09 Ekim 2017 01:42

Büyük geri dönüş: Esad ve Erdoğan aynı cephede

İdlib operasyonu, AKP ve Erdoğan'ın tutumu, bu dönemdeki Türkiye-Suriye ilişkileri yabancı basın ve siyasi analiz sitelerinde nasıl yer aldı?

Paylaş

İdlib operasyonu yabancı basın ve siyasi analiz sitelerinde de yer aldı. Daha çok Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamaları ve iktidar yanlısı medyanın verdiği bilgilere dayanan haberlerin yanı sıra, AKP Hükümeti’nin ‘Suriye politikasındaki dönüşüm’e ve operasyonun ‘riskleri’ne değinen analizler yayımlandı. AKP Hükümeti, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve iktidar yanlısı basın operasyonun “Kürtlere karşı” olduğu izlenimini vermeye çalışsa da İdlib’in el Kaide başta olmak üzere Esad karşıtı cihatçı grupların elinde olduğu ve eğer operasyona katılırsa TSK’nin de bu güçlerle çatışmaya girmesi gündemde.

‘TÜRKİYE’NİN TUTUMU MUHALİFLERİ KIZDIRACAK’

İsrail merkezli Jerusalem Post’ta Seth J. Frantzman imzasıyla yayımlanan makalede Türkiye’nin risklere rağmen İdlib operasyonuna başladığı belirtildi. Astana süreci ve İdlib’in siyasi durumunun özetlendiği yazıda, “(Operasyon) Ankara için birçok tehlike içeriyor” denildi. Yazının öne çıkan bölümleri şöyle:
“İdlib üzerinde Rus hava güçlerinin ve Türkiye destekli isyancı grupların sahada diğer aşırı gruplara karşı operasyonları, sivil kayıp riskini ve Turkiye’nin geçmişteki desteğinden memnun kalmış Suriyelilerin öfkesini artırıyor. Türk operasyonuna Rus ‘desteği’ Suriye krizinde bir dönüm noktası anlamına geliyor.

Türkiye isyancıların baş destekçisiyken Moskova, rejimin baş destekçisiydi. Fakat geçtiğimiz yıl bazı şeyler değişti. Türkiye, Rusya’ya daha da yakınlaştı ve Türkiye Cumhurbaşkanı yakın zamanda görüşme için İran’daydı. Rusya, İdlib’i geçtiğimiz haftalarda bombaladı. Bu bombalamalar Türkiye’nin Suriyeli isyancı müttefiklerini kızdıracaktır.

Rusya ile aynı tarafta olan ve böylece milyonlarca Suriyelinin kaçmak zorunda kaldığı Esad rejimiyle aynı tarafta görünmesi Türkiye’yi tuhaf bir pozisyona soktu.

Suriyeli gruplar Rusya ve Türkiye arasındaki iş birliğine sinirlenebilir, özellikle de İdlib’de siviller öldürülürse.

‘TÜRKİYE, EL KAİDE İLE ÇATIŞIRSA KAYIP VERİR’

“İsmini vermeden konuşan bir Suriyeli analist, Türkiye’nin operasyondan son anda geri adım atmasını umduğunu, çünkü Türkiye’nin Tahrir Şam ile gerçek bir çatışmaya girerse kayıplar vereceğini söylüyor.

Türkiye ve cihatçılar arasında bir çatışma zaten karışık olan Suriye krizini daha da karışık hale getirecek.

Afrin’de Türk güçleri ile Kürtler arasındaki olası bir çatışma da doğuda, Kürtlerin IŞİD’e karşı müttefiki olan ABD destekli koalisyonla gerilim yaratacak”

SURİYE POLİTİKASINDA BÜYÜK GERİ DÖNÜŞ

ABD merkezli bir istihbrat kurumu olan Stratfor’un internet sitesinde yayınlanan “Türkiye, Suriye’ye girmeye hazır” başlıklı imzasız analizde de “Türkiye’nin, Rusya-İran destekli rejim güçlerine karşı savaşmaları için İdlib’deki ‘isyancıları’ yıllarca doğrudan desteklediği düşünülürse, Türk güçlerinin Suriye’de Rusya’nın hava desteği altında ilerlemesinin bölgedeki konumunu sarsacağına” dikkat çekildi. 

HALEP’TE TERK ETTİ, YARDIMI KESTİ, ASTANA’DA OLAY BİTTİ

Yazıda, “Türkiye’nin Suriye’deki yöneliminde ciddi dönüşümün işaretleri bir süredir görünür oldu. İlk belirti Türkiye’nin, 2016 sonlarındaki Fırat Kalkanı Operasyonu lehine Halep’teki isyancıları terk etmesiydi. Bu, Ankara ve Moskova arasında, iki tarafın da Suriye iç savaşında, en azından ilkesel olarak zıt pozisyonlarını korumalarına rağmen ilişkilerinin düzenli olarak geliştiği bir sırada gerçekleşti. Belirtiler, 2017 boyunca, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde kilit noktadaki isyancılara, özellikle de İdlib’e yönelik lojistik desteğini önemli oranda düşürmesiyle arttı. 

Bunun yerine Türkiye kaynaklarını, Halep’in kuzeyinde, Fırat Kalkanı Operasyonunun parçası olan doğrudan kendi yönetimi altındaki Suriyeli isyancıların kapasitelerini artırmaya yönlendirdi” denildi.

Türkiye’nin duruşundaki en büyük virajın ise, Astana sürecinde alındığının belirtildiği yazıda, “Türkiye, Kazak başkentinde Rusya ve İran ile Suriye’deki ‘çatışmasızlık bölgeleri’nin kurulması üzerine uzun süreli bir dizi görüşme gerçekleştirdi” denilerek, bu süreçteki 18 ayda değişen pozisyonun son olarak Esad muhalifi cihatçılara karşı bir operasyon başlamaya kadar vardığına vurgu yapıldı. 

AKP DESTEKLİ GRUPLAR SAVAŞI KAYBEDİYOR 

Bu dönüşümün üç gerekçesi olduğu ifade edilen yazıda, birinci gerekçenin Ankara’nın desteklediği Esad muhalifi cihatçı grupların Rusya ve İran destekli Suriye ordusu karşısında savaşı kaybetmesi olduğu belirtildi. “Türkiye’nin ülkedeki olayları etkileme kabiliyeti kalmadı” denildi. 
İkinci faktör olarak Suriye’nin kuzeyinde ve özellikle İdlib’de Tahrir Şam Heyeti (el Kaide’nin şemsiye örgütü) gibi bağımsız cihatçı grupların güç kazanması, diğer grupların ise büyük yenilgiler alması gösterildi. Tahrir Şam’ın çıkarlarının, diğer gruplar gibi Ankara’nınkilere bağlı olmadığına vurgu yapıldı. Tahrir Şam’ın İdlib’deki yükselişinin, “Türkiye’nin vilayette elinde tuttuğu küçük etkinin bile tamamen yok olması” tehdidi anlamına geldiği kaydedildi. 

Üçüncü ve en önemli faktörün ise Türkiye’nin bölgede güçlenen Kürtleri geriletme amacı olduğu belirtilirken, Türkiye’nin zayıflamış ve dikkati dağılmış cihatçı isyancılara, Kürtlere ve Esad’a karşı savaşta güvenemeyecek durumda olduğuna işaret edildi. 

Yazıda, Rusya ile giderek daha da yakınlaşan Türkiye yönetiminin, İdlib operasyonunun Kürt güçlerinin elindeki Afrin kantonuna karşı bir operasyonun başlangıcı olması ve Rusya’dan bu konuda destek almayı umduğu ifade edildi.

‘ANKARA’NIN PLANLARI GERİ TEPEBİLİR’

İdlib’e yönelik bir Türk operasyonunun her şeye rağmen riskli olacağına dikkat çekilen yazıda, Ankara’nın planlarının “geri tepmesi” ihtimalinin bulunduğu ileri sürülerek şu ifadeler kullanıldı:  “İlk olarak, böyle bir operasyonun Rusya’nın artan desteğinin YPG ve Kürtlerin ağırlıkta olduğu Suriye Demokratik Güçlerine karşı yöneleceğinin bir garantisi yok. Moskova, her şeye rağmen, Suriyeli Kürtlerle bağlarını korudu ve hatta geçmişteki Türk operasyonlarının Kürtlere yönelmesini engelledi. Dahası, Türkiye ve yerel isyancı müttefikleri kendilerini çoğu yerel halktan olan ve coğrafi olarak Türkiye ve müttefiklerinin Fırat Kalkanı operasyonu sırasında karşılaştığından çok daha zorlu bir sahada savaşan Tahrir Şam savaşçılarının kararlı direnişiyle karşı karşıya bulabilirler.

Bununla birlikte Türkiye, Suriye’deki varlığını ve kontrolünü daha büyük hedefleri doğrultusunda genişletmeye çalıştığı için bu risklere katlanmaya kararlı görünüyor.”  (DIŞ HABERLER)

ÖNCEKİ HABER

İsveç’te taşeron inşaat işçilerine ücret güvencesi

SONRAKİ HABER

'Hükümetin dış politikası ‘savaş ve çatışma’ üstüne kurulu'

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...