24 Eylül 2017 08:58

Tarım işçileri: Hayatımız naylon çadırlarda geçiyor

CHP Ankara Milletvekili Necati Yılmaz, Ankara'nın Polatlı ilçesinde soğan tarlalarında çalışan mevsimlik işçilerle bir araya geldi.

Paylaş

CHP Ankara Milletvekili Necati Yılmaz, Ankara'nın Polatlı ilçesinde soğan tarlalarında çalışan mevsimlik tarım işçilerini ziyaret etti. Sağlıklı içme suyu ve elektriklerinin olmadığını belirten tarım işçileri, çok ağır şartlarda çalıştıklarını, kuyu suyunun bağlandığı boruların ve tankerlerin kanserojen olması sebebiyle risk altında olduklarını söyledi. Bir tarım işçisi de göçebe yaşamlarına dikat çekerek, “Hayatımızı naylon çadırlarda geçiriyoruz” dedi.

Yılmaz’a, CHP Polatlı İlçe Başkanı Selami Ovacık ve Sinanlı Köyü Muhtarı Mustafa Arıkan da eşlik etti. Adatopraklı köyü ile Sinanlı arasındaki ekili alanlarda çalışan işçileri tarlada ziyaret eden Yılmaz, tarım işçilerine çalışma şartlarını sordu ve sıkıntılarını dinledi. Anadolu Üniversitesi Sosyoloji bölümünü bitiren ve ailesinin yanına soğan toplamaya gelen Mustafa Zengin, tarım işçilerinin sorunlarını Yılmaz’a anlattı. Zengin, Şanlıurfa’nın Siverek ilçesinden mevsimlik tarım işçisi olan ailesine yardım etmek amacıyla Polatlı’ya geldiğini söyledi. Ağır şartlarda çalıştırıldıklarını belirten Zengin, “Sabah 05.30’da kalkıyoruz, akşam 20.00’ye kadar tarlalarda çalışıyoruz. Gün oluyor sabaha karşı 03.00’te kalkıyoruz, çünkü ürünün tarladan toplanması gerek. Burada 150 kişi, 450 dönümlük tarlada söküm, kesim, dolum yapıyoruz. Günde 13-15 saat arası çalışıyoruz” dedi.

Çadırlarda kaldıklarını ve elektrik olmadığını söyleyen Zengin, kullandıkları kuyu suyunun bağlandığı boruların ve tankerlerin kanserojen olması sebebiyle risk altında olduklarını belirterek “Kanserojen madde içiyoruz” dedi.

'KUYU SUYUNDAN HASTALANIYORUZ'

Bir tarım işçisi ise mevsimlik işçilerin zorlu göçebe hayatını şöyle anlattı: “Adana’da karpuzla başlıyoruz, Aralık’ta hazırlığını yapıyoruz, Ocak, Şubat ekimini yapıyoruz. Sonra patates, sonra narenciye, Ankara’ya soğan için geliyoruz, buradan tekrar Adana’ya döneceğiz. İçimizde soğandan sonra, ambar işine gidecek olanlarımız var. Adana, Reyhan, Amasya, Ankara derken ailelerimizle birlikte sürekli dolaşıyoruz, çoğumuz Urfa’dan geldik, çoğumuz akrabayız, evlerimiz var memlekette ama kapısını açan yok. Hayatımızı naylon çadırlarda geçiriyoruz.”

Başka bir tarım işçisi de, “Kuyu suyu içtiğimizden hastalanıyoruz, tatlı su yok. Çocuklarımız için para verip su alıyoruz, onu da hastalanmasınlar diye sadece çocuklara içiriyoruz” diye konuştu.

FATMANUR'UN MİNİK ELLERİ SOĞAN RENGİNDE

Yılmaz, çocukların bazılarının bir harf bile bilmediğine dikkat çekerek, “Burada 6 çocuklu bir ailenin çocuklarıyla birlikte çalıştıklarına tanıklık ettik. Çocuk işçiliğinin geldiği noktayı Polatlı’daki tarım işçilerinin hali bizlere anlatıyor. 6 yaşındaki Fatmanur’un minik elleri soğan rengine bulanmış, İbrahim Canpolat 11 yaşında, aynı tarlada soğan kesen kardeşi Berat Canpolat ise 7 yaşında, işte durum bu kadar vahim. 11 yaşındaki Baver Gül de okulda değil, soğan tarlasında. Bu çocuklar, okullar açılmış olmasına rağmen tarlada çalışıyor, Polatlı’da yaklaşık 50-60 çocuk soğan tarlalarında çalışıyor. Tarım işçilerinin sıkıntılarının takipçisi olacağız. Mevsimlik tarım işçilerinin çalışma şartları iyileştirilmediğinden, çocuklar alması gereken eğitimi alamıyor. Tarım işçilerinin koşulları geçen zaman içerisinde iyileştirilmiş değil. Tarım işçileri konusunda hükümetin ciddi adımlar atması gerekiyor. Ailelerin su ve elektrik gibi hayati sorunları var. Mevsimlik tarım işçileri hala sigortasız çalışıyor, hiç dinlenmeden çalışıyorlar, sağlıklı koşullarda barınamıyorlar. Mevsimlik tarım işçilerinin yaşadığı sorunlar son bulana kadar, bunları dile getirmeye devam edeceğiz” diye konuştu. (Ankara/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Beşiktaş-Leipzig maçının hakemi belli oldu

SONRAKİ HABER

Ekim Devrimi'nin 100. yılında eğitim ve çalışma yaşamı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...