19 Mart 2017 01:12

İşler bir demirdi Hasan, yanı başında bir Volkan

Haber takibi sırasında hayatını kaybeden Evrensel gazetesi Muhabiri Hasan İşler ve DİHA Muhabiri Volkan Eryiğit'i o dönemki çalışma arkadaşı yazdı.

Paylaş

Sinan ARAMAN

İnsan doğası, üzerine çokça tartışılan felsefi bir konudur. Genel olarak idealizmin safında olanlar bu doğayı egoizm, bireysel çıkarlar ve rekabet üzerinden açıklarken, materyalist temelde düşünen biz Marksistler, meseleyi daha bilimsel bir yaklaşımla insan doğasının içinde bulunduğu tarihsel/toplumsal koşullar bağlamında ele alırız. Haliyle insan doğası ve toplumsal kültür, verili koşullarda üretimin toplumsal niteliği ile mülkiyetin özel/bireysel niteliği arasındaki çelişkili değerlerin etkisinde şekillenmektedir. Bireysel çıkarları, özel mülkiyeti ve ben merkezciliği egemen sınıfların ihtiyaçları doğrultusunda meşru kılan liberal, milliyetçi ve dini ideolojilerin telkinleriyle alabildiğine kısırlaşan ve yozlaşan toplum kültürü, kapitalist üretimin toplumsal niteliği ve ezilenlerin sınıf bilinci üzerinden evrensel değerlere yönelerek bir çıkış aramış ve aramaktadır. Bir yanda kapitalizmin “Gemisini kurtaran kaptan, düşene bir tekme de sen vur, benden sonrası tufan!” şeklinde insan vicdanını, toplumsal yaşamı ve ekolojiyi tahrip eden değerler, öte yanda kardeşliği, eşitliği, paylaşımı, dayanışmayı esas alarak zulme, baskıya ve sömürüye karşı gelişen insani değer ve yaklaşımlar. İnsanlığın ve gezegenin kurtuluşu tabii ki ikinci eğilimin kazanmasıyla mümkün olabilecektir. Hasan ve Volkan’ın ölümlerinden bu yana dünya, sermaye güçlerinin elinde daha da yaşanmaz bir hale gelmiştir. Ülkemizde, Ortadoğu’da ve bütün dünyada yaşanan gelişmeler, ekonomik krizler, mezhep savaşları, barbarlık, toplu göçler, açlık ve sefalet manzaraları defalarca bu durumu kanıtlamış durumdadır…

Bu tespitlerle Hasan yoldaşın anısına bir yazıya başlamış olmamım nedeni onun ve Volkan’ın dünyayı yaşanır kılmak amacıyla eşitlik ve özgürlük için hayatlarını adamış iki genç devrimci olmalarıdır. Ölümlerinin ardından tam 13 yıl geçti. Biri üniversitede tanıştığım, benden bir yıl sonra üniversiteye başlayan ve benim gibi kendini kısa bir süre içinde siyasal bir faaliyetin içinde bulan can yoldaşım Hasan İşler’di. Diğeri 2000 yılı ortasında üniversite sonrası gazeteciliğe başladığımda tanıştığım ve beraber haber peşinde koşuşturduğumuz Gündem muhabiri Volkan Eryiğit. Kendini işçi sınıfı ve ezilen halka adamış,doğasıyla tam bir insan, iki genç devrimci…

Hasan’ın üniversiteye başladığından kısa bir süre sonra kendini devrimci faaliyetin içinde bulmasını sağlayan en önemli faktörün içinde yetiştiği aile ortamı olduğunu düşünüyorum. Semih amcamızın ve Münire anamızın sevgisiyle büyüyen Hasan ve kardeşleri hepsi de paylaşım ve kardeşlik yönünden dost canlısı insanlardır. Onlar, bütün insanları kucaklayabilen, kapısı herkese açık, sevgi dolu emekçi bir ailedir. Hasan’ın tüm arkadaşlarını kendi evlatları gibi görmüşlerdir. Hasan böyle bir evde paylaşımcı değerlere sahip bir şekilde yetişerek üniversiteye gelmişti. Onun içindir ki; Hasan ailesinden edindiği paylaşımcı kültürü kısa bir süre zarfında üniversitede aldığı siyasi bilinçle komünist bir doğaya dönüştürmüştür. Örgütlü faaliyete başladığı andan itibaren üniversite kampüsünü kendi evine taşımıştır. Duvar boyama işleriyle uğraşırken, kazandığı parayı yoldaşları ve arkadaşlarıyla paylaşmıştır. Evini bir öğrenci yurdu gibi ihtiyacı olan bir çok kişiye açmıştır…

