16 Ekim 2016 04:19

Sanata doymak için: Roma

Yeşer Sarıyıldız Roma'ya gitmeden önce yapılacakları ve yapılmadan dönülmeyecek şeyleri yazdı.

Paylaş

Yeşer SARIYILDIZ

Evet, bu ay rotamızı hamurun ve sanatın memleketi Roma’ya çeviriyoruz. Kafanızı nereye çevirseniz Raffaello, Michelangelo ya da Bernini’nin bir eserini gördüğünüz bu şehirde ilk kural; muhteşem İtalyan mutfağına, şaraba ve sanata doymadan dönmemek. 

Diğer kurallarsa, daha basit ve düz; 5-6 gün zaman ayırmak, önceden biraz plan program yapmak.

GİTMEDEN YAP VE YAPMADAN DÖNME

1. Gitmeden önce Melekler ve Şeytanlar’ı izleyip oradaki kiliseleri haritada işaretle ve hepsini gez. Hatta gitmeden izleyebildiğin kadar Roma filmi izle ve gaza gel.

2. Kesinlikle araştırma yap. Tarihini bildiğinde her şey çok daha anlamlı olacak.

3. Henüz izlemediysen Spartacus’u izle ve Kolezyum’u gezerken gladyatörlerin oralara ayak bastığını hatırla.

4. Gördüğün her bazilikaya gir. Her birinin içinden bakmaya doyamayacağın, güzelliklerine hayran kalacağın süslemeler ve sanat eserleri çıkacak.

5. Vaktin kalırsa bir gününü Floransa’ya ayır. Hızlı trenle yaklaşık 1 saat sürüyor ve gördüğüne çok mutlu olacağın bir şehir.

6. Villa Borghese bahçelerinde Segway kirala ve delicesine eğlen.

7. Yürüyerek gez, zorunda kalmadıkça araç kullanma. irdiğin her sokak ayrı güzel olacak.

8. Hamura doy, diyeti boşver.

9. Zaman kavramını unuttuğun bir günün olsun, sokaklarda kaybol, güzel cafelerde uzun uzun otur. Bu sokaklarda yürüyen Raphael’i, Bernini’yi ve Michelangelo’yu hayal et.

10. Roma’da oteller biraz pahalı olabiliyor. Airbnb gibi alternatiflere bakmayı da unutma.

KOLEZYUM VE FORUM

Kolezyum ve Forum’a elbette ki gideceksiniz. Önceden online bilet alma şansınız var, böylece sıra beklemeden direk geçersiniz. Ancak almazsanız, sıranın uzunluğuna bakıp korkmayın, tam bir turist cenneti olan Roma’da tüm sıralar hızlı geçiyor.

Sırayı aşıp Kolezyum’u gezerken bu satırları hatırlamanızı çok isterim. M.S. 72’de inşaatı başlayıp 80’de Titus zamanında tamamlanan Kolezyum’a kaç gladyatör ayak bastı, spor uğruna dövüştü ve kaçı hayatını kaybetti bilmiyoruz. Ancak Kolezyum’un 2. katı soylulara, 3. ve 4. katıysa halka aitti. Roma halkı bildiğiniz gibi kan severdi, ama işin ilginci, dövüşler esnasında tahrik olurlarsa, merdivenlerde sevişebiliyorlardı. O yüzden Kolezyum’la ilgili tablolarda, memeleri açık kadınlar ve sevişen çiftler resmedilir.

Kolezyum ve Forum’a gittiğiniz gün, yakınlarında olan pizzacı La Base Ristorante’ye mutlaka gidin. Lezzet süper, fiyatlar uygun ve patates kızartması enfes.

PANTHEON VE MİNERVA BAZİLİKASI

Çapı ve yüksekliği 43,3 metre olan kubbesiyle, Avrupa’nın en geniş taştan kubbesine Pantheon’da şanslı gününüzdeyseniz yağmur yağar ve içerideyken tepedeki açıklıktan damlayan yağmur damlalarıyla birtakım ilahi duygular yaşayabilirsiniz.

Öte yandan Pantheon’a giderseniz, çok yakında olan Basilica Di Santa Maria Sopra Minerva’ya kesinlikle uğramalısınız. Roma’da gotik tarzın tek örneği olan bu kilise, muhtemelen bir Minerva Tapınağı üzerine kurulmuş. Pantheon sağınızda kalacak şekilde dümdüz ilerleyin, oradaki sokakta. Michelangelo’nun da bir eserinin olduğunu kilise, 1280 yılından kalma ve tavanına bakmaktan kendinizi alamayacağınızın garantisini verebilirim. Her şey o kadar güzel ki, gerçekten ağlamak isteyeceksiniz.

VATİKAN

Bir tam gününüzü Vatikan ve sonrasında da Castel Sant’angelo’ya ayırmalısınız. Tabii Vatikan için önceden rezervasyon yaptırmayı unutmayın, bileti online almak da sizin faydanıza olur. Sırayı aşıp girdiğinizdeyse, Sistina Şapeli’nde Michelangelo’nun resimlediği tavana dalıp gidecek, Raphael’in odalarında detaylarda kaybolacaksınız. Siz şimdiden dalıp giderken, biraz ön bilgi verelim. Vatikan’ın yüz ölçümü 0,44 kilometrekare ve nüfusuysa 800 kişi civarında. Bu 800 kişinin de 450’si Vatikan vatandaşı, dünya üzerinde farklı yerlerde yaşayan 300 Vatikan vatandaşı daha bulunuyor. 

Vatikan’la ilgili bilmeniz gereken şeylerden biri de, şüphesiz ki İsviçreli Muhafızlar. “Bu renkli giyimli adamlar ne yapıyorlar” diye düşünecek olursanız, hemen söyleyelim. 1506 yılından beri 110 İsviçreli Muhafız Papa’yı koruyor.

SAN PIETRO (AZİZ PETRUS) BAZİLİKASI

İsa’nın 12 havarisinden biri olan Aziz Petrus, burada defnedildiği için, İmparator Constantine 324 yılında bu kutsal alana bir bazilika yaptırmak istemiş. 340 yılında bazilika tamamlanmış ve 1500’lü yıllara kadar kullanılmış. 1506 yılında daha görkemli bir bazilika inşa edilmesine karar verilmiş ve tam 120 yıl sonra yeni bazilika bitmiş. Peki ne olmuş bu 120 yılda? Mimarlar, papalar değişmiş, her biri yeni bir revize vermiş, hatta ölenler olmuş. Revizelerdeki temel konuysa haç şekli. Greek cross (kare haç) ve Latin cross (dikdörtgen haç) arasında sürekli karar değişiklikleri olmuş. Haç deyip geçmeyin, buradaki temel nokta tüm mimarinin hangi haç şeçilirse ona göre kuruluyor olması. İlk mimar Bramante’nin Greek açı onaylandıktan sonra, Raphael’in Latin haçıyla değiştirilmiş. Bu şekilde ilerlenirken, Michelangelo ve yeni Papa Greek haç olması konusunda karar değiştirmişler. Şu anki kubbe tamamen Michelangelo’nun tasarımı. Michelangelo bu proje devam ederken vefat etmiş dahi olsa, tamamen pnun planına sadık kalarak tamamlanmış.

MEYDANLAR VE ÇEŞMELER 

Piazza Navona: Ortasında Bernini’nin elinden çıkma Fountain of the Four River’ın bulunduğu Piazza Navona, çevresindeki café ve restoranlarla akşamüstleri çok daha keyifli oluyor. Performans sanatçılarının da favori bölgelerinden olan bu meydanda, bir öğleden sonra Prosecco içip insanları izleyebilir, güzel müziklerle “Hayat aslında ne kadar da güzel” diye düşünebilirsiniz.

Trevi Çeşmesi: Roma’nın büyülü çeşmesi Trevi, yıllar süren tadilatından çıktı ve tekrar hizmet veriyor. Trevi Çeşmesi’ne bozuk para atarsanız, Roma’ya bir daha geleceğiniz söylenir. Batıl inançlarınız yoksa bile, 3’ün 5’in hesabını yapmayın ve işinizi şansa bırakmayın derim. Roma kesinlikle, bir kez daha gelinecek bir şehir.

Campo de Fiori: Gündüzleri pazarın kurulduğu bu meydanda, akşamları şaraplar içilir, meydanlar dolar. 

Piazza San Pietro: Vatikan’a gittiğinizde göreceğiniz Piazza San Pietro’da Bernini’nin 196 metre aralıklı devasa sütun dizisi, gelen turistlere adeta kollarını açmış gibidir. Ortadaki M.Ö 1. yüzyıldan kalma dikilitaşsa, Romalı bir müşki amir için, taa Mısır’dan getirtilmiştir. Zaten Roma’da sık sık düşüneceğiniz şeylerden biri de, sanatın ne kadar pahalı bir şey olduğu.

Piazza Santa Maria in Trastevere: Roma’nın en güzel bölgelerinden biri olan Trastevere’nin bu meydanı da oturmaya doyulamayan yerlendendir. Etraftaki cafeler, restoranlar, minik barlar ve enteresan dükkanlarla, Trastevere gönlünüzü fethedecek. 

Spanish Steps/İspanyol Merdivenleri: Roma’nın kalbinin attığı Spanish Steps’e ister gündüz, isterseniz de gece uğrayın; her zaman kalabalık olacaktır. Şarabınızı alın, merdivenlere oturun ve tadını çıkarın.
  
 

ÖNCEKİ HABER

Jamaica Apartmanı’nın 20. katı

SONRAKİ HABER

Gerçekten herkesi beyaza boyamak mı istiyorlar?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...