05 Mart 2017 02:00

Rahatsızız, rahatsızsınız, rahatsızlar

Nuray Sancar, Hürriyet’in ‘Karargah rahatsız’ haberiyle açığa çıkanları yazdı.

Paylaş

Nuray SANCAR

Asker ve rahatsızlık kelimelerinin geçtiği her cümle, cümlenin ilk kullanıldığı 1960’tan bu yana darbeyi hatırlatır. “Genç subaylar rahatsız” manşetiyle çıkan gazeteler Demokrat Parti iktidarının sonunu getirecek olan darbeye ve darbecilere, ihtiyaçları olan desteği bulmalarında yardımcı olmuştu. Ondan sonra da ordunun rahatsızlıklarını barometre olarak gören kesimlerin yayın organlarında buna benzer başlıklar kullanıldı. Her defasında da bu, darbe ihtimalinin, üzerinde bir Demokles Kılıcı gibi siyasete askeri müdahale çağrısı olarak algılandı. Çağrışımı dolaysız, bir kirli ifadenin Hürriyet gazetesi haberinin başlığı olarak seçilmesine dahli olanlar en son 28 Şubat’ta ve 2003’te ortamı yoklayan “rahatsızlık” haberlerinin sonuçları ile etkilerini elbette biliyorlardı. O halde 15 Temmuz darbe girişimini; geçip gitmesine, unutulmasına izin vermemek üzere durmadan anan, referandum propagandasının da ana teması olarak darbe girişimini öne çıkaran iktidarın alerjisini kaşıyan böyle bir başlığın seçilmesini masum ve hesapsız bir editoryal sallapatilikle ilişkilendirmek fazlasıyla naiflik olur. 

Failleri ve mekanizması bütünüyle açığa çıkarılmadığı veya çıkarılması ip üstünde yürümek zorunda kalan bir cambaz için hayati bir tehlike arz ettiği sürece 15 Temmuz darbe girişimi dosyasının tarihsel olarak kapatılamayacağı kamuoyunun bilgisi dahilinde. Siyasi iktidar da kitle mobilizasyonunu ve duyarlılığını diri tutabilmek için bu tehdidin altını bir beka sorunu olarak sürekli çiziyor ve siyasetini kırmızı alarm düzeyinde istimliyor. “AKP sosyolojisi”ni kuran yegane terminoloji ‘darbe tehdidi.’

Askerin rahatsız olup olmadığı kadar (Hulusi Akar ‘değiliz” dedi) haber başlığının düzenlenmesinden murad uman bir art ya da üst aklın niteliğinin ve kimliğinin tartışılması da bu bakımdan çok normal. 

AKP’nin öteden beri sorunlu olduğu Doğan Grubuna bir ayar vermek üzere bu haberin sipariş olarak yaptırıldığı, sonradan kıyameti koparanların bu siparişi vermiş olabileceği iddiası akla uzak değil. Askerin eski vesayet eğilimlerine karşı bir ön alış girişimi olduğunu söyleyenler de haksız sayılmazlar. Doğan Grubunun mevcut koşullardaki akılalmaz bir intihar girişimi olarak değerlendirenler de haklı olabilir. Yani hepsi mümkün. İsteyen istediği komplo teorisini kurabilir.  Ama sonuç olarak; Karargahın rahatsızlığını tartışmaya açan böyle bir haber sayesinde sallanan taşlar görülmüş, bazıları küçük bir müdahaleyle yerine oturtulmuş, bazıları da muhtemelen yerinden edilmiştir. 

BİR EKSENDEN DİĞERİNE TÜRKİYE...

Türkiye’nin bir eksenden diğerine, bir politik taktikten diğerine savrulduğu koşullarda hem uluslararası ilişkilerin, hem de içeride belirli bir dengede zorlukla tutulabilen siyasal ittifakların geleceği öngörülebilir değil. Rusya ve müttefikleri ile bahar havası yaşanırken birdenbire ortaya çıkan İran ile gerilim Avrasya yancılığı pozisyonunda zemini kayganlaştırırken, Körfez ülkeleriyle ilişkilerin tazelenmesi hamlesi; CIA başkanından İngiltere Başbakanına kadar bir dizi “misafir”le yapılan kamuoyunun bilmediği pazarlıkların da Atlantik zemininde sağlam bir duruş imkanı çıkarmadığını gösteriyor. Bir kaygan zeminden diğerine geçerek yürümeye çalışmanın bedeli ise, her durum için ayrı devlet klikleriyle dans eden Hükümetin, sürekli sallanan ittifaklarını her durumda yenilemek zorunda kalması. Her ittifakın katılaşamadan buharlaştığı bir siyasal iklim bu. 

