve Saadet Partisi yöneticileri iktidarı sorumlu tutuyor.

Fotoğraflar: DHA

Paylaş

Şerif KARATAŞ
İstanbul

Zaten OHAL koşulları altında gidilen 24 Haziran seçimlerine sayılı günler kala muhalefete yönelik baskı ve saldırılar da artıyor. Son olarak dün Bolu’da seçim çalışmaları kapsamında parti binalarına bayrak asmak isteyen HDP’liler ülkücü bir grubun saldırısına uğradı. 

HDP seçim çalışmalarına yönelik saldırı yaşayan tek parti değil. Muhalefette yer alan tüm partiler bu saldırılardan nasibini aldı, alıyor. Bugüne kadar çeşitli saldırı ve baskılarla karşı karşıya kalan CHP, HDP, İYİ Parti ve Saadet Partisi yöneticileri, yaşananlardan iktidarı sorumlu tutuyor. İktidarın kutuplaştırıcı ve düşmanlaştırıcı bir dil kullandığını saldırıları kışkırttığını söyleyen parti yöneticileri, bunun nedeninin “kaybetme korkusu” olduğunu ifade ettiler. 

HDP: MUHALEFET DAYANIŞMA GÖSTERMELİ

Seçim çalışmalarının rahat bir şekilde yapılmasının sorumluluğun hükümete ait olduğunu hatırlatan HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen, şöyle devam etti: “Sandıkta koltuğu kaybetme tehlikesini görünce gerilim siyasetine tenezzül ediliyor. Yani en yukarıda gerilim siyaseti yürütülünce, sokakta da, toplumda da bu tür gelişmeler kaçınılmaz hale geliyor. Dolayısıyla bunu sadece bir grup insanın tahammülsüzlüğü gibi tarif etmek doğru değil. Bu sistematik bir yaklaşımdır. Muhalefettin dayanışması ve ortak demokratik bir duruş geliştirmesi gerekir.” Bilgen, partilerine yönelik saldırıların HDP’lileri ve HDP seçmenini daha kararlı, daha dirençli yapacağını, korkuya ve yılgınlığa fırsat vermeden çalışmalarını yürüteceklerini belirtti. 

CHP: SORUMLUSU ERDOĞAN’IN KULLANDIĞI DİL

CHP Grup Başkan Vekili Engin Altay, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kullandığı ötekileştirici, kamplaştırıcı ve kutuplaştırıcı dilin yerellerdeki seçim çalışmalarına saldırı olarak yansıdığını belirtti. Altay, “Bu saldırılar Erdoğan’ın dili değişmediği sürece sürecek. Sorumlusu direk değil ama endirekt olarak Tayyip Erdoğan’dır” dedi. 

Sandıkların taşınması meselesine de değinen Altay, “Bir yandan diyorlar ki, biz terörü bitirdik. Bir yanda da terörü bahane göstererek, aynı apartmanda oturan seçmenleri farklı sandıklara ya da sandıkları başka yerlere taşıyorlar. Ak Partinin iktidardan düşeceği kesin, sandık taşıyarak, aynı apartmandaki seçmenleri farklı sandıklara koyarak bu sonu engelleyemez” diye konuştu. 

İYİ PARTİ: İKTİDARIN ÇARESİZLİĞİNİN BELİRTİSİ 

OHAL koşullarında seçime gidildiğini belirten İYİ Parti Kurucular Kurulu Üyesi İlay Aksoy, hükümetin toplumsal güvenlik gerekçesiyle OHAL’i sürekli uzattığını hatırlatarak, “Ama ona tezat olarak, kendisinin karşısındaki bütün muhalif partilere saldırıları bir şekilde tolere ediyor” dedi . Hiçbir partinin seçim çalışmasına bir saldırı gerçekleşmesini istemediklerini belirten Aksoy, şunları söyledi: “Sadece muhalefetteki partilere saldırı yapılması insanın kafasına çok ciddi soru işaretleri getiriyor. Seçim yaklaştıkça, halkın ilgisi artıkça, muhalefet arttıkça, halkın talebi değişimden yana oldukça, iktidarın duruşu, muhalefete karşı sertleşiyor.” Basının da partilerine yönelik ambargo uyguladığını söyleyen Aksoy, bütün engellemelere karşın halkın bir değişim istediğini, iktidarın bu isteği gördüğünü, artan saldırıların da “İktidarın çaresizliğinin belirtisi” olduğunu ifade etti. 

SAADET PARTİSİ: SADECE MANŞETTEN İBARET HALE GELDİLER 

Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Atik Ağdağ da Cumhur İttifakı’nda yer alan partilerin seçimde, kutuplaştıran, düşmanlaştıran, muhataplarını küçümseyen bir dil kullandıklarını ifade etti. Bu kavgacı dilin tabana da yansıdığını belirten Ağdağ, “Cumhur İttifakı içerisindeki partiler kamuoyu araştırmalarında da kendi araştırmalarında da kaybettiklerini görüyorlar muhtemelen. Hırçınlığın bir başka sebebi de bu kaybetme endişesi ve  kaybetmenin verdiği psikolojik tutum ve davranış diyebiliriz” diyerek, kamuoyunu tutum almaya çağırdı. Seçim şartlarının Cumhur İttifakının içerisindeki partilere yarar bir şekilde hazırladığını hatırlatan Ağdağ, şöyle devam etti: “Seçim tarihinin belirlenme süreci, OHAL’de yapılması, yapılan kanun düzenlemelerinin tamamen bu iki partinin isteklerine uygun gitmesi, başta kamu yayıncılığı yapan TRT olmak üzere ana akım medyanın kontrol altına alınması ve onların muhalefeti görmemesi veya gördüğünde sadece yalan iftira amaçlı haberlerle görmesi gibi durumlar var. Ak Parti’li yöneticiler ‘Manşetlere karşı geldik’ diye söylüyorlar. Şimdi ise sadece manşetten ibaret hale geldiler.”

 {{354126}}

ÖNCEKİ HABER

Hak savunucuları tek tip elbiseye karşı açıklama yaptı

SONRAKİ HABER

Tasarım edebiyatla buluştu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...