20 Aralık 2016 13:36

Dink davası: Eski tarihliymiş gibi belge sunuldu

Hrant Dink cinayetine ilişkin kamu görevlilerinin yargılandığı davanın öğleden sonraki duruşmasında dönemin Mülkiye Başmüfettişi savunmasını yaptı.

Paylaş

Cansu PİŞKİN
İstanbul

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin kamu görevlilerinin yargılandığı davanın öğleden sonraki duruşmasında dönemin Mülkiye Başmüfettişi Şükrü Yıldız savunma yaptı. "Terör örgütü üyesi olmaksızın örgüte yardım etmek" ve "Görevi kötüye kullanma" suçlamalarıyla yargılanan Yıldız savunmasında, "İstanbul belge üreterek eski tarihliymiş gibi bize sunmaya başladı" dedi.

Çağlayan'daki İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada tutuklu sanıklar Ramazan Akyürek, dönemin Mülkiye Başmüfettişleri Mehmet Ali Özkılınç ve Şükrü Yıldız hazır bulundu. Yasin Hayal, Özkan Mumcu, Osman Gülbel, Ogün Samast ve Hamdi Egbatan SEGBİS yöntemiyle sesli ve görüntülü olarak katıldı. Mülkiye Başmüfettişi Şükrü Yıldız savunmasında, "İstanbul belge üreterek eski tarihliymiş gibi bize sunmaya başladı. Bunun soruşturmayı yönlendirme ve saptırmaya yönelik olduğunu düşünüp Ahmet İlhan Güler'i görevden aldım. Aynı raporda Celalettin Cerrah'ın da görevden alınmasını istedim ancak Ankara, Cerrah'ı görevden almayacağını söyledi" dedi. Trabzon'a dönük yaptığı araştırmalar sonucu hazırladığı raporda dönemin Trabzon Valisi Hüseyin Yavuz Demir'in de görevden alınması gerektiğini yazdığını söyleyen Yıldız, "Dönemin Trabzon Emniyet Müdürü Reşat Altay'a göreve yeni geldiği için biraz zaman tanımak istedim ancak Ankara Vali ile birlikte onu da görevden aldı" diye konuştu.

'JANDARMA KOMUTANI ALİ ÖZ'ÜN DE GÖREVDEN ALINMASI İÇİN RAPOR YAZDIM'

Trabzon'da rahat çalışma yürütemediği için dönemin Jandarma Komutanı Ali Öz'ün de görevden alınması için rapor yazdığını ifade eden Yıldız, Öz'ü görevden almadıklarını söyledi. Yıldız savunmasında, suçu İstanbul'a yıkmaya çalıştığı söylenerek İçişleri Bakanlığı'na şikayet edildiğini ve Bakanlığın hakkında ön inceleme başlattığını anlattı. Bakanlığın soruşturma izni vermemesi üzerine Danıştay 1. Mahkemesi'ne itiraz edildiğini ve Danıştay'ın itirazı reddetmesinin ardından şikayetçiyi öğrendiğini belirten Yıldız, "Şikayetçi Cerrah'mış. Soruşturma izni verilsin demek suç atmak mıdır? Benim raporlarımda belgesi olmayan bir cümle varsa değerlendirme ya da tekliftir. Soruşturmaya yetkili kişiyi bağlayıcı nitelikte değildir. Görüşüp yaptığım işlemler sırasında kimseye delili olmayan suçlamalar yapmadım" dedi.

'TÜM EVRAKLAR SAVCILAR TARAFINDAN ALINMIŞ CE GİZLENMİŞ'

Suçlanmasına sebep olan raporun Akif İkbal'in raporu olduğumu söyleyen Yıldız savunmasını şöyle sürdürdü, "İstihbarat Daire Başkanlığı tarafından Trabzon'dan İstanbul'a gönderilen belgenin log kayıtlarına ilişkin Akif İkbal hazırladığı raporda,  benim yanıldığımı, istihbarat dairesinin beni kandırdığını söyledi. Dink öldürüldükten 1 hafta sonra görevi aldığımda basın, Trabzon'dan İstanbul'a gönderilen 248 sayılı istihbarat haberini veren belgeyi konuşuyordu. Trabzon'a gittim vali ile görüştüm 248 sayılı raporu benim önüme koydular. Trabzon'da yaptığım tespit şu, tüm evraklar savcılar tarafından alınmış ve gizlenmişti. Bakanlık olarak biz de bunlarla ilgilenmek istedik. Şüphelerimizi bakanlıkla konuştuk onlar da İstanbul'a gidin dedi. Cerrah'a soruşturma savcıları sizden evrak istedi mi diye sordum o da 'hayır' dedi. Cerrah'la konuştuktan sonra Beşiktaş Adliyesi'ne geçip soruşturma savcılarıyla konuşma yaptım. Tuncel'in ifadesini verdiler. Hazırlık soruşturmasından evrak almak istersen biz sana verelim ya da vermeyelim dediler. Bu mülakattan sonra 248'le ilgili bir rapor yazdım ve soruşturma talep ettim."

'TRABZON'UN İHMALİ SAMAST'I ATLAMIŞ OLMAK'

Heyet başkanının bilirkişilerin çalışmasını engellediğine dönük iddialar üzerine sorduğu soruyu yanıtlayan Yıldız, "Bilirkişi Levent Yarımel ve Durmuş Demirbaş ile görüşen benim. 15 Şubat 2008'de onlara bilirkişi yemini ettirerek Trabzon'da dosyayı teslim ettim. 22 Şubat'ta bana geri teslim ettiler. 1 hafta sonra bilirkişi raporu hazırladı. Ankara'ya döndüğümde ise bilirkişinin bilgi almasına engel olduğum söylenerek bilirkişilerle beraber görevden alındığım söylendi" dedi. Heyetin "Ramazan Akyürek'in 'bu kayıtları alırsanız bizi yakarsınız' dediği doğru mu" sorusunu ise öyle bir konuşma yok diyerek yalanladı.

F4 raporunu aldığı iddialarına ilişkin "Trabzon'un ihmali Ogün Samast'ı atlamış olmak" diyen Yıldız, gizlilik kararı kalkınca Trabzon'dan gelen evrakları incelediğini ancak Samast ismini bulamadığını ifade etti. Yıldız, "Evrakları incelerken dikkatimi Muhittin Zenit ile Erhan Tuncel'in konuştuğu telefon tapesi çekti. O belgeyi aldım. Söz konusu belgede 'bu çocuk o çocuk mu' diye konuşmuşlar.  Ben de o çocuğun Samast olduğunu düşünerek bütün arşivi görmek istedim gizlilik kararı kalkınca. Tüm arşivde Samast aradım. Faruk Sarı bundan çok rahatsız oldu. Faruk Sarı 'bu yöntemin doğru değil, neden her evrakı görmek istiyorsunuz' dedi. Ben de siz bunu yazın müfettiş arşivi gördü diye ben de rapora yazayım dedim. Bunun üzerine dediğim gibi yaptık. Sonra da Silivri'ye Tuncel'i görmeye gittim. Ona da hep Samast'ı sordum haberin var mı diye. Erhan Tuncel de Samast'ı polislere ve askerlere söylemediğini ifade edince ben Trabzon raporunu kapattım. Bana 7 sene sonra F4 raporunu aldığım suçlaması yapıldı. Bana verdikleri dizi pusulasını kaybetmişler ben 22 parça evrak değil 17 parça evrak aldım. Onların içinde f4 olsa ben onu kaçırmazdım" dedi.

ÖNCEKİ HABER

Industriall Global: Polat Maden’de sendikaya saygı duyulsun

SONRAKİ HABER

Bursa’da korkutan patlama sesi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...