15 Aralık 2016 18:39

Erol Dora: Döviz kampanyası ekonomik gidişatın itirafı 

HDP Mardin Milletvekili Erol Dora, Meclis’te devam eden bütçe görüşmelerinde söz alarak 'Döviz kampanyası ekonomik gidişatın itirafıdır' dedi.

Paylaş

Bütçe görüşmelerinde söz alan HDP Mardin Milletvekili Erol Dora Türkiye’de sivil siyasete musallat olmuş ve demokratik kriterler bakımından kaygı düzeyini çoktan aşmış bir tehditle karşı karşıya olunduğunu ifade ederek “Artık siyaset ile şiddet, şiddet ile hukuk, hukuk düzeni ile olağanüstü hal ve benzeri kavramlar arasındaki eşiği aydınlatabilecek pek az şeye sahibiz. 

Bugün itibarıyla Eş Genel Başkanlarımız Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ tutukludurlar ve tecrit altında tutulmaktadırlar. Grup Başkanvekillerimiz İdris Baluken ve Çağlar Demirel tutukludurlar ve tecrit altında tutulmaktadırlar. Yine tutuklanan diğer milletvekillerimiz tecrit  altındadırlar.  

Diğer taraftan, seçimlerde halkın yüksek desteğiyle göreve gelmiş olan toplam 43 belediyemize kayyum atanmış, 62 belediye eşbaşkanımız tutuklanmıştır. Ömürlerini barışa adamış olan Mardin Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Ahmet Türk ve Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Gültan Kışanak bu bağlamda son derece çarpıcı örneklerdir” dedi.

MEŞRUİYET KAVRAMININ ÇERÇEVESİNİN SİYASİ İKTİDARIN TEKELİNDE

Topyekun bir siyasi yapının ve bu yapıya gönül vermiş olan milyonlarca yurttaşın kriminalize edildiğini dile getiren Dora şunları söyledi: “Siyasetten medyaya birçok alanda hedef haline getirilmesi, Türkiye’de alternatif siyaset geliştirmenin, alternatif fikir beyan etmenin karşı karşıya bulunduğu baskı seviyesini çok net bir biçimde ortaya koymaktadır. Geldiğimiz noktada; siyasetçilerin meşru bir siyasal fikir beyan etme veya meşru bir siyasal eylemde bulunma özgürlükleri hiç olmadığı kadar baskı altındadır. Bir siyasetçi için meşru siyasetin nerede başlayıp nerede bittiği, suç fiilinin nerede başlayıp nerede bittiğini tayin eden şey;  demokrasi ve hukuk devleti ilkelerinin hiçbirisiyle izah edilemeyecek keyfi biçimlerde kullanılan ve alabildiğine esnekleştirilmiş kodlara göre, iktidara ve güce sahip olanlarca belirlenmektedir. Meşruiyet kavramının çerçevesinin siyasi iktidarın tekelinde bulunması hiçbir demokratik rejimde kabul edilemez. 

Türkiye'de bir yılı aşkın zamandır yaşanan yoğun hak ihlalleri ve 6 aydır sürdürülen OHAL uygulamaları neticesinde; Avrupa Parlamentosu’nun, Türkiye’nin üyelik müzakerelerinin geçici olarak dondurulmasını öngören tavsiye kararının ardından, AB Bakanlar Konseyi tarafından alınan  “yeni müzakere başlığı açmama kararı”, Demokratik değerler bütünü olarak kabul ettiğimiz Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki ilişkilerin geldiği nokta bakımından içler acısıdır.”

GAZETECİLER TUTUKLU, AKADEMİSYENLER İŞSİZ 

6 aydır hukukun en asgari ilkelerini dahi görmezden gelerek ısrarla sürdürülen Olağanüstü hal uygulamalarında yaklaşık 150 gazetecinin tutuklandığını vurgulayan Dora: “Yine 150’yi aşkın yayın organı kapatıldı. Yüzlerce sivil toplum örgütü dernek ve vakfın kapısına mühür vuruldu. 

Nitelikli bilimsel çalışmalar yapma konusunda çağdaş dünyanın zaten oldukça gerisinde bulunan üniversitelerimizin içerisinde bulunduğu baskılanmış ortam yetmiyormuş gibi, OHAL uygulamaları neticesinde yaklaşık 4 bin akademisyenin çeşitli yöntemlerle görevlerine son verildi. Sürekli bir biçimde YÖK baskısıyla terbiye edilen üniversitelerin rektörlerini bile kendilerinin seçmesine tahammül edemiyoruz artık. Bu haliyle üniversitelerden nitelikli bilimsel çalışmalar çıkmasını beklemek, en hafif tabirle abesle iştigaldir” diye konuştu.

DÖVİZ KAMPANYASI EKONOMİK GİDİŞATIN İTİRAFI 

Bir yıl içerisinde döviz karşısında yüzde 20 değer kaybeden bir para birimine sahip olunduğunun altını çizen Dora konuşmasına şöyle devam etti: “Basit bir hesapla sanayide, günlük yaşamda kullandığımız petrol, doğalgaz gibi enerji kaynaklarını ithal eden bir ülke konumundayız ve bu ithalatı Türk lirasıyla yapmadığımızı hepimiz biliyoruz. Dolayısıyla Döviz karşısında bu %20’lik değer kaybı yaşamın hemen her alanında herkesi olumsuz etkileyecek enflasyon rakamlarına yansıyacaktır. Cari işlem açığını kapatmak için daha fazla döviz ihtiyacının ortaya çıktığı bir süreçte Halka yapılan “dövizlerinizi bozdurun çağrıları, kampanyaları”nın absürtlüğü ortadadır. Yalnızca bu kampanya bile, içinde bulunduğumuz, sürdürülemez derecede vahim, ekonomik gidişatın itirafı niteliğindedir.

Siyasetten ekonomiye her alanda istikrarsızlığa yol açan asayişçi ve güvenlikçi politikalardan, keyfi cezai uygulamalardan ve özellikle OHAL uygulamalarından derhal vazgeçilmelidir. 21. yüzyıl dünyasında Türkiye için büyük bir ayıba dönüşen Başta Kürt sorunu ve İnanç hürriyeti bağlamında eşit yurttaşlık talepleri sürekli ötelenen Alevi sorunu olmak üzere çözüm bekleyen tüm demokratik hak talepleri acilen gündeme alınmalı, demokratik çözüm ve barış sürecine dönülerek; güçlü demokrasiye, hukukun üstünlüğüne, özgür ve eşit yurttaşlığa hizmet edecek çağdaş ve makul düzenlemelerin önü açılmalıdır.” (HABER MERKEZİ)
 

ÖNCEKİ HABER

Real Madrid, Dünya Kulüpler Kupası'nda finale yükseldi

SONRAKİ HABER

Darüşşafaka, Real Madrid'i 81-68 yendi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa