Yargı, Reis’in karşısında eğiliyor
Bırakın Anayasa Mahkemesi Başkanı, demokratik bir ülkede bir yurttaş dahi Cumhurbaşkanı karşısında böyle durmaz.

Kamil Tekin SÜREK
Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın 30 Ağustos Resepsiyonu’nda Cumhurbaşkanı Erdoğan’nın karşısında elleri hazır ol vaziyetinde, iki büklüm duruşu tarihi bir fotoğraf. Bu fotoğraf, Türkiye’de yargının durumunu çok açık gösteriyor.
Hiçbir demokrasi iddiasında bulunan ülkede Anayasa Mahkemesi Başkanı yürütmenin başı karşısında böyle durmaz. Bırakın Anayasa Mahkemesi Başkanı, demokratik bir ülkede bir yurttaş dahi Cumhurbaşkanı karşısında böyle durmaz. El sıkışma karşındaki kişinin gözlerinin içine bakarak, başı dik, vücudu dik olarak yapılır. Karşındakinin gözüne bakamamak, ayaklarına bakmak, belden kırk beş derece eğilmek ancak tek adam diktatörlüklerinde görülen selamlama biçimidir.
Anayasa Mahkemesi Başkanı, Cumhurbaşkanı’nı yargılayacak mahkemenin, Yüce Divan’ın Başkanı’dır. Anayasa Mahkemesi Başkanı ile Cumhurbaşkanı arasında demokrasi kurallarına göre, hatta mevcut gerici Anayasaya göre bile alt üst ilişkisi yoktur. Alt üst ilişkisi olanlar arasında dahi böyle bir selamlama olamazken, Cumhurbaşkanı’nı yargılayacak bir mahkemenin başkanı onun karşısında böyle eğilemez. Eğildiği zaman onu yargılayamaz.
Bundan dört beş sene önce de Anayasa Mahkemesi Başkanı Erdoğan’ın önünde böyle eğilmezdi. Bundan önce hiçbir Anayasa Mahkemesi Başkanı Cumhurbaşkanı karşısında böyle eğilmedi. Bu eğilme, Anayasa Mahkemesi’nin Cumhurbaşkanı’na, AKP Genel Başkanı’na, Reis’e biatıdır.
Bu biatın ifadesi sadece Cumhurbaşkanı önünde eğilme değildir. HDP Milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldıran yasal değişikliğin geriye doğru yürütülmesi bir hukuki skandaldır. Anayasa Mahkemesi bu skandalı AİHS ve Anayasaya aykırı bulmamıştır. Bir hukuk devletinde kişiler aleyhine yapılan yasal düzenlemeler geriye doğru işlemez. Türkiye hukuktan o kadar uzaklaşmıştır ki, artık bu konu konuşulmuyor bile.
AYM VE BİAT
Bu biatın ifadesi HDP milletvekillerinin aylardır hapishanelerde tutulmasıdır. Ergenekon Davası’nın milletvekili sanıkları için tutuklu kalmaları millet iradesinin tecellisini engelliyor diye tahliye kararı veren Anayasa Mahkemesi’nin HDP’li milletvekilleri için eski kararını hatırlamıyor olması, Anayasa Mahkemesi’ne aylarca önce çok sayıda başvuru yapılması ve tutuklu oldukları için acil bakılması gerekli olana başvurular olmalarına rağmen (Can Dündar, Erdem Gül başvurusunda çok kısa sürede karar vermişlerdi) HDP’lilerin başvuruları hakkında hala bir karar vermemeleri biatın ifadesidir.
Anayasa Mahkemesi’nin Can Dündar ve Erdem Gül Davası’nda fiilerin gazetecilik olduğunu söylerken, aynı nitelikte diğer Cumhuriyet Gazetesi çalışanlarının başvurularına bir senedir sağır kalması biatın ifadesidir.
Kanun Hükmünde Kararnamelerin sadece Darbe Girişimi ile ilgili çıkarılabileceği ve bir ay içinde TBMM tarafından onanması Anayasaya göre gerektiği halde, AKP’nin çıkardığı KHK’lar ile her konuda yasal düzenleme yapması, aylarca bu KHK’lerın onanması için Meclis’e getirmemesi karşısında sessiz kalması, iptal başvurularına “Ben KHK’ler hakkında karar veremem diye” ret kararı vermesi, Anayasa Mahkemesi’nin de biatın yanı sıra 20 Temmuz AKP Darbesi’nin bir parçası olduğunun ifadesidir.
Yargı siyasi iktidarın bekası saikiyle hareket etmez. Yargı mevcut iktidarın savunucusu pozisyonunda olamaz. Yargı, bütün siyasi iktidarlara eşit mesafede durmak zorundadır. İktidara ve muhalefete de eşit mesafede durmak zorundadır.
Yargı Anamuhalefet Partisi ile siyasi polemiğe giremez. Danıştay Başkanı; Anayasa Mahkemesi kararlarını, Danıştay kararlarını tanımadığını açıklayan AKP Genel Başkanı’na karşı sessiz kalırken, Anamuhalefet Partisi Başkanı’na yandaş bir gazeteciye özel açıklama yaparak efelenemez.
Danıştay Başkanı, CHP Başkanı’nı yargıya olan güveni azaltmaya çalışmakla suçlayacağına yargıya olan güvenin neden sıfıra yaklaştığını düşünmesi gerekir.
Artık AKP yandaşı olmayan hiç kimse yargıya güvenemez. Yargıdan en basit davalarda dahi, doğru bir karar çıksa bile karara inanamaz. Karşısındaki her hakimde Erdoğan’ın sıfatını görür.
AKP iktidarı gidecek. Erdoğan’ın sandığı gibi bu iktidar 2023’leri falan göremeyecek. AKP, iktidarı gittiğinde, Hükümetin önünde eğilecek duruma düşmüş yargı, yeni iktidar önünde de yerlere kadar eğilecek.
Biat etmiş yargının bırakalım halkın yargısı olmasını, üç erkten birisi haline gelmesi için bile, gerçekten tarafsız ve bağımsız olması için çok ciddi “adalet mücadelesi” verilmesi gerekecek.
Evrensel'i Takip Et