02 Temmuz 2017 00:48

Ukrayna’dan Manchester’a bir Engels heykelinin öyküsü

Charlotte Higgins Engels'in heykelinin Ukrayna'dan getirilip ‘İngiltere’de Emekçi Sınıfların Durumu’ adlı kitabı yazdığı eve dikilmesini yazdı.

Paylaş

Charlotte HIGGINS

Berlin’de yaşayan Britanya doğumlu Sanatçı Phil Collins, bu ay 3.5 metrelik bir Friedrich Engels heykelini doğu Ukrayna’daki bir köyden Britanya’ya taşıdı. Önümüzdeki ay Uluslararası Manchester Festivali sırasında sakallı devrimcinin 1970’lerden kalma heykeli ‘İngiltere’de Emekçi Sınıfların Durumu’ kitabını yazarken araştırmalarını yaptığı, yeni kalıcı evine dikilecek.

Engels, 19. yüzyılın ortalarında Manchester’da 20 yıldan fazla yaşadı. Devrimci felsefesini, sanayi kapitalizminin beşiğinde işçi çocuk, kadın ve erkeklerin katlandığı korkunç koşullara dair gözlemleriyle biledi. Collins’in de vurguladığı gibi filozofun Manchester’daki yaşantısı belgeleriyle gayet iyi bilinmesine rağmen, onu şehre bağlayan kalıcı bir iz yoktu. Onun Manchester’da işlenen düşünceleri 20. yüzyılın akışını değiştirse de kentte düşünüre ait hiçbir görsel sembol yok. Bu, 15 Temmuz’da, heykelinin Tony Wilson Place’e dikilmesiyle değişecek.

2006’da Turner ödülüne aday gösterilen Collins’in son çalışmaları komünist ve komünizm sonrası tarihten sıkça yararlanıyor. Marxism Today ve Use! Value! Exchange (2010) gibi filmleri, Doğu Almanya’da Marksist teoriyi öğreten eğitimcilere ne olduğunu sorguluyordu. Doğu Almanya Demokratik Cumhuriyeti’nde zorunlu olarak anlattıkları ders bir anda ortadan kalkmıştı. Use! Value! Exhange!’de Collins, eski derslerinden birini yeni sınıfına anlatan öğretmeni yansıtmıştı. Filmde sahneler, Marx’ın heykelinin Berlin Marx-Engels Forum’daki merkezi yerinden daha önemsiz bir mevkiye taşınmasıyla bölünüyordu.

ZAMANDA SEYAHAT EDEN HEYKEL

Collins, buna benzer değişimlere ilgi duyuyor –zamanda seyahat eden eğitmenlik ve zamanda seyahat eden heykel. Komünizmle ilişkili obje ve fikirlerin yaşadığı ani değişim, fazlasıyla ilgisini çekiyor. Collins, “Çocukluğunuzun sembollerine, Duvar’ın çöküşü sonrası kirletildiklerinde ve onları hayat, aşk, dostluk gibi günlük hayattaki diğer tüm şeylerin dışında sadece diktatörlük prizmasından görebildiğinizde ne oluyor” diye soruyor.

Engels’in heykelinin Manchester’a taşınması da burada gündeme geliyor. Ukrayna’da 2015’ten bu yana eski komünist dönemden kalma işaret ve semboller yasaklanıyor. Heykel ve duvar resimlerinin kaldırılması ya da yok edilmesi, sokakların yeniden adlandırılması gerekiyor. Collins, “Kentlerin çoğu heykellerle ne yapacağını bilmiyor. Bu ikon ya da anıtlara ne olacağına, imha esnasında hangi metotların kullanılacağına dair mantıklı açıklama yok” diyor. Bazen heykeller tuhaf bir belirsizlik içerisinde kalıyor. Eski yerlerinden kaldırılıyorlar ve halkın göremeyeceği bir yerde sessizce çürümeye terk ediliyorlar.

Collins, uygun bir Engels heykeli bulabilmek için neredeyse 2 yıl uğraştı. Sonunda Ukrayna’nın doğusundaki Poltava’ya bağlı Mala Pereshchepina köyünde Engels’in ismi verilen eski bir mahallede uygun bir heykel bulundu. Köye hakim pozisyonundaki eski yerinden kaldırılmış olan heykel ikiye bölünmüş ve bir tarlada palmiye yapraklarıyla üzeri örtülmüştü. Heykelin bacaklarında Ukrayna’nın ulusal renkleri olan soluk mavi ve sarıdan izler vardı.

Heykel yasal olduğu kadar fiziksel bir belirsizlik içerisindeyken görüşmeler 8 ay sürdü. Her ne kadar çok sayıda belge işi gerektirse de heykel bir hediye olarak Collins’e verildi. Heykelin Manchester’daki varlığı ise başka bir dönüşümü gerektirecek. Avrupa’nın bir ucundan diğerine, bir tarihsel manadan bir başkasına, bir toplumdan diğerine...

ENGELS HEYKELİ: MANCHESTER’IN EKSİK YANLARINDAN BİRİ

Collins, “Manchester bir buluşma noktası. Hem kapitalizmin ve fabrika sisteminin doğuşunu hem de artık değerin büyüsünü simgeliyor. Ancak Manchester aynı zamanda buna direnişin de yaşandığı bir nokta. 1842’de Çartistlerin genel grevi, kadınlar için oy hakkı savunucuları ve  Vejetaryen Toplumu gibi” ifadelerini kullanıyor ve şehrin bu ikinci, radikal yanının kentin anıtları, heykelleri ve sokak isimleri içerisinde bulunamadığını söylüyor. Engels’in heykeli bunu biraz dengeleyecek.

Engels çoğunlukla Marx’ın yanında yardımcı roldeydi. Doğru, genç adam Marx ailesini desteklemek için büyük çaba harcadı ve dostunun ölümü sonrası Kapital’i Marx’ın notlarından yararlanarak tamamladı. Ancak 2008 ekonomik krizi sonrası pek çok düşünür Marx’a yeniden bakarken kemer sıkma krizi İngiltere’ye vardığında burada bazıları Engels’e döndü. Engels’in ilk çalışmalarından ‘İngiltere’de Emekçi Sınıfların Durumu’, onun aile işini öğrenmesi için Wuppertal yakınlarındaki Barmen’den, zengin Engels’lerin iş ilişkilerinin bulunduğu Manchester’a gönderildiği 1842-1844 arası dönem sonrası yazılmıştı.

1880’lerde İngilizceye çevrilen kitabın 2017 okuması can sıkabilir. Engels’in proletaryanın yaşamak zorunda olduğu şartlar için sıklıkla kullandığı “sosyal cinayet” terimi akıllara Grenfell Tower yangınını getiriyor.

ENGELS’İN PROLETARYASI, GÜNÜMÜZÜN PROLETARYASI...

Heykel bulunduğunda Collins, Ekim ayından bu yana bulunduğu Manchester’da çalışıyordu. Yerel organizasyonlarla –evsizler için kriz merkezleri, iş bulma kulüpleri ve diğerleri- birlikte çalışmaya başladı ve bu sırada insanların kemer sıkma önlemleriyle geçen 7 yılda neler tecrübe ettiklerini öğrendi. Bu araştırmalarının sonuçları, heykelin açılışına eşlik edecek bir yeni bir filmi oluşturacak: Engels’in izinde İngiltere’deki emekçi sınıfların durumunu anlatan bir sorgulama. Önemli bir ayrımla: Collins’in konuştuğu insanların sesleri başrolde olacak bu da Manchesterlı işçilerin çoğunlukla sesinin duyulmadığı Engels’in kitabından farklı bir durum. Collins, kendisini sarsan en önemli şeyin insanların Britanya’daki prekarya yoksulluk hayatının acımasızlığını gizlemek için kullandığı “yeni gizli dil” olduğunu söylüyor.

İnsanları maaş harici bazı imkanlar için bazen kâr amaçlı şirketler için ücretsiz çalışmaya zorlayan “İstihdam programı” gibi aldatıcı şekillerde isimlendirilen şemalara dikkat çekiyor: “Ödenek sistemi çok karmaşık ve çirkin bir şekilde işliyor ve insanların anlayamayacağı bir isme sahip. Benim için merkez noktası buydu. Son 7 yılda inşa edilen sistem bizimle toplumun en korunmasızları arasında bir ilgi eksikliği olduğunu gösteriyor.” 

“Büyük zenginlikler döneminde yaşıyoruz ama yatak vergisi gibi dayatmalarla yaşayan insanların maruz kaldığı sefaleti ve stresi göremiyoruz” diyor. Bu insanların yeni proletarya olduğunu iddia ediyor.

Açılış günü film, bitişikteki otoparka kurulacak büyük ekranda izlenecek. Collins’in “Engels Merkezi” dediği Tony Wilson Place’te aynı zamanda atölyeler ve etkinlikler yapılacak. Akademisyenler ve aktivistlerin katıldığı panellerin yanı sıra pankart ve döviz yapma atölyeleri, “Engels gibi giyinme” tezgahı ve Mary Burns(Engels’in Manchester’daki sevgilisi) benzerleri yarışmaları düzenlenecek. Collins, “Sadece parti yaparsanız onun öneminin karşılığını veremezsiniz. Sadece ciddi bir panel düzenlerseniz onun hayatının yaşama sevgisiyle dolu kısmını es geçmiş olursunuz” yorumunda bulunuyor.

Şu sıralar heykel, yeni evine taşınmayı beklerken eski bir depo içerisinde karanlıkta bekletiliyor. Heykeli görmeye gittiğimizde Collins onu eski bir dost gibi karşıladı. Ukrayna’dan yaptığı yolculuk sırasında bir bağ kurdular. Ukrayna sınırında bir çocuk korosu onun için şarkı söyledi, Berlin’de sanatçı performanslarının nesnesi oldu. Engels’in doğduğu yer olan Barmen’den geçti. Şimdiyse uzun yolculuğunun son bölümünü ve yeni yaşamını bekliyor.

The Guardian’dan kısaltarak çeviren Mithat Fabian Sözmen
Ara başlıklar Evrensel Pazar’a aittir.

 

ÖNCEKİ HABER

Faşizm ve Mauthausen toplama kampı

SONRAKİ HABER

Yanar Anadolum sana yanarım!...

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa