06 Kasım 2016 04:48

Kadın gücünden korkanların JINHA’yla imtihanı

JINHA Editörü Sibel Yükler JİNHA'nın neden var olduğunu ve niçin kapatıldığını yazdı

Paylaş

Sibel YÜKLER*

Feminist düşünün en önemli yazarı Virgia Woolf, kadınlara ait kılınmayan ataerkil dünyada göstermiş olduğu mücadelesini bizlere miras bırakırken şu sözünü toprağa ekip yeşertmiştik bile: 

“Para kazanın, kendinize ait ayrı bir oda ve boş zaman yaratın. Ve yazın, erkekler ne der diye düşünmeden yazın!” 

Kendine ait bir odası olmadığını söyleyen Tomris Uyar için eleştirmen Ayşegül Tözeren’in bir sözü var: “Odası dünya olan yazar.” Bizim odaları yıkıp dünyayı yazın alanımıza çevirdiğimiz yer de JINHA’ydı. Virgina’nın sözünü yıllar sonra gerçekleştiriyorduk:

“Ve yazıyoruz… Erkekler ne der diye düşünmeden yazıyoruz.”

Edebiyatta, sanatta ve dahi bilumum alanda var olan erkek egemen yapı, belki de en köklü şekilde basında yer alıyordu. Basın alanı, zaten kendi içerisinde gayet hiyerarşik bir yapıya sahipken, heteronormatif, cinsiyetçi erkek egemen yapıyla birlikte güçlü bir şekilde kendini pekiştiriyordu.

8 Mart 2012’de birkaç kadın tarafından kurulmuş olan JINHA da, eril medya yapısını ve dilini sarsmak, bu yapıyı ve dili yıkmak, kadın bilincini ve feminist söylemini yaygınlaştırmak için var oldu. 

Dünyanın ilk ve tek kadın haber ajansı. Ağır, zahmetli, önemli ve ‘isim yapılacak’ haberlere erkeklerin gönderildiği; yüzde 80 düzeyinde erkek gazetecilerin yer aldığı basın alanında kameramanından muhabirine, fotoğrafçısından editörüne, haber şefinden haber müdürüne kadar tüm çalışanları kadın olan bir ajans olarak gittiğimiz her yerde, hiç kuşkusuz erkekler tarafından bakış açımıza ve haber dilimize yönelik müdahalelerle karşılaştık. “Bir kadın olarak susun,” diyenlerin dünyasında, babalarımızdan meslektaşlarımıza kadar hiçbir tahakküme boyun eğmedik. Çünkü hem gazeteciydik hem de kadın. Ve var olan dili değiştirip yıkmak için yola çıkmıştık.

JINHA’YA MÜCADELENİN ÖZÜNDEN BAKMAK

Fakat JINHA’yı konuşabilmek için öncelikle hikâyesinin başladığı yere yönelmek gerek: Diyarbakır’a. Her erkek biraz devlettir, her devlet çoğu zaman baba. Devlet, tahakkümü altına almaya çalıştığı Kürdistan’da Kürt halkının kimliğini ve belleğini yok etmeye çalışırken Kürt kadınları da devletin asıl yüzü olan ‘erkek yüzü’nü ezberliyordu. Kadına yönelik erkek şiddetinin militarizmle ve otorite ile ilişkisi gerçeği, işgal altındaki Cizre’de “Kızlar ininize geldik” yazılamalarında kendini gösteriyordu. İşgal edeceği toprağı kadın bedeni üzerinden tasvir eden ve kadına dokunduğu anda toprağı işgal ettiğini tahayyül eden erkek egemen devlet yapıları ve orduları, yine en çok bu kadınlardan korkuyordu.

Sokakları, kentleri, kışlaları, devlet kurumlarını, parlamentoyu ve yargıyı ele geçiren erkek devlet; bir gecede çıkardığı hüküm ile tüm bu yapıya boyun eğmeyen kadınların kurduğu ve kadın mücadelesinin büyüttüğü JINHA’yı kapatmak isterken de, kadın düşmanı cinsiyetçi politikalarının devamını getirerek bu kez ‘sesi ve sözü’ üzerinden kadınlara saldırıyordu. İktidarın fanusu, tahakküm altına almaya çalıştığını sistematik ezmezse sesi yükselir ve çoğalır. Hükümler, gökdelenler, fermanlar, holdingler; her biri kendi içinde ayrı devlet olan iktidar yapıları en çok da ezdiklerinin sesinden korkar. JINHA’nın kapatılmasındaki gizli özne de buradadır. 

