12 Mart 2017 23:22

200 işçiye bir tuvalet kağıdı düşüyorsa ‘Hayır’

Yasemin ÖZTÜRK
Ankara

 

Bağdat Baharat’ta çalışan kadın işçiler, çalışma koşullarını ülkenin gidişatından bağımsız olmadığını düşünüyor. Düşük ücret ve kölelik koşullarında çalışmak istemedikleri için ‘hayır’ diyeceklerini belirtiyorlar. Son iki haftadır AKP’li kimi işçilerin dini duyguları da kullanarak diğer işçileri ‘evet’ oyu vermeye ikna etmeye çalıştıklarını anlatıyorlar. 

Sincan Organize Sanayi Bölgesi’ndeki Bağdat Baharat Fabrikası’ndan kadın işçiler ile Sincan’daki işçi duraklarından birinde konuştuk. Bağdat Baharat Fabrikası’nda üç yıldır çalışan bir kadın işçi, referandumda ‘hayır’ oyu kullanacağını ama bu düşüncesini fabrika ortamında ifade etmeye çekindiğini söyledi. Gerekçelerini ise şöyle anlattı: “Fabrikamızda kadın işçiler çalışıyor. Paketleme işi olduğu için, vasıfsız ve 40 hatta 50 yaşındaki kadınlarında çalıştırıldığı bir fabrika. Mescidimiz var. AKP’li işçiler ağırlıkta. Son onbeş gündür, Kuran okuyanlar, Mevlit okutanlar çok arttı. Dini duygularla ‘evet’ oylarının artırılması amaçlanıyor. Bu durum çoğu arkadaşımız üzerinde psikolojik bir baskı oluşturuyor. Tartışmalara sessiz kalıyorum.”

‘YAŞADIKLARIMA BAKIP ‘HAYIR’ DİYORUM’

Referandumdaki tercihini sorduğumuz başka bir kadın işçi de önce iş koşullarını anlatmaya başlayarak cevap veriyor: “Bizim iş koşullarımız çok ağır. Üç vardiya çalışıyoruz. Bağdat Baharat, Ankara’daki bütün büyük, küçük marketlerde satılıyor. Asgari ücret alıyoruz. Fabrikaya sürekli işçi alınıyor ve sürekli işçi atılıyor. İş güvencemiz yok. Yaşadıklarıma bakıyorum, iş ortamıma bakıyorum, bunları hak etmiyoruz. İnsanca yaşayabilecek bir ücret ve iş koşulları istiyorum, o nedenle ‘hayır’ diyorum.” 

Geçmişte Bağdat Baharat’ta çalışan genç bir kadın işçi söze giriyor. Bağdat Baharat’taki çalışma koşullarını o da şöyle anlatıyor “Tuvalete gitmek büyük sorun. Tuvaletlerde tuvalet kağıdı yok. Bir vardiya 200 işçi. Bu 200 işçiye bir tuvalet kağıdı veriliyor. Bazen tuvaletlerimiz kilitleniyor. Dolaplarımızın kilitleri açılıyor. Kendimi işten attırdım, sürekli izin aldım, viziteye çıktım. Bir gün izin alınca, üç günlük ücret kesiliyor. Bir de her yaştan kadını çalıştırıyorlar. Yaşı ilerlemiş olanlar başka yerde iş bulamayacakları düşüncesiyle her koşulda, ucuza çalışmaya razı oluyor. Erkek işçi çalıştırsalar bunları yapamazlar” diye ve “Bunun için ‘hayır’ diyorum” diye ekliyor. 

‘BİR İŞÇİ DAHA ÇALIŞTIRMAMAK İÇİN PAYDOSUMUZU ÇALIYORLAR’

Bir başka kadın işçi ise işçi sağlığı ve iş güvenliği eğitimlerinin göstermelik olarak verildiğini belirterek, “Saçlarımız kapalı, ağzımız, burnumuz kapalı. İş elbisesi verilmiyor. Makinelerde kadınlar çalışıyor. Sonuçta baharatta bir yiyecek, sağlıklı ve temiz koşullarda paketlenmesi gerekiyor. Yasak savıyorlar. Bu konuda bir denetim yok, işverenin insafına kalmış” diyor. 

“Mutfakta da sırayla çalıştırılıyoruz. Öğle tatilinde yemek yedikten sonra yemekhanede bulaşıkları makineye yerleştirmek de yine bizim işimiz. Bir fazla işçi çalıştırmamak için, bizim öğle tatilimizden çalınıyor. Yemeğimi yiyorum, bulaşıkları makineye yerleştiriyorum ve koştur koştur makinenin başına geçiyorum, öğle tatili içinde bunları yapmak zorundayım. Köle gibiyiz” diyen işçinin tercihi de ‘hayır’. 

‘ÜCRETİMİZİN YATMASI SANKİ LÜTUF’

Asgari ücretle çalıştıklarını ve bu ücretin yetersiz olduğunu sıkça vurgulayan kadın işçiler, “Koşullarımız ağır, sendikalı değiliz. Ev kirası, faturalar, kredi kartı borcu olanlar var. Organizede ekonomik kriz bahane edilerek, birçok fabrikada ücretler düzenli ödenmiyor, birkaç ay gecikmeli ödeniyor. Biz ücretlerimizi düzenli alıyoruz ya, işveren bu durumu kullanıyor. Biz peşin peşin çalışıyoruz, ücretlerimizin düzenli ödenmesi yasal hakkımız.”
 

Evrensel'i Takip Et