15 Ocak 2017 01:36

Karadeniz ve Körfez turisti ilişkisine dair

Sinan Erensü, Karadeniz’de Körfez ülkeleri hedefli turizm politikasının toplumsal ve ekolojik içeriğini yazdı.

Paylaş

Sinan ERENSÜ

Karadeniz’de çok uzunca bir süredir bir hayalet dolaşıyor… Turizm hayaleti… Bölgeye yazlıkçı olarak geri dönenlerin, haber peşinde veya çevre eylemi dayanışmacısı olarak gidenlerin, çay/fındık toplamak için bir uğrayanların, Karadeniz’i iş amaçlı kısa süreliğine ziyaret edenlerin ve hatta turistlerin bile kolaylıkla hissedebileceği bir hayalet bu. Bölge hızla dönüşürken, tarımsal faaliyet değersizleşir, devlet tenhalaşan köylerden sağlık ocaklarını, jandarmasını, postanesini tek tek çeker, bölgenin tüm dereleri yağma Hasan’ın böreği misali paylaşılırken Türkiye’nin kırsal nüfusu en yüksek iki bölgesinden biri olan Karadeniz’de turizm kapanan tüm kapıları açması beklenen bir anahtar olarak kesilmeyi bekliyor. Dededen kalma evini satıp kaçmak isteyen de, emeklilik yıllarını geçirmek için geri dönen de, yazdan yaza yaylasında serinleyen de, HES talanına dur demek isteyen de turizmin “Karadeniz’in kararması”nın önüne geçebilecek bir potansiyel taşıyıp taşımadığını merak ediyor.

Ediyor(du) demek daha doğru olacak… Yayla turizmi, eko-turizm, sürdürülebilir turizm, butik turizm, aile turizmi, macera turizmi vb. binbir türlü sıfat ile betimlenmeye çalışılan bu hayalet ancak son birkaç yıl içinde şekillenmeye, ete kemiğe bürünmeye başladı. Karadeniz için aranan turizm potansiyeli nihayet Körfez ülkelerinde bulundu. Doğu Karadeniz, özellikle de Trabzon, geçtiğimiz birkaç yıl içerisinde zengin Arap ülkelerinin gözdesi haline geldi. Al Jazeera Türk’ün geçtiğimiz Haziran ayında yaptığı bir haberden sadece Trabzon’a gelen Arap turist sayısının 2010-2015 arası 30 binden 410 bine fırladığını öğreniyoruz. Trabzon Belediye Başkanı’nın aktardıklarına bakılacak olursa Arap turistler 2015 yılında ile 1.3 milyar dolar gelir bırakmış, son iki yılda bin 81 Arap turist Trabzon ve çevresinden bin 271 konut satın almış. Trabzon’un turistlere hitap eden tabelalarında İngilizcenin yanına Arapça eklenmiş, şehrin turizm ve emlak piyasası ikiye katlanmış.

Tam “Aman ne güzel, hayırlı olsun dolarlar TL’ye çevrilip yerli-ve-millileştirildiği müddetçe bir sıkıntı yok!” denilecekken, geçtiğimiz hafta Trabzon Sürmene’nin, adı ile müsemma Çamburnu mevkiinde meydana gelen yangın bu güzel resme gölge düşürmüş oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Katar Emiri’ne Trabzon semalarında bizzat verdiği gayrimenkul turunun üzerinden bir ay geçmeden Trabzon’un en güzel köşesi, Karadeniz kıyısında sarıçam ormanlarının deniz ile buluştuğu iki yerden biri yanarak kül oldu. Yangına dair iç yakıcı paylaşımlar, Arapça gayrimenkul billboardlarının Trabzon sokaklarını süslediğine dair sosyal medyaya yansıyan görüntülerle birleşti, Körfez kaynaklı turizm bir kez daha sorgulanır hale geldi.Yangının çıkış sebebinden bağımsız olarak (ki ilginçtir, aslında Ocak bölgenin en kuru ayı) gelişmeler anlaşılır bir biçimde Karadeniz yaylaları, ormanları ve köyleri Körfez sermayesine peşkeş mi çekiliyor sorusunu beraberinde getirdi.

MESELEYİ KÜLTÜR SAVAŞLARI PENCERESİNDEN ÇIKARMAK...

Bu tartışmaların akabileceği birçok kanal var; ancak bu kanalların çoğu kültür savaşları diye özetleyebileceğimiz iktidarı her seferinde başka bir noktasından yeniden güçlendiren bir sığ su birikintisine (hatta bazen ırkçı imalara) çıkıyor. Oysaki meseleyi o bulanık birikintide debelenmeden konuşabilmek de mümkün. Misal, öncelikle Körfez’in Karadeniz ilgisinin kendiliğinden gerçekleşen, durup dururken kabaran bir ilginin sonucu olmadığını soruşturarak başlayabiliriz. Bu ilgi aslında görece yeni ve Karadeniz’in turizm hayaletini kanlı canlı –ancak kendi çıkarları ve ilişkileri doğrultusunda– ortaya çıkartmak isteyen bir grup bürokrat ve işadamının ısrarlı ve “başarılı” takibi neticesinde üretildiğini söyleyebiliriz. 2000’li yılların sonundan itibaren Karadeniz’e geleneksel olarak ilgi gösteren İsrailli turistin elini ayağını bölgeden çekmesini fırsat bilen bu koalisyon, Körfez ülkelerinde gerçekleşen turizm ve gayrimenkul fuarlarını yol edinmiş, Körfez turistinin bölgeye ayağını alıştırmak için yoğun çaba sarf etmişti. 

HALKA VE BÖLGENİN DOKUSUNA ZARARLI TURİZM

Bu çabaların meyveleri yeni yeni yenilmeye başlandı. Ancak mesele gelen turist sayısı kadar, büyüttüğü meyvenin kimler tarafından yenildiği. Körfez kaynaklı turizm Karadeniz’i ziyaret etmeyi seviyor belli ki ama uzun yıllardır umut bağlanılan küçük aile pansiyonlarından ziyade ya büyük otellere ilgi duyuyor ya da kendi mülkünü, kendi sitesini istiyor (güvenlikli siteye döndürülmek amacıyla -bir bütün olarak- Arap iş adamalarına satılan Karadeniz köylerini 2014 İstanbul Emlak Fuarı’nda bizzat görmüştüm). Bölgenin coğrafyasını keşfetmeyi ikinci plana atan ve Karadeniz’i her türlü konforun sağlandığı bir vaha olarak görmek isteyen bir anlayış için, örneğin, Yeşil Yol gibi yerel halka hiçbir katkısı olmayacak olan garabetler kaçınılmaz ihtiyaçlar halini alıyor.   Dolayısıyla, yeni turizm tipi, tabana yayılabilecek, hane halkına katkı sağlayabilecek ve bölgenin dokusuna nüfuz edebilecek bir “kalkınma” faaliyeti olmaktan çok uzak bir karaktere sahip. Bu karakter işini bilen birkaç emlakçının ve müteahhittin yanı sıra, bölgeye büyük otel yatırımı yapabilecek bir avuç yatırımcıyı mutlu ederek, sınıfsal bir proje halini alıyor. Üstüne üstlük, bu konformist turizm tipi Karadeniz’in hızla çözülmekte olan kırsal yapısını da tehdit ediyor.

Ekonomik krizin etkilerinin derinleştiği bu günlerde zaten hızla azalan turizm gelirinin tabiiyetini beğenmemek geniş kesimlerce alkışlanacak bir pozisyon olmayacaktır, eminim. Ancak hem mesele bir  tabiiyet meselesi değil, hem de Körfez tipi turizm Karadeniz insanına toplumsal ve ekolojik açıdan sürdürülebilir bir gelecek vadetmiyor. Karadeniz insanı kendi evinin, dağının, deresinin kontrolünü kaybetmeden üretim yapmak istiyor. Turizm bu koşullar altında ‘acaba’ mı dedirtiyor. Aksi koşullarda, umut bağlanılan hayaletin bir hortlağa dönüşmesi uzun sürmeyecektir. 

ÖNCEKİ HABER

Kent Savaşları

SONRAKİ HABER

Hindistan sineması ve ‘Dangal’ hakkında

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...