JINHA’NIN VARLIĞI

8 Mart 2012 tarihinde Dünya Kadınlar Günü kurulan Jin Haber Ajansı (JINHA), kadın cinayetlerini, kadına yönelik cinsel saldırıları, çocuğa karşı cinsle istismarı pornografik magazin malzemesi haline getiren basına karşı mağdur edilenleri koruyarak fail erkekleri ve fail zihniyeti teşhir etmeye çalıştı. JINHA, fail erkeklerin tetikçisi patriarkaya karşı hemen her alanda mücadeleyi sürdürdü. Nevin Yıldırım’ın öz savunmasının gücünü yükseltmeye çalışırken, “özel olan politiktir” şiarıyla hayatları magazin programlarında teşhir edilen kadınlar için öz savunmaya geçti. Sadece devleti değil, basını da karşısına aldı. Ana akım medyanın eril diline karşı mücadele ederken, muhalif basının meseleyi politikleştirememesini de dert etti.

Kısa bir örnekle. 6 Mayıs 2015 tarihinde boşandığı erkek Bülent Diler tarafından sokakta katledilen Seda Camgöz, ana akım medya tarafından “koca dehşeti”, “hem de sokak ortasında” cümleleriyle haber yapılırken, muhalif yayın organları tarafından da “sokak ortasında öldürülen kadın hayatını kaybetti” şeklinde haberleştirilmişti. Her iki kesimin de göz ardı ettiği en önemli noktalardan biri Seda’nın “Beni öldürecek” diyerek Bülent’i defalarca şikayet etmesiydi. Ana akımın ‘rahatsız edilen’ olarak geçtiği Seda, ‘koca dehşeti’ ile öldürülerek ‘hayatını kaybetmemişti.’ JINHA o gün  “Seda’yı korumadılar ve göz göre göre katledildi” başlığını attığı haberde, devletin, erkek şiddeti gören ve yaşamı tehlikede olan kadını korumadığını teşhir ediyordu. 

KADIN DÜŞMANI POLİTİKALAR VE JINHA

AKP’nin 14 yıllık iktidarına ek olarak, son 1 yılda öz yönetim alanlarında kadın bedenine yönelik savaş politikaları, cinsel işkencenin yaygınlaşması, mülteci kadınların maruz bırakıldıkları, önlem alınmayan politikalar ve cezasızlık nedeniyle cinsel saldırı ve istismarın artışı ile yargının şiddeti besleyen kararlarını göz önüne aldığımızda, tüm bu anlattığımız egemen AKP’nin kadın düşmanı ve teşvik edici politikaları JINHA’ya bakışlarında da çok etkiliydi. Çünkü JINHA’ya dokunmak kadınlara, kadın mücadelesine dokunmaktı. 

VARDIK, VARIZ, VAR OLACAĞIZ

Bu nedenle, JINHA’nın kurulduğu tarihten bu yana sesi olduğu kesimlere iyi bakmak gerek. Sokaklarda bedenleri teşhir edilen kadınlardan cezaevlerinde işkence gören kadınlara, direniş alanlarında öz savunma gerçekleştiren kadınlardan sokakları terk etmeyen kadınlara, “Devlet kimdir” diyerek yeşili ve doğası için direnen kadınlardan sendikal mücadele veren kadınlara, cinsel saldırıya maruz bırakılan kadınlardan cinsel istismara maruz bırakılan çocuklara, katledilen LGBTİ’lerden onur mücadelesine, katledilen kadınlardan erkek şiddetine öz savunmada bulunan kadınların, yaşam alanlarına saldıran insanlara karşı öz savunmada bulunan caretta carettalardan yaşamı istila edilen hayvanlara ve doğaya kadar sesi olduklarıyla işgalci eril egemeni rahatsız etmeyi sürdürdü. 

Kadın düşmanı bir iktidar ile erkek devletin karar verdiği hükme boyun eğmeyecek JINHA, “Erkekler ne hüküm verir” diye çıktığı yola “Erkekler ne hüküm verir” demeden yine devam edecek. Kapattıkları andan itibaren, gücünü inancından aldığı kadınlar JINHA’yı susturmadı.

Hüküm verenlere boyun eğmeyeceğiz. Çünkü ne JINHA susar, ne de kadınlar.

*JINHA Editörü

ÖNCEKİ HABER

Endişeler

SONRAKİ HABER

Işık huzmesi, neredesin?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...