Hasan yoldaş, insan yaşamının sürdüğü her yerin bir örgütlenme alanı olduğunu kendi pratiği üzerinden arkadaşlarına anlatan ender insanlardan biri olmuştur. Devrimci çalışma içinde olduğu kısa yıllar boyunca il gençlik yöneticisi, il yöneticisi, Evrensel gazetesi muhabiri olarak ev, mahalle, kampüs ve fabrika gibi her alanda aynı anda faaliyet yürütebilmiştir. Örgütlü, örgütsüz çok sayıda arkadaşını evinde günlerce ağırlayarak hayatı her yönüyle dostları ve yoldaşlarıyla paylaşmıştır. Parti toplantılarını ailesini ve komşularını da katarak evinde örgütlemiştir. Bir yandan yoğun bir şekilde devrimci faaliyet yürütürken, bir yandan boya işleri yapardı. Emekçi çocuklarını üniversite sınavlarına hazırlamak için hiçbir karşılık beklemeden matematik anlatırdı. Morali bozuk tüm yakın arkadaşlarının dertlerine ortak olup onları hayata motive ederdi. İnsan ilişkilerinde hep adil olabilmiş, eleştiriye hep kendinden başlayabilmiştir. Karşısındaki ise rencide etmeden uygun bir dille eleştirirdi. Yenibey’deki evinin çardak tarzındaki bahçesini sürekli üniversite öğrencileri ile mahalle esnafının ve işçilerin biraraya geldiği, sohbet ettiği, çalıp söylediği bir mekân eylemişti. Kısa sürede bağlama çalmayı öğrendiği gibi futbol yeteneği çok gelişkindi. Komünist niteliğini herkesi oyuna dahil edebilen pasları ve paylaşımları ile çıplak ayakla top oynarken dahi saha içindede gösterebilmiştir…Kısa ömrüne rağmen Hasan doğasıyla tam bir insan, tam bir komünistti...

Hasan yoldaşa dair söylenecek çok şey var. Yoldaşları ve arkadaşları ona dair çok güzel anılara sahipler. Arkasından olumsuz bir tek şey söyleyebilecek birisine rastlayamazsınız… Nefes aldığımız her günde eşitlik, özgürlük ve adalet mücadelesine yitirdiklerimize saygıyla yazıyı Hasan’ın bir seçim arifesinde Emek, Demokrasi ve Barış Bloku’nun örgütlemiş olduğu Newroz mitingini izlemeye giderken fotoğraf makinesinin denklaşörüne takılan son görüntülerinden esinlenerek yazdığım şiirin son bölümüyle tamamlamak isterim. 


aaah! kahrolası o kör duvar!!!
aldı iki canımızı elimizden!
işler bir demirdi Hasan, yanı başında bir Volkan!
asırlar yüklü bir bahar gününde 
bir cemre vaktiyle oy hewal! 
karıştılar havaya, suya ve toprağa
deklanşörde parmak izleri 
harlayıp şafağı çıkıp gittiler güneşli bir sabah 
hürriyet aşkına, kardeşlik aşkına, barış aşkına
bir kez daha bakarken hayata yalansız ve dolansız
işte son fotoğraflar ve notlarıydı bunlar
yediveren bir göğün altında;
Toroslar,  Seyhan ve Çukurova 
mazlumlar halayında bir bahar 
Newroz renginde her bir çiçek
ayaklanmıştı ateş, su ve toprak 
emek ve alınteriyle bereketin 
çıkıp gelmiştiler Kürt, Türk, Arap…
gecekondulardan, tezgahlardan, çadırlardan
kadınlar, çocuklar, delikanlılar
ellerinde pankartlar 
umutları taşıyorlardı Ortadoğu’dan dünyaya
zulme isyan toprağa üryan
bir Hasan bir de Volkan!..

ÖNCEKİ HABER

Rantın vazgeçmediği alan Hewsel Bahçeleri

SONRAKİ HABER

Kayıp zamanın izinde: Diyarbakır

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa