15 Aralık 2017 20:03

Zonguldak madenci grevi üzerine...

Türkiye madenciliğinde son yıllarda yaşanan çok sayıda ölümlü üretimin sebebini, geçmişten günümüze tercih edilmiş uygulamaların içinde görebiliriz.

Paylaş

Mahmut Sezgin MEMİŞ
İstanbul Teknik Üniversitesi

Ocağa girerken biliyorsunuz ki, orada insanlar ölüyor! Ve ölüm hiç beklenmedik bir anda ve şekilde geliveriyor! Araba çatıyor, ateşnefes (grizu) kütlüyor, taş düşüyor… Birer ikişer eksiliyorsunuz, kalanlar devam ediyor. Savaş gibi!

Madencilikte kullanılan istatistiksel ölçülerden bir tanesi belirli bir üretim miktarına düşen ölüm veya yaralanma sayısıdır. Örneğin; 100 bin ton veya milyon ton kömür üretimi başına düşen ölüm sayısı gibi. Bu bilgi üniversitede hocamın ağzından çıktığı zaman; maden işçilerinin sabır duygusunun zamanı geldiğinde, nasıl ısrarcılığa dönüştüğünü anlayabilmiştim. Ve bizler o ısrara yeniden şahit olduk. 3000 maden işçisi 21 saat boyunca yeraltından çıkmadı. Sebebi; Türkiye Taşkömürü Kurumu’nun özelleştirilmesinin önünü açacak olan torba yasa tasarısının bir maddesinin tasarıdan çıkarılmasını istemeleriydi. 21 saatin sonunda ise yasa tasarısına ‘TTK hariç’ ibaresi getirilmesiyle direnişlerini sonlandırdılar. 
Özelleştirmeye neden karşıyız?
Türkiye madenciliğinde son yıllarda yaşanan çok sayıda ölümlü üretimin sebebini, geçmişten günümüze tercih edilmiş olan uygulamaların içinde görebiliriz. Bu uygulamaların en pik noktalarının,  1990’lı yıllardan itibaren ülkemiz kömür madenciliğinde yaşanan dönüşüm süreci olduğunu söyleyebiliriz. Bu dönüşüm bizlere Türkiye madenciliğinde özel firmaların kömür işletmeciliğine kaydığı bir üretime geçişi işaret eder. Ne yazıktır ki;  ihaleler ve özelleştirmeler ile kamunun kendi yerine üretim yapsın diye koyduğu özel firmalar madencilik gibi özel bir alanda başarılı olamamışlardır. Bir-iki örneğe göz atalım. 
-8 Eylül 2004, Kastamonu’nun Küre: yeraltı bakır ocağında meydana gelen kaza sonucu biri maden mühendisi olmak üzere 19 işçi yaşamını yitirmiştir. Bu işletme 2 Nisan 2004’te özelleştirilmiştir.
-23 Şubat 2010, Balıkesir-Dursunbey: Şentaş Madencilik’e ait 47 kişinin çalıştığı ocakta meydana gelen grizu patlamasında 17 işçi ölürken, 30 işçi yaralanmıştır. Bu işletme 1980’li yıllarda özelleştirilmiştir.
-13 Mayıs 2014’te Manisa-Soma: 301 işçi hayatını kaybetti, en az 88 işçi de yaralandı. Türkiye Kömür İşletmeleri 2004 yılında aldığı kararla Soma’daki ruhsatlı kömür sahalarını rödovans uygulamasıyla özel firmalara devretmiştir.

SONUÇ

İşte maden işçileri özelleştirme ile birlikte gelen ölüm kuyularına dur demek ve önerilen tasarıyı çöpe atmak için eyleme geçmişlerdir. 3000 maden işçisi yerin altında hem meslekleri hem de işçi sınıfının hakları için direnmişlerdir.
Diğer yandan televizyon programlarında devlet yetkilileri tam bir senkronizasyon içerisinde; Zonguldak TTK ve diğer TTK bünyesindeki üretimin daralmasından, kamu madenciliğinin tıkanmasına kadar kapitalizmin yol açtığı bütün sorunlara, madencilik içindeki kamu kuruluşlarının ağırlığına bağlayarak, özelleştirilmeyi bütün dertlerin devası olarak öne sürmeye çalışmaktadırlar. Özelleştirmenin rekabeti, rekabetin sömürüyü getirdiğini unutmamalıyız.

ÖNCEKİ HABER

AKP'nin Ataşehir Belediye Başkan Vekili adayı belli oldu

SONRAKİ HABER

Madenler bizimdir, bizim kalacak

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...