Referandum sürecinin AKP’nin bildik kutuplaşmasından başka bir kümelenme yaratmasında bu bölgesel gelişmelerin payı ile iç gerilimlerin payı çok. AKP seçmenlerinden oluşan ortalama yüzde elli ile; Kürtler, sosyal demokratlar ve soldan oluşan geleneksel “diğerleri” biçimindeki siyasi ayrışmanın sınırları bizzat iktidar nimetlerinden yararlanan kesimlerin bile yer değiştirdiği başka bir şeye dönüştü. Bunu sadece sahadaki sosyolojik tabloda değil aynı zamanda bu sosyolojinin denk düştüğü siyasal odakların tutumunda da görmek mümkün. Bir tür siyasi ortak muamelesi gören MHP’nin kayda değer genişlikteki tabanı ile tepesi arasında Anayasa değişikliğine evet ya da hayır demek konusunda oluşmuş ayrım, bu kümelenme sorununun, buzdağının görünmeyen tarafındaki boyutu hakkında fikir veriyor. 

Kolaya kaçarak, bir klişeyi haber başlığı seçen Hürriyet’in altını çizdiği rahatsızlık, haberden sonra bir kez daha işlerin yolunda olduğunu teyit etmek durumunda kalan askerden ziyade, toplam bir rahatsızlığın değiştirici öznesi olarak askere işaret etmekte ısrarlı güçlerin bir maniplasyonu gibi görünüyor. Bu sorunun yanıtını bekleyenlerin kimliği hiç önemli değil. Önemli olan askerden gelecek “rahatsız değiliz” yanıtıyla içi rahat edecek olanların da, rahatsız darbe kışkırtıcılarının da rahatlık veya rahatsızlık barometresinin haki renkte durması.  

ZOR ‘OYUN’

Bu sular böyle durulmaz. Sürekli olarak iç ve dış politikasını değiştiren; Suriye Kürtleriyle Irak Kürtleri arasında çifte standart uygulayan; uluslararası ilişkilerinde bir kamptan diğerine kaymaya dayalı siyasi tercihlerde bulunan; içeride ise antidemokratik uygulamalardan medet umarak referandum sürecinde bile, iki seçeneğe sıkışmış halkın bir bölümüne aba altından sopa sallayan siyasetin, istikrarsızlık üzerine kurmak istediği imkansız istikrar, bugün birinde yarın başka bir kesimde rahatsızlık ögelerini biriktirecektir. Omurgası olmayan siyaset tarzı buna açıktır. 

Bu durumda yurttaşa da “üst akıl kimdi”, “kim kime komplo yapıyor”, “rahatsızlık dediler, gene darbe mi geliyor” diye sormak kalıyor. Spekülasyona bu kadar açık bir haberin yapılabilmesi komplo teorilerine, spekülasyonlara müsait bir zeminin sürekli harmanlanmasından kaynaklanıyor. Bu kadar sınıf hırsının arafta kalmaktan başka bir sonuç vermediği göz önünde bulundurulursa spekülasyonun daha epey gideri olacak demektir. Sonuç olarak da her spekülasyonla hizaya geçilecek, tekrar hizaya geçilecek, bir daha hizaya geçilecek… Evet zor oyun.

Rahatsızlar da, rahatsızlıkları kaşıyan rahatsızlar da, ancak bir rahatsızlık varsa rahat edenlerden de gına geldi. 

Bu kısır döngü kabak tadı verdi.
 

ÖNCEKİ HABER

Yaşar Kemal’i Yaşar Kemal yapan 6 özellik

SONRAKİ HABER

1 yanlış kaç doğru götürür?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...