12 Mayıs 2017 00:28

Belirsizlik çay üreticilerini endişelendiriyor

Organik çay üretiminde, kayıpların karşılanıp karşılanmayacağının belirsiz olması, altyapı yetersizlikleri üreticileri endişelendiriyor.

Paylaş

Çağdaş ÇAVUŞOĞLU
Rize

Çay sezonunun açılmasına az bir süre kala çay üreticilerinin organik çay tarımıyla ilgili kaygıları artıyor. Doğu Karadeniz illerinde bu yıl yaklaşık 250 bin dekar, 2018 yılında da 830 bin dekar alanda artık organik çay üretimine geçilecek. Organik üretimle birlikte verimin düşecek olması, kayıpların karşılanıp karşılanmayacağının belirsiz olması, altyapı yetersizlikleri üreticileri endişelendiriyor.

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının, verim kaybının çok yaşanmayacağı ve yaşanacak kayıpların devlet tarafından karşılanacağı, Cumhurbaşkanı Recep Erdoğan’ın organik çayla milletin daha kaliteli çay içeceği ve Rizelilerin daha fazla kazanç elde edebileceği yönündeki açıklamaları üreticiyi ikna etmiş gözükmüyor.

Çay üretiminde kullanılan azot gübrelerinin doğayı olumsuz etkilediğini söyleyen Çay Üreticisi Meryem Çavuşoğlu, “Burada uzun zamandır çaya azotlu gübre kullandık. Artık toprak beton gibi oldu. Eskiden derelerdeki suları içebilirdik, çünkü çaya hayvan gübresi kullanılırdı, şimdi derelerdeki suları içmek imkansız. Burada araziler hep dik. Çaya döktüğümüz azot gübresi yağmurla birlikte derelere karışıyor” dedi.

GEÇELİM AMA NASIL OLACAK?

Organik çaya geçildiğinde verimin düşecek olması üreticileri de haliyle tedirgin ediyor. Organik çay üretim planının ayrıntılarına dair belirsizlikler olduğunu aktaran Çavuşoğlu şunları söyledi: “Organik çaya geçelim, tamam ama nasıl olacağı belli değil. Bakanlık verimin çok düşmeyeceğini söylüyor ama bazen gübre kullandığımız halde verim düşebiliyor. Azotlu gübre kullanmadığımız zaman neredeyse yarı yarıya verim düşecek. Başka bir gübre kullanılacağı söyleniyor. Yeni gübrenin adını, fiyatını, nasıl kullanılacağını bilmiyoruz. 3 litre sıvı gübre ile 20 litre suyu karıştırıp çay yapraklarına püskürtecekmişiz. Bir kere yağmur yağsa akıp gidecek. Kaldı ki bizim kullandığımız tomurcuk halindeki azotlu gübreyi çaya serperiz, gübre iki kere yağmur yağınca tomurcuktan eser kalmıyor akıp gidiyor. Sonra yeni gübreyi kullanmak için makine almamız gerekecek. Onun da fiyatını bilmiyoruz. Bugün azotlu gübrenin tonu 1200 lira. Yeni gübrenin fiyatını bilmiyoruz ama yüksek olacağını hissediyoruz. Çünkü organik gübre fiyatları azotlu gübreden fazla, yeni gübre de fazla olacaktır üstüne bir de makine parası. Geçen yılın fiyatı destekleme ile birlikte 1.90 lira. Bu senenin fiyatı daha açıklanmadı. Kimsenin de üreticiyi düşünerek fiyat açıkladığı yok zaten. Olan hep bize oluyor.”

5 YIL VERİM DÜŞÜK OLACAK

Çay üretiminin organik olmasını savunduklarını söyleyen Emekli Orman Mühendisi Casim Cihan, “Ancak organik çay üretimine geçilmesiyle birlikte çayda uzun süre verim düşecek” uyarısında bulundu. Kimyasal gübreyi bıraktıktan sonra toprağın kendine gelme süresinin en az beş yıl olduğunu dile getiren Cihan, “Bu beş yıl boyunca da çayın verimi azalacak. Verim kaybı yaşanmaması için önerilen ya da kullanılacak mikrobiyal organizmalar içeren organik gübrelerin de bileşimini bilmiyoruz. Verim düştüğü zaman üreticinin kaybını kim giderecek. Üreticinin kaybının nasıl karşılanacağına dair bir açıklama yok” diye konuştu. Ayrıca toprak sınıflandırması yapılması gerektiğine de dikkat çeken Cihan, “Sonra biyolojik çeşitlilikler göz önünde bulundurulmalı” dedi.

ŞİRKETLERE YENİ ALANLAR YARATILIYOR

Bölgede esnaflık da yapan Üretici Cemil Aksu, “Organik çay üretiminde çay üreticileri, bilim insanları ve üniversiteler yer almalı. Proje ile ilgili denetlemeler yapılmalı. Üreticiler ve üretilen ürün deneme tahtası olmamalı. Sadece kimyasal gübreyi kullanmaktan vazgeçmek yetmez. Bölgede yapılacak HES’lerin, madencilik vb. faaliyetlerin bütünlüklü ele alınması gerekir. Uzun vadeli bir plan yapılmalı” diye konuştu. 

Organik çaya karşı olmadıklarını belirten ÇAYKUR İşçisi Yusuf Karaca da “Ancak alt yapısı hazırlanmadan bölge halkının kayıpları düşünülmeden, bir dayatmayla organik çaya geçilmesini anlamak mümkün değil” dedi. 

ORGANİK ÇAY ÜRETİCİSİ: HÂLÂ YÜZDE 30-40 KAYIPLA ÇAY ÜRETİYORUZ

30 dönüm arazisi içinde çay, kivi ve fındık üreten Mehmet Gürkan, 10 yıldır da organik çay tarımı yapıyor. 20 dönüm çaylıkta kimyasal gübre ile 15-16 ton çay alıyorken 10 yıl sonra bugün 11 ton civarında çay aldığını söyleyen Gürkan, “Kimyasal gübre kullanımını bıraktıktan sonra verim kaybı yaşandı, ilk zamanlarda 3 tona düştü. Ziraat mühendislerinin önerdiği fabrikasyon gübreleri denedik. Amerika Kaliforniya’dan getirilen sıcak iklimde üretilen ithal gübreleri yağmurun içinde denedik yüzde 80 zarar ettik. İlk iki yıl felaketti hem biz işi bilmiyorduk hem de ziraat mühendisleri işi bilmiyordu. Hâlâ yüzde 30-40 kayıpla çay üretiyoruz. Devlet ilk üç yıl zararı karşılama adına dekar başına destek veriyor. Şimdi de zararı karşılayacağız merak etmeyin diyorlar. İki üç yıl yine bu parayı verir ama sonraki yıllarda zarar ne olacak belirsiz. Eğer sonraki yıllarda da verecek ise bu gün neden desteklemiyor. Geçen yıl başlayanlara dekar başına 375 TL destek verdiler. İki ve üçüncü yıllarda artarak devam ediyor ve dördüncü yılda bu destek kalkıp çayın kendisine kilo başı destek veriyorlar. Aldığınız 375 lira bir sürgün dönemi için değil bir yıl için, o da gübre parasını bile karşılamıyor”  diye konuştu.

TAHLİL SONUÇLARI VERİLMİYOR

Ardeşen’de Tarım Ve Hayvancılık Bakanlığı müşteşarı ve ÇAYKUR genel müdürü ile yapılan organik çay toplantısına katıldığını anlatan Gürkan, “Organik çaydaki eksikleri söyledim toprak tahlili yok, yaprak tahlili yok, bir üniversite Yeditepe Üniversitesi bu konuda çalışma yürütüyor benim tarlanın tahlillerini hâlâ açıklamadılar. İstiyoruz hâlâ toprak tahlil sonucunu vermediler. 11 çeşit gübre kullandım tarım bakanlığından tescilli sertifikasyon firmalarından tescilli gübreler hiçbir tanesinin çayda faydasını görmedik. ÇAYKUR’da mühendis var tekniker var fakat sahaya çıkan yok. Organik sıvı gübrelerin sebzelerde yararı var ama çayda olmadı” dedi.

'TOPRAĞIMIZA SAHİP ÇIKMAK İÇİN MÜCADELE ETMELİYİZ'

Müsteşar ve ÇAYKUR genel müdürünün şaşarak dinlediklerini anlatan Gürkan, “Organik tarıma karşı çıkmanın bir anlamı yok çünkü asıl biz çay üreticileri toprağının ve suyunun kirlenmemesi için mücadele ediyoruz. Kimyasal gübre tekelleri gibi yarın da organik gübre tekelleri yaratılmasının hiç bir anlamı yok. Destek mestek derken bu bölgeyi bizim elimizden almaya çalışacaklar benim anladığım o. Verim vermesin buralarda insansızlaşsın diyorlar benim anladığım. Bunlar almaya çalışıyor diye organik yapmayalım fikri de doğaya ihanet gibi geliyor. Bu tehlikeyi görüp ona göre mücadele hattı çizmekte yarar var. Çünkü benim dedem kanserden öldü. Babam kanserden gitti. Çernobil diyoruz ama tonuna 1200 lira verip kimyasal gübreyi çaya da, lahanaya da, fasulyeye de basıyoruz. Bari çocukları torunları kurtaralım. Bir taraftan HES’e karşı mücadelede suyu kurutma diyoruz ama bu taraftan suyu kendimiz kirletiyoruz. O anlamda o işe girdik biz fakat gelinen noktada tarım tekelleri kendi üzerinden işi yapmaya çalışıyor buna uygun bir mücadele hattı izlenmeli. Çayın olduğu her yerde bu tartışmayı yapmalıyız. Bu iş ziraat odası ya da birlik üzerinden olmamalı her köyden üç beş temsilcinin bir araya geldiği temsilciler üzerinden yürütülmeli” diye konuştu.

(Yarın: Gıda-İş Örgütlenme Uzmanı Sedat Başkavak)

ÖNCEKİ HABER

13 kişinin katliam davalarına dahil edilmemesi tepki gördü

SONRAKİ HABER

ÇAYKUR ve çay üretimi bitirilmek isteniyor!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...