09 Mart 2017 09:25

SES, Dr. Orhan Çetin'in intiharını yargıya taşıdı

SES İzmir Şubesi, 'FETÖ' iddiasıyla açığa alındıktan sonra çalıştığı hastanede intihar eden Dr. Orhan Çetin'in ölümünü yargıya taşıdı.

Paylaş

Emine UYAR
İzmir

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) İzmir Şubesi, Gülen Cemaatine yönelik soruşturma kapsamında açığa alındıktan sonra çalıştığı hastanede intihar eden Dr. Orhan Çetin’in ölümünü yargıya taşıdı. SES, Çetin’in açığa alınmasına karar veren amirleri ve varsa asılsız ihbarda bulunan muhbir şahıs hakkında, “Görevi kötüye kullanma, intihara sevk, bilinçli taksirle ölüme sebep olma” gibi suçlardan suç duyurusunda bulundu.

Kâtip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Biyokimya Anabilim Dalı’nda görevli 28 yaşındaki asistan hekim Hasan Orhan Çetin, açığa alındığını öğrendikten iki gün sonra 19 Şubat 2017 tarihinde çalıştığı hastanenin 10. katından atlayarak yaşamına son verdi.

Dr. Çetin, “FETÖ üyesi” olduğu iddiasıyla hakkında başlatılan disiplin soruşturması kapsamında, “görülen lüzum üzerine” geçici olarak görevinden uzaklaştırılmış, açığa alınmıştı.   Hastane yönetimi, çalışma arkadaşlarından “helâllik” almak isteyen aileye, Doktor Çetin’in cenazesini hastaneye getirmemelerini, tören istiyorlarsa evde düzenlemelerini söylerken, Türk Sağlık Sen de, üyesi olan Çetin’le ilgili herhangi bir girişimde bulunmadı.    

İNSANLAR BİRDENBİRE ‘VATAN HAİNİ’ İLAN EDİLİYOR

Yaşanan süreçle ilgili SES İzmir Şube Başkanı Dr. Fatih Sürenkök’le görüştük. Sürenkök, bir hekimin en azından cenazesine saygı gösterilmesi gerektiğini belirterek, bunun edilen Hipokrat yemini ve TTB’nin tüzüğü gereği olduğunu, hastanede törene izin vermeyen kişi eğer hekimse Tabip Odası tarafından gereğinin yapılması için başvuruda bulunduğunu anlattı. Açığa alma ve ihraç uygulamalarının mücadele içinde olan insanlara çok uzak olmadığını ifade eden Sürenkök, “Ben ve benim gibi insanlar psikolojik olarak da buna hazırız. Ama Orhan arkadaşımızın böyle bir beklentisi yoktu diye düşünüyorum. İnsanlar birdenbire ‘vatan haini’ haline konuluyor” dedi.

ÇETİN’İN İSMİNİ BAKANLIĞA KİM, NİYE GÖNDERDİ?

Kendisinin de benzer bir süreçten geçtiğini hatırlatan Sürenkök, “Bana ‘suçun şu’ dendi ve ne güzel ki savunmamı yaptım. Arkasından soruşturma yapıldı, ceza verdiler. Ben de yargıya gittim. Bu insanlara da yapın bunu. Deyin ki senin suçun bu. Hasan Orhan’ı 10. kata elindeki evrakın (açığa alma tebliği) çıkardığına inanıyorum. O evrakın altında imzası olanların ölmesine neden olduğuna inanıyorum. Duygusal olarak böyle düşünüyorum, yanlış da olabilir” diye konuştu. Savcılığın bu dosyayı kapatmaması gerektiğini vurgulayan Sürenkök şöyle devam etti: “Somut bir delil yokken sorumlular bu kadar özensiz, rastgele davranmamalı. 30’u bulmuş bu sayılar. Yöneticilerin şunu hissetmeleri lazım; bu yaptığımız iş artık basitçe insanların işinden gücünden olmaktan öteye geçti. Bir mahalle baskısı olmaktan da öteye geçti. Bu duygusal, psikolojik bir yıkım ve insanlar buna dayanamıyor. Buna hiç kimsenin hakkı yok”.

Çetin’in ismini bakanlığa kimin gönderdiğinin, niye gönderdiğinin açıklanması gerektiğini vurgulayan Sürenkök, “Eşi meslektaşımız, onun onurunu da, bu ailenin onurunu da korumak zorundayız. Hasan Orhan gittiği ile kalmamalı. O insan hakkında sabit kanıtlanmış bir suç yoksa o yazıyı oraya götüren insanlar hakkında Tabip Odası’nın da, Savcılığın da ‘ölüme sebebiyet vermek’ten soruşturma açması gerektiğine inanıyorum” dedi.

ÇETİN’İN ARKADAŞININ MEKTUBU

Orhan Çetin’in 20 yıllık arkadaşı, can dostu olduğunu ifade eden bir arkadaşı, Çetin’in üyesi olduğu Türk Sağlık Sen’in 1 No’lu Şube Başkanına yazdığı kısa mektupta şöyle diyor:
“Bu çocuk babasını hiç tanımadı. Annesi ve üvey babasından ayrı Antalya’daki evlerinde ortaokuldan itibaren yalnız büyüdü. Aç kaldı. En lüks yemeği yumurta ekmekti. Yazın otellerde çalışıp üniversite harcını yatırdı. Hiç kimseden bir kuruş menfaati olmadı. İnançlı bir çocuktu, hakkaniyetsiz hiçbir başarısı olmadı. Bulunduğu mevkiye tırnaklarıyla kazıyarak geldi. Aklım almıyor. Kim nasıl bir baskıya maruz bıraktı, ölüme nasıl itti. Hazmedemiyorum. İçim içime sığmıyor. Yarın mezarını kazdırmaya gideceğim. Bunu Orhanıma, kardeşime reva görenlerin yanına mı kalacak. İsteyen istediğine bu iftirayı atıp hayatını karartacak ve bu karşılıksız mı kalacak. Vatana millete Orhan’dan daha hayırlı bir insan tanımadım ben. Hiç bir örgütle bağlantısı yok ve ispatlanamaz. Yazık ettiler kardeşime. Sizden ricam eğer imkânınız varsa yalvarırım bu olayı burada bırakmayın. Ona bu çirkin iftirayı atıp hayatını çalanların bulunup yargılanması için gerekeni yapın. Kardeşimin kanını yerde bırakmayın. Yalvarırım”.

ÖNCEKİ HABER

Mersin Barosu Başkanı Ali Er özür dilemeli 

SONRAKİ HABER

Sevda Karaca ‘Doğu Avrupa’yı değiştiren kadınlar’ listesinde

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa