16 Mart 2018 21:44

Hükümet politikalarının geldiği nokta: Çiftlik Bank

Tüm Köy Sen Örgütlenme ve Eğitim Uzmanı Sedat Başkavak, ' Çiftlik Bank adı altındaki yerli ve milli dolandırıcılık şebekesi'ni yazdı.

Paylaş

Sedat BAŞKAVAK
Tüm Köy Sen Örgütlenme ve Eğitim Uzmanı

“Avrupa’nın en büyük süt ve damızlık tesisini kuruyoruz. Siz parayı oyundaki tavuğa ve ineğe yatırıyorsunuz biz parayı alıp çiftliğe ve ineğe yatırıyoruz. İnek besleniyor, et ve süt veriyor. Satıyor para kazanıyoruz. Sizin de 1 liranıza 2.5 lira veriyoruz. Bu oyunda zarar yok. Çünkü oyun iflas etse bile tesisler ve içindeki hayvanlar ve diğer her şey üyelerin olduğu için herkes parasını alır” diyerek reklam edilen Çiftlik Bank’ın reklamı “Bir oyundan ülkenin yarınki ihtiyacı olan besini oluşturacak bir oluşum” diyerek yapıldı. 

BİR HAZİN HİKAYE

Bugünkü propagandayla da süslenerek yerli ve milli bir girişim olarak lanse edildi. Geldiğimiz nokta hükümetin tarım, maliye, sanayi gümrük ve ticaret bakanlıklarının gözü önünde Çiftlik Bank adı altında yerli ve milli dolandırıcılık şebekesinin 80 bin kişinin emeğini, alın terini ve geleceğini iç etmesidir.  

Tarımsal üretim ve besicilikte gelinen nokta ithalat olunca, üretim yerine parası olanın alıp satarak ticaretini yaptığı, köylünün ise yem, ilaç, aşı vb. artan besicilik maliyetleri nedeniyle üretimden koptuğu sistem aynı zamanda Çiftlik Bank’ı da doğuran sistemdir. Sonu bank kelimesi ile biten her kapitalist sermaye kuruluşu gibi Çiftlik Bank da paradan para kazanmayı amaçlayan ve üretmeden, emek vermeden para kazanacağını sananların parasının bir havuzda toplanarak tek cebe indirilmesinin uyanıklar açısından neşeli, elindeki üç beş kuruşunu bir umutla yatıranlar açısından ise hazin hikayesidir. 

İLGİLİ BAKANLIKLAR DA SUÇLU

Bir oyun olarak başlayıp, şirketle devam eden ve sonra besicilik işletmeciliği, et ve süt ürünleri satışı diye reklam edilen bu dolandırıcılık şebekesinin her faaliyeti Hükümet ve ilgili bakanlıkların gözü önünde olmuştur. 100 bine yakın insanın dolandırılmasına olanak sağlayan denetimsizlik, hükümetin siyasi propagandasını da dayanak yaparak yapılan açılış törenlerine kalınan sessizlikle verilen destek nedeniyle ilgili bakanlıklar dahil denetleme sorumluluğundaki tüm görevliler de en az bu dolandırıcılar kadar suçludurlar. 

Mesala Sanayi ve Ticaret Bakanlığı “Gel bakalım Çiftlik Bank. Aşağıda 5-10 inek yukarıda yüzlerce bilgisayar işlemcisi bu nasıl besicilik, inekler kablo mu yiyor” demez mi? “Ne üretir ne satarsın, anlat bakalım” demez mi?

Maliye Bakanlığı “1 lira aldın 2.5 lira dağıttın bu şirketin sermayesi nedir? Bu değirmenin suyu nereden geliyor? Bu nasıl reklam bütçesiymiş aldığının 2.5 katı parayı dağıta dağıta bitiremedin. Nereden ne aldın? Nereye ne sattın? Ne kazandın da bu kadar para dağıtıyorsun? Aç bakalım şu hesapları” demez mi? 

Tarım Bakanlığı “Yem ithal, saman ithal, ilaç ve aşı ithal gel bakalım süt veren bir inek günde 15-25 kilo arası yem yiyor. Besici köylü hayvanını 20-25 liraya kestiriyor. Sen hangi yemi kullandın, kaç kilo yem verdin, kaça kestin hayvanı? Etini, sütünü kaçtan sattın, nerede bunların alım-satım faturaları?” demez mi? Anlaşılan o ki, kimse bir şey dememiş.

Üç beş kuruş parası olanlar olmak üzere başta  tarım ve hayvancılık yapan köylüler artan girdi maliyetleri ve tarımı çökerten politikalar karşısında çaresiz kalınca çözümü Çiftlik Bank’ta sanal hayvancılığa para yatırmada bulmuşlar. Sonuç olarak da bankada toplanan paralar birilerinin cebine akarken umudunu, emeğini, geleceğini çiftlikteki bankaya yatıranlar ise sanal çiftlikte gerçek paralarını kaybederek ortada kaldılar. 

YA KÖYLÜLER ŞİRKETLEŞECEK...

Çiftlik Bank reklamlarında oynayan ve kimi tesis açılışlarında konuşan Oyuncu Mehmet Çevik’in “Bir oyundan ülkenin yarınki besinini yaratacak bir şirketle Avrupa’nın ve dünyanın en büyük hayvancılık tesislerini kuracak. Binlerce ton süt sağarak, sucuğu ve yumurtasıyla ben bu ülkenin tarım ve hayvancılığında varım diyerek kendisini tarif edecekse sizlerin sayesinde” diyerek reklamını yaptığı Çiftlik Bank ülke hayvancılığı ve besininin temini içinde büyük bir fırsat ve olanak olarak sunuldu.

AKP Hükümetinin “Ya köylüler şirketleşecek ya da şirketler tarım ve hayvancılık yapacak” diyerek girdiği yolda gelinen yer, binlerce insanın dolandırılması olmuştur. 

Oysaki ülke tarımı ve hayvancılığının bir kurtarıcıya değil üretici köylünün ve yaptığı tarım üretiminin desteklenmeye ihtiyacı var. İthalata değil, başta yem fiyatları olmak üzere girdilerin ucuzlatılmasına ve yerli üretimin artırılmasına ihtiyaç var. 

Mera ve yaylaların korunmasına ve geliştirilmesine ihtiyaç var. 300 koyun veriyoruz ama teminat gösterene diyerek parası olana değil, işi bilene yani üretici köylüye hayvancılık için destek vermeye ihtiyaç var.

Ülke hayvancılığının gelişmesi için Çiftlik Banklara ve sahibi tosuncuklara değil. Tosuna, boğaya, gebe düveye, süt ineğine ve bunları besleyerek gelenekten geleceğe taşıyan besici köylülere ihtiyaç var. 

Dayanışarak girdi maliyetlerini düşürmek, ürettiklerini daha hızlı ve değerinde satabilmek için bir araya gelecekleri kooperatiflere ihtiyaç var. 
Hepsinden de önemlisi değişmesini istediğimiz bu tarım politikalarının üretici köylüler lehine belirlenmesi için mücadele örgütüne yani kendi sendikaları Tüm Üreci Köylüler Sendikasında (Tüm Köy Sen) örgütlenmelerine ihtiyaç var.

Esra Arsan'ın "Ali Baba'nın çiftliğinde her şey yasal" yazısı için tıklayınız

ÖNCEKİ HABER

FIFA, Dünya Kupası'nda VAR sistemi uygulamasını onayladı

SONRAKİ HABER

‘Müjde’ diye sunulan memura yarı zamanlı çalışma ne getiriyor?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...