11 Şubat 2018 02:51

Entegrasyona kimin ihtiyacı var?

Ercüment Akdeniz, Göç Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi'nin 'Türkiye’de Kutuplaşmanın Boyutları Araştırması' raporunu Evrensel Pazar'a yazdı.

Paylaş

Ercüment AKDENİZ

Bilgi Üniversitesi ile “Göç Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi” 5 Şubat’ta çok önemli bir rapor yayımladı. Raporun adı “Türkiye’de Kutuplaşmanın Boyutları Araştırması”.

Siyasi partilerin tabanları baz alınarak yapılan çalışma, Türkiye’de siyasi kutuplaşmanın geldiği boyutu göstermesi bakımından çarpıcı. Memleket mıknatısın aynı kutupları gibi birbirini itmeye devam ediyor. Müthiş bir gerilim eşlik ediyor tabii buna.

KUTUPLAŞANLAR‘SURİYELİLER GİTSİN’DE BİRLEŞİYOR

Araştırmaya konu olan anketlerde iki soru daha var ki; bu da bize memleketin Suriyeli mültecilere bakışını gösteriyor. 

İlk soru şu: “Suriye’deki savaş bittiğinde bütün Suriyeliler geri gönderilsin mi?​” 

Parti tabanı ve taraftarlardan gelen yanıtlara bakınca “evet” seçeneğinin ezici çoğunluk olduğu görülüyor. İşte o tablo:  

AKP - Yüzde 83.2 
CHP - Yüzde 92.8
HDP - Yüzde 75.9
MHP - Yüzde 88.9
İYİ Parti - Yüzde 94.9

Ortalamaya vurduğumuzda her 100 kişiden 86.2’si “Suriyeliler gönderilsin” diyor. Kanımca bu oranlar, araştırmada adı geçen her bir partinin yönetim kademeleri için de şaşırtıcı oldu. Öyle ki;

■ “Din kardeşliği” ve “Ensar-misafir” argümanıyla yıllardır Suriyelilere kalkan olmakla övünen AKP cenahında oranlar hiç parlak değil!

■ Ana muhalefet partisi olarak CHP’nin durumu da vahim. Zira CHP’de oran AKP’yi de geçmiş durumda.

■ HDP’de “gitsinler” diyenlerin oranı diğer partilere göre daha az gibi dursa da karşımıza yine yüzde 75’lik devasa bir çelişki çıkıyor.

■ Ortaya çıkan oranlar belki en çok MHP ile uyumlu görülebilir. Nitekim MHP, Suriyelileri başından beri “Türk kimliğini” bozacak demografik bir sorun olarak gördü. Ama en azından mülteci nüfus içinde bulunan ve “gitsinler” denen Türkmenler MHP’nin çelişkisi gibi duruyor.

Doğrusu bu tablo bana Prof. Dr. Klaus J. Bade’nin entegrasyona ilişkin o ilginç sözlerini hatırlattı. Onunla Almanya’nın Karlsruhe kentinde tanışmıştım. “Mülteciler ve göç” konulu bir panelde konuşmacıydık ve Bade şu ilginç saptamayı yapmıştı: “İlle de bir entagrasyondan bahsedeceksek buna mültecilerden çok Alman toplumunun ihtiyacı var. Çünkü esas sorun yerleşik toplumun göçmenlere dair algısında.”

Biliyorum; mülteciler için “entegrasyon” lafını itici bulan, “bir arada yaşam” kavramını daha uygun gören epeyce bir akademisyenimiz var. Ama yine de Prof. Bade’nin sözleri memleket gerçekliğine cuk oturuyor. Çünkü Suriyeli mültecilerin çok önemli bir bölümü Türkiye’de kalıcı ve buna önce yerleşik nüfusu ikna etmek gerekiyor. Bir arada ve eşit haklar temelinde yaşamanın yolu da öncelikle buradan geçiyor.  

YOKSULLUĞUN NEDENİ MÜLTECİLER Mİ? 

Araştırmada kritik öneme sahip ikinci soru da şu: “Türkiye’nin en önemli sorunları nedir?​” İşte (yüzdelik oranlara göre) cevaplar:

Ekonomi-İşsizlik: 51
Güvenlik-Terör: 36.8
Ekonomi-Enflasyon-Fiyat artışları: 24.9
Ekonomi-Fakirlik : 11.6
Eğitim? 10
Suriyeli mülteciler: 9.1

Yani her 10 kişiden birimiz mülteci nüfusunu ülkenin en önemli sorunu olarak görüyor, ki bu hiç de hafife alınacak bir oran değil! İşin bir diğer çarpıcı yanı da şu: Çoğu vatandaşa göre yoksullaşmanın, işsizliğin nedeni Suriyeliler! Oysa bu algı tamamen yanlış. Çünkü yoksulluğun kaynağında esasen kapitalizm ve onun savaş-sömürü poltikaları yatıyor. Bunun içindir ki kapitalizme ve yoksulluğa karşı mücadele mülteci emekçilerle kol kola olmayı gerektiriyor. 

Yüzde 36.8’lik “güvenlik ve terör” mevzusu da kenara atılır gibi değil. Zira Suriyeli mülteciler bu açıdan da potansiyel tehlike görülüyor. Bu algı da kendi başına gerçeği ifade etmiyor. Bunun içindir ki; hem bölgede hem ülke ölçeğinde süratle barışın ve demokratik yaşamın inşa edilmesi gerekiyor.

ÖNCEKİ HABER

Ama’dan önce Ama’dan sonra

SONRAKİ HABER

Umut Altınçağ: Aşkın dilini yeniden öğrenmeliyiz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...