‘Karar hukuka, yasaya, kamu vicdanına aykırı’
BELGELER ORTADA!
Sincan Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı’na gönderilen itirazda, Aykut Zahid Akman, Zekeriya Karaman ve diğer şüphelilerin suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak ve dolandırıcılık suçlamasında kovuşturmaya gerek olmadığı kararının kaldırılması istendi. “Suç işleyen bu kişiler her ne kadar dosya kapsamındaki beyanlarında Almanya’da kurulan Deniz Feneri Derneği e.v. ile ilgileri ve organik bağlarının olmadığını söylemişler ise de yine kendi beyanlarında ikrar ettikleri üzere baştan bu yana bu derneğin ismini kullandıkları bilinmektedir” denilen itirazda, aktarılan paraların ve her iki dernek yöneticisinin ortak faaliyetlerinin olduğu ve şüphelilerin bizzat örgütlü hareket ettikleri vurgulandı.
SAVCILIK NASIL BAĞLANTI KURAMAZ?
“Kovuşturmaya yer olmadığı” yönündeki kararın hukuka, yasaya ve kamu vicdanına aykırı olduğu ifade edilen itiraz dilekçesinde, toplanan paraların Türkiye’ye aktarıldığının bilinmesine rağmen savcılığın bağlantı kuramaması şaşırtıcı olarak değerlendirildi. Bir suç işlendiği, bu derneklere para yatıranların da bu suçtan zarar gördüğünün tespit edildiğine dikkat çekilen dilekçede, “Bu anlamda Savcılıkça bir çok değerlendirme yapılmış ise de her nasılsa bağlantı bulunamamıştır. Deniz Feneri e.v dosyası nedeniyle Almanya’da yürütülen soruşturmada mahkemenin tespit ettiği bağlantının savcılıkça bulunamaması anlaşılır değildir” dedi.
TESPİT VAR, DOLANDIRICILIK YOK!
“Her iki dosya kapsamı incelendiğinde yardımda bulunan kişilerin her iki dernek tarafından bağlantılı olduğu sözlü bilgisi ve izlenimi verildiği ve bunun her iki dernek yetkilileri tarafından bilinçli olarak yapıldığı bilinmektedir” denilen itirazda, dosya kapsamında suçların sabit olduğu ve şüphelilerin dolandırıcılık nedeniyle yargılanmaları gerektiği kaydedildi.
İtirazda, “Savcılık şüphelilerin bir çok hukuka uygun olmayan faaliyet ve ilişkilerini ayrı ayrı kişiler üzerinden değerlendirmiş, ancak bu faaliyet ve ilişkileri bir bütün olarak organize çalışma olarak görmemiştir. Şüphelilerin bu, suç sayılmayan beyan ve davranışlarının bir bütün olarak değerlendirilmesi gerekmektedir” denildi.
‘ŞİMDİ HER ŞEY ORTAYA DÖKÜLECEK!’
İtirazda, savcılıktaki bilgilerde de bulunan şüpheliler arasındaki şu konuşmaya dikkat çekildi: “Şüpheli Ayşe Nur Sezgin’in telefon görüşmesi sırasında İsmail Karahan’a ‘Niye bizim serverlarımızı harddisklerimizi sıfırlamadınız da kendinizinkini yaptınız, bizi niye düşünmediniz. Birçok şey vardı, işte hesaplar vardı, elden gelen maaşlar vardı. Beyoğlu’na, Zahid Bey Başkan amcamız geldiğinde benim bilgisayarımdan yazılar yazmıştı, bazı dökümler almıştık, onları geri dönüşüm klasöründe sildik, fakat harddiskler sıfırlanmadığı için şimdi hepsi ortaya dökülecek”. İtirazda, saklanan bazı bilgiler olduğunun yeterince açık bir şekilde yer aldığına dikkat çekildi.
SUÇ SABİTTİR
İtirazda, şüphelilerin iddianameye konu suçları birlikte işledikleri belirtildi. Bu suçların örgütsel yapı içersinde işlendiği vurgulanan itirazda, “dosyadaki faaliyetleri yapanların Savcılığın iddiasının aksine herhangi bir şekilde bir araya gelmiş kişiler olmadığı, Yargıtay’ın bu anlamda bir çok kararı olduğu dikkate alındığında TCK’nın 220. maddesinde tanımlanan suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, yönetmek ve suç örgütüne üye olmak suçlarının yasal unsurlarının varlığı bizce sabittir” denildi. (Ankara/EVRENSEL)
Evrensel'i Takip Et