04 Mart 2018 21:50

Mehmed Kemal'in 'Öğle Rakıları'

Hakkı Zariç, Mehmed Kemal'in 'Öğle Rakıları' adlı eserini, kitabın yeniden yayımı vesilesiyle yazdı: Başucunda bir şişeyle gülümsüyor şair...

Paylaş

C. Hakkı ZARİÇ

Öncesi biraz karmaşık gibi, boza ve şıra giriyor işin içine. “Bağırsak rakısı”nın şimdiki Karaköy İskelesi civarında zuladan satıldığı zamanla akrabalığı vardır belki öğlen rakılarının. “Vakti kerahat geldi” demek için akşamın olması beklenir işin doğrusu; akşamcıları temsilen söylenir.

Tanzimat’tan sonraya denk gelir öğle rakıları. Anadolu insanına ilk zamanlarda uzaktır bu bohem alışkanlık. İstanbul’da özellikle Pera civarında tutunması da zaman alır bir yerde. Dönemin en ünlü rakıcılarından Ahmet Rasim’in, bir Babıâli mensubu olarak yakın meyhanelerde öğlen rakısı içmesinin mümkün olmadığı, akşamı beklemesi gerektiği az değildir hani.

Buyurun içelim birer kadeh
Güzeldir öğle rakıları efendim

Bu dizelerle başlıyor müdavimlerinden Mehmed Kemal’in “Öğle Rakıları” kitabı. “Acılı Kuşak”ın ısrarı kırılmamış şairi, yaşadığı sürece yazının olanaklarıyla kafa tutuyor iktidar olanlara. Kısacık iki dizeyle Divan edebiyatından bir şaire gönderme yapıyor, bıçkındır:

Ne varsa aşkta var
Gerisi fasa fiso

İlerleyen sayfalarda İlhan Berk konuk oluyor şiire, hayatla ölüm arasında kalmanın heyecanı doğruluyor şiirden. Oysa nice zaman, düşüncelerinden dolayı, hapislerde kalmış, ömrü boyunca yoksulluğu yontmuş bir şair, yazar ve gazeteci Mehmed Kemal. Asıl adı bu mu? Değil.

Bir meyhane masasında şairle sohbet eder gibi akıp gidiyor şiirler. Gitse nereye gider insan, nerede çakılı kalır, hangi kentte konaklar bunu soruyor bazen. İzmir o yoksulluğun saçlarını tarıyor sanki. Açlık da eşlik ediyor ama işte oturup bir bankta avareliğine iyi gelen şiirler okuyor, bir Yahudi kızından öğreniyor işsiz güçsüz yaşamanın ayrıntılarını. Aniden ve hızla ve bir bıçağın keskin tarafını avuçlamak gibi Güzin giriyor şiire. O nasıl bir edadır, nasıl bir yağmurdur kıskanıyor insan; aşk olsun şaire.

Bir meslek hastalığı ya da fiyakası olsun diye değil, samimiyetle ve yerli yerindedir, “Mırnav” ses verir “Öğle Rakıları”nda. İnsanın kıskançlığına çıkıyor yolumuz.

“Yeniden Diriliş” başlıklı şiirinde dünya hallerini yazmış şair. Öldükten sonra yeniden dünyaya geleceğini ve insan olma davasını sürdürmeye devam edeceğini müjdeler şair. Nasıl mı?

Eskiyi püsküyü
Baskıyı askıyı
Ezene dek

h2o kitap yeniden yayımlayarak okura armağan etmiş “Öğle Rakıları”nı. Güzel olan sadace anason kokusu değil, karşı gelmenin ve aşık olmanın ısrarı da buram buram kitapta. Girişteki yazılar ve edebiyatımızda alkol üzerinden hâlâ süren bir tartışmaya dair ayrıntı da var kitapta.

Hayatla başlayıp mezar taşıyla bitiyor kitap. Başucunda bir şişeyle gülümsüyor şair, eksiksiz ölmüş gibi, öyle içten toprağa emanet ettiği gözleri.

ÖNCEKİ HABER

Mültecilere dönük yalan haberler nefret söylemini besliyor

SONRAKİ HABER

'Bîr'in yönetmeni Veysi Altay: Kuyu, dipsiz bir kuyu değil

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa