Sırrı Süreyya Önder

Fotoğraf: Fatih Polat/Evrensel
Sırrı Süreyya Önder’i çok erken, biraz da talihsiz bir şekilde kaybettik. Ne çok seveni varmış. Hastanede yatış sürecinde ve cenaze töreninde binler onun için kaygılandı, ölümüne üzüldü. Ne kadar çok insanın onunla hatırası varmış. Hep gülümseyerek anlatılan hatıralar.
Ben de onunla bir ay civarında birlikte çalıştım. 2011 haziran milletvekili seçimleri günleriydi. Emek Demokrasi ve Özgürlük Bloku seçimlere bağımsız milletvekilleri adayları ile katılma kararı aldı. Blok çok sayıda parti ve örgüt ile bağımsızların katılımıyla oluşmuştu. Aydınlar, sendikacılar, gazeteciler vd. de destekliyordu bu seçim ittifakını.
İstanbul’da üç bölgede üç aday çıkarmıştı Blok. Birinci Bölge Adayı Sebahat Tuncel, İkinci Bölge Adayı Sırrı Süreyya Önder ve Üçüncü Bölge Adayı Levent Tüzel’di. Üçü de seçildi. Biz İkinci Bölge Adayı Sırrı Süreyya’nın seçim bürosunda çalıştık. Beyoğlu’da eski bir binanın dördüncü katındaki bir apartman dairesinde her sabah erkenden toplanıyor günün çalışmalarını planlıyor, kimimiz sahaya gidiyor, kimimiz büroda kalıp bildiri, afiş, pankart, basın açıklama metni vb. ile uğraşıyorduk. Doğrusu Sırrı Süreyya biraz zoraki aday olmuş gibiydi. Daha sonra sık sık söylediği gibi sinema, senaryo vb. işlerle uğraşmak istiyordu ama onun ikinci bölge adayı olması için çok ısrar edilmişti. Bir önceki seçimlerde 2007’de Bin Umut Adayları İstanbul ikinci bölgede seçilememişti. Ufuk Uras birinci bölgeden, Sebahat Tuncel üçüncü bölgeden seçilmiş, Tuncel seçildikten sonra Gebze Hapishanesinden tahliye edilip Meclise gitmişti. İkinci bölgeden sen aday olursan kazanırız diye zorlamışlardı Sırrı Süreyya’yı. Tabii o kitlelerin önüne çıktığında isteksizliğini hiç belli etmedi. Alanlarda herkesin tanıdığı Sırrı oldu.
Sırrı Süreyya birkaç dönem yaptığı milletvekilliği çalışmalarından çok barış sürecindeki çabalarıyla tanındı geniş kitlelerce.
TBMM grup başkan vekilliğindeki kürsüde yaptığı espriler elbette unutulmaz ama bu ikinci barış süreci de tekrar onu öne çıkardı. Taksim basın toplantısında Öcalan’ın mektubunun sonunda biraz da oyunbozan gibi görüneceği kaygısına rağmen söylemek zorundaymışçasına eklediği üç, beş cümle çok önemliydi. İktidar tarafından gizlenen, duyulması istenmeyen istekleri özetledi. Demokratik hak ve özgürlüklerin genişletilmesi için adımlar atılması, başta hasta mahpuslar olmak üzere hapishanelerdeki siyasi mahpusların bırakılması vd. Öcalan’ın AKM’deki cenaze törenine gönderdiği mesajda da bu duruma değinilmiş ve bir çeşit Sırrı Süreyya’ya teşekkür edilmişti.
Sırrı Süreyya’nın hastane günlerinde barış sürecine muhalif olanların sesi biraz zayıflamıştı. Özgür Özel ve CHP’lilerin hastane ziyaretleri, barış sürecine ilişkin daha sıcak sözler etmeleri birilerini rahatsız etmiş olmalı ki; AKM’deki tören sonunda Özgür Özel’e yapılan saldırıyı örgütlediler. Saldırgan tek başına karar almış ve tek başına hareket eden biri değildi. Bu çok belliydi. Daha önce Kemal Kılıçdaroğlu’na inek hırsızını saldırtanlar, cenaze törenlerinde CHP’lilere saldırılar düzenleyenler, bazı gazetecilere ve iktidara muhalif siyasetçilere çetecileri saldırtanlar Özgür Özel’e bu saldırıyı planlamışlardı. Hem Özgür Özel’i kişisel olarak yıldırmak ve korkutmak istiyorlardı, hem de CHP’ye siz bu son sürece fazla müdahale etmeyin uzaktan seyredin diyorlardı. Bir de artık Sırrı Süreyya etkisini bitirelim dediler herhalde.
Gündem Sırrı Süreyya ve barış mücadelesinden iki çocuğunu öldürmüş bir katilin Özgür Özel’e saldırması konusuna döndü birden. Saldırganın fiiline uygun şekilde cezalandırılmadığı, erken tahliye edildiği konusu haklı olarak tartışılırken konu siyasi af da dahil, af meselesine geldi. Süren barış görüşmelerinin en önemli maddelerinden biri olan af konusu iki çocuğunu öldüren saldırgan üzerinden gündemden çıkarılmaya çalışılmaya başlandı.
Özgür Özel’in saldırıya rağmen cenaze törenine sonuna kadar katılması, mezarlığa gitmesi. Saldırganlara verilen en iyi cevaptı.
Barış sürecinden söz ediliyorsa bu gelin teslim olun, silahları bırakın, yoksa pişman ederiz demekle olmaz. Sırrı Süreyya’nın dedikleri işin en önemli yanıdır. Yasal dayanakları ile birlikte hak ve özgürlüklerin teslim edilmesi silahların teslim edilmesi ile birlikte ve hemen olmalıdır. Siyasi mahpuslar bırakılıp, siyasi kumpas davaları sonlandırılmalıdır. Sırrı Süreyya’nın siyasi vasiyeti de herhalde budur.
Evrensel'i Takip Et