6 Şubat 2017 09:30

Dink davası sanığı: Patlamalar oldu kimse görevden alınmadı

Cansu PİŞKİN
İstanbul

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin kamu görevlilerinin yargılandığı davanın duruşmasına dönemin İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer'in savunmasıyla devam edildi. Yılmazer, "Üzerimize düşeni yapmadık diye tutuklandık. Suruç'ta, Ankara'da patlama oldu istihbarat daireden birinin görevden alındığını duydunuz mu? Allah bilir planlı istihbarat çalışmasıydı onlar da? İstihbarat zaafiyeti eksikliği görev kusuruyla niçin kimse alınmadı görevden. Halbuki hepsinin olunacağı önceden biliniyormuş" dedi.

Çağlayan'daki İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada tutuklu sanıklar Ali Fuat Yılmazer ve Ramazan Akyürek ile tutuksuz sanıklar Ahmet İlhan Güler ve Reşat Altay hazır bulundu. Yasin Hayal, Özkan Mumcu, Osman Gülbel, Ogün Samast ve Hamdi Egbatan SEGBİS yöntemiyle sesli ve görüntülü olarak katıldı.

‘İSTANBUL EKİBİNİN SAVCILIK BEYANLARI YALAN’

İlk andan itibaren beyanlarında hiçbir değişiklik olmadığına vurgu yaparak savunmasına devam eden Yılmazer, "İddianamede aleyhime kullanılan sanık ifadeleri var. Bu ifadelerin sahipleri olan Sabri Uzun, Necmettin Emre, Vedat Yavuz, Levent Yarımel, Ahmet İlhan Güler, Engin Dinç, Ayşegül Genç gibi isimlerin ilk beyanları, sonraki beyanlarıyla çelişiyor. Aynı anda, aynı dönemde benzer yorumları yapıyorlar. Örgütsel aidiyet arıyorsanız alın size örgütsel aidiyet. Benim beyanlarım başından beri değişmedi. Cinayetten hemen sonra İstanbul söz konusu F4 raporuna ulaşmış. Ama Sabri Uzun sonradan ortaya çıktı diyor. İstanbul ekibinin savcılık beyanları savunma temelli ve yalan beyanlardır. Sonradan değiştirilmiş beyanlardır" dedi.

Yılmazer, dönemin İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler’e sorularını yönelterek savunmasına devam etti. Yılmazer Güler’e, açılan 301 davasından sonra Dink'e yönelik tehdit ve protestoların istihbaratın görev alanında olup olmadığını neye göre değerlendirildiğini sordu. Güler ise, söz konusu durumun istihbarat hususu kapsamında değerlendirilemeyeceğini, 301’inci madde davasının ve Dink'e yönelik mahkemelerdeki nümayişlerin legal büro tarafından takip edildiğini söyledi.

ÖNYARGIYLA HEDEF GÖSTERMEK İSTEMEMİŞ

Yılmazer, Dink’e dönük protesto ve propagandaların Hrant Dink'i hedef haline getirdiğini ve tetikçiler böylece provoke edildiğini söyleyerek, ulusalcı grupların faaliyeti ile ilgili çalışmalara İstanbul istihbaratını katkı sunmadığını dile getirdi. Güler ise, “Önyargıyla bazı kişilerin hedef gösterilip suçlanmasını ve hakkında tahkikat yapılmasını uygun görmedim” diye konuştu. Yılmazer, Vatansever Kuvvetler Güçbirliği, Kuvayı Milliye Hareketi, Genç Türkler gibi gruplarla ilgili çok sayıda tamim var. Bu gruplarla ilgili faaliyetin önyargılı olduğunu nasıl tespit ettiniz” diye sordu. Güler de, bunların çoğunun yasal dernekler olduğunu ve faaliyetlerinin legal olduğunu söyledi. Yılmazer, somutluğu ve karşılığı olmayan bir algı yaratılarak Ergenekon operasyonlarının kumpas olduğunun ileri sürüldüğünü ifade ederek, “Oysa bu grupların gerekli şekilde üzerine gidilseydi İstanbul tarafından, Dink'e yönelik tahrik ortamı engellenebilirdi” dedi.

Ali Fuat Yılmazer Dink’in öldürüldüğünü haberlerde öğrenmesinden hemen sonra İstanbul İstihbarat Şube Müdür Vekili Bülent Köksal ile konuşup bilgi paylaşımı yaptıklarını söyledi. Yılmazer, “Ancak Ahmet İlhan Güler yurtdışından geldikten sonra İstanbul ile koordinasyonumuz engellendi. Hiçbir personele ulaşamadık. Zoraki ulaştığımız personel de Güler tarafından bilgi vermelerinin yasaklandığı söylendi. Neden yasakladınız” diye Güler’e sordu. Güler, böyle bir talimatının olmadığını söyleyerek Yılmazer’in kendisini aramadığını ifade etti.

'F4 RAPORU BASINA SIZDIRILDI'

Yılmazer, F4 raporlarının sadece İstihbarat daire başkanlarına gönderildiğini ve bunun çok önemli bir kural olduğunu vurgulayarak, "F4'ün bizzat kendisini görmek kimsenin haddi değildir. Bu yüzden İstanbul'a ayrı bir raporla gönderilmiştir. Ancak F4 raporları Nedim Şener'e ve basına sızdırıldı güvenilirliğine gölge düştü" dedi. "Cinayetten çok zaman sonra haber raporlarının içeriğini öğrendik. Bunlar bizden gizlenmiş. Bakmak hakkımızdır" diyen Güler ise Yılmazer'in savunmasını siyasi bir çizgiye çektiğini söyleyerek, "Yoruma açık sorular yöneltiyor" diye konuştu. Bunun üzerine araya giren mahkeme heyeti başkanı Yılmazer'e "Bu söyledikleriniz dosya ile alakalı değil. Daha somut savunma yapın" dedi. 

'AZINLIKLARA YÖNELİK TEHDİTLE MÜCADELE ETTİĞİM İÇİN BURADAYIM'

Güler'e sorularını tamamlayan Yılmazer, "görevi ihmal" suçlamasını C Şube faaliyetleri açısından değerlendi. Eldeki verilere rağmen o dönem İstanbul istihbaratın hiçbir çalışma yürütmediğini söyleyen  Yılmazer, "Yönetmelikte bana verilmiş görevleri yaptım. Ulusalcılık faaliyetlerini takip ettim. C2 Şubenin çalışma alanı aşırı sağ faaliyetlerdi. Hrant Dink cinayetini de, Danıştay cinayetini de Zirve Yayınevi cinayetini de bu provokasyonlar doğurdu. Ergenekon operasyonları bitince kesildi bunlar. Ermeni vatandaşlarımızın beyanları var 2007'den sonra tehditlerin bittiğine dair" şeklinde konuştu. Mahkeme heyeti başkanının daha sakin bir şekilde savunma yapmasını söylemesi üzerine Dink ailesi avukatlarına dönen Yılmazer, "Azınlıklara yönelik tehditle mücadele ettiğim için bugün buradayım. Bunu sizin bilmeniz insani düzlemede ve vicdanen bana yetecek yoksa zaten bu yargıdan bir şey beklemiyorum. O günkü çabalarım ve çalışmalarım ortada. Biz tali suçluyuz asli suçlular baş tacı olmuş, biz tutukluyuz onlar işinin başında. Engin Dinç F4'teki ifadeyi değişmiş istihbarat daire başkanı oluyor biz değişmiyoruz tutukluyuz. Suruç'ta, Ankara'da patlama oldu istihbarat daireden birinin görevden alındığını duydunuz mu? Allah bilir planlı istihbarat çalışmasıydı onlar da? İstihbarat zaafiyeti eksikliği görev kusuruyla niçin kimse alınmadı görevden. Halbuki; hepsinin olunacağı önceden biliniyormuş" dedi.

Evrensel'i Takip Et