20 Nisan 2017 18:55

İTÜ Maden Mühendisliği Kulübü: “Kaderci değil mühendisiz”

“Bina girişimizde dinozor var, tuvaletlerimizde klasik müzik çalıyor, mezun olup gidersem kedileri kim besler, bizim kulübümüz çok güzel.”

Paylaş

Mahmut Sezgin MEMİŞ

İTÜ

Puanı yettiği için tercih edenler, İstanbul’dan çıkmak istemeyenler, 2. sınıfta yatay geçiş yaparım diyenler, ailesi madenci olanlar.. İTÜ Maden Fakültesine öğrenciler farklı farklı nedenlerle geliyorlar. Girdikten sonra ise fakülteden ayrılmamak için çok değişik bahaneler de üretebiliyorlar: “Bina girişimizde dinozor var, tuvaletlerimizde klasik müzik çalıyor, mezun olup gidersem kedileri kim besler, bizim kulübümüz çok güzel.”

Lafı kulübe getirmek için yaptığım bu girişten sonra başlayabiliriz sanırım. İTÜ’nün, çalışkan kulüplerinden biriyle, benim de içinde bulunduğum İTÜ Maden Mühendisliği Kulübü ile birlikte hem kulübümüzü ve fakültemizi tanıttığımız hem de mesleğimizi ve gelecek kaygılarımızı konuştuğumuz bir sohbet gerçekleştirdik.

 

Maden mühendisliği bölümünün puanı neden düşük sizce?

 

Efe: Mesleğin imajının biraz kötü olmasına bağlıyorum. Madenlerde toplu işçi ölümleri yaşanıyor. Bu durum konuyu daha çok medyatikleştiriyor. Baktığımız zaman inşaatlarda daha çok işçi ölüyor. Öğrencilerde ve ailelerde bu sebepten ötürü madenciliğe karşı bir önyargı var. Madenci ölümleri artık 3. sayfa haberlerine dönüşmüş durumda. Televizyonlarda balkondan atlayarak kavgaya dahil olan bir kişinin haberi işçinin ölüm haberinden daha kıymetli.

İlkay: Lisedekilere sorduğumuzda mühendis olmak isteyenler makineci, bilgisayarcı, elektronikçi olmak istiyorlar. Sınav sonuçlarını aldıktan sonra “Şimdi ne olacağım?” sorusu ile baş başa kalıyoruz. Kendimi örnek verebilirim. Meslek tanıtımı olmadığı için körü körüne geldim madenciliğe. Mesleği bilmeden tercih ediyoruz, üniversitede öğreniyoruz.

 

“BÖLÜMÜ SEVDİYSEK KULÜP SAYESİNDE”

Maden Mühendisliği Kulübü tam da burada devreye giriyor sanırım?

 

Bölümü seçerken hiçbir şey bilmiyorduk. Hazırlık ve birinci sınıfta da bölümden uzaksın. İnternetten doğru dürüst bilgi bulamıyorsun zaten. 10-20 yıllık eski bilgiler var. Kişiden kişiye göre mühendislik dediğimiz disiplin farklılık gösteriyor. Madenciliği sevecekse öğrenciler kulübümüz aracılığı ile sevebiliyor. Dersler belirli bir standartta. Maden mühendisliği kulübü sayesinde öğrenciler kendi akademik programını belirleyebiliyor. Biz öğrenci hareketiyiz ve öğrencilerin talepleri doğrultusunda kulübümüzü şekillendiriyoruz.

 

Öğrencilerin bir araya gelebileceği alanlar olmayınca bu tarz tecrübelerden mahrum kalabiliyorsun diyebilir miyiz? Kamuda tasarruf tedbirlerince maliye bakanlığından kulüplere yazı gönderildi, bütçe sıkıntısı yaşıyoruz. Bu konuda ne söyleyebilirsiniz?

 

Efe: Bazı üniversitelerde kulüp kurulmasına dahi izin verilmediğini biliyoruz. Kamuda tasarruf tedbirleri tüm üniversitelere gönderildi, herhalde sadece İTÜ de uygulanıyor. Biz tasarruf ediyoruz. Tasarruflarımız evlerimize gelen referandum broşürlerinde, reklam panolarında.

 

“MADENCİYİM, MADENLERDE OLACAĞIM”

Madenlerde kadın çalışamaz diyorlar?

 

Nisa: Gittiğimiz teknik gezilerde çalışan kadınlar görüyorum. Yeraltında da çalışıyorlar. Evde iş yaparken ne kadar yoruluyorsam, madende de o kadar yorulacağım. İnşaatçı olsaydım şantiyede olacaktım, madenciyim madenlerde olacağım. Üstelik ben de yeraltında çalışmak istiyorum.

 

Yeraltındayız ve herhangi bir usulsüzlük gördük diyelim, ne yapmalıyız?

 

İlkay: Şikayet ettik iş yerindeki bir usulsüzlüğü ve işten ayrıldık/atıldık. Artık şirketler detaylıca araştırma yapıyor iş alımında. Daha önceki çalıştığımız yerdeki şikayetimiz üzerine zaten işe giremeyiz artık. Ki ben bir çok yerde usulsüzlükler olduğunu düşünüyorum bunca ölüm varken. Dürüst olmanın bedeli var. Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar olayı geçerli diyebiliriz.

“MADENCİLİĞE DEĞİL, USULSÜZLÜKLERE KARŞIYIZ”

Efe: İnsanlık madenciliğe muhtaçtır. Etrafımızdaki her şeyin içinde madenlerden çıkarttığımız hammaddeler var. İnsanlar madenciliğe değil, yapılan usulsüzlüklere karşılar. Devlet en başta koyduğu kurallar ile yapılmayanı yaptırabiliyor. İstanbul’daki en büyük ormanlık alan Kemerburgaz’da idi. Oralardaki taş ocaklarının sayısı giderek artıyor. Şehirleşme oraya paralel büyüyor. Devlet madenler ile işi bittiği zaman oraları rant amacıyla satıyor.

 

Madenlerin göçmemesinin matematiği ve fiziğini öğreniyoruz. Madencilikte kader, fıtrat var mı sizce?

 

İlkay: Şirvan olayına bakayım. Yoğun su aldığından dolayı çökeceği öngörülen bir şev kaymasıydı. Tehlike var ve çalışılmaya devam ediliyor. Kader, fıtrat olayı değil. Toprak canlıdır. Her gün her şekilde değişebilir. Sürekli olarak bakımının denetiminin kontrolünün yapılması lazım.

Nisa: İşçilere eğitim verdik, yapmadı, kendi hatası diyemeyiz. Madenlerde işçiler kendi kendine ölmüyor.

 

Bir mühendis sizce nasıl olmalı?

 

Melih: En ufak bir hataya göz yumduğumuz zaman bilmeliyiz ki bu göz yumma bir cana mal olabilir. Ülkemizde 4-5 dereceli depremlerde bile binalar yıkılıyor. Etik derslerimiz var. İhmali, hatayı gördüğümüz zaman işini kaybetme korkusu olmadan karar alıp işçileri düşünebilmeliyiz. Bizim aldığımız kararların sonucundan dolaylı bundan etkilenen insanlar var. Yani işçiler.

 

Mühendisler kime karşı sorumludur? İşçiye mi, işverene mi, vicdanlarına mı?

 

Bizden işveren üretim, işçiler güvenlik bekliyor. İşverene “şurada bir sıkıntı var” dediğimiz zaman patrona kendimizi öyle kabul ettirmeliyiz ki patron bize hayır diyemesin. Patron için karşı koyulamaz olmalıyız. Kapının önüne koyulmayı göze almalıyız.

ÖNCEKİ HABER

Bir kavram: Pragmatizm

SONRAKİ HABER

KOÜ Mühendislik Öğrencilerinin Sorunları Ve Talepleri

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...