05 Ağustos 2017 02:00

Behçet Melik Keyânî, Mes’ud-i Kimyâger ve Feride Râzî

Doç.Dr. Ulaş Başar Gezgin İranlı belli başlı öykücüleri tanıtarak İran yazınının Türkiye yazınıyla olan yakınlığına değindi.

Paylaş

Doç.Dr. Ulaş Başar Gezgin
ulasbasar@gmail.com

Behçet Melik Keyânî, ‘Beyaz Kuş’ adlı öyküsünde, haşhaş tarlasındaki beyaz bir kuşu konu ediyor. ‘Beyaz Nokta’ öyküsü, tıp fakültesinde anatomi dersinde, kadavra çevresinde geçiyor. Tıp öğrencisi olan baş kişi, kadavrayı tanır, anılara gömülür. Üçüncü tekil kişiden anlatımın yeğlendiği ‘Taftan’ adlı öyküde, baş kişi, bir dağ düşü taşıyan bir temizlikçi. ‘Tengel’ adlı öykü, verimli bir bahçenin satılmasının öyküsü. ‘Çivit Küpü’ öyküsü, yün boyama atölyesinde geçiyor; sonra bir cin-peri anlatısına evriliyor; yerel bir deyişe mizahlı bir gönderme yapıyor. Hayalle gerçek arasında gidip gelen ‘Dün ve Bugün’ adlı öyküsünde yazar, yabancı malların ülkeye girişine ve yerli malların geri planda kalışına ilişkin zayıf bir eleştiri sunuyor. 

Mes’ud-i Kimyâger, ‘Ali Muhammed Han Kimle Dans Ediyordu?​’ adlı öyküsünde, sonunda eline ev yaptıracak kadar para geçen Ali Muhammed Han’ı konu edinir. Fakat başı, rüşvetçi bir belediye memuruyla belaya girecektir. Ne kadar verse de yetmeyecektir... 

Kadın Yazar Feride Râzî,  ‘Yaralı Kaz’ adlı öyküsünde, öykünün adından anlaşılacağı üzere, yaralı bir kazı konu ediyor. ‘Kedimi Öldürdüm’ adlı öyküde, baş kişi, kedisini neden öldürdüğünü açıklıyor...         

MAHMÛD-İ KEYÂNÛŞ, MUHAMMED RIZÂ MEDÎHÎ VE GOLÂHÜSEYN NAZARÎ

Mahmûd-i Keyânûş’un (d.1934) ‘Gül’ adlı öyküsü, öğretmenin gözüyle okulda geçiyor. Bir çocuk gelin öyküsü... Muhammed Rızâ Medîhî’nin ‘Bekleyiş’ adlı öyküsünde, baş kişi bir çocuk. Golâhüseyn Nazarî’nin ‘Kalıp’ adlı öyküsünde  baş kişi, diş hekimi. 

CİHANGİR HİDÂYET, İTİMADZADE  (BİHÂZİN) VE MENSÛRE ŞERİFZÂDE 

Sadık Hidâyet’in yeğeni olan Cihangir Hidâyet, ‘İki Cebin Öyküsü’ adlı öyküsünde, ilgi çekici bir tarzla bir hırsızlık olayını anlatıyor. 

‘Ve Durgun Akardı Don’, Goethe ve Shakespeare çevirileriyle tanınan İtimadzade’nin (Bihâzin) (1915-2016), ‘Nazar Boncuğu’ adlı öyküsü, çocuk isteyen ama hep düşük yapan Gülnar adlı bir kadınla kocasını konu alan masalsı, muğlak bir öykü. Öykünün suya sabuna dokunmaz niteliğinin tersine, yazar, İran’ın komünist partisi Tudeh’in ileri gelenlerindendi; bu nedenle uzun süre hapis yattı. 

Kadın Yazar Mensûre Şerifzâde’nin (d.1954) ‘Karyola’ adlı kısa öyküsü, bir kız odasında geçiyor. Silik bir öykü... 

HUŞENG MURÂDÎ-İ KİRMÂNÎ, ŞÂHRÛH KIVÂMUDDÎNÎ VE İREC PİZŞKZÂD

Huşeng Murâdî-i Kirmânî, ‘Şebder Reçeli’ adlı uzun öyküsünde 12 yaşındaki bir çocuğun (Celal’in) açamadığı bir reçel kavanozu üstünden bize toplumun bir panoramasını sunuyor. Mizah yönü de olan, akıcı, kendini okutmayı başaran bir öykü... Okuldan bakkala oradan karakola, reçel kavanozunu kimse açamaz. Açılabilecek midir? Kim açacaktır? Ve elbette hepsinden önce, neden açılmıyor? Öykü, işin içine üretici firmanın da girmesiyle, ilerleyen sayfalarda tüketici haklarını gündeme getiriyor. Keyifli bir anlatı... Önerilir... 

Şâhrûh Kıvâmuddînî’nin ‘Musibet’ adlı öyküsünde, Kafka’nın böceğine benzer bir biçimde, baş kişi Mâzlum’un vücudundaki tüm kıllar dökülmeye başlar; mizahi bir biçimde, kılların önemini fark ederiz böylece. Saçlar da dahil tüm kıllarla tüyler gittikten sonra tırnakları da doğal bir olaymış gibi düşmeye başlar. İnsan içine çıkamaz hale gelir. Ancak, bu, yarıda bırakılmış bir öykü izlenimi veriyor. 

İrec Pizşkzâd’ın ‘Şuşu Can’ adlı öyküsünde, yetenekli olmadığı anlaşılan çocuklarının başarılarını abartan anne-babalar konu ediliyor. 

Balrac Manra, ‘Kibrit Kutusu’ adlı öyküsünde, gecenin bir vakti uyanıp sigarasına ateş arayan bir adamı odağına alıyor. Kibrit arayışındaki kahramanımızın başına absürt olaylar gelecektir. 

Ali Eşref Dervişiyan, ‘Jeneratör’ adlı öyküsünde, bir kasabaya elektrik gelmesini konu ediyor.

Ali Aga Gaffar’ın (d.1958) ‘Birinci’ adlı uzun öyküsünde,  baş kişi, koşu yarışmasında ödül almış bir çocuk. Bu güzel günde beklenmedik kötü bir olayla hayatı allak bullak olacaktır. Kendini okutan, sürükleyici, gerilim yüklü bir polisiye öyküsü.

HÛŞENG-İ PÎRNAZAR, RESÛL-İ PERVÎZÎ VE HASEN-İ ASGARÎ

Hûşeng-i Pîrnazar (1938-2000), ‘Bir Gerçek Öykü’ adlı öyküsünde, vadi gezginlerini konu ederek başlıyor ve kendi isteğiyle gittiği idam sehpasına uzanıyor. Öykünün iki bölümü, birbirinden kopuk gibi görünüyor. 

Resûl-i Pervîzî’nin (1919-1977), ‘Gözlüğüm’ adlı öyküsü, göz bozukluğunun ve ilk kez gözlüklenmenin eğlenceli bir anlatımı... 

Hasen-i Asgarî’nin ‘Yıldız’ adlı öyküsü, doruğa varmak isteyen dağ yolcularını konu alıyor. 

NÂSIR-I TAKVÂYΠVE NÂSIR-I MUEZZİN

Nâsır-ı Takvâyî’nin (d.1940) ‘İki Raund Arasında’ adlı öyküsü, bir meyhanede geçiyor; meyhane sohbetlerinden oluşuyor.  

Son olarak, Nâsır-ı Muezzin’in ‘Babacan’ adlı öyküsünde, ağalığa karşı hukukla mücadele eden ‘Babacan’ adlı bir kişilik anlatılıyor.  

SONUÇ

Görüldüğü gibi, Türk yazını ile İran yazını arasında büyük benzerlikler var. Her şeyden önce, isimlerin ortak olması, okumayı ve anlamayı kolaylaştırıyor. İki ülkenin öykücülerinin de benzer izlekleri işlediği görülüyor. Öğrencilik ve/ya da öğretmenlik yılları, çocukluk anıları ve aile ilişkileri, iki grup için de önemli esin kaynakları olarak karşımıza çıkıyor. İki ülkeyi çeşitli siyasal engeller ayırsa da, anlaşılıyor ki, Türk ve İran yazınları birleştirici nitelikte... Devletler ayırır, sanat birleştirir... Ya da pasaportlar ayırır, kitaplar birleştirir... (Bitti)


Kaynakça
Çeşitli yazarlar (2000). İran Masalları (çev. Mehmet Kanar). İstanbul: Yapı Kredi Yayınları. 
Gezgin, Ulaş Başar (2017). Eskimeyen Bir Yazın Evreni: 30 Yıl Sonra Yeniden Behrengi. Biamag, 24 Haziran 2017. https://bianet.org/biamag/sanat/187701-eskimeyen-bir-yazin-evreni-30-yil-sonra-yeniden-behrengi 
Kanar, Mehmet (haz./çev.) (2013). Modern İran ve Afgan Öyküleri Antolojisi. İstanbul: YKY.
Kanar, Mehmet (1999). Çağdaş İran Edebiyatının Doğuşu ve Gelişmesi. İstanbul: İletişim. 
Zileli, Irmak (2009). İran’ın edebiyat cephesi. Radikal Kitap, 3 Temmuz 2009. http://www.radikal.com.tr/kitap/iranin-edebiyat-cephesi-943229/ 

ÖNCEKİ HABER

Almanya’da heyecan başlıyor

SONRAKİ HABER

Muzaffer İzgü: Tek dileğim okuyan bir toplum olmamız